Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-04-2011, 06:45 PM   #250 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Servet insanın düşünebilme kapasitesinin ürünüdür."
AYN RAND

Ben yıllar boyunca insanlara hayatlarının kalitesini yükseltsinler diye yardım ederken, değerli fikirlerini alıp onlara kullanabilecekleri biçimde geri sundum. Bir değişim teknolojisini alıp etkili bir biçimde teslim etmekle, ben de para sahibi oldum. Ama servetimi patlarcasına artırdığım gün, kendime belli bir soruyu sorduğum gündü: "Her zamankinden daha çok insana nasıl ulaşabilirim? İnsanlara ben uyurken bile nasıl ulaşabilirim?" Bu güçlendirici soruların sonucu olarak, kayıt bantlarımı televizyondan sunmak gibi, daha önce hiç düşünmediğim bir yolla, etkim büyük ölçüde arttı.

Bu iş iki yıl önce oldu. O günden bu yana, Kişisel Güç programımın bantlarından 7 milyon tanesini dünyanın her yanına dağıttık, fikirleri ve enformasyonu paylaştık, günün yirmi dört saatinde insanlara ulaştık! Cassette Productions'daki iş ortaklarım, son yirmi dört ay içinde mesajımı iletmekte kullanılan bantların, ekvator çevresini yirmi kere dolaşabilecek uzunlukta olduğunu tahmin ediyorlar! Bu arada ben de, yalnız bantlardan yararlananların hayat kalitesini yükseltmekle kalmayıp, 75.000 saatlik imalât istihdamı yaratmış olduğumuzun sevincini yaşıyorum. Üstelik buna satış temsilcilerinin harca-
dığı saatler dahil değil.

Katma değer yaratmanın nasıl servet yarattığına dair pek çok örnekler dinlediniz. Formül basit ve güçlüdür. Kendinize, "İçinde bulunduğum herhangi bir çevreye nasıl daha çok değer katabilirim?" diye sorun. İş çevrenizde, "Son on iki ay içinde şirketime nasıl para kazandırdım ya da tasarruf sağladım?" diye sorun. Gerçek katkı hayatı daha zenginleştirir, onun için, kendinizi yalnızca kişisel kazanç uğruna yapacağınız katkılarla simrlamaym. Evinizde, tapınağınızda, okulunuzda, toplumunuzda nasıl değer katabilirsiniz? Eğer kendi aradığınızın en az on katı kadar değer katmanın bir yolunu bulursanız, kendinizi her zaman doyuma ulaşmış hissedersiniz. Eğer herkes sizin örneğinizi izlese, hayat nasıl olurdu, bir düşünün.

İkinci anahtar, servetinizi korumaktır. Servet biriktirmek, büyük miktarlarda para kazanmak için etkin bir strateji bulduğunuzu varsayalım, o parayı nasıl koruyacak, nasıl sürdüreceksiniz? Genel kanının tersine, serveti sürdürmek, sürekli kazanmaya devam etmekle olmaz. Büyük servetler kazanıp sonra bir gece içinde batıran ünlü insanların hikâyesini çok dinlemişizdir. Nice sporcular, yetenekleri sayesinde korkunç paralar almış, ama gelirleri değiştiği anda, edindikleri hayat biçimi o parayı bitirmiştir. Gelir düşünce, isteklerini karşılayamaz olmuşlar, paranın tümünü harcamışlardır. Parayı korumanın bir tek yolu vardır, o da şudur: Kazandığınızdan az harcayın, aradaki farkı yatırıma yöneltin.

Hiç kuşku yok, her ne kadar gözümüze pek çekici gözükmese de, serveti uzun süre devam ettirmenin tek yolu budur. Beni asıl şaşırtan, insanların ne kadar çok kazanırlarsa kazansınlar mutlaka hepsini harcayacak bir yol bulabilmeleri. Finansal Kader seminerlerimize gelenlerin yıllık gelirleri 30.000 dolarla 2 milyon dolar arasında değişiyor, ortalaması da 100.000 tutuyor. Ama en çok kazananlar sınıfına giren bu kişiler sürekli meteliksiz. Neden? Çünkü tüm ekonomik kararlarını, uzun vadeli yerine kısa vadeli düşünerek veriyorlar. Açık seçik bir harcama planları yok, yatırım planları ise hiç yok. Niagara çavlanına doğru ilerleyip duruyorlar.

Servet edinmenin tek yolu, gelirinizin belirli bir yüzdesini ayırıp her yılın başında yatırıma koymaktır. Bunu aslında pek çok insan biliyor. En azından bir %10 ayırıp yatırım yapmak gerektiğini hep duyuyoruz. Ama yapan kişilerin sayısı pek az. İlginç olan nokta da, zengin sayısının da pek az olması! Servetinizi sürdürmenin en güvenli yolu, gelen paranın yüzde onunu, daha o paranın yüzünü görmeden ayırıp yatırmaktır.

İnsan servetini sürdürmek için harcamalarını kontrol altında tutmak zorundadır. Ama bütçe yapmaya kalkışmayın. Siz bir harcama planı yapın. Değişim Sözlükçesi nelere kadir, görüyor musunuz? Gerçekten, eğer bütçeyi iyi kurarsanız, adı zaten harcama planı olur. Sizin açınızdan, ya da eğer evliyseniz, sizin ve eşinizin açısından, nelere para harcayacağınızı önceden bilmek, bir anlık heveslere kapılmamak anlamına gelir. Genellikle karşımıza fırsatlar çıktığında, bir telaş içinde kararlar verir, sonra da pişman oluruz. Ayrıca size bir şey daha söyleyeyim, eğer eşinizle ikiniz, her ay hayatınızın hangi alanına ne kadar para harcayacağınızı açık seçik belirlemişseniz, aranızdaki tartışmaların büyük bir bölümü de ortadan kalkacaktır.

Ne yazık ki çoğu insan kendi bütçelerinin ötesinde bir hayat sürmektedirler. ABD'de 1980 yılında insanların kredi kartlarına toplam borcu 54 milyar dolardı. 1988 sonunda bu para üç katına çıkmış, 172 milyar doları aşmıştı! Böyle bir sistem, parasal felâketi kaçınılmaz kılar. Akıllı olun, kazandığınızdan azını harcayın ve servetinizi sürdürün.

Şimdi diyeceksiniz ki, "Ama yatırımlar beni büyütmeyecek mi?" Evet, ama bir de enflasyonu düşünmeniz gerek. O yüzden de servetinizi sürdürmek için üçüncü bir adım daha atmalısınız.

Üçüncü anahtar, servetinizi artırmaktır. Bunu nasıl sağlarsınız? Demin anlattığım denkleme bir güçlü faktör daha ekleyerek. Servet sahibi olabilmek için, kazandığınızdan az harcamalı, aradaki farkı yatırıma yöneltmeli ve yatırım kazançlarınızı da yatırıma ekleyerek bileşik büyüme sağlamalısınız.

Çoğu insan bileşik kavramının geometrik diziyle artan gücünü duymuş, ama hiçbir zaman anlayamamışlardır. Bileşik faiz demek, yatırımınız sizin için kendi kendine para kazanmaya başlıyor demektir. Çoğumuz ömrümüz boyunca, hayat biçimimizin makinesine yakıt yetiştirebilme uğruna çalışır dururuz. Finansal açıdan başarılı olanlar, paralarının belli bir yüzdesini ayırıp yatırım yapanlar o paranın gelirini de yatırım yapmayı sürdürenler, sonunda o gelirin artık çalışmadan yaşayabilecekleri kadar büyümesi olanağını hazırlayanlardır. Biz buna, sermaye birikiminin sizi iş kritik ağırlığından kurtarması, diyoruz. Finansal bağımsızlığınızı kazanma hızınız, yatırım gelirini harcamayıp yeniden ana paraya ekleme isteğinizle doğru orantılıdır. Böylelikle paralarınızın doğurdukları büyür, çoğalır, siz de sağlam bir ekonomik tabana kavuşursunuz.

Şimdi izninizle size, bileşik yatırımın gücüyle ilgili basit ve çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Bir kumaş peçeteyi (0.7 milimetre kalınlığında) bir kere katlarsanız kalınlık ne kadar olur? Tabii ki 1.4 mm. olur. İkinci kere katladığınızda, 2.8 mm. olur. Üçüncü katlayışta, 5.6 mm. ye varır. Dördüncüde 1 cm 2 mm. olur Beşinci katlayışta ise yaklaşık iki buçuk santime ulaşmış olursunuz. Size sorum şu: Kalınlığın dünyadan aya kadar olan uzaklığa erişmesi için bu peçeteyi kaç kere katlamanız gerek? İşte bir ipucu: ay dünyadan 384.000 kilometre uzaktadır. Şaşacaksınız ama aya otuz yedinci katlamada ulaşırsınız. Ellinci katlamada, tabii kuramsal olarak, peçetenizin kalınlığı aya 1179 kere gidiş dönüş yoluna eşit olur! İşte bileşiğin gücü. Çoğu insanlar küçücük bir paranın bileşik yatırımla ne büyük bir servet olabileceğinin farkında değildir.

Şimdi diyeceksiniz ki, "Harika! Yatırımlarımı bileşik faize koymayı ben de bilirim. Ama neye yatırım yapacağımı nereden bileceğim?" Bu sorunun basit bir cevabı yoktur. Önce parasal amaçlarınızın neler olduğuna karar vermeniz gerek. Neyi elde etmek istiyorsunuz ve onu ne sürede elde etme istiyorsunuz? Risk toleransı'nız nedir, yani hangi risk düzeyinde kendinizi rahat hissedebilirsiniz? İsteklerinizi, ihtiyaçlarınızı ve potansiyel kaygılarınızı iyice anlamadan, neye yatırım yapmanız gerektiği kesinleşemez. Genellikle yatırıma niyetlenenler, mâlî danışmanların kendilerine yol göstermesini beklerler, oysa o danışmanlar da müşterinin gerçek ihtiyaçlarını bilemeyecek kişilerdir.

Finansal hayatınızda yapabileceğiniz en önemli şey, çeşitli yatırım türlerini, bunların muhtemel riskleriyle getirilerini adamakıllı anlamaya karar vermektir. Sorumluluk sahibi danışmanlar, müşterilerinin mevcut yatırım olanaklarını çok iyi anlamasında ve finansal planlara katkıda bulunmasında direnirler. Ortada açık seçik bir yatırım planı yoksa, sonunda parasal başarısızlığa uğrarsınız. Finansal bülten editörü Dick Fabian'a göre "Göstergeler yatırımcıların on yıllık süre sonunda hiç para kazanmadığını göstermektedir. Bu acıklı istatistiğin gerisinde bir takım nedenler vardır. Örnek olarak şunları sayabiliriz:

1) Bir amaç saptamamak;
2) Moda olan yatırımların peşinde koşmak;
3) Mâlî yayınların verdiği haberlere bel bağlamak;
4) Mâlî danışmanların öğütlerine körü körüne uymak;
5) Duygusal hatâlar yapmak, vb.

Bereket versin, bu konudaki sorularınızın cevaplarını bulmak zor değildir. Büyük ustaların yazdığı kitaplarda o cevaplar vardır. Peter Lynch'lerin, Robert Prechter'ların, Warren Buffet'lerin kitaplarında. Ayrıca hayatınızın ihtiyaçlarını karşılayacak bir yatırım planı yapmanıza yardım edecek etkin mâlî danışmanlar da vardır. Para konuları hayatınızda acı ve zevk miktarı üzerinde çok büyük bir rol oynadığı için, mümkün olan en iyi danışmana gitmeye özen gösterin. Bunu yapmazsanız acı çekersiniz. Yaparsanız, rüyalarınızda bile görmediğiniz bir parasal bolluk düzeyine ulaşırsınız.

Şimdi artık servetinizi yaratıp büyütmeye başladığınıza göre parasal başarının dördüncü kilit unsuruna da hazırsınız demektir.

Dördüncü anahtar servetinizi korumaktır. Servet sahibi olmuş pek çok insan, parasız oldukları günlerdeki kadar güvensiz ve güvencesiz duygular içindedir. Zaten insanlar genellikle, kaybedebilecekleri şeyler çoğaldıkça kendilerini daha bir tehlikede hissederler. Neden? Çünkü herhangi bir anda birinin çıkıp kendilerine karşı haksız yere dava açabileceğini, varı yoğu elinden alabileceğini bilirler.

Bu konuda ABD'de durumun ne kadar kötü olduğunu bilmek ister misiniz? 22 Haziran 1991 tarihinde Landon Financial Times'da çıkan bir makaleye göre, 1988 ve 1989 yıllarında bütün dünyada açılmış tüm davaların % 94'ü ABD'de açılmış. Bu ülkede yılda 18 milyon dava açılıyor. Hattâ Amerika Barosunun en son istatistiklerine göre, eğer California'da yaşıyor ve yılda 50.000 dolardan fazla kazanıyorsanız aleyhinize dava açılması olasılığı yüzde yirmi beş. Avrupa'nın yorumuna göre, Amerikalılar işler ters gittiğinde hep suçlayacak birini arıyorlar, davaların inanılmaz çokluğunun nedeni de bu oluyor. Bu sözler ne kadar sert olursa olsun, doğru da. Böyle bir tutum dünyanın hiçbir yerinde yok, üstelik ABD'yi ekonomik olarak yıpratıyor, zamanı, sermayeyi, enerjiyi ziyan sayılacak verimsiz yerlere bağlıyor. Örneğin The Wall Street fournalını geçenlerde bildirdiğine göre, adamın biri sarhoş araba sürerken yanındaki koltukta duran av tüfeğini yerinden kıpırdatmaya çalışmış, tüfek yanlışlıkla ateş almış, adam da ölmüş. Dul kalan eşi, kocasının sarhoşluğunu bilinçlendireceği yerde, tüfek üreticisi şirketi dava etmiş. Tüfeklere sarhoş sürücüler için emniyet kilidi koymadıklarından 4 milyon dolar tazminat istemiş, üstelik de davayı kazanmış!

Yıllarını vererek kazandıkları serveti, hiç hakkı olmayan insanların ellerinden alabileceğini bilmek, çoğu kimseleri sinirli ve tedirgin bir hale getiriyor. İş yükümlülüklerini kuşkuyla üstleniyorlar, yatırım kararları da bundan etkileniyor. Ama bir iyi haber varsa, o da eğer o sıra bir davaya taraf değilseniz, servetinizi korumanın yasal yollarının da bulunması. Bu servetinizi koruma meselesi, meşru borçlarınızdan kaçmak anlamına gelmiyor, yalnızca kendinizi kapris saldırılarından korumak anlamına geliyor. Bazı kimseler dürüst olmayan amaçlarla sizi dava edeceklerdir, bu da iki nedenle olabilecektir. Biri sizi sigortanızı paylaşmak, ikincisi de mal veya paranızı elinizden almak olabilir. Eğer ortada el sürülebilecek bir para yoksa, o zaman gelebilecek tazminata dayanarak avukat tutmaları zor olacaktır. Eğer siz önceden tedbirli davranırsanız servetinizi koruyabilirsiniz, bunun nasıl yapılabileceği de açık seçik bellidir.

Ben mâlî konuları anlama çabalarım sırasında John Templeton gibi tipleri incelemeye başlamıştım. Haksız taleplere servetlerini korumak için ne gibi önlemler aldıklarını yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Hayatta herhangi bir durumda, "büyük oyuncular"ın ne yaptığını bilmekte yarar vardır. Onların değerlendirme süreçlerini ve stratejilerini siz de uygulayabilirsiniz. İki yılımı verip, Fortune Yönetim Şirketinin doktor müşterileri için, haksız tazminat taleplerine karşı servet koruma yollarını inceledim. Servet koruma işinin hile ve dolap sayılacağı yolundaki genel inanç yanlıştır. Bu konuda dürüstlükten iyi politika yoktur. Mal ve para varlığınızı saklamak zorunda değilsiniz. Koruyun, yeter. Eğer servetinizi korumak bugün için size önemli görünmüyorsa bile, servetiniz oluşmaya başladığında önem kazanacaktır. Bu konuda yapabileceğiniz çok şey olduğunu bilmenizde yarar vardır.

Beşinci anahtar da servetinizin tadını çıkarmaktır. Pek çok insan ilk dört aşamayı yerine getirmişlerdir. Gerçek değer katarak serveti kazanmanın yolunu öğrenmişler, kazandıklarından az harcayarak onu sürdürmeyi de keşfetmişler, yatırım yapmanın ustası olmuşlar bileşik gelir kazanarak yararlanıyorlardı. Beri yandan, servetlerini korumayı da artık bilmektedirler. Ama yine de mutlu değildirler. Bir boşluk duygusu içindedirler. Nedeni paranın bir amaç olmadığını, bir araç olduğunu henüz anlayamamış olmalarındandır. Oysa siz ve ben onun olumlu etkilerini sevdiklerimizle paylaşmakta olduğumuzdan emin olmalıyız, yoksa paranın hiçbir değeri kalmaz. Gelirinizle orantılı biçimde katkılarda bulunmanın yollarını keşfettiğinizde, hayatın en büyük zevklerinden birini yaşamaya başlayacaksınız.

Size bir şey söyleyebilirim, eğer değer yaratıp para kazanmaya belli bir düzeyde zevk bağlamıyorsanız, para sizde uzun süre kalmaz. Pek çok kimseler eğlenmeye başlamak için belli miktarda para biriktirmeyi beklerler. Ama o zaman da beyinlerine acıyı, servet yaratmaya bağlamayı öğrenirler. Tam tersine yol boyunca kendinizi duygusal olarak ödüllendirmeniz gerekir. Arasıra kendinize bir piyango ikramiyesi vermelisiniz (bunu Bölüm 6'da konuşmuştuk). Bir parasal sürpriz yapın kendinize. Beyniniz de para kazanmanın zevkli ve ödüllendirici bir şey olduğunu öğrensin.

Ayrıca verici olmanın gücünü de unutmayın. Size bir şey anlatayım. Benim parasal durumum ne zaman tersine dönmeye başladı, biliyor musunuz? Birine yirmi dolar vermiştim, oysa aslında verecek yirmi dolarım yoktu... İşte o gün başladı. Kendimi öyle iyi hissettim ki, bu tecrübe hem performansımı, hem de daha çok kazanma kapasitemi etkiledi. Birçok kimseler, "Daha çok param olunca yardım ederim" diye düşünürler. Ama hangisini yapmak daha zor sizce? Bir dolarınız varken on sentini vermek mi, yoksa bir milyonunuz varken yüz bin dolarını vermek mi? Cevap çok açık, değil mi? Size yüzde on rakamının değişmez kural olduğunu söylemeye çalışıyor değilim, ama kazancınızdan birazını ayırıp onu size zevk verecek biçimde vermek için de çaba gösterin. Bunu yapmanın güzelliği, kazancınızdan birazını verirken beyninize elinizde yeterinden fazla para olduğunu söylüyor olmanızdır. Yoksul değilsiniz. Buna inanmak bile hayatınızı değiştirmeye yeter.

Gerçek servet, bir duygudur: bir bolluğa sahip olma duygusudur. Kültürel mirasımız bile zengin sayılmamıza yeter. Kendi yapmadığımız tabloların, kendi bestelemediğimiz müziklerin, kendi kurmadığımız eğitim tesislerinin zevki ve yararı bizim. Ülkenizin parklarına siz sahipsiniz. Şu anda da zengin olduğunuzu bilin ve o servetin zevkini çıkarın. Sizin bolluğunuzun parçalarıdır bütün bunlar. Bu minnet duygusu, daha da çok yaratmanıza yol açacaktır.

Sözlerime son verirken yalnızca şunu söyleyeyim: İnançlarınızı değiştirip parasal durumunuzun kontrolünü elinize almak, kişisel gelişmenin inanılmaz derecede ödüllendirici bir tecrübesi olabilir. Şimdi kendinizi adayın ve bu süreci başlatın.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla