“Para insanın elinin kırıdir.”
“Zenginler kötü kalpli ve bencildir.”
“Paradan çok daha önemli ve değerli şeyler vardır.”
“Fazla param olmasın ama gönlüm zengin olsun.”
“Benim kısmetim kapalı.”
“Paranın gözü kör olsun.”
“Bu devirde para aslanın ağzında”
Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün. Eğer para hakkında böyle düşünenlerdenseniz, gerçekten de hayat boyu iki yakanız bir araya gelmeyecektir. Çoğumuza, bebekliğinden itibaren, ya paranın iyi bir şey olmadığı öğretilmiştir ya da para kazanabilmek için başkalarının hakkını yemek zorunda olduğumuz.
PARA ENERJİDİR. ÖZGÜRLUĞUMUZUN ANAHTARİDİR
Oysa ki para, sadece bir enerjidir. Para özgürlüğümüzün anahtarıdir. Paramız varsa, seçimlerimizi özgür irademizle yapabiliriz. Yaşamımızı korkularımızla değil, kalbimizdeki sevgi ile yönlendirebilme lüksüne sahip oluruz.
Parayı sevmek, hayatımıza bolluk ve bereketi de çeker. Bu tıpkı bir aşk hikayesi gibidir. Aşka aşık birinin hayatından sevgili ve aşk hiçbir zaman eksik olmayacağı gibi, parayı seven birinin de sevgi ve ilgisini buy öne kaydırdığında, bolluk ve bereketi eksik olmaz. Etrafınızdaki zenginleri incelerseniz görebilirsiniz. Onlar parayı tıpkı bir aşk ilişkisini besleyip yönettikleri gibi yönetirler.
Bilinçaltımızdaki parayla ilgili inanç kalıplarının, baştirilmiş duyguların, aslında hayatımız boyunca parayla ilgili davranış modellerimizi, inanç sistemimizi hatta hayata bakış açımızı nasıl etkilediğini çeşitli workshop larımda anlatmıştım. Bilinçaltında çoğunlukla çocukluğumuzdan, anne ve babamızın parayı harcayış ve önün hakkında konuşma şeklinden gelen bazı kalıpların, hayatımızdaki bereket ve bolluğu bile etkileyebileceğini açıklamıştım. . Bunları salım kafayla oturup düşündüğünüzde, pek çoğunuzun
“Haydi canım, olacak iş mi? O zaman herkes anne babasından gördüğünü yaşar. Oysa ne fakir aileler biliyorum, çocukları büyük zenginlikler yaratmayı başarmıs, ya da ne zengin aileler biliyorum, çocukları o paraları batırdı.” diye düşündüğünü duyar gibiyim.
BİLİNCALTI VE PARA
Halbuki, işler bu kadar basit değil. Bilinçaltına bir kalıp yerleştirirken neler olduğunu ve bu mekanizmanın işleyiş tarzını biraz açmak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunların bilinmesi, ilerde çocuklarımızın bilinçaltına doğru inançları sağlıklı bir şekilde yerleştirebilmek, ve büyüdüklerinde bereket ve bolluk içinde yaşayabilmelerini sağlamak adına önemli bir adım olacaktir.
Bilinçaltımızın, belli bir inancı alıp kaydetmek için, güçlü bir duyguya ihtiyacı vardır. Çoğunlukla bu duygu, endişe, korku öfke, suçluluk gibi negatif kökenlidir. 0-5 yaş arasında çocuklarda mantık olmadığı için, evlerinde özellikle kendileri için birer otorite figürü olan anne ve babalarından duydukları ne varsa, herhangi güçlü bir sıkıntı, korku, suçluluk, endişe anında onu alıp beyinlerinin gizemli bir köşesine yazarlar. Tıpkı bir teyp gibi, artık o konuyla ilgili her şey, bu küçük zihinde, mantıklı olup olmadığına bakılmaksızın kabul görür.
Bir inancı bilinçaltımıza yerleştirirken, kişilik yapımız da devreye girer. O yüzden aynı olay karşısında, farklı kişiler, farklı imajlar ve inançlar oluşturup saklamaya başlarlar. Bir babanın sorumsuzca evladını korkutarak söylenmesi, iki kardeş arasında bile farklı şekilde algılanıp yorumlanabilir. Tıpkı bunun gibi, aynı evde aynı anne babayla büyüyen iki kardeşin, para ile ilgili yargıları farklıdır.
Sevgi açlığı, her konuda açlık getirir hayatımıza.
O temel ihtiyacımızdır. Eğer sevgi açlığı çekiyorsak, kişilik oluşumumuza göre pek çok farklı davranışlar geliştirebiliriz. Kimimiz aşırı yemek yiyerek bu açlığı doyurmaya uğraşır. Kimimiz, başka şekillerde davranır. Ama eğer, bilinçaltında parayla ilgili dengesizlikler varsa, bu kişiler en çok alış veriş yaparak tatmin ararlar.
Peki bu durumda ne yapmak gerekir? Öncelikle içimizde parayla barış yapacağız. Bir sevgiliyi, bir aşkı nasıl her gün ufak ufak sulamak, beslemek gerekirse, parayla olan ilişkimizi de gerçek bir sevgiyle beslememiz gerekir.
Davranış bozukluğu sayılabilecek alış veriş düşkünlüğü, ya da her harcamada huzursuzluk ve suçluluk duyguları taşımak, sigarayı bırakmak gibi, kararlı olmakla başlar. Önce zihnen karar vereceksiniz. Daha sonra zincirleri kırmak için, ısrarlı bir çalışma içine gireceksiniz.
Bereket ve bolluğumuzu, para kazanmamızı etkileyen bilinçaltı kalıpları var. Bunlar pek çoğumuz için daha da tehlikeli boyutlarda. Belli bir miktarın üzerinde para kazanmaya başlar başlamaz kendisini iflasın eşiğinde bulanlar, hak ettikleri parayı bir türlü yaşamlarına çekemeyenler, kazandıkları parayı kronik bi r şekilde bir türlü tahsil edemeyenler, ya da belli bir miktarın üzerindeki parayı hak etmediklerine inananlar…
İşte bu tarz insanlar için, bilinçaltı kalıplarını kırmak, para ile ilgili inanç sistemlerini yeni baştan yazmak çok önemli.
Eğer hayatımızda bir kısır döngü varsa, ilk önce dönüp kendi içimize bakmalıyız. Bu sorunu hayatımıza neden çektiğimiz üzerinde önemle durmalıyız.