Parapsikolojik bir kavram olan astral seyahat; spiritüalizm, okültizm ve teozofi üçgeninin odak noktasında yer almaktadır. Astral düzlem ve astral beden kavramlarının varlığı, Fenike, Keldani ve Sümer gibi eski kültürlere kadar geri gitmektedir.
Tarihsel olarak hem Doğu’da hem de Batı’da, astral bedenin veya süptil bedenin varlığı uzun zamandır kabul edilmiş ve buna dayanarak, derin ezoterik iyileşme teknikleri ve yöntemleri geliştirilmiştir.
Astral beden, rasyonel ruhu fiziksel bedene bağlayan bir “ara ışık gövdesi” olarak tanımlanırken astral düzlem cennet ve dünya arasında bir ara ışık dünyasıdır. Astral izdüşüm veya seyahat de astral bedenin astral düzlemde seyahat etmek için bedeni bırakmasını ifade etmektedir.
Rüyanızı kontrol edebilmek adına, günlük hayatta kendinize şuan rüyada mıyım sorusunu sormalısınız ve beyninizi uyarmak adına kolunuza cimcik atmalısınız.
Bunu alışkanlık haline getirdiğinizde beyninizi buna alıştıracağınız ve rüyadayken bilinçaltınız sayesinde düşlerinizi kontrol edebilir hale gelebileceğiniz söylenir. Bu konuda başarılı olmak için çok yorgun olmamak ve uyumadan önce derin düşüncelere dalmamak önemlidir.
Bilinçaltınızı bu konuya alıştırdığınızda rüyadayken kendinizi sorgulayabilir hale gelirsiniz. Beyniniz yarı uyanık olduğu için rüyalarınızı yönlendirmeye başlarsınız. Bilinçaltınıza göre seçimlerinizi kendiniz yapacağınızdan temiz bir bilinçaltına sahip olmanızda yarar vardır.
Bu evreyi atlattıktan sonra astral seyahat deneyimi için çalışmalara başlayabilirsiniz. Ancak hepsinin bir anda olmasını beklememelisiniz. Bazıları hemen ilk deneyimlerinde amaçlarına ulaşırken bazıları uzun çalışmaların ardından başarılı olabilmektedir.
Elbette ki bu konuya inananlar olduğu gibi inanmayanlar da vardır. Beden dışı deneyim hakkında birçok kişi araştırma yapsa da bu konunun öncüsü Robert Monroe’dur.
Alıntı