Bilinçaltının Bilinmeyenleri Bilinçaltının Bilinmeynleri | DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYORGizemli Konular ve Bilinçaltının Bilinmeyenleri DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız DNA ile ilgili keşifler, paranormal olayları açıklıyor
Ezoterik ve spritüel öğretmenler asırlardır ‘’bizim bedenimizin lisan, kelimeler ve düşüncelerle programlanabileceğini’’ biliyorlardı.
İnsan DNA sı biyolojik bir internettir ve yapay olana kıyasla pek çok üstünlüğü vardır. Rusya da ki bilimsel araştırmalar doğrudan ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Bilinçaltının Bilinmeyenleri telkin cd indir izle İstanbul Bilinçaltının Bilinmeyenleri nerededir kimdir Bilinçaltının Bilinmeyenleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Bilinçaltının Bilinmeyenleri hipnoz Bilinçaltının Bilinmeyenleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Bilinçaltının Bilinmeyenleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Bilinçaltının Bilinmeyenleri kuantum düşünce kitap haberi |
|
16-10-2006, 11:13 PM
|
#1 (permalink)
| Administrators Atakan Sönmez
Üyelik tarihi: May 2006 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR DNA ile ilgili keşifler, paranormal olayları açıklıyor
Ezoterik ve spritüel öğretmenler asırlardır ‘’bizim bedenimizin lisan, kelimeler ve düşüncelerle programlanabileceğini’’ biliyorlardı.
İnsan DNA sı biyolojik bir internettir ve yapay olana kıyasla pek çok üstünlüğü vardır. Rusya da ki bilimsel araştırmalar doğrudan veya dolaylı olarak pek çok spritüel konuya açıklama getirmiştir. Bunların arasında gelecekle ilgili bilgiler vermek, sezgiler, ilham, yakından, uzaktan ve ani olarak yapılan şifacılık uygulamaları, kendi kendini tedavi, olumlu olma teknikleri, özellikle spritüel guruların etrafındaki olağanüstü ışıklar/aura, zihnin hava durumu üzerindeki etkileri ve benzeri konular vardır.
Buna ek olarak DNA yı kelimelerle etkileyip yeniden programlayabilecek yeni bir ilacın bulunduğuna dair deliller de vardır. Bu ilaç kullanıldığı zaman alışılmışın aksine değiştirilmesi gereken genleri kesip çıkartmaya gerek yoktur.
DNA’mızın ancak %10 u protein yapmakta kullanılır. Batıdaki araştırmacılar işte DNA’nın bu bölümüne konsantre olmuşlar ve incelemişlerdir. Geriye kalan %90’lık bölümü ise ‘’işe yaramaz’’ diye nitelendirmişlerdir.
Buna karşılık Rus araştırmacılar tabiatın aptal olmadığından emindiler ve bu yüzden lisan uzmanları ile genetik uzmanlarından DNA’nın ‘’işe yaramaz’’ olarak nitelendirilmiş %90 lık bölümünü keşfetmelerini istediler. Elde edilen sonuçlar ise devrim yaratacak nitelikte idi!
Uzmanların bulgularına göre DNA’nın görevi sadece bizim bedenimizi inşa etmek değildi aynı zamanda bilgilerin depolanmasını ve bilgi iletişimini de yapıyordu. Rus lisan uzmanlarının bulgularına göre özellikle ‘’işe yaramayan’’ %90 lık bölümdeki DNA’lar insanların konuştuğu bütün dillerle aynı kurallara sahipti. Uzmanlar syntax kurallarını (kelimelerin kalıpları ve cümleleri oluşturmak için ne şekilde bir araya getirildiği), semantikleri (lisan formları üzerinde yapılan anlam çalışmaları) ve temel gramer kurallarını incelediler. Sonuçta bizim DNA’mızdaki alkalin maddesinin belirli bir grameri ve aynen diğer lisanlarda olduğu gibi belirli kuralları olduğunu tespit ettiler. Bu yüzden insanların konuştukları lisanlar tesadüfen ortaya çıkmamıştır; lisanlar bizim DNA’mızın bir yansımasıdır.
Holografik bir bilgisayar !..
Buna ek olarak Rus biyofizikçi ve moleküler biyolog Pjotr Garjajev ve meslektaşları DNA’nın titreşimsel bir davranışı olduğunu da tespit ettiler. Bunun özeti şuydu ‘’Yaşayan kromozomlar aynen endojen (içsel) lazer radyasyonu kullanan holografik bir bilgisayar gibi çalışır.’’
Bu demektir ki bilim adamları örneğin ses gibi belirli frekans patternlarını (desen) lazere benzer bir ışına modulate (kiplemek-modüle etmek) ettiler ve bu da DNA frekansını dolayısıyla da genetik bilginin kendisini etkiledi. DNA-alkaline çiftlerinin ve lisanların daha önce açıklandığı gibi yapısı aynı olduğundan ayrıca bir kod çözümlenmesine gerek yoktur. İnsan lisanının kelime ve cümleleri rahatlıkla kullanılabilir ve bu da deneysel olarak ispatlanmıştır.
Şayet uygun ses frekansları kullanılırsa canlı bir dokuda yaşayan DNA maddesi her zaman için language-modulated lazer ışınlarına ve hatta radyo dalgalarına reaksiyon gösterecektir. Bu bilimsel olarak olumluluk, onay belirten sözlerin, hipnozun ve benzeri şeylerin insanlarda ve onların bedenlerinde neden çok güçlü etkileri olduğunu izah etmektedir. Bizim DNA’mızın lisana reaksiyon göstermesi çok doğal ve normaldir.
Batılı araştırmacılar DNA strandlerinden (iplik-zincir) teker teker genleri kesip çıkartırlar ve başka yerlere yerleştirirler, buna karşın Rus araştırmacılar ise hücre metabolizmasını modulated radyo ve frekans dalgaları ile etkileyen cihazları büyük bir zevkle geliştirmişler ve genetik bozuklukları bu şekilde tamir yoluna gitmişlerdir.
Daha da ileri giderek belirli bir DNA dan bilgi patternlarını yakalayarak başka birine aktarmışlar ve böylece hücreleri başka bir genome için yeniden programlamışlardır. Böylece kurbağa embriyonlarını başarıyla salamender (bir tür sürüngen) embriyonlarına dönüştürmüşler ve bunu da sadece DNA bilgi patternlarını transmit (aktarma işlemi) ederek yapmışlardır. Bu şekilde bilginin tümü herhangi bir yan etki veya uyumsuzluk olmadan nakledilmiştir. Hâlbuki tek başına bir gen kesilip çıkartıldığında veyahut yeni bir yere nakledildiğinde yan etkiler ve uyumsuzluklar olabiliyordu.
Bu inanılmaz ve dünyayı değiştirecek bir devrim gibidir. Kesmek yerine sadece titreşim, ses frekansları ve lisan kullanılarak sonuca varılmıştır.
Bu deney dalga genetiğinin muazzam gücüne işaret eder. Dalga genetiğinin organizmaların oluşmasında alakaline sequencesların (Adenin-timin-guanin-sitozin bazlarının oluşturduğu bilgi bankası) biyokimyasal proseslerinden (süreç-işlem) daha etkili olduğu kesindir.
Asırlardır Ezoterik ve spritüel öğreticiler bizim bedenimizin lisan, kelimeler ve düşüncelerle programlanabildiğini bilirler. Şimdi ise bu gerçek bilimsel olarak da ispat edilmiştir.
Tabii ki frekans doğru olmalıdır ve bu yüzden herkes bu işi aynı güçte başaramayabilir. DNA ile ilgili şuurlu bir iletişim sağlayabilmek için kişinin önce içsel prosesleri ve gelişimi üzerinde çalışması gereklidir.
Rus araştırmacılar bu faktörlere bağımlı olmayan, ancak SÜREKLİ işlevselliğini koruyacak bir metot üzerinde çalışmaktadırlar, burada en temel şart doğru frekansın kullanılmasıdır. Kişinin şuuru/farkındalığı ne kadar gelişmişse herhangi bir araca olan gereksinimi de o derecede azalır ve kişi kendi başına sonuç alabilir. Eninde sonunda bilim bu fikirlere gülmekten vazgeçecek ve sonuçları teyit ederek izah edecektir. Her şey bununla bitmiyor.
Karadelikler - Kurt Delikleri ve DNA !..
Bunlara ilaveten Rus bilim adamları DNA’nın bir vakumda (boşlukta) rahatsız edici özellikler gösterdiğini ve manyetize solucan/kurt delikleri ürettiğini tespit etmişlerdir. Bu kurt delikleri Yanmış yıldızların kara deliklerde bıraktıkları ve Einstein-Rosen köprüleri olarak anılan kurt deliklerinin mikroskobik benzerleridir.
Evrende bu delikler uzay ve zamanın dışında tümüyle farklı alanlar arasında bilgi akışını sağlayan tünellerdir. DNA bu bilgi parçacıklarını yakalar ve bizim şuurumuza nakleder. Bu tür hiper-iletişimin (telepati, channeling) en etkili olduğu zaman istirahat halidir.
Stres, kaygılar, korkular veya hiperaktif bir zekâ başarılı bir hiper iletişimi engeller veya gelen bilginin tamamen bozulmasına veya işe yaramaz bir şekle dönüşmesine sebep olur. Böceklerin yaşamının organize ve düzenli bir şekilde akışı bunun en güzel ispatıdır. Modern insan bu daha sübtil seviyelerde ‘’altıncı his’’ olarak bilir. Biz de yeniden bu yeteneği kazanabiliriz.
Doğadaki örnekler baktığımızda kraliçe karınca kolonisinden ayrı kalınca gerideki işçi karıncalar mevcut plana göre hızla çalışırlar. Fakat kraliçe ölürse koloni içindeki bütün çalışma durur. Karıncaların hiçbirisi ne yapacağını bilemez. Bu da açıkça gösteriyor ki kraliçe karınca uzakta bile olsa elemanlarına grup şuuru aracıyla çalışma planlarını aktarabilmektedir. Bu işlem kraliçe sağ olduğu sürece ne kadar uzakta olursa olsun devam eder.
İlham - Sezgi - Hiper İletişim
İnsanlarda hiper-iletişim en çok kişi kendi veri tabanından farklı bir bilgiye rastlandığı zaman ortaya çıkar. Böyle bir hiper iletişim ilham veya sezgi veya trans halinde yaşanır. Örneğin, İtalyan kompozitör Giuseppe Tartini bir gece yatağının yanında şeytanın oturup violensel çaldığı bir rüya görür. (Besteci bu rüyayı 1765 yılında görmüştür. Kendi ifadesine göre bu müzik o zamana kadar duyduğu hiçbir şey benzemiyordu, son derece akılı, akıcı ve heyecan verici idi) Aynı gecenin sabahında Tartini çalınan parçayı hafızasından aynen notaya dökmüş ve bu esere ‘’Şeytanın Heyecanı Sonatı’’ ismini vermiştir.
Yıllar boyunca 42 yaşında bir erkek hastabakıcı rüyasında bir çeşit bilgi CD-Rom’a takılı olduğunu ve kendisine hayal edebileceğiniz bütün konularla ilgi bilgi ulaştırıldığını görüyordu. İşin ilginç tarafı sabah uyanınca rüyasında gelen bu bilgilerin tümünü de hatırlayabiliyordu. Rüyalarında öylesine bir bilgi seli vardı ki sanki bir gecede bütün bir ansiklopedi kendisine iletiliyordu. Ayrıca, gelen bilgilerin çoğu o zamana kadar kendi edinmiş olduğu kişisel bilgilerinden çok farklı idi. Öyle ki, hakkında hiçbir şey bilmediği teknik konuların detayları ona ulaşıyordu. İşte, bu örnekte görüldüğü gibi hiper iletişim olduğu zaman hem DNA da hem de insanda olağan üstü algılamalar olabilir.
Rus bilim adamları DNA örneklerini lazer ışını ile aydınlattılar. Ekranda belirli bir dalga formu oluştu. DNA örnekleri geri çekildiğinde ise dalga formu kaybolmadı ve olduğu gibi kaldı. Aynı olay daha pek çok kontrollü deney de görülmüştür. Geriye çekilen ve enerji alanı kendi başına kalmış DNA örneğinden aynı dalga formu gelmeye devam etmiştir.
Bu etkiye hayalet DNA etkisi denmektedir. Uzay ve zamanın dışından gelen enerji DNA’nın geri çekilmesine rağmen harekete geçirilmiş kurt deliklerinden akmaya devam etmektedir. Bu tip yan etkiler çoğunlukla insanlar arasındaki hiper-iletişimde görülür ve çoğu kez ilgili kişilerin etrafında izah edilemeyen bir elektro manyetik alan tespit edilir.
Böylesi durumlarda CD çalar ve benzeri elektronik cihazlar etkilenir ve saatlerce çalışmayabilirler. Bu elektromanyetik alan yavaşça yok olduğunda cihazlar tekrardan normal fonksiyonlarını yapmaya başlarlar. Pek çok şifacı ve medyum bu olayı yaptıkları işlerden dolayı bilmektedirler. Enerji ve atmosfer ne kadar iyi ise kayıt cihazları içinde durum o kadar rahatsız edicidir. Tam bu dakikada cihazların çalışması durur. Çoğu kez ertesi gün sabah her şey normale döner.
Belki de pek çok kişinin bu konuya inanması için bu yazılanları okumaları yeterli olacaktır. Bu kişiler daha fazla detaylı teknik bilgiye belki de anlayamayacakları için ihtiyaç duymazlar. Bu da onların hiper iletişimde çok başarılı olduklarını gösterir. Alman yazarlar Grazyna Gosar ve Franz Bludorf ‘’Vernetzte Intelligenz’’ isimli kitaplarında bu bağlantıları çok açık ve net bir biçimde anlatmaktadırlar.
Grup şuuru yada Kollektif şuur neler yapar ?
Yazarlar, ayrıca bazı kaynaklara dayanarak verdikleri bilgilerde ilk çağlarda insanların aynen hayvanlar gibi çok kuvvetli bir şekilde grup şuuruna bağlı olduklarını ve sürekli grup halinde, toplu olarak hareket ettiklerini belirtirler. Birimselliğimizi geliştirmek ve uygulayabilmek için biz insanlar hiper iletişimi tümüyle unutmuş bulunuyoruz.
Ancak, şimdilerde artık birimsel şuur seviyemiz oldukça dengeli bir hale geldiği için bizler yeni bir grup şuurunu yaratabiliriz. Kısacası bütün bilgilere DNA’mız vasıtasıyla başkaları tarafından zorlanmadan veya uzaktan kumanda edilmeden ulaşabiliriz. Şimdi artık biliyoruz ki interneti kullanırken bizim DNA mız bu iletişim ağına bilgi yükleyebilir veya bu ağdan bilgi alabilir ve de bu ağı paylaşan diğer kişilerle temas kurabilir. Uzaktan şifa vermek, telepati veya birinin durumunu ‘’uzaktan hissetme’’ olayları bu şekilde izah edilebilir. Örneğin bazı hayvanlar sahipleri uzakta iken onların ne zaman eve dönmeyi planladıklarını hissedebilirler.
Bütün bunlar grup şuuru ve hiper iletişim kavramları ile açıklanabilir. Hiçbir dönemde kolektif şuur belirli bir kişilik olmadan kullanılamaz, aksi halde bizler tekrar kolayca yönlendirilen ilkel sürü içgüdüsüne geri dönebiliriz. Yeni milenyumda hiper iletişimin anlamı kesinlikle çok farklıdır.
Araştırmacıların düşüncesine göre tamamen bireysel insanlar tekrardan grup şuurunu kazanırlarsa o zaman onlar sanki tanrısal bir yaratıcı güce sahip olacaklar ve dünya üzerinde değişiklikler ve yeniden şekillendirmeler yapabileceklerdir. Ve şimdi insanlık böyle yeni bir çeşit kolektif şuura doğru yol almaktadır.
Çocukların %50 sinde okula başladıktan hemen sonra sorunlar görülmektedir, çünkü sistem herkesi bir araya yığarak bu kişilerden uyumlu olmalarını istemektedir. Ancak, bugünkü çocuklarda o kadar güçlü bir bireysel kişilik vardır ki kendilerinden istenen bu uyumu red etmektedirler ve çevreye tuhaf gelen davranışlarından vazgeçmemek için direnmektedirler. Aynı zamanda gün geçtikçe daha fazla sezgileri açık bebek doğmaktadır. Bu çocukların içinde bir şey sürekli olarak yukarıda adı geçen yeni grup şuuruna yönelmek için çabalamaktadır ve artık bu baskılanamaz bir hale gelmiştir.
Örneğin, kural olarak tek bir kişinin hava durumunu etkilemesi zordur, bu ancak grup şuuru (kolektif düşünce, kolektif şuur) ile mümkün olabilir (bu nosyon bazı kabilelere hiç de yabancı değildir.) Hava durumu dünyanın rezonans frekanslarından ile çok güçlü bir şekilde etkilenir (Schumann frekansları). Ancak, bu frekansların aynısı beynimiz tarafından da üretilir, dolayısıyla pek çok kişi bir araya gelip aynı konu üzerinde düşüncelerini senkronize ederlerse veya bazı özel kişiler (spirituel öğreticiler) düşüncelerini lazer ışını gibi yönlendirirlerse onların hava durumunu etkilemeleri hiç de sürpriz olmaz.
Modern dünya medeniyeti şayet grup şuurunu geliştirebilirse ne çevresel sorunlar ne de enerji kıtlığı ile karşılaşacaktır, çünkü birleşik bir uygarlık olarak böylesine zihinsel güçleri kullanırsa doğal olarak kendi evi olan gezegenin enerjisini de kontrol edebilecektir.
Çok sayıda insan, örneğin, barış fikri üzerinde konsantre olup düşünürlerse o zaman dünyada var olan şiddet potansiyeli de yavaş yavaş kaybolur.
Açıkça görülüyor ki DNA aynı zamanda organik bir süper iletken olup normal vücut ısısında çalışabilmektedir. Buna karşılık yapay iletkenler ancak -200 ve -140 santigrat derece gibi düşük ısılarda çalışabilmektedirler. Ayrıca, bu süper iletkenler ışığı ve buna bağlı olarak bilgiyi depolayabilmektedirler. İşte bu gerçek DNA’nın bilgiyi nasıl depoladığını daha detaylı açıklamaktadır.
Işık saçan toplar !..
DNA ve kurt delikleri ile ilgili başka bir ilişki daha vardır. Normal olarak bu süper kurt delikleri oldukça dengesizdir ve bir saniyenin dörtte biri kadar bir süre korunabilmektedir. Belirli şartlarda ise dengeli kurt delikleri kendilerini öylesine organize ederler ki belirgin vakum (boşluk) alanları oluştururlar. Örneğin, böyle bir alanda yer çekimi elektriğe dönüştürülebilir. Vakum alanları kendinden ışın veren iyonize gaz toplarıdır ve içlerinde yüklü miktarda enerji barındırlar. Rusya da öyle bölgeler vardır ki buralarda ışık saçan toplar oldukça sık görülür.
Bu topları gören insanların kafası karışır. İşte bu yüzden Ruslar bu konuda etkin araştırmalar yapmışlar ve sonuçta yukarıda bahsedilen bazı keşiflere ulaşmışlardır. Pek çok insan boşluk alanlarını gökteki parlak toplar olarak bilir ve bunlara bakıp kendi kendilerine bunların ne olduğunu sorup dururlar.
Ben bir seferinde böyle bir parlak top gördüm ve aklımdan şöyle bir düşünce geçti ‘’Merhaba, sen yukarıdaki, şayet bir UFO isen üçgen şeklinde uç’’. Bunun üzerine ışık topları hemen bir üçgen şeklini aldılar. Bazen de gökyüzünde ki hareketleri buz hokeyi sopalarının vuruşunu andırır. Gökte sessizce kayıp giderken sıfır hızdan inanılmaz yüksek hızlara ulaşırlar.
Bu vakum alanlarının sık görüldüğü bölgelerde Ruslar bu ışık toplarının yerden gökyüzüne doğru yükseldiklerini tespit etmişler ve ayrıca bu ışık toplarının düşünce gücü ile yönlendirilebildiklerini de bulmuşlardır.
Bu noktadan itibaren vakum alanlarının düşük frekanslı dalgalar yaydıkları ve bunların aynı zamanda bizim beyinlerimizde de üretildiğini tespit etmişlerdir. İşte bu dalga benzerliği nedeni ile ışık topları bizim düşüncelerimize karşılık vermektedirler. Tabii, buna karşılık toprak seviyesinde gördüğünüz bir ışın topuna doğru heyecanla koşmak çok iyi bir fikir olmayabilir, çünkü bu ışık toplarında genlerimizi dahi mutasyona uğratabilecek güçte muazzam biyoenerji vardır.
Pek çok spritüel öğretici derin düşünce sırasında veya enerji çalışmalarında böyle görülebilir ışık topları veya ışık sütunları üretebilirler. Bu bilinçli olarak zevkli duyguları tetiklemek için yapılır ve hiçbir zararı yoktur. Tabii bu iş aynı zamanda vakum alanının içindeki düzene, kaliteye ve bu alanın kaynağına bağlıdır. Örneğin, genç bir İngiliz spritüel öğretici olan Ananda’ da olduğu gibi önce hiçbir şey görülemez, ama oturup konuşurken ve hiper iletişim sırasında bir fotoğraf çekilirse bu resimde sandalyenin üzerinde öğreticinin yerinde sadece beyaz bir bulut görülür.
Dünyaya şifa vermek için ortaya konan projeler sırasında çekilen resimlerde de böyle ışık etkileri görülür. Kısacası, bu fenomen yer çekimi ve anti yerçekimi kuvvetleri ile ilişkilidir ve kurt deliklerinin daha dengeli bir formudur ve de bizim zamanımızın ve uzayımızın dışında ki enerjilerle hiper iletişim halindedir. Böyle bir hiper iletişimi ve vakum alanlarını yaşayan ve tecrübe eden eski nesiller önlerinde bir meleğin ortaya çıktığını belirtmişlerdir. Sonuç olarak bizlerde hiper iletişim aracıyla hangi şuur formlarına ulaşabileceğimizi bilemeyiz.
Her ne kadar bunların gerçek var oluşu ile ilgili olarak bilimsel bir ispat yoksa da bu konuda tecrübeleri olan kişilerin hepsi de halüsinasyon görmezler. Bizler bu araştırmalarla kendi gerçeğimizi anlamak yolunda dev bir adım atmış bulunuyoruz. Bilim dünya üzerinde yer çekiminden kaynaklanan anormalliklerin vakum alanları yaratılmasına katkıda bulunduklarını söylemektedir. Yakın zamanlarda Roma’nın güneyinde Rocca di Papa bölgesinde yer çekimi anomalilerine (aykırılık) rastlanmıştır Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
05-01-2007, 05:57 PM
|
#2 (permalink)
| Administrators Atakan Sönmez
Üyelik tarihi: May 2006 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Bazen farklı iki odada ki kişi aynı yada benzer rüya görürler...Buda aslında iletişim halinde olduğumuzu gösteriyor.Demek ki kendi aramızda da böyle bir internet bağlantısı var..
Telekom duymasın hemen kota koyar ona da :)) | Offline
| |
20-04-2007, 02:11 AM
|
#3 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 173
Tesekkür: 0
22 Mesajinıza toplam 56 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Alıntı: hayatimdegisti Nickli Üyeden Alıntı
Işık saçan toplar !..
DNA ve kurt delikleri ile ilgili başka bir ilişki daha vardır. Normal olarak bu süper kurt delikleri oldukça dengesizdir ve bir saniyenin dörtte biri kadar bir süre korunabilmektedir. Belirli şartlarda ise dengeli kurt delikleri kendilerini öylesine organize ederler ki belirgin vakum (boşluk) alanları oluştururlar. Örneğin, böyle bir alanda yer çekimi elektriğe dönüştürülebilir. Vakum alanları kendinden ışın veren iyonize gaz toplarıdır ve içlerinde yüklü miktarda enerji barındırlar. Rusya da öyle bölgeler vardır ki buralarda ışık saçan toplar oldukça sık görülür.
Bu topları gören insanların kafası karışır. İşte bu yüzden Ruslar bu konuda etkin araştırmalar yapmışlar ve sonuçta yukarıda bahsedilen bazı keşiflere ulaşmışlardır. Pek çok insan boşluk alanlarını gökteki parlak toplar olarak bilir ve bunlara bakıp kendi kendilerine bunların ne olduğunu sorup dururlar.
Ben bir seferinde böyle bir parlak top gördüm ve aklımdan şöyle bir düşünce geçti ‘’Merhaba, sen yukarıdaki, şayet bir UFO isen üçgen şeklinde uç’’. Bunun üzerine ışık topları hemen bir üçgen şeklini aldılar. Bazen de gökyüzünde ki hareketleri buz hokeyi sopalarının vuruşunu andırır. Gökte sessizce kayıp giderken sıfır hızdan inanılmaz yüksek hızlara ulaşırlar.
Bu vakum alanlarının sık görüldüğü bölgelerde Ruslar bu ışık toplarının yerden gökyüzüne doğru yükseldiklerini tespit etmişler ve ayrıca bu ışık toplarının düşünce gücü ile yönlendirilebildiklerini de bulmuşlardır.
Bu noktadan itibaren vakum alanlarının düşük frekanslı dalgalar yaydıkları ve bunların aynı zamanda bizim beyinlerimizde de üretildiğini tespit etmişlerdir. İşte bu dalga benzerliği nedeni ile ışık topları bizim düşüncelerimize karşılık vermektedirler. Tabii, buna karşılık toprak seviyesinde gördüğünüz bir ışın topuna doğru heyecanla koşmak çok iyi bir fikir olmayabilir, çünkü bu ışık toplarında genlerimizi dahi mutasyona uğratabilecek güçte muazzam biyoenerji vardır.
| Hmm. çok ilginç
İlginç olan diğer bir kısmı ise benim için biraz korkunc oldu.
Mart ayının ortalarında bir gündü. Telkinleri daha yeni dinlemeye başlamıştım.
Bilgisayarı bırakıp biraz da içeride mutlu mutlu tv seyrediyordum. Hava güzel, izne çıkalı 2 hafta olmuş, askerliğin sonunu bulmuşum falan. Tekli koltuğuma oturup 2 metre ötedeki 37 ekran tv de birşeyler izliyordum. Bir müddet sonra 1 metre ötemde -bunu ekran ile benim ortamda olduğunu varsayarak söylüyorum- birden görüş mesafemin içinde olmak üzere bir soluk altın renkli boncuk gibi birşey belirdi ve 30 40 cmlik bir mesafeyi aşağıdan yukarıya doğru salınarak daha doğrusu düzensiz bir rotada izleyerek katetti ve yokoldu. Sonra birkaç kere daha oldu ama yine tv ile benim aramda ama başka çıkış noktaları ve rotalar takip ederek.
1. tv üzerinde böyle bir şeklin oluşmasına neden olacak herhangi bir şey veya program yoktu.
2. gözlerinizi güneşe doğru dönerek hafifçe aralık olacak şekilde baktığınızda gözünüzün önünde hareket eden yuvarlak şekiller görürsünüz ve hareketleri genelde aşağı olur -başkalarında olmuyorsa ben yarın bir shaolin tapınağı bulup sığınayım- ama onların rengide soluktur daha doğrusu renksize yakındır ve çok çok küçüktürler. bu soluk altın renkli boncuk benzeri şeyler onlara da benzemiyordu ve gözlerimin konum tespitine yada uzay koordinat algısına göre -vay be ne göz varmış öyle bende- bu şekiller ne tv ekranı üzerinde ne de gözlerimin önünde değil orta noktalarda bir yerlerdeydi.
Help! | Offline
| |
03-08-2007, 05:55 PM
|
#4 (permalink)
| Çevirmen
Üyelik tarihi: Jul 2007
Mesajlar: 312
Tesekkür: 4
112 Mesajinıza toplam 354 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Alıntı: hayatimdegisti Nickli Üyeden Alıntı
Bazen farklı iki odada ki kişi aynı yada benzer rüya görürler...Buda aslında iletişim halinde olduğumuzu gösteriyor.Demek ki kendi aramızda da böyle bir internet bağlantısı var..
Telekom duymasın hemen kota koyar ona da :))
[b] |
tesekkur ederim atakan bey.cok sekersiniz tesekkur ederim beni guldurdugunuz icin.keisn kota koyarlar hic kurtulusu yok.[/b]
__________________ su.21 | Offline
| |
03-08-2007, 10:26 PM
|
#5 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 54
Tesekkür: 0
22 Mesajinıza toplam 159 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Dnayı aktive eden ses dalgaları ayrıca onları değişime de uğratıyor.Ayrıca ses dalgaları yer çekimini de ortaya kaldırıyor.Çin bilim adamları bir grup böceğe kulaklarımızın işitemeyecegi bir ses dalgası yaymışlar ve böcekler yer çekiminden kurtulup havalanmış.Yani levitasyon gerçekleşmiş.Piramitlerdeki gizeminde levitasyon olarak açıklıyorlar.Yani ses dalgarıyla çok ağır olan taşların tamamen ağırlığını kaybedip istenilen yönde hareket ettrilmesi gibi.Ayrıca Dna da çöp olarakadlandırılan olaylar spritüel ve de dünyada ve dünyadışı bir sürü kavramın bileşimini içeriyor.Yani Bu artık Dna denilen yerlere radyasyon uygulandıgı zaman uzun süre kedinin kanatları çıktığı gibi insanların da aynı şekilde olabilir artık Dna bütün gizemleri barındırıyor.
Ayrıca benim kullandığım bir yöntem var ders çalışırken ya da çok acil bir şey ezberlemem gerekirse ses frekansları gönderiyorum.Her ses frekansında beynin düşünce hızı artıyor ya da azalıyor.araya düşünce karışmayan beyin 1 kere okunulan bir şey bile anında algılıyor.Süper bir şey | Offline
| |
29-05-2008, 11:50 PM
|
#6 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 115
Tesekkür: 2
59 Mesajinıza toplam 379 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR BAZI DNA DENEYLERİ
Birinci deneyi Amerikan ordusu yürütmüs.
Önce bir miktar DNA elde etmek için gönüllülerden lökosit yani beyaz kan hücreleri toplanmis ve elektriksel degisimlerinin ölçülebilmesi amaciyla da kaplara yerlestirilmis. Gönüllü denek bir odaya konmus. Burada, farkli duygular olusmasina sebep olan video görüntüleri seyrettirilerek duygusal uyaranlara tabi tutulmus. Gönüllünün kaba konmus DNA'si ayni bina içinde farkli bir odaya konmus. Hem gönüllü hem de onun ayri kaptaki DNA'si gözlenmis. Gönüllü duygusal inis ve çikislar sergiledikçe (ki burada elektriksel tepkileri ölçülüyormuş) DNA'da da tam ayni anda birebir es tepkiler gözlenmis. Ne geride kalma ne de naklolma zamanina bagli gecikmeler söz konusu. DNA sarmallarinda inis ve çikislar gönüllünün duygusal inis ve çikislarina tamamen uyuyormus.
Ordu, bu sefer gönüllüyü DNA'sindan uzaklastirdiklarinda ayni sonuçlarin alinip alinamayacagini görmek istemis. DNA ile gönüllüyü birbirlerinden 75 km kadar uzaga ayirmislar ama yine ayni sonuçlarla karsilasmislar. Zamana bagli hiçbir gecikme veya ileride olma söz konusu olmamis.
Teoriye göre, canli hücreler bilinmeyen bir enerji formu araciligiyla iletisim kurmaktadir. Bu enerji ne zaman ne de mekandan etkileniyor. Mekana bagli olmayan, her yerde her an var olan bir enerji türü bu.
Ikinci deney ise Kalp Matematigi Enstitüsü tarafindan yapilmis. Bu deney, sarbon korkusuyla direkt baglantili olan bir deneydir.
Deneyde insan plazentasindan alinmis bir miktar DNA (en saf, bozulmamis DNA formu) bir kaba konmus. Bu sayede DNA'daki degisimler ölçülebilmektedir. DNA'larin bulundugu 28 ufak sise, herkese birer tane olmak üzere 28 egitimli arastirmaciya dagitilmis. Her arastirmaci duygularin nasil üretilebilecegi konusunda egitime tabi tutulmuşlar. Ayrica her birinin de güçlü duygulari vardi. Bu deneyde, DNA'nin seklinin, arastirmacilarin duygularina bagli olarak degistigi görülmüş.
1. Arastirmacilar sükür, sevgi ve deger bilme duygulari yasadiginda DNA sakinlesme tepkisi göstermiş ve sarmallar gevsemiş, DNA'nin uzunlugu artmış.
2. Arastirmacilar nefret, korku, sinirlilik veya stres yasadiklarinda DNA büzülme tepkisi göstermiş. Boyu kisalmış ve DNA kodlarindan çogu kendisini kapatmış.
Eger negatif duygular yasarken içine kapanip kendinizi kapattiginizi hissettiyseniz, bilin ki bedeniniz de kendisini kapatmistir. Arastirmacilar sevgiyi, mutlulugu, sükür duygusunu ve minettarligi yasadiklarinda DNA kodlarinin kapanmasi tersine dönmüs ve kodlar yeniden açilmistir. Bu deney HIV pozitif hastalarini test etmede de kullanildi. Sevgi, sükran ve minettarlik duygularinin, bu duygular olmadiginda var olankinden 300000 kat daha büyük bir direnç yarattigi kesfedilmistir. Bu yüzden ne kadar belali virüs veya bakteri çevrede gezinirse gezinsin, sevgi, mutluluk, sükür ve deger bilme duygularinizi koruyun.
Her gün mutlu olacak bir sey bulun. Mümkünse her saat, her an. Birkaç dakikaligina bile olsa da. Sahip olabileceginiz en kolay ve en iyi korunma şekli budur.
Posted by Angie | Offline
| |
13-06-2008, 10:19 PM
|
#7 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 173
Tesekkür: 0
83 Mesajinıza toplam 297 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR bu nasıl dünya yahu.şaşırdım... bilim nerelere gelmiş,bize hala dandanakan savaşının tarihini öğretiyolar:=) | Offline
| |
03-03-2009, 08:09 PM
|
#8 (permalink)
|
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 1
Tesekkür: 5
1 Mesajina 7 kez İyi ki varsın denildi
| Alıntı: zoyasonsuz Nickli Üyeden Alıntı
Dnayı aktive eden ses dalgaları ayrıca onları değişime de uğratıyor.Ayrıca ses dalgaları yer çekimini de ortaya kaldırıyor.Çin bilim adamları bir grup böceğe kulaklarımızın işitemeyecegi bir ses dalgası yaymışlar ve böcekler yer çekiminden kurtulup havalanmış.Yani levitasyon gerçekleşmiş.Piramitlerdeki gizeminde levitasyon olarak açıklıyorlar.Yani ses dalgarıyla çok ağır olan taşların tamamen ağırlığını kaybedip istenilen yönde hareket ettrilmesi gibi.Ayrıca Dna da çöp olarakadlandırılan olaylar spritüel ve de dünyada ve dünyadışı bir sürü kavramın bileşimini içeriyor.Yani Bu artık Dna denilen yerlere radyasyon uygulandıgı zaman uzun süre kedinin kanatları çıktığı gibi insanların da aynı şekilde olabilir artık Dna bütün gizemleri barındırıyor.
Ayrıca benim kullandığım bir yöntem var ders çalışırken ya da çok acil bir şey ezberlemem gerekirse ses frekansları gönderiyorum.Her ses frekansında beynin düşünce hızı artıyor ya da azalıyor.araya düşünce karışmayan beyin 1 kere okunulan bir şey bile anında algılıyor.Süper bir şey | Merhaba,peki bunu nasıl yapıyorsun?Bir sınava girmek için ben de ders çalışıyorum ama bazı dersler çok zor ve sıkıcı geliyor.Yöntemini açıklarsan çok sevinirim.Hangi ses frekansları ve nasıl gönderiyorsun?Bunu biraz daha açıklayabilir misin?Yardımın için şimdiden teşekkürler... | Offline
| |
21-07-2009, 12:10 AM
|
#9 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Jun 2009
Mesajlar: 11
Tesekkür: 1,174
222 Mesajinıza toplam 927 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Çok ilginç bende zaman zaman namaz kılarken altın rengi küçük bir ışığın bir tarafımda aşağı doğru indiğine şahit oldum. | Offline
| |
09-10-2011, 12:15 AM
|
#10 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 179
Tesekkür: 1,042
246 Mesajinıza toplam 1,189 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Çok ilginç bir konu.Bencede Dna nın yüzde doksanı işe yaramaz olamaz. | Offline
| | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYORGizemli Konular ve Bilinçaltının Bilinmeyenleri DNA İNTERNET GÖREVİ GÖRÜYOR Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız DNA ile ilgili keşifler, paranormal olayları açıklıyor
Ezoterik ve spritüel öğretmenler asırlardır ‘’bizim bedenimizin lisan, kelimeler ve düşüncelerle programlanabileceğini’’ biliyorlardı.
İnsan DNA sı biyolojik bir internettir ve yapay olana kıyasla pek çok üstünlüğü vardır. Rusya da ki bilimsel araştırmalar doğrudan ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Bilinçaltının Bilinmeyenleri telkin cd indir izle İstanbul Bilinçaltının Bilinmeyenleri nerededir kimdir Bilinçaltının Bilinmeyenleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Bilinçaltının Bilinmeyenleri hipnoz Bilinçaltının Bilinmeyenleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Bilinçaltının Bilinmeyenleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Bilinçaltının Bilinmeyenleri kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:49 PM.
|