[cent]

BİLİNÇLİ NEFES ALMAK VE NEFESLE YARATMAK HAKKINDA






Bilinç, bilinçaltı ve bilinç dışı nedir?



Bilinç kavramı genel tanımlamada; varlığın kendini sezişi ya da kendinin farkına varışı anlamını taşır. Algı ve bilgilerin an içinde izlenmesi süreci olarak tanımlanır. Bu bakışla geniş anlamda bilinç, aklın kullanılmasıdır. Daha öz bir anlatımla, varlığın sahip olduğu bilgiyle hareket etmesidir.. Bu açıdan insan,kendi varlığını ancak bilinciyle tanımlayabilir ve aşabilir.



Bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışı kavramlarını iyi anlamak gerekiyor. Bilinç ve bilinçaltı bilmeyi, bilinçdışı bilmemeyi anlatır. Bilinç ve bilinçdışının birbiriyle temas etmesi yaratımı oluşturur. Söz konusu olan yaratım, bilinmeyeni bilinir yapmak yani bilinçdışını bilinçli hale getirmekle ilgilidir.



Bilinçli nefes almak dediğimizde bilgilerimizin getirdiği ve akli bulduğumuz şekilde nefes almak söz konusu oluyor. Orijinal nefes almak dediğimizde de dna mızdaki bilgiye uygun nefes almak, yani doğumdan hemen sonra bebeğin ilk nefes alışları gibi nefes almak söz konusu oluyor.



Bilinçaltına inmekten söz ettiğimizde, bilinçaltını bilinçle tanımlamaktan söz etmiş oluruz. Bilinç olmadığı zaman her hangi bir şeyi tanımlamamız hatta hayal bile edbilmemiz mümkün olmaz. Bilinci, bilinçaltı ile yanyana getirebilmemiz beynin serebrak korteks dediğimiz ( tutarlı bir şekilde farkları ortaya çıkararak anlamamızı sağlayan) bölgenin çalışma seviyesini beynin arkakik bölümlerinin çalışma seviyesine indirmekle mümkün olabiliyor. Arkakik böülümler kendi içinde yüksekliklere ve derinliklere sahiptir. Bilince en yakın bilinçaltı, derin bilinçaltı ve daha derin bilinçaltı derken kozmik bilince kadar gidilebilir.



Bilinci tamamen yok ederek bilinçaltına inebilenler veya kozmik bilince bağlananlar veya bedenlerini başka bir (bizim algılarımıza göre bedensiz) varlığa kullandıranlar, bağlandıklarında ortaya çıkan bilgiyi kendilerine indiremiyorlar. Bilinç kapalı olduğu bir şekilde sadece aracılık ediyorlar ve kendilerine geldiklerinde ne bilinçlerinde ne bilinçaltılarında bağlantı anıyla ilgili hiçbir bilgi kalmıyor. Bu şekilde kanallık yapan ve celse düzenleyen birçok medyom var.



Birde bilinci yok etmeden kozmik bilince bağlananlar var. Kişi bağlandığı bilgiyi kendi kütüphanesine indirebiliyor veya kendi kanallığının bilincinde oluyor. Bu bağlamda yaratım için ( yoktan var edebilmek için ) veya olağan üstü bilinç halleri ortaya çıkarabilmek için holotropik nefeslerde veya bir çok sufi nefes tekniğinde olduğu gibi belli seviyede trans halleri yaratmak ve zihnin korteks ve arakaik bölümlerini birbirine eşitlemek gerekiyor. Gizli bülümün yukarı çıkmasına izin verirken, korteksin sessiz ve sakin kalmasına yol açan bu çalışmalar; olağan dışı bilinç hallerinin, bastırılmış anıların, formpanselerin, dna nın sahip olduğu arşetiplerin, sırasıyla evriminin bütün aşamalarındaki bilginin ortaya çıkmasını sağlayabiliyor.



Kozmik kütüphaneye bağlanmak, ya aşırı konsantrasyon sağlanıp tek bir noktaya odaklanarak ( kumhbaka dediğimiz nefes çalışmaları ile nefesi tutarak ve nefesi yavaşlatarak ) ve dışarı ile bağ tamamen soyutlanarak arkakik bölümle temas etmemizi sağlanarak mümkün oluyor, ya da korteksi sessiz ve sakin bir duruma indirerek ( körük nefesi gibi tekniklerle nefesi hızlandırarak aşırı oksijen alıp ph oranını yükselterek serebrak korteks denilen bölgeyi pasifize ederek ) zihnin diğer bölümüyle temas etmesini sağlıyarak mümkün olabiliyor..



Yaratım konusunda nefes teknikleri kişinin gerçek anlamda istediğini yaratabilmesi için çok önemli bir işlevi yükleniyor. Çünkü, korku ve endişeyle dolu iken, bu duygular boşaltılmadan, sağılmadan asıl istediğimizi oluşturmak mümkün değil. Kozmik bilinçle olan manyetik iletişimi bir kenara bırakalım, biz daha bilinçaltımız bu korku ve endişelerin içinde kıvranırken gerçek ihtiyaçlarımızın ne olduğu hakkında bile doğru kararlar alabileceğimize, bizi yukarı çıkaracak hedef ve istemlerde bulunabileceğimizi sanmıyorum. Korku, endişe, sahiplenme arzusu, madde şehveti ve egosal beklentiler sebebiyle önümüze konan havuçlara doğru hareket etmekten kendimizi kurtaramıyoruz.



Nefes tekniği çalışmaları havanın içerdiği yüksek enerji formları ile ( prana/ chi/ orgon) kişinin manyetik ağı üzerinde duygu ve düşünceler olarak sıkışmış ve kristalleşmiş manyetik alanları dağıtarak her türlü obsesyonu, alışkanlıkları, sabitlenmeleri, sınırları en çabuk şekilde ortadan kaldırabiliyor. Kişinin bilmediği farkına bile varmadığı engelleri ortadan kaldırarak önünü açıyor. Bu açıdan nefes çalışmalarına katıldıktan sonra aniden işleri açılan, yaşamındaki herşey çok çabuk düzene giren çok fazla kişi var. Ben her nefes çalışmamıza katılana, yaşamınızda çok çabuk ve çok önemli değişiklikler olacak dediğimde; birçok kişi olacaklardan çekinmelerine rağmen, sonradan kendilerinin de “çok iyi oldu” dedikleri birçok şeye şahit oluyorlar ve maddi manevi hızla gelişiyorlar. Çoğunlukla kısa zamanda ulaştıkları imkanlar itibarıyla kendilerini tanımakta ve tanımlamakta bile zorluk çekiyorlar.



Sonuç olarak bilinçli nefes almak denildiğinde mekanizmanın işleyiş özelliklerini bilip, amaca en uygun şekilde nefes almak olarak anlamamız gerekiyor. Doğunun ezoterik gelenekleriyle batının deneysel biliminin sentezi bize, bilinçli nefes almanın en iyi modellemeleri sunuyor. Bende çalışmalarımda bu iki ekolün sentezinden çıkardığım bilgileri paylaşıyorum.



mustafa kartal