Masal yazmaya başlayalı evrende hemen bir şeyler harekete geçti. Büyük bir
güç, adeta ihtiyacımız olanı "buyur" diye diye önümüze koyuyor artık.
Masal 2 yi sizlerle paylaştıktan sonra çılgın gibi bir kapı bir telefon çalmaya başladı.
Şimdi sırasıyla olanlar şöyle;
Önce Meral'i Esra'yı almaya gönderdim, hem iş görüşmesi yapacak hem de Esra'yı
alıp gelecekti. O arada Esra'yı evine almaya talip olan gönüllü üyemiz sevgili Ayten
yanında bir beyefendiyle girdi içeri, sevinçten ağzı kulaklarında zıp zıp, belli ki içi içine
sığmıyor, nihayet verdiği sözü yerine getirmiş, bize ev bulacak kişiyi bizzat ensesinden
tutup bana getirmiş olmaktan dolayı.
Kamil beye hiç bir şey anlatmadım, 3 - 5 cümle ettim etmedim hayran hayran bize teşekkür
etti önce ve bir kaç saatlik konuşmamız sonucunda giderken bana 3 kere filan sarıldı ve dedi ki
"ben de artık sizin bir "neferinizim", yanınızdayım, elimden geleni yapacağım."
Bu görüşme süresince Ayten hanım ve benim gözlerimiz dolup dolup taşıyor ama yüzümüzde
enfes bir gülümseme ile.
Kısmetse, yani bizim için ve bütün için hayırlı ise bir kaç güne kadar yerimiz belirleniyor.
Tam bizim görüşme bittiğinde kapı çalıyor ve Meral ile Esra içeri giriyorlar.
Esra bir cimcime. :-) İnanamamış olanlara, yol boyunca "beni kandırmıyorsun di mi" diye
sormuş Meral'e.
Adı Esra... 21 yaşında.
4 yaşında yuvaya verilmiş. 6 kardeşler(miş). 2 si ölmüş.
Baba alkolik, karısını dövüyor, bir gün kadının kafasına küçük tüpü fırlatıyor, kadın bir süre baygın kalıyor ve kendine gelince evden kaçıyor. Konu komşu çocukların haline acıyor ve basını/polisi vs haberdar ediyorlar, Arena programı yaptığı sırada Uğur Dündar bu evi buluyor ve çocukları aldırıyor, işte o zaman yuvaya gidiyorlar. Esra 4 üncü çocuk, ondan sonra 2 tane daha varmış, şimdi yoklar...
Biri kaynar su dökülerek, diğeri de merdivenden düşerek ölmüş.
Esraya göre merdivenden düşen, düşmekten değil dayaktan ölmüş.
Bu arada anne evine dönmüş ama akli dengesi yerinde değil, dayaklardan ve kafasına aldığı şiddetli
darbeden çocuklarını bile tanımıyor, eşinden aynı şiddeti gördüğü halde hala onunla yaşıyor.
Bu nedenlerden ailenin çocuklarını görmeleri yasalarca men edilmiş.
Esra şu sırada yaşayan abilerinden birini hiç tanımıyor, çünkü 8 yaşındayken kaldığı yuvadan kaçmış ve bir daha da kimse ondan haber alamamış, diğeri ise içlerinde tek üniversite okuyan çocuk,
onu tanıyor ama fazla göremiyor. En çok ablasını biliyor, çünkü onunla aynı yere verilmişler.
Diğerleri ayrı ayrı yerlere dağıtılmış. Abla 27 yaşında ve evli, çalışıyor, ama kas erimesi ve kemik erimesi hastalığı var, hem de çok ciddi boyutta, ancak bu durumda bile kocasından o da dayak yiyor.
Bu Esra'nın kısa öyküsü, kısa ama dehşet verici.
Az önce Esra ile konuştum, telefon ettim gittiği eve, çok iyiymiş, yemek yemişler, sohbet ediyorlarmış.
Ayten hanım onu götürmeden önce dedi ki, "1 hafta hiç bir şey yapma, istediğin kadar uyu, dinlen, biraz rahat et, ne yapacağını sonra düşünürsün, sana bir hafta tatil"...
Ne güzel bir düşünce, derinden takdir ettim Ayten hanımı:-))
Tabi bu arada hepimiz bol bol sarılıyoruz birbirimize...
Günün telaşesi sonrası gecenin sessizliği ve dinginliği içinde, bugün de işe yaramış olmanın ve
bütün için çalışmış olmanın huzuru ile bu masalı yazdım. Öyle bir gündü ki, her telefonda ya da
mailde hurraaa gözyaşları...Tanrım sana şükürler olsun, huzur ve sevinçle akan gözyaşlarım için.
Masallarımı beğenenlerin bazıları burnunu çekerek telefon ediyor, bazıları ise maille geri dönüyor,
hepsi de "ben ne yapabilirim" diye soruyor.
Taa Fethiye'den bir dostum, "onları getirin yatla gezdireyim, deniz üstünde balık yeme zevkini tatsınlar." dedi. :-))
Bir diğeri, hiç yüzünü görmediğim biri, "Marmaristeyim, burada otellerde onlara iş bulurum" dedi.
Ve daha birçok destek eli var uzanan.
"Ben ne yapabilirim?" diyenler....
Siz de masal yazın:-))
Önce tabi ki masalı yaratın ve yaşayın...
Ve gün bittiğinde bir sorunuz olsun,
"Bugün sadece kendim için mi yaşadım, "birlik" için ne yaptım?"
Gökten 3 elma düşürüp öyle bitirecektim bu masalları ama bu büyüklerin masalları pek
biteceğe benzemiyor, ayrıca 3 elma da yetmez bize :-) biz en iyisi elma bahçesi yapalım...
Daha Tuğba var sırada. Bugün ikinci kez aradı, bana bir yer buldunuz mu diye...
Yarın Allahkerim, hele onu da bir dinleyeyim bakalım, biliyorum artık ona da yer var evrende.
Sıkılmadıysanız size daha sonra Tuğbayı da anlatırım:-)
Olur mu?
Peki o zaman...
Bir dahaki masalda birlikte olmak dileğiyle, sevgiler hepinize...
Selma Candan
03. 04. 2007 - 23.23 pm
www.genckizsiginmaevi.org www.cnd.gen.tr