Melek, aptalla konuşup ayrıldıktan sonra kendisini arayan bir avcıya denk gelir yolda. Avcı ondan yardım diler. “Hep ava çıkarım ama hep eli boş dönerim, bende diğer avcılar gibi eli dolu döneyim bana yardım et.”
Melek biraz düşünür, deminki aptalın anlattığı kurt aklına gelir, şöyle bir tepeden bakar olan bitene. Kurt aptalı yemiş,muradına ermiş, bizim yeşillenmek isteyen ağacın altında sere serpe uyuyor.
“Eh der kurt dileğine kavuşmuş. Şimdi sıra avcının dileğini yerine getirmekte.”
Avcıya döner ve der ki: “şu tepenin ardındaki dere kenarında bir kuru ağaç var.Onun altında avın, yalnız avının karnında bir aptal var. Avının karnını yarmanı ve aptalı çıkarmanı istiyorum.” Tamam der avcı ve yola koyulur.
Avcı tepeyi aşıp dere kenarında kuru ağaç altında uyuyan kurdu vurur. Karnını yarıp aptalı çıkarır dışarı.
Aptal şaşkın bakışlarını gezdirir bir avcıya bir de kendine, atlar dereye temizlenir bir çırpıda ve gelir sevinçle sarılır avcıya, teşekkür eder.
“Kurdun karnında benim olduğumu nerden bildin?” diye sorar.
Avcı melekle konuşmalarını anlatır.
Ağaçta katılır sohbete.
Derken Güzel Kız kolunda yemek sepetiyle yaklaşır yanlarına.
Aptalı görünce “Merhaba, yine karşılaştık” der gülümseyerek.
Onu da buyur ederler yanlarına.
Güzel Kızın nefis yemeklerinden yerken bir taraftan da sohbete de devam ederler.
Olan bitenleri konuşurlar. Avcı meleğin aptala anlattıklarını dinler ve meleğin söylediklerini aptala tercüme eder
“Ağacın dibindeki sandık sana ait ve bu Güzel Kızla ikiniz evlenip zenginliği ve mutluluğu yaşayacaksınız.”der.
Yemekten sonra hep beraber ağacın dibini kazarlar altın sandığını çıkarırlar. Ağacın etrafındaki yaban otlarını temizleyip toprağını bir güzel kabartırlar ve sularlar. Ağaç çok mutlu olur binlerce kez teşekkür eder hepsine…
Avcı başarısının gururuyla tutar evini yolunu avını alarak.
Aptalla, Güzel Kız evlenirler ve yeşillenip coşan, meyveleşip taşan ağacın yanına güzel bir ev yaparlar.
Mutlu mesut bir ömür yaşarlar.
Mesela yani…