Cevap: SİMURGU ARARKEN el yordamıyla ve daha çok ilgimi çeken yönlerini öğreniyorum parçası olduğumuz evren enerjisiyle ilgili bilgi kırıntılarını.. kırıntılarını diyorum çünkü derya büyüdükçe içindeki her damla küçülüyor..
bir süredir farkındayım.. bütün bunlar tesadüf olamaz.ama tam bilinç düzeyinde bir algı ya da bilme denemez buna.. hani bir uçağa bindiğinizde aslında bilincinizin bir seviyesi bu uçuşun nasıl olabileceğine ait karmaşık detaylar barındırır ama bir seviyesiyle de bilmek istemez.. işinin ehli insanların işini yaparken sizin gideceğiniz yere varacağına inanır güvenirsiniz..
böyle hissediyorum.. çok karmaşık açıklamalara girmeden basit cevaplar la yolculuğa devam eder gibi.. uçağın sadece bir yolcusuyuz sonuçta..
tesadüf olamaz son çeyrek yüzyıldır pek çok değişik yöntem ve sistem le evren enerjisinin bir halkası olduğumuzun ayrımına varıyoruz bir şekilde..dediğim gibi.. ben bazı detaylara fazla takılmadım.. beni ruh un tekamülü ilgilendiriyordu evet ama bu sırada oluşan evreler değil.. daha çok felsefi ve psikolojik açılardan cevapların peşinde koşan sorularım vardı.kişisel gelişim bağlamında.. varoluş amacı ve yaşamın anlamı ve anlamlandırılması üzerine..
bir süredir.. tesadüf olamayacak şekilde yeryüzüne egemen güçlerin belki.. evrenle enerji alışverişinde olmamızı desteklediğinin farkındayım..çok değişik sistemler duydum bununla ilgili ve hala duyuyor şaşıyorum.. olumlamadan uyumlamaya.. reiki den bio enerjiye..ego kodların dan çekirdek inanca.... hatta bilmiyorum bileniniz var mı ama Vildan Hanım ın kök canlandırma ritüellerinde de kısa bir süre bulundum.. kuantumun birdenbire lugatımıza girdiği.. dalga deneylerinin yapıldığı hepimizin olasızlık empati gibi kitapları okuduğumuz.. Paulo Coelho'nun ve hatta yerli taklitçilerin öğretilerinden varoluş yplculuğumuzu ancak çıktığımız yerde kendimizde tamamlayabileceğimizianladığımız değişik bir süreç yaşıyoruz.. koşaradım kişisel gelişiyoruz adeta :))
zeka nın her gün yeni bir çeşidi ortaya çıkıyor ve en son ruhsal zeka nın soruları içimizi sosyal zekanın soruları da dünyayı kasıp kavuruyor..
tüm olup bitenleri sanki gözucuyla seyrediyorum.. aynı uçak koltuğumdaki rahatsızlıkla rahatlık arasında.. bu kez de sanki bir dişçi koltuğunda tüm hazırlıkların aslında farkında ama başını çevirip bakmak istemeyen bir edayla..
biliyorum bir süre sonra başkalarının tezlerini kendi tezlerimiz ve hatta başkalarının yaşamlarını kendi yaşamlarımız mışçasına savunacak kadar yönlendirilebildiğimizi kitleler halinde..
fakat bir sebebi olduğuna da inanıyordum ısrarla evren ışığına kavuşmamız.. ışığa ışık katmamız.. ışık olmamız için verilen uğraşların.. hani alan memnun satan memnun gibi garip bir durumdu bu.. evrenin gerçekten olumlu enerjiye ihtiyacı vardı ve bizim de enerji çemberinin bir parçası olmaya..
uzun süredir simurgun yedi vadisinde dolanırken ruhun tekamülüne bir çeşit yorum getirmiştim..hatta geçenlerde Kubilay ın osho öğretilerine verdiğim bir cevapta bir cümleyle aktarmaya çalıştım.. bildiğimiz her şeyi unutmak zorundayız.. ..bildiklerimiz.. bildiğimizi sandıklarımız bilmenin önündeki engel..çünkü aslında bilmemiz gereken herşeyi kodlarımızda taşıyoruz.. ve onlara ulaşmak için susturmalıyız tüm ritmleri..
bilmemiz gereken herşeye sahibiz.. bildiğimiz herşeyi unuttuğumuzda onlara ulaşabileceğiz.. bunu benim teorim sanıyordum.. sitede dolaşırken çok etkilendim çünkü evet evren ışığına ve içimizdeki ışığa ulaşmak için tam da yapmamız gereken bu gibi gözüküyordu..
ben sezgilerimizle ulaşabileceğimizi düşünüyordum.. oysa meditasyon çalışmaları çoktan buna el atmıştı ve az önce ilk defa akaşik kayıtlar diye bir şey okudum.. ilk defa oturduğum koltukta başımı çevirip kamera arkasına bakar gibi bakıp görmek istedim.. şu an sadece nette dolaşarak ne olduğunu anlamaya... ve bu benim hissettiğim şeydi.. ama öyle kolay olmasa gerekti kayıtlarımıza ulaşmak..
yine düşündüm.. neyin parçası olduğunu hissediyorsun? neden tüm bu olumlamalar.. iyi ki varız ritüelleri.. neden?
dünya da ya kötü gitmekte olan bir durumu değiştirmek ya da iyi durumdan yararlanmak için bu ışık seline gereksinim olduğuna inanıyorum.. ikisi de beni dışında tutmaz..
ve dünyanın değişen enerjisini bir şekilde değiştirmek için aynı anda değişik sistemler deneyen toplulukların hangi enerjiye müdahele etmeye çalıştıklarını merak ettim..çünkü kök canlandırma seanslarında da Vildan Hanımın buna benzer şeyler söylemiş olduğunu ama ancak şimdi hatırladım..
okuduklarım arasında dünya enerjisini,n 1987 yılında değişmeye başladığı su götürmeyen tek gerçek gibi gözüküyordu..en kurgubilim olanı en abstürik geleni belki :)) sizle paylaşmak istedim..:))
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... |