Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Kişisel Gelişim Klubü > Alternatif Kişisel Gelişim

Uyarılar

Alternatif Kişisel Gelişim kişisel gelişim konuşma, kişisel gelişim, kişisel gelişim ve kişisel başarı, mesleki gelişim kişisel gelişim, kişisel gelişim başarı, kişisel gelişim özgüven, kişisel gelişim makaleler, çocuk kişisel gelişim,

2012 MARDUK VE ÇAĞLARIN DÖNÜŞÜMÜ

Kişisel Gelişim Klubü ve Alternatif Kişisel Gelişim 2012 MARDUK VE ÇAĞLARIN DÖNÜŞÜMÜ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız İnsanlık, teknolojinin zirvesinde olduğunu düşünüp, ne büyük medeniyetler yarattık diye övünürken, aslında o medeniyetlerinin ne kadar eksik olduğunun farkında değil. Evet teknolojik olarak birçok ilerleme kaydedildi, ama bu teknolojilerin hammaddelerini elde etmek için nice kan ve gözyaşı döküldü, Dünya'nın doğal ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Alternatif Kişisel Gelişim telkin cd indir izle İstanbul Alternatif Kişisel Gelişim nerededir kimdir Alternatif Kişisel Gelişim çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Alternatif Kişisel Gelişim hipnoz Alternatif Kişisel Gelişim olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Alternatif Kişisel Gelişim hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Alternatif Kişisel Gelişim kuantum düşünce kitap haberi

2012 MARDUK VE ÇAĞLARIN DÖNÜŞÜMÜ

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 17-06-2009, 12:26 PM   #1 (permalink)
Yüzbaşı
 
serpil22 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 820
Tesekkür: 8,267
708 Mesajinıza toplam 7,105 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
serpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond repute
Standart 2012 MARDUK VE ÇAĞLARIN DÖNÜŞÜMÜ

İnsanlık, teknolojinin zirvesinde olduğunu düşünüp, ne büyük medeniyetler yarattık diye övünürken, aslında o medeniyetlerinin ne kadar eksik olduğunun farkında değil. Evet teknolojik olarak birçok ilerleme kaydedildi, ama bu teknolojilerin hammaddelerini elde etmek için nice kan ve gözyaşı döküldü, Dünya'nın doğal dengesi bozuldu, yeni hastalıklar peydahlandı. Bu teknolojiler dünyanın bütününe katkıda bulunmak için değil, daha fazla güç ve para kazanmak için kullanıldı ve insanlık maddeye kendini kaptırmışken, manayı; daha doğrusu kendi ruhunu unuttu.

Manayı gözetmeden gerçekleşen maddi gelişim sakat olacaktı ve oldu da. İnsanlık olarak aslında feci bir batağa saplandık, bu batağa saplandığımızın farkında olup da bizleri uyarmaya çalışanlara da aldırmıyoruz. Bu arada yaşadığımız gezegenin sonunun yaklaştığına dair uyarılar her gün gazetelerimizde, ama gün geçtikçe küçülüyor bu haberlerin sütunları, çünkü artık kanıksanmaya başladı. Bu konuda bir şeyler yapabilecek güçte olanların hepsi de aslında problemlerin kaynağını oluşturuyor: mesela ABD dünyayı en çok kirleten ve kaynaklarını tüketen ülke ve bundan vazgeçmeyi istemiyor.

Nasılsa elimde gücüm var, kaynağım tükenirse başka bir kaynağın üzerine çökerim, kimse de bir şey yapamaz düşüncesinde; yeter ki bilmem ne üniversitesinin gençleri bira içip “Yeah, yeah” naraları atıp demokrasilerinin(!) nimetlerinden faydalanmayı sürdürebilsinler. ABD'de durum böyle, diğerlerinde farklı mı? Kimsenin dünyanın bütününü, gelecek kuşaklara ne olacağını düşündüğü yok. Herkesin tek derdi, kendini kurtarmak aslında. Çünkü “ruh”un olmadığı yerde karanlık hakimdir ve insanlar karanlıktan korkarlar. Dünyadaki birçok insan derin bir karanlıkta yaşıyorlar ruhsal anlamda ve sürekli korkuyorlar.

Bu karanlık dışarıda değil, kendi içlerinde… İhmal ettikleri tarafları, kendilerini müthiş korkutuyor ve aslında insanlar, “kendilerinden korkuyorlar” ve korktukları taraftan da kaçıp, kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Bunun tam tersinde ise tamamen kendilerini maneviyata adamışlar var, ama onlar da maddi dünyayı ihmal ettikleri için o kısım karanlıkta kalıyor ve onlar da maddi dünyadan korkup, kendilerini maneviyata adıyorlar fena halde ve onların da dünyaya pek bir katkıları olmuyor. Anlayacağınız dünyamız fena halde dengesiz vaziyette. Herkes kendinden ve birbirinden korkuyor; maddeye dalan maneviyi, maneviye dalan maddeyi unutuyor. Durumun farkında olan kişi yok değil, ama sayıları o kadar az ki… Ama yine de ellerinden gelenleri “Bir insanın çabası bile çok şeyi değiştirebilir.” inancıyla yapmaya çalışıyorlar, fakat bu çabalar ne kadar yeterli geliyor tartışılır.

Kısaca bütüne baktığınızda anlayacağınız insanlık olarak dibe vurduk vuracağız.[x1]

İşte insanlık olarak en dibe vuracağımız ve tekrar yükselişe geçmeye başlayacağımız tarih 2012. 2012 için “Çağların Dönüşümü” derken bahsedilen aynen bu. Yani o tarih, insanlık olarak p...muzun dipteki kuma vuracağı, ama sonrasında da her inişin çıkışı vardır prensibiyle tekrar yükselişe geçeceğimiz bir tarih. Tabii p...muzu sağlam vuracağımızı ve canımızın yanacağını da belirtmem lazım, çünkü bu düşüşe biz binlerce yıl önce, tâ Atlantis'in batışıyla başlamıştık ve “Altın Çağ”dan “Karanlık Çağ”a geçiş yapmıştık, şimdi de “Karanlık Çağ”dan “Altın Çağ”a doğru ilerleyeceğiz. Ne kadar bilimkurgu gibi geliyor öyle değil mi?

Aslında bize bu kadar bilimkurgu gelmesinin nedeni, bizlerin hayatı ve yaşadığımız dünyayı algılayışımızın darlığından kaynaklanıyor. Her birimiz kendi gezegenlerimizin kralları olduk ve tüm galaksiyi kendi gezegenimizden ibaret sanıyoruz. Bir New Yorklu için tüm galaksi New York merkezli dönüyor, bir İstanbullu için de İstanbul merkezli. Hatta daha da basite indirgersek, tüm evren etrafımızda dönüyor gibi hissediyoruz çoğumuz. Yaşadığımız çevreden ötesi yok sanki. Hani kuyunun dibindeki kurbağalar hikayesi vardır ya. Kuyunun içinden tepeye bakıp kuyunun ağzından görünen yıldız sayısına göre evren hakkında yorum yapıyorlarmış.


Birisi diyormuş ki “İşte tüm galaksiyi görüyorum ben, 15 yıldız”, diğeri farklı bir açıdaymış ve “Sen körsün Allah'ın kurbağası, 25 yıldız”, bir diğeri de “Siz hepiniz körsünüz, 45 yıldız”. Derken yağmur yağmış ve kuyunun suyu taşınca dışarı çıkmışlar, bakmışlar ki milyonlarca yıldız var. İşte bizleri de kuyunun dibinden çıkartıp, yaşadığımız hayata bambaşka gözlerle bakmamızı sağlayacak bir “yağmur” gerekiyor ki yukarı doğru yükselebilelim ve o milyonlarca yıldızı görebilelim. Bu noktada da Marduk devreye giriyor.

Peki, diyeceksiniz ki; “Eee kardeş, bu Marduk'un yaklaşması, bir sürü doğal afet ve felaketi de beraberinde getiriyor; hani neresi aydınlanma, neresi yükseliş bunun?” Bizler maalesef bize düzgün düzgün anlatılan ve “Aman dikkat et, felakete doğru gidiyorsunuz!” şeklinde efendice yapılan uyarıları pek sallamayan organizmalarız.


Binlerce yıldır, her türlüsünden binlerce insan bir taraflarını yırttı: “Yapmayın etmeyin, gezegeninizi, yaşamınızı mahvediyorsunuz; yanlış yoldasınız.” diye. Biz, o mesajları ne yaptık? Komedi filmlerine malzeme. “İçinize dönün, kendinizi bulun…” uyarıları aldık, kahkahalarla gülünen esprilerden ibaret. “Kendinizi sevin, kendinizi tanıyın…” sözleri de zaten artık hediyelik bardakların üzerindeki sloganlardan öte değiller. Bu durumda evrene de “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” dizelerinin sahibi Ziya Paşa'yı onaylamak düşüyor. Tabii şu da var ki insanoğlunu bir araya getirmenin tek bir yolu var maalesef: Ortak bir tehdit. Ülkemizden düşünün mesela, içerde birbirini kırıp döken insanlar ne zaman kol kola bir araya geliyor? Dış bir tehdit belirdiğinde...

Kurtuluş Savaşı'nı düşünün mesela, nasıl bir birlik oluşturmuştu bu ülkenin insanları ve nasıl bir sonuç elde edildi! Aynı durum dünya için de söz konusu, ne kadar birbirimizi yesek etsek de, ortak büyük bir tehdit karşısında, tüm kavga dövüşü bırakıp birbirimize kenetlenme potansiyelimiz var. Yaşadığımız büyük felaketlerden de görebiliriz bunu; Dünya'nın bir yerinde büyük bir felaket olduğunda, diğerleri kavgayı dövüşü bırakıp oraya yardım etmeye çalışmıyorlar mı?

(Yunanistan'la aramızı düzeltenin depremler olduğunu hatırlayın.) Demek ki insanlık olarak bunu gerçekleştirebilecek potansiyelimiz var. Şimdi bu tehdidi gezegensel boyutta düşünün ve insanlığın nasıl bir araya gelebileceğini hayal edin!!! Hemen ardından şunu ekleyeyim yine Kurtuluş Savaşı'ndan bir örnekle: birbirine kenetlenmiş bir halk, savaşı kazandıktan sonra ne yaptı? Hazır kenetlenmişken, büyük bir liderin yönlendirmesiyle de yeni bir ülkünün peşinden koşmaya başladı: Ülkesini yeniden kurmak. Şimdi bunu gezegene uyarlarsak: Büyük bir tehdit karşısında birbirine kenetlenmiş bir insanlığı şu ülküye yönlendirmek mümkün müdür sizce? Dünya'yı yeniden kurmak. Soracaksınız hemen, Türkleri Atatürk yönlendirdi, peki dünyayı kim yönlendirecek?
İnsanlık olarak hep başımızda bir yol gösteren olmasını istedik ve başımız sıkıştığında da dualarımız, “Bize bir kurtarıcı gönder, Rabbim” şeklinde oldu bugüne değin. Bu dualarımızın yanıtlarını da “Mesihlerin yollanması” olarak aldığımıza inandık. Tarihimizdeki Mesihlerin bir kısmı gerçekten değişimler yarattı ve hep hatırlandı, bir kısmı da birilerinin gazıyla kendini Mesih ilan etti, ama ya peşindekileri felakete sürükledi, ya da şamarı yiyip oturdu yerine. Fakat tüm bu Mesih maceralarımız insanlık olarak bizim ne kadar “armut piş, ağzıma düş”çü olduğumuzun da göstergesi aslında. Koyun sürüleri gibi, bir çobansız yapamıyoruz, illâ birisi gelecek ve bize “Şunu şunu şunu yapın.” diyecek, canımıza minnet! Geçen aile büyüklerimizden biriyle konuşuyordum kendi aklını kullanmak üzerine, bana açık açık dedi ki: “Ben öyle aklını kullanmak gibi şeyleri bilmem, birisi çıkacak bize sen şunu yap diyecek, biz de yapacağız!” Helal olsun dürüstlüğüne dedim içimden, darısı kendi aklını kullandığını sanıp, ben özgürüm naraları atıp da aslında bir çoban peşinde koşanlara diye de ekledim.

Çünkü o, kendini olduğu gibi kabul etmişti, ha bu noktadan sonra isterse çok da kolaylıkla kendi aklını kullanmaya doğru koşar adımlarla gidebilirdi; ama kendinin neyi aradığını bildiğini sanıp, fareli köyün kavalcılarının peşine takılan niceleri var ki… Peki bu, neden böyle? İşte bu sorunun yanıtı, yaşanan tüm bu süreçlerin nedenini de ortaya koyuyor: Kendini tanımamak ve kendi değerini bilmemek…

Bu, bazılarımız üzerinde “ruhânî yalama” etkisi yarattığından ötürü hiçbir etki yaratmayan cümle, yaşanacak olanların da sırrını gizliyor aslında. İnsanoğlu bugüne kadar hep “koyun olma”yı deneyimledi bir bakıma. Koca bir gezegen dolusu insan, kendini yalnız, güçsüz, ötelenmiş ve değersiz hissetti ve hissetmeye de devam ediyor. Herkes birbirinden, ama aslında kendinden fena halde korkarak yaşıyor. Ne kadar komik değil mi, bir insana gidip “Allah belanı versin, sen rezil bir insansın!” dediğinizde onu hemen kabulleniyor içsel olarak ve bin bir türlü tepki verebiliyor, ama aynı insana “Sen ne kadar değerli, ne kadar güzel bir insansın…” dediğinizde değil tepki vermek, elini kolunu nereye koyacağını şaşırıyor. Olumluluğa, değer vermeye, güzelliğe… nasıl tepki vereceğimizin dilsel kodlaması bile çok eksik. “Teşekkür ederim.” ve buna eklenmiş birkaç kelimeden öte tepki yok, ama lanet okuma, küfretme, olumsuz tepkiler verme konusunda ansiklopedi dolduracak kadar argümanımız var.


İşte artık insanlığın bu halinin toptan değişme zamanı geldi. –Her ne kadar kapitalist sistemin araçlarından birisi haline dönüşmeye başlamışsa da- Boşuna değil, onca rûhâniyet arayışı, ruhsal kitapların artışı, insanların kendi varoluşlarına dair yeni yanıtlar bulmaya çalışmaları. Tüm bunlar insanlığın yaklaşan yeni Altın Çağı'nın ilk adımları aslında… Bu noktada aklınıza şu soru gelebilir: Peki insanlığa bu yeni çağda rehberlik edecek kim ve madem 2012 yılı bu değişim sürecinin ekinoksu, bu dönemde neler yaşanacak?

Bir kere göklerden bir Mesih gelecek de bizleri kurtaracak diye bekleyenler, daha çok beklerler, çünkü bu dönem insanlığın koyun sürüleri olmaktan çıkıp, kendi kendilerinin çobanı olmayı öğrenecekleri bir dönem. Öyle çıksın birileri, bizi kurtarsın falan, kısaca yemezler artık! (Ha bu noktada şunu belirteyim ki gerçek bir Mesih öyle “Geldim, ey insanlık, kurtaracağım sizi!” durumunda olan bir kişi de değildir hani. Çünkü Mesihlik, bir bilinç hâlidir aslında, aydınlanmış-kendini tanımama bilgisizliğinin karanlığından kurtulmuş insanı anlatır.


Bu hâli yaşayan bir insan da tüm insanların bu aydınlamayı yaşama potansiyelinin olduğunu bilir ve kendini diğerlerinden üstün görüp, “Gelin kurtarayım sizi…” havalarına girmez.) Nitekim bu dönemde, insanlar kendi kendilerinin Mesihleri olacaklar ve bir bütün olarak Mesih enerjisini yaşayıp, ruhsal tekamülün en önemli aşaması olan, kendini tanımayı ve kendi değerini bilmeyi deneyimleyecekler. Anlayacağınız insanlık için acayip zor bir dönem olacak bu, çünkü bir insan için bu dünyadaki en zor şey kendisiyle yüzleşmek aslında ve evren eninde sonunda, yaptıracak bu yüzleştirmeyi tüm insanlığa ve bu yüzleşmeyi gerçekleştirebilenler de zaten yeni dünyanın kuruluşunda rol oynayacaklar. (Biraz fantastik mi oldu ne? Durun daha da fantastiği geliyor.) Bu kuruluş esnasında her ülkeden ve milletten çeşitli gruplar, topluluklar bir arada çalışacaklar ve şu anda tanıdığımız dünyadan çok farklı, -olumlu yöne doğru ilerlemiş- bambaşka bir dünya ortaya çıkacak. (Tabii ki bütün bunlar altı sene sonra, yani 2012'de lönk diye olmayacak. Onlarca, belki de yüz yıl boyunca yaşanacak değişimlerin sonucu ortaya çıkacak bu gelişimler, ama 2012'nin insanlık için “Ruhânî Ekinoks” olduğunun ve değişimin başlangıç noktası olacağının altını tekrar çizmek istiyorum.) Bu yeni dünya oluşum sürecinde -her ne kadar artık ulusal kimliklerin pek bir önemi kalmayacak ve “İnsan” kimliği ön plana çıkacak olsa da- dünyanın kilit diyebileceğimiz bir noktasında yaşayan bir grup insana da çok önemli bir rol düşecek ki bu insanlara, diğer dünya insanları “Türkler” adını veriyor…
alıntı..

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
serpil22 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
2012, caglarin, donusumu, marduk


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


2012 MARDUK VE ÇAĞLARIN DÖNÜŞÜMÜ

Kişisel Gelişim Klubü ve Alternatif Kişisel Gelişim 2012 MARDUK VE ÇAĞLARIN DÖNÜŞÜMÜ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız İnsanlık, teknolojinin zirvesinde olduğunu düşünüp, ne büyük medeniyetler yarattık diye övünürken, aslında o medeniyetlerinin ne kadar eksik olduğunun farkında değil. Evet teknolojik olarak birçok ilerleme kaydedildi, ama bu teknolojilerin hammaddelerini elde etmek için nice kan ve gözyaşı döküldü, Dünya'nın doğal ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Alternatif Kişisel Gelişim telkin cd indir izle İstanbul Alternatif Kişisel Gelişim nerededir kimdir Alternatif Kişisel Gelişim çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Alternatif Kişisel Gelişim hipnoz Alternatif Kişisel Gelişim olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Alternatif Kişisel Gelişim hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Alternatif Kişisel Gelişim kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:01 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.