Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-01-2010, 11:21 AM   #47 (permalink)
imported_Angel
Yüzbaşı
 
imported_Angel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 996
Tesekkür: 1,337
963 Mesajinıza toplam 4,848 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
imported_Angel is a name known to allimported_Angel is a name known to allimported_Angel is a name known to allimported_Angel is a name known to allimported_Angel is a name known to allimported_Angel is a name known to all
Standart Cevap: Yeniden doğuş sürecimi izlediğim günlüğüm..

yeni bir güne..ve yeni fırsatlara merhaba
sabahları uyanmak için hergün başucu saatimi kurmaya üşeniyordum veya kurmayı unutuyordum..çözümü cep telefonu alarmıyla uyanmakta buldum..3 gündür öyle yapıyorum...hergün vakit gelince otomatik uyarıyor ne güzel
ve de istediğim sesi seçme lüksüm var...başucu saatinde ise sadece içindeki sese mahkumdum..

ama esas değişiklik bu noktadan sonra başlıyor bence...biliyorsunuz günlerdir yüzlerce olumlama cümleleriyle içli dışlıydım...onların arasından sevdiklerimi seçerken ister istemez hepsini günde birkaç defa okumuş oldum...içinde her türlü konu vardı...ortaya karışıktı yani...


dün farkettim ki cep telefonunun alarm mesajına yazdığım mesaj kendime karşı çok sert ve acımasızca bir mesajdı...
mesaj ne miydi ? kısa ve öz... "kalk" şeklindeydi..böyle bir mesajla uyanan insanın gününü nasıl geçirebileceğini siz tahmin edin artık...neyse mesajımı değiştirdim ve "uyan güzel prenses" yaptım...duvar kağıdını da pembeyle değiştirdim..kendime karşı verdiğim sert mesajdan rahatsız olma nedenimi de olumlamalar arasından seçmeler yaparken kendini sevmek konusundaki olumlamaları da okumamın etkisiyle yaptığımı düşünüyorum..

bugün ufak bir olay daha oldu...gittim babamı uyandırdım..babam da kalkar kalmaz aklında bana gösterecek birşeyi olduğunu ve kendisinde bir tişort olduğunu ve canlı renklerde olduğu için kendi yaşına uymadığı için bana vermek istediğini söyledi....buraya kadar herşey iyi gidiyor gözüküyor öyle değil mi...ama benim genç bir bayan olduğumu düşünürseniz hiç de öyle değil..
çünkü çıkarıp gösterdiği tişort yakalarıyla falan resmen bir erkek tişortuydu ve cart renkte enine çizgileri vardı..görür görmez nevrim döndü...eskiden olsa kırmamak için kabullenir ve teşekkür ederek alırdım...tişortu gördüğüm anda içimdeki bir ses onun bana uygun olmadığını ve herşeyden evvel cinsiyetime uymadığını ve istediğimin bu olmadığını söyledi..
ben de dedim ki babama...alırım ama sadece yazın ve evin içinde giyerim dedim..dışarda giymem dedim...o da dediki böyle güzel renklerde bir tişort evde giyilmez yazık olur dedi..(ben tişortten kıymetlimiyim, babam biraz pinti yapılıdır ve elindeki herşeyi başka şekilde değerlendirmek ister..o şey ona uymasada) ben de bunun üzerine onu kırmamak için baştan direk olarak istememe gerekçemi açıklamak zorunda kaldım...bu erkek tişortu dedim heryerinden belli oluyor bunu dışarıda asla giyemem..dışarıda rezil olurum dedim...de ancak öyle ikna oldu..reddedildiği için biraz kendini kötü hissetti ve yerine geri koydu tişortu...sonra haline üzüldüm ve ona yinede beni düşündüğü için teşekkür ettiğimi söyledim..biraz olsun gülümsedi hiç değilse..

aslında bu durum (yani ailenin en küçüğü olarak aile fertlerinin artık kullanmak istemedikleri şeyleri giymek ve kullanmak ) bütün çocukluğum boyunca sürdü..şimdi ise çok azı kaldı geriye..malum onların seçimi olan şeyleri giyip yaptığım için kendi kişisel özelliklerimi (hatta cinsiyetimi bile) olması gerektiği şekilde yansıtamıyordum..2-3 beden bol gelen tişortlerle..sevmediğim renkler içinde ve ailem tarafından zorla kestirilen kısacık erkeksi saçlarla geçti çocukluğum...ve tabi buna da ailemin beni bir kız yetiştirmemesi eşlik etti...sürekli güçlü olmam gerektiği "daha doğrusu hayatla savaşmam gerektiği" dikte edildi..dolayısıyla bir erkek çocuğu gibi yetiştirildim..artık bunun bugün de hala sürecek olmasına dayanamadım ve reddettim...artık kendi kıyafetlerimi kendim seçiyorum...ben öyle her darbeye dayanıcak bir süpermen olmadığımı ve dayanıklıyım diye de ordan oraya özensizce atılmam gerekmediğini farkettim (çünkü hangi özelliğe sahipseniz insanlar ona göre davranıyor...mesela bir hız arabasını düşünün..bu araba hız arabası diye sahibi de ona göre gaza basacak ve ona göre muamele edecektir..ve dahasını kaldırır diye onu hırpalayacaktır..nasıl olsa dayanıyor diye) bu da onun gibi....neyse tişortu reddettim ama mutluyum..gardrobuma birtane daha kurtulmam gereken ve hoşlanmadığım bir parça eklenmemiş oldu...
belki bu hareketimi de kadınlar için olan olumlamaların ve kendi sınırlarını koyma olumlamalarının etkileriyle yaptığımı düşünüyorum
imported_Angel isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla