Güven Önemlidir
Belki hatırlarsınız, bara bira içmeye gelen iki adam hakkında anlatılan bir hikaye vardır. Adamlardan birisi ilk birasını içtikten sonra kapağını kasaya fırlatır.
“Bu da ne?” diye sorar barmen.
Öbür adam barmeni kenara çeker ve fısıldar: “Bu adam benim amcamdır. Biraz kafası karışık bu aralar. Ters bir şey söyleme, idare et olur mu? Ben daha sonra hesabı ödeyeceğim.”
Barmen kabul eder. Adam biraları devirmeye devam eder. Ta ki; barmen öbür adamın yanına gidip “Kapatıyoruz, hesabı nasıl ödeyeceksin? diyene kadar…
Adam “Kaç tane bira kapağı topladın?” diye sorar.
“24”
“Tamam” der adam. “Mezarını kazdırabilmem ve seni gömmem için yeterli paran var mı?”
Bu hikaye pek değerli olmasa da, kime güvenmemiz gerektiği sorusunu gündeme getiriyor. İş hayatımızda herkes kuyumuzu kazar, aşk hayatımızda yanarız. Çok sıkı dostlarımız bile bir gün bizi yarı yolda bırakabilir, sevgilimiz aldatabilir, tanıştığımız yeni insanlar sonunda bizi düş kırıklığına uğratabilir. Öyleyse en iyisi hiç kimseye güvenmemek mi o zaman? Veya hiç kimseye güvenmemek mutsuz olmamak için bulduğumuz bir çözüm müdür?
Doğru olan şu ki; sağlıklı ve mutlu bir yaşam ancak ve ancak çevremizdekilere güven duyduğumuz bir atmosferde gerçekleşebilir. Gerçekten mutluluğu yakalamış olan insanlar bilirler ki; güven soluduğumuz hava kadar hayati bir şeydir. Onlar arkadaşlıkların hep süreceğine, aşkın kaderimiz olduğuna ve yeni tanıdığımız insanların bize yeni heyecanlar katacağına inanırlar.
Doğrusu çoğu zaman da haklı çıkarlar!