Üsteğmen
Üyelik tarihi: Mar 2011
Mesajlar: 197
Tesekkür: 243
166 Mesajinıza toplam 533 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| teşekkürün sırrı Hayatımızın en büyük hatası hırs göstermektir. Hırs gösteren kaybeder. Tüm çabaları boşa gider. Tuttuğu altın, toprak olur. Musibetler, yangınlar, kazalar tüm kazandığını alıp götürür. Bunu biliyor muydunuz? Bu gerçeğin sırrını yaşıyor musunuz? Hayatınızı renlendiren hediyelerin farkına varmanız teşekkür sayesinde mümkün. Gözlerinizin varlığı, soluyabilme yeteneğiniz ve bıktırmayan lezzetlerde yaratılan meyveler... Hayatınızı kuşatan her güzel hediye birer coşku kaynağıdır. Onların size gönderilmiş, özel olarak şahsınıza sunulmuş birer hediye olduğunu görmediğinizde kendi başınıza ürettiğiniz acılar ve yokluklar altında bunalmaya mahkum olursunuz. En büyük teşekkür Yaratıcıya yapılan teşekkürdür. Burada önereceğimizi yaparsanız, hem kalbinize nedenini keşfedemeyeceğiniz mutluluklar serpilir, hem de kaderinizin size bağışladığının kat kat arttığını görürsünüz. Cennet olması gereken aile ortamının niçin çoğu zaman cehenneme döndüğünü biliyor musunuz? Niçin birilerinin evine giren hırsız her şeyi alıp götürüyor? Niçin birilerinin satın aldığı son model otomobil bir kazaya kurban gidiyor? Tüm emeklerin heba oluşunun nedeni nedir? Size hayatta hiçbir şeyin tesadüf eseri olmadığını anlatmak istesem bu kitap kadar yazmam gerekirdi. Binlerce tecrübeye dayanarak yer yüzünde zerre kadar tesadüf olmadığını iddia ediyorum. Verildiğinde teşekkür etmediğiniz nimet tüm yakarışlarınıza rağmen elinizden alınacaktır. 26.12.1993 tarihinde Mary Foulcault isimli bir bayanın "Telkinle Tedavi" isimli eserini satın aldım, bir gecede okudum. Mary kitabında önemli bir kanunu şöyle ifade eder: "Hafif bir çabayla ele geçirilecek sonucu, büyük bir çaba mahvedip çıkar." Yazdıklarına bakın: "Hipnotik telkinin dayandığı ilke, duygu ve düşüncelere, umut ve inanca teslimiyettir." Coue'dan alıntı:" İradeyle kuruntu birbiriyle çatışma durumuna girdi mi, kuruntu baskın çıkar her vakit." Bu cümleleri okuduğum bölüme şu notu düştüm: "Anlıyorum. Teslimiyet içindeki çabanın değil, hırs dolu çabanın tüm felaketlerin nedeni olduğunu söylemeye çalışıyorsunuz." Bu kitabı okuduktan hemen sonra Hz. Muhammed'in (asm) mesajıyla karşılaştım: "Nimetin devamını garanti eden şükürdür." Bu hadis kısa süre sonra, gazete köşesinde yayınlanan bir makalemin başlığı olmuştur. Yaşadığım felaketlerin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Niçin hırstan kaçtığımdan beri nimetlerin içinde boğulduğumu da daha iyi anlıyorum. Azimle hırs arasındaki farkı bilirsiniz. Azimli insan çok çalışır. Hırslı insan da ölümüne çalışır. Farkları şurada: Azimli insan çalışmaya devam ederken istediğini elde edemediğinde üzülmez. Her şeye rağmen kendisine verilene razı olur. Şükreder. Şükretmenin verdiği rahatlıkla çalışmaya devam eder. Onun için önemli olan çalışmaktır. Başaramazsa da çalışmaya devam etmektir. Başaranlar, başaramadıklarında dahi çalışmaya devam edenlerdir. Ama hırs gösteren, tüm çabalarına rağmen istediği sonucu elde edemediğinde öfkelenir, morali bozulur, intikam almak ister. Bir süre sonra çalışma isteğini kaybeder. Hayatının başarısını da kaybeder. Fakir bir öğrenciyken, zengin bir adam bana bir çift ayakkabı hediye etti. Ayakkabıları öylesine sevdim ki bir yıl boyunca eskimelerinden korkarak onları giymedim. İşte hırs. Bir gün çalışmalarına destek olduğum bir vakfın İstanbul gezisine katıldım. Bu mutlu günde o ayakkabıları giymeye karar verdim. Sık sık ayakkabılarıma bakıyordum. İstanbul'daki ilk gün öğle namazı kılmak için bir camiye girdik. Namaz bitti, cemaat çıktı. Ayakkabılarımı koyduğum yere uzandığımda orada yanlarından patlamış, topukları kopmuş bir çift çamurlu kundura gördüm. Tüm aramalarıma rağmen ayakkabılarım yoktu. Camiden bile ayakkabı çalınabilir miydi? Hırsla sevdiğim elimden alınmıştı. Güzel bir takım elbise aldım. Onu çok sevdim. Giydim. Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Sokağa çıktığım ilk anda elbisenin verdiği gururu yaşıyordum. Aman çamur bulaşmasın, aman ütüsü bozulmasın derken, daha ilk gün Ankara'nın Tandoğan semtinden Beşevler semtine doğru yürürken bir elektrik direğinin gövdesine bağlı olan çöp tenekesine takıldım. Tenekenin keskin uçları güzelim ceketin kolunu yırtmıştı. Hayretler içerisinde donakaldım. Dikkatli olduğum halde, elbiseme özen gösterdiğim halde onu giyip sokağa çıktığım ilk anda başıma geleni görüyor musunuz? ODTÜ ikinci sınıf öğrencisiydim. Dönem başında en yüksek notları alınca dikkat çekmeye başladım. Benden ders notlarımı isteyenlerin sayısı çoğalmaya başladı. Bu güne kadar şeref öğrencisi olduğuma göre, okul birincisi de olabilirdim. Okul birincisi olmak için çalışırken duyduğum hırs sinirlerimi geriyordu. Öylesine çalışmaya başladım ki hayatımda çalışmanın beni böyle bir kafese kilitlediğine ilk defa şahit oluyorum. Bu arada diğer önemli işlerimi ihmal ettim. Hafta sonları liseli çocuklar evimize gelir, onlarla kitap okur, birlikte seminerlere giderdik. Onları terk ettim. Bundan sonra artık notlar listesi her asıldığında adımı birinci sırada görmeliydim. İktisat ders kitabının İngilizce cümlelerini nasıl satır satır incelediğimi, yazıp çizdiğimi görür gibi hatırlıyorum. Bu tavır değişikliğinden sonra ilk sınavım iktisat dersindendi. Bu dersin birinci vizesinden 95 puan aldığımda sınıf ortalaması 60 puan civarındaydı. İkinci vizeye kalabalık bir sınıfta girdik. On tane soru sorulmuştu. Sorulara baktığımda sevincimden uçacak gibiydim. Hepsini bildiğimi sandım. Nasıl olur da bu kadar kolay soru sorulurdu? Cevaplara başladığımda beynim durmuştu. Hiçbir şey hatırlayamıyordum. Sersemleştim. Çevreye baktım. Çaresizlik içinde iki soruya cevap vermeye çalıştım. Kızardım, terledim, üzüldüm, öfkelendim. İşte sonuç: Sınıf ortalamasının 80 olduğu bu sınavdan 15 puan almıştım. Kaderim beni niçin böyle bir hüsrana uğratmıştı? Hırsın her şeyi nasıl mahvettiği anlatabiliyor muyum? Şükretmeyenin nasıl hırs gösterdiğini ve elindekileri kaybettiğini görüyor musunuz? Çoğumuz farkında bile değiliz. Kaderi analiz etmeyi bilmezsek başımıza gelenlerin nedenini anlayamayız. Üyesi olduğum vakıflardan, radyoya, oradan arkadaşların organize ettiği seminer toplantılarına koşuştururken, otobüsler bana çok zaman kaybettiriyordu. Mutlaka bir arabaya sahip olmalıydım. Bu arzum uykularımı kaçırmaya başladı. Sonunda tüm imkanlarımızı zorlayarak eşimle birlikte Skoda 120 L marka 1980 model bir araba aldık. Bu araba için 100 milyon lira ödemiştik. Arabanın el freni çalışmıyordu. Dahası geri vitesi de bozulmuştu. Sık sık arızalanıyordu. Ama o arabaya her bindiğimde -ilk kullandığım gün hariç- onu bize ihsan eden Yaratıcıyı hatırladım. Radyoda konuşmamı bitirdikten sonra gece yarılarında eve dönerken sevinç şükürlerini tekrar ediyordum: Gerçekten mutluydum. Bu araba sayesinde istediğim yere hızla gidebiliyordum. Bana verildiği için şükrettiğim arabayla Ankara trafiğine çıktığım ilk gün başıma geleni biliyor musunuz? Şükretmediğim o ilk gün. Bir vakıf toplantısı bittiğinde arkadaşlara, isterlerse kendilerini evlerine götürebileceğimi söyledim. İtiraf ediyorum: kalbimde gurur vardı. Artık arabası olan bir adamdım, yani önemli bir adamdım(!). Böylesine küçülebiliyoruz. Kimse mal ile yücelmez. Benimle gelmediler. İlk günün tedirginliği içinde, Eski Ankara terminalinden Opera köprüsüne yöneldim. Köprü üzerinden Kızılay yönüne dönebilecektim. Gece saat 23.30 civarıydı. Tren garının yakınına geldiğimde önümdeki kavşak ışıklarının yeşil yandığını gördüm. Bana açık olan bomboş yolda gaza bastım. Tam kavşağa girmiştim ki kavşağa soldan sağa oto garajına doğru hızla Doğan marka bir otomobilin girmeye başladığını gördüm. Frene basmam çare etmemiş, çarpışmıştık. Garda gece vardiyasında çalışan bir sarhoş taşıyıcının dikkatsizliğine kurban gitmiştim. Kusurun tamamını ona verdiler. Ama ben asıl kusurun kendimde olduğunu, bu ilk ve tek kaza üzerinde düşündüğüm ertesi gün anladım. Benim şükretmem gerekirdi. Sahip olduğumu sandığım elimdeki emanetle gururlanamazdım. Çünkü onu ben yaratmadım, o bana verildi. Hala yaşadıklarınızdan ders almaz mısınız? Hırs göstererek arzulayan kaybetmeye, şükrederek arzulayan da kazanmaya mahkumdur. alıntıdır Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |