Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Feb 2009 Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 754
Tesekkür: 1,348
745 Mesajinıza toplam 3,872 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Mesut'un Günlüğü Yukardaki kartal hikayesini okumuşsanız bu da bakış açısının değişmesinden sonra ki sonuç... Bir kartal hikayesi Bir rivayete göre; dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip, bir yumurta çaldılar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, kümeste bulunan diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşündüler. Zaman geçti, yumurtayı getirenler de unuttu, onlar,da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inandılar. ...Bir anne bulundu yetim yumurtaya, kuluçka başladı. Kısa bir zaman sonra yumurta kırıldı. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıktı...Herkes çok mutluydu, böylesini ilk defa görmüşlerdi. Anne tavuk, dersler vermeye başladı yavrusuna: "Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı, buğdayı böyle ye!". Anne tavuk her gün yeni şeyler öğretiyordu yavrusuna. Büyük tavuk annesinin her söylediğini yapıyordu. Tehlikelere karşı nasıl davranacağını da öğretti annesi: "Bak yavrum eğer kedi buradan gelirse aksi istikamete doğru kaç, şuradan gelirse buraya kaç..." Büyük tavuk büyüdükçe güzelleşiyordu. Oldukça uzun kanatları vardı. Ara sıra diğerleri onun kanatlarına bakmak için geliyorlardı... Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendisini nasıl savunacağını anlatırken büyük tavuğun gözü, gökyüzünden süzülerek korkunç bir ihtişamla geçiş yapan bir başka canlıya ilişti. - Anne bu ne? dedi büyük tavuk. - Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı. Ne de güzel uçuyor! - Evet yavrum! Ama sen sakın ona özenme. Asla onun gibi olamazsın! Sen bir tavuksun. Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiçbiri onun gibi uçamadı... Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın. Annesi gittikten sonra siyah kanatlı büyük tavuk, kümesin arka bahçesinde yalnız kaldı. Kartalın yeniden geçmesini bekliyordu. Biraz sonra korkunç ihtişamıyla süzülerek geçti kartal. Bir an etrafına baktı siyah kanatlı büyük tavuk ve haddini aşarak, kanadını şöyle bir açtı. Kendi kanadı ile kartalın kanadı arasında inanılmaz bir benzerlik vardı. Heyecanlandı. O heyecanla kümese daldı. Kümeste siyah kanatlı birkaç büyük tavuk daha vardı. Hepsi mışıl mışıl uyuyordu. "Arkadaşlar, uyanın ve beni dinleyin, ben bir şey fark ettim. Bizim kanatlarımız o uçan şeyin kanatlarına çok benziyor. Bence uçmayı denemeliyiz." Arkadaşları sanki sözbirliği yapmışçasma "Hadi canım sen de, dalga mı geçiyorsun? Unuttun mu biz tavuğuz ve asla uçamayız. Annemiz öyle söylemişti." dediler. Siyah kanatlı büyük tavuk, diğer siyah kanatlılar tarafından reddedilmişti. O da adeta "Ne haliniz varsa görün!" diyerek, tekrar kümesin arka bahçesine geçti. Saatlerce kendi kanadını inceledi. Gökyüzünden süzülen kartalın kanatlarına benzetti kanatlarını. Kendi kendine "Bunu denemeliyim." dedi. Herkesin tam olarak uyumasını bekledi. Kimse görmemeliydi onun uçmaya çalıştığını. Delilikle suçlanmaktan korktu. Biraz sonra herkes uyudu. Yalnız o ayaktaydı. Kanatlarını çırpmaya başladı. Korkunç bir şey oldu, yükseliyordu. Her kanat çırpışında biraz daha, biraz daha yükseliyordu. Yükseldi, yükseldi, yükseldi... Havadan aşağıya bakmak meğer ne muhteşem bir şeymiş, dedi. Bir ses duydu sonra; "Sen tavuk değilsin. Sen bir kartalsın! Yakala avını, parçala ve ye!" Hemen bir kuş yakaladı ve onu yedi. Hayatındaki en büyük tecrübeydi bu. Kalp atışı hızlanmıştı. Ölecek gibi olmuştu. Apar topar kümese indi. Her şeyden habersiz uyuyan arkadaşlarını yeniden uyandırdı. "Arkadaşlar uyanın; ben uçtum, siz de yapabilirsiniz, ne olur benimle gelin, sizlere de göstereyim." dedi. Kimse inanmadı onun uçtuğuna. 'Sen uçmuşsun' dediler, alay ettiler. "Siz bilirsiniz, ben gidiyorum." dedi ve oradan uzaklaştı. Kimin ne dediği umurunda değildi artık, tekrar kanat çırpmaya korkuyordu; ya bu bir rüyaysa, diye mırıldandı. Tüm cesaretini topladı ve yeniden o muhteşem kanatlarını çırpmaya başladı, yine yükseldi. Yükseldiğini bazı siyah kanatlılar da gördü. Görmelerine rağmen inanmadılar onun uçtuğuna... O yükseldi; yükseldikçe yeni dostlar, yeni kartallar, şahinler, atmacalar, doğanlar tanıdı. ...Artık o da bir kartaldı. Yıllar sonra bir gün bir kartal dostuna, "Yıllar önce yaşadığım bir kümes vardı, oraya gitmek istiyorum, benimle gelir misin?" dedi. Arkadaşı sert çıktı. Kartallar yalnız uçar, yalnız gitmelisin, dedi. Bırak bu saçma sapan kaideleri, kır artık bu zincirleri, neden yalnız, diye sordu. Eski kartal cevap veremedi. İkna oldu ve evet gerçekten de çok anlamsız, hadi gidelim, dedi. Bizim kartal kendini öyle bir aşmıştı ki, kartalların geleneklerini bile değiştirmeye başladı. Ona göre tavuklar alemindeki saçmalıklar, her alemde benzer şekillerde vardı... Neyse, uçtular. Kümesin üstünden tıpkı yıllarca önce geçen ihtişamlı kartal gibi geçtiler. Bizim kartal bu geçiş esnasında aşağıya doğru baktığında eski arkadaşlarının, siyah kanatlı büyük tavukların yıllar önce kendisinin de yaptığı gibi gıpta ile kendilerine baktığını gördü. Gözünden iki damla yaş düştü bizim kartalın. Arkadaşı sordu, "Neden ağlıyorsun dostum?" Bizim kartal sessizce ve çok derinden ve çok içten sadece şu kadarını söyleyebildi: Hiiiç! Hiç... |