Çocuk Psikolojisi
cocuk psikolojisi,
çocuk psikolojisi,
çocuk psikolojisi kitapları,
anne çocuk psikolojisi,
çocuk psikolojisi eğitimi,
çocuk gelişimi psikolojisi,
çocukların psikolojisi,
çoçuk psikolojisi,
çocuklar psikolojisi,
çocuk psikolojisi kitap,
psikolojisi çocuk,
çocuk psikolojisi nedir,
erkek çocuk psikolojisi,
yaş çocuk psikolojisi,
çocuk gelişim psikolojisi
| bir annenin itirafıÇocuk Sağlığı ve Çocuk Psikolojisi bir annenin itirafı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Ben Okumayacağım
Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Çocuk Psikolojisi telkin cd indir izle İstanbul Çocuk Psikolojisi nerededir kimdir Çocuk Psikolojisi çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Çocuk Psikolojisi hipnoz Çocuk Psikolojisi olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Çocuk Psikolojisi hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Çocuk Psikolojisi kuantum düşünce kitap haberi |
|
19-12-2008, 05:23 PM
|
#1 (permalink)
| Administrators ♥Ozlem Şahin ♥
Üyelik tarihi: Feb 2007 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| bir annenin itirafı
Ben Okumayacağım
Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, hiçbirinin işe yaramadığını gördükçe paniğim artıyordu.
Kızımdan bir yaş küçük oğlum ve henüz yedi aylık bebeğim den çalabildiğim her dakikayı kızıma ayırıyor, ancak öğretmeniyle her konuştuğumda büyük bir düş kırıklığı ile eve dönüyordum. 'Kızım acaba geri zekalı mı' diye düşündüğüm oluyor, bu düşünceler yüzünden beynimin zonklamasını geçirmek için iki, üç tane ağrı kesici almak zorunda kalıyordum.
O soğuk mart akşamında, sönmeye yüz tutmuş sobanın yanında, kızıma heceleri söktürebilmek için uğraşırken, onun ilgisizliği kalan son sabrımı da tüketti. Ayların birikimiyle kızı mı omuzlarından tutup, silktim ve minicik yanağına hatırladıkça utandığım' bir tokat attım. Yanağı kıpkırmızı oldu. Şaşkın ama kızgın baktı. Ağlamamak için minik dudaklarını sürekli büküyor, bakışları kalbimin ötelerine doğru ok gibi ilerliyordu.
Sessizliği bozan ben oldum.
"Neden? Nazlıhan neden? Niçin okumayı öğrenmek için gayret göstermiyorsun? Sen aptal değilsin. Neden kendine aptalmışsın gibi davranılmasına izin veriyorsun?"
Bir an durdu, sonra sesinin bütün yırtıcılığı ve kiniyle, "Çünkü ben okumak istemiyorum" diye haykırdı. Kulaklarıma inanamıyordum. Yüksek tahsil yapıp, iyi bir geleceği olacağını düşledim biricik kızım, benim, ben öğretmen Emine Özgenç'in kızı "Okumak istemiyorum" diye bağırıyordu.
Hayal kırıklığı ve şaşkınlık içerisinde "Neden?" diye sorabildim.
"Çünkü ben senin gibi okuyup, öğretmen olup, çocuklarımı evde yalnız bırakıp işe gitmeyeceğim, Çalışmayacağım, Ben sadece anne olacağım."
Kızım konuşmuyor, adeta beni tokatlıyordu. Başım dönüyor, gözüm kararıyor, bu sözlerin gerçekten kızıma mı ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Evet bu sözleri bana yedi yaşındaki kızım söylüyordu. "İnsan şimdi bayılmaz da ne zaman bayılır" di ye düşündüm. Sanki, birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açıldı ve acı bir film oynamaya başladı. Yozgat'ın Nohutlu Tepesi'nde, o her çıkışımda hiç bitmeyeceğini düşündüğüm yokuşun başındaki bir türlü ısıtamadığım evi hatırladım.
12 Eylül sonrası, eşimin (birçok insana yapıldığı gibi) hiç anlayamadığım bir tarzda ve sebepsizce tutuklanıp cezaevine götürülüşü. Aylarca tutuklu olduğu halde mahkemenin bir türlü başlamayışı.
Bakamadığım için dokuz aylık oğlumu Samsun'a, anneme bırakmam. Bakıcı ve anaokulu masraflarını karşılayamadığım için, iki yaşındaki kızımı her gün çalıştığım liseye götürüşüm. Yavrumun öğretmenler odasında koltuklarda uyuyuşu. Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun fırlayıp koltuklara oturuşu. Sonra müdürün beni çağırıp, "Bak Emine Hanım, biliyorum zor durumdasın ama seni gören herkes çocuğunu okula getirmeye başladı. Burası çocuk yuvası değil ki. Bir daha kızını okula getirme" deyişi. O günden sonra iki buçuk yaşındaki kızımı o koskoca, o sopsoğuk evde, yalnız başına bırakıp, dönene kadar kızımı koruması için Allah'a yalvarışlarım. Acıkır ve susar diye etrafa bıraktığım su bardakları ve yiyecekler. Her akşam eve döndüğümde yavrumu bir köşede battaniyenin altında büzüşmüş buluşum.
"Yavrum, iyi misin? Korktun mu?" diye sorunca, "Korktum, ağladım, ağladım, yoruldum, sustum, sonra yine ağladım" diyerek boynuma sarılışı. Bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Bir türlü filmin sonu gelmiyordu.
Nisan sonlarına doğru bir öğle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmıştım.
O sabah telaşla çıkarken anahtarı evde unutmuştum. Ama çok dert etmemiştim. Nasılsa kızım evdeydi. Kapıyı açardı. Ama açmadı. Açmadığı gibi sesinin bütün gücüyle "Anne" diyerek ağlıyordu. "Kızım, ben annenim, aç kapıyı" dedikçe o "Hayır sen annem değilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin" diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandıramadım. Dinlediği bir masaldan etkilenmişti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve ağlıyordu. Yarım saat uğraşmış, ikna edememiştim.
Yapacağım tek şey vardı. Bir şekilde içeri girmek. Ama nasıl? Kapıyı kıracak gücüm yoktu. Nohutlu Tepesi'nde çilingir ne gezerdi. İçerde yavrum feryat figan ağlıyordu. Neden sonra alt kata inmeyi düşündüm. Kapıyı açan komşuma bir yandan olayları anlatıyor, bir yandan balkona doğru koşuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerleştirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulaştım. Ben, 153 santimlik ufak tefek kadın, bir sandalye yardımıyla nasıl olup üç metrelik tırmanışı gerçekleştirerek, üçüncü kattaki evimin balkonuna ulaştım. Hala anlamış değilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukarı çekti. Balkonun kapısı pek sağlam olmadığından, kilidi kolayca açıp içeri koştum. Kızım kapının dibine oturmuş, başını bacaklarının arasına sıkıştırmış ağlıyordu. Sarıldım, sarıldım, sarıldım... Göz yaşlarım onunkiyle karıştı. Koynuma büzüldü. Sadece "Annem, anneciğim, kurt beni yiyecekti" diyebiliyordu. O gün öğleden sonraki ilk dersimi kaçırdım. Müdürün ikazına rağmen kızımı sınıfıma götürdüm. Önce müdür muavini, sonra müdür tarafından azarlandım ama hiç cevap vermedim. Sadece göz pınarlarımda iki damla yaş belirdi. Ve o yaşlar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu.
Evet bu acı film bitecek gibi değil. Kızımın sesiyle irkildim.
"Ben okumayacağım. Anne olacağım diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatlıyordu. Ona iyi bir anne olamadığımı ve bundan duyduğu rahatsızlığı bu sözlerle haykırıyordu yüzüme. Hayatımın hiçbir anında böylesine bir acı yaşamamıştım. Hiçbir söz yüreğimi ve belleğimi böylesine hırpalamamıştı.
Kızımın kestane rengi saçlarını okşadım. Tokadımla kızaran yanağını öptüm. Başını göğsüme bastırdım. Onun hafızasında yer eden bütün acıları silmek istiyordum. En doğru, en eğitici sözleri bulmalıydım. Ama nasıl?.. Bu allak bullak beyinle nasıl?
Öğlece ne kadar kaldık bilemiyorum. Bir ara konuşacak gücü bulabildim.
"Kızım, her okuyan kadın çalışmak zorunda değildir. Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmanı istiyorum. Ancak, okursan, bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalışmak zorunda değilsin ki. Sen de evde çocuklarına bakar, onlara okuma yazma öğretirsin" diye devam eden birçok cümle sıraladım peş peşe. Kızım ikna olmuş görünüyordu. Ertesi gün okuldan geldiğinde onu masanın başında Cin Ali kitabını okurken buldum. Kızım, okuyup yazmayı aylar önce öğrenmiş fakat ısrarla herkesten saklamıştı.
Öğretmeni şaşkındı. "Nasıl olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir? " diye soruyordu. Bu sorunun cevabı öyle uzun ve anlaşılması öyle güçtü ki... O an susmak, en güzel cevaptı çünkü bu sorunun cevabını ancak ben ve Nazlıhan anlayabilirdik.
Şimdi kızım, Gazi Üniversitesi' nde işletme okuyor. Anadilini çok iyi okuyup, yazdığı gibi iyi derecede İngilizce de biliyor. En önemlisi bir kadının hangi şartlarda olursa olsun çalışması ve ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gerektiğine inanıyor. En güzeli de her fırsatta "Canım annem diye sarılıp yanaklarımdan öpüyor. Ben de onun, daha önce "o utandığım tokatla" kızart tığım yanağından öpmeye özen gösteriyorum.
Emine Özgenç in kaleminden..
sevgiler.. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ ben mevlana değilim, insan ol öyle gel.. | Offline
| |
21-03-2009, 11:03 AM
|
#2 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 123
Tesekkür: 407
114 Mesajinıza toplam 631 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cok etkilendim. Ben de universite bitirdim ama calismiyorum, cocuguma bakiyorum. Ailem yanimda degil, bazen cok zor oluyor ama cocugumla olabildigim icin mutluyum. | Offline
| |
24-03-2009, 02:32 PM
|
#3 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 32
Tesekkür: 1,130
27 Mesajinıza toplam 200 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Annenin 2,5 yasindaki kizini evde yanliz birakmak zorunda kalmasi ne zor...Insanliktan soz ederiz duygusal duyarli olmaktan lafa gelince dunyada bizden daha merhametlisi yoktur..........Oysaki firsatcilik hepsni sollamis durumda .......O cocugunu getiriyor mecbur ama ne onemi varki getiriyorya bunu firsat bilip bizde getiririz ....Mudurde kendi pozisyonundan korkar aman basim derde girmesin derken tavrini koyamaz onun cocugunu getirmesi kimseye bu hakki vermez diyemez...........Herneyse olay genel tabloyu ne guzel ozetliyor... | Offline
| |
24-03-2009, 07:41 PM
|
#4 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 177
Tesekkür: 423
173 Mesajinıza toplam 1,335 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Yaşam bizi bazen ne kadar zorluyor.
Paylaşım için teşekkürler. | Offline
| |
24-03-2009, 09:13 PM
|
#5 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| ağlamaktan başıma ağrı girdi, sağolun... | Offline
| |
24-03-2009, 10:37 PM
|
#6 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 55
Tesekkür: 72
37 Mesajinıza toplam 211 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| valla ne desem!? Bir an sanki bir kitap okuyormus gibi oldum, ama gercegin ta kendisi!! Cok güzel yazmissiniz!! Ellernize Saglik! Size ve Kiziniza bütün Ailenize Mutluluklar diliyorum. Sevgi ve Saygiyla Kalin | Offline
| |
25-03-2009, 11:15 AM
|
#7 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 403
Tesekkür: 2,543
423 Mesajinıza toplam 2,962 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: bir annenin itirafı Bu yazıyı yeni okudum ve bir anne olarak beni derinden etkiledi,gözlerim dolu olarak okudum,çocuklarımıza bazen faydalı olmak isterken,zararlı oluyoruz.Benim 11 yaşında bir kızım var,hamilelik dönemindeki sorunlar ve tabiiki kızım doğduktan sonraki içinde bulunduğum psikoloji kızıma olan sevgimi yeterince ifade edemiyor olmamı sağladı,hamileyken sürekli ağlayan ve olumsuz düşünen bir annenin çocuğu nasıl olurduki,tabiiki agresif,kendine güvensiz.Yıllarca bu suçluluk duygusundan kurtulamadım,keşke çocuğuma sevgimi anlatabilseydim,oysa hamileyken onu nasıl özlemle beklemiştim.Kızımın mutlu olmaması ,hep kötüyü düşünmesi,bir çocuk olarak çocukluğunu doyasıya yaşayamaması hep benim suçumdu.Bu siteyle tanıştıktan sonra önce telkinleri kendim dinledim,şu aralar kızıma dinletiyorum tabiiki uyurken,ama şu son 1 haftada gözle görülür değişikler var,kızım daha mutlu kendine güvenen bir hal sergiliyor,öyleki espriler yapıp bizi güldürüyor,tepkilerinide isabetli yapıyor.Bazı küçük uyarmalarımda bile ağlama krizine giren çocuk daha sakin.Bir anne olarak inanın çok mutluyum ,daha iyi olacağına tüm kalbimle inanıyorum.Herkesin bu hayatı herşeyiyle mutlu algılamasını diliyorum | Offline
| |
10-04-2009, 12:13 PM
|
#8 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 3
Tesekkür: 0
3 Mesajinıza toplam 10 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: bir annenin itirafı çalışan bir anne olarak çok etkilendim ben çalışmaya başladığımda bir sürü suçluluk duygusuyla başlamıştım işime ama zaman geçtikce çocuğumla dolu dolu geçirdiğim 1 saatimin boş boş geçirilen 24 saate bedel olduğunu öğrendim. | Offline
| |
10-04-2009, 04:14 PM
|
#9 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 200
Tesekkür: 16
133 Mesajinıza toplam 941 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: bir annenin itirafı Çok duyğulandım, bende geçmişte çocuğuma buna benzer duyğular yaşattımı diye kendimi sorgulamaya başladım, tabiki kızımlada konuşup böyle bir acısı olup olmadığını bir şekilde sormayı düşünüyorum, tabi okumakla ilğili sorunumuz yok ama başa yöden onu rahatsız eden anıları olabilir.Bana bu konuda kendimi sorğulamamı sağladığınız için teşekkür ederim
__________________ Güneş Balçıkla Sıvanmaz | Offline
| |
10-04-2009, 07:40 PM
|
#10 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 22
Tesekkür: 42
21 Mesajinıza toplam 149 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: bir annenin itirafı Çalışan anneler yazmış hep ben de annesi çalışan bir kız olarak yazayım :) Küçükken aileyi resmeden bir çizim yapacak olsam oradaki anne illaki mutfak önlüklü ve uzun saçlı olurdu.Şimdi bu çok uzakta kalmış anı gözümde canlandı okuduklarımın etkisiyle.Elbette 7-8 yaşlarında döpiyesli bir anne çizmem benden beklenemezdi.Evimizin rutini bazen beni sıkardı,akşam yemeği haberlerin izlenmesi..Ama aksatmadan oynadığımız "günün nasıl geçti?" oyunu sayesinde diye düşünüyorum hiç ailemin bize karşı ilgisiz olduğunu düşünmedim.Gerçi veli toplantılarıma nedense annem gelsin isterdim ama babamın gelmesi de benim için sorun olmazdı :D Herneyse bence ilgi sevgi sevildiğini hissettirmek geçirilen zamanla değil geçirilen zamanda çocuklara hissettirilenlerle ilgili.Bazen yetişkinlere karşı bile hislerimizi ifade etmekte zorlandığımızı düşünürsel çocuklarla olan ilişkimizde bunu duyumsamamız çok doğal değil mi..Bugun 22 yaşımda içtenlikle söyleyebilirim ki dünyada sahip olabileceğim en iyi anne babaya sahibim.Kendim de anne olunca onlar gibi olabilsem daha ne isterim ki :) | Offline
| | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | bir annenin itirafıÇocuk Sağlığı ve Çocuk Psikolojisi bir annenin itirafı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Ben Okumayacağım
Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Çocuk Psikolojisi telkin cd indir izle İstanbul Çocuk Psikolojisi nerededir kimdir Çocuk Psikolojisi çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Çocuk Psikolojisi hipnoz Çocuk Psikolojisi olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Çocuk Psikolojisi hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Çocuk Psikolojisi kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:44 AM.
|