Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   Tıbbın gerçek babası Hipokrat değil (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/551215-tibbin-gercek-babasi-hipokrat-degil.html)

Bluesky24 20-04-2010 05:45 PM

Tıbbın gerçek babası Hipokrat değil
 
Tıbbın babası Aksoy un iddialarına göre çok daha eskiye dayanıyor.



İşte tıp tarihçisi Doç.Dr.Şahin Aksoy un Medimagazin Gazetesi nde yayınlanan köşesindeki yazısı:



Tıbba Baba Aranıyor



Genellikle bizde her şeye bir baba yakıştırma eğilimi vardır. Tıbbın babası, anatomi nin babası, Cerrahi nin babası, vs. Bir tıp tarihçisi olarak ben de genel temayül gereği derslerimde bu babalar dan sıkça söz etmek zorunda kalıyorum. Baştan beri bende bir rahatsızlık uyandıran bu baba fikri ,nihayet bu sene bir infiale dönüşerek beni bütün babaları inkara yöneltti. Ama bir de baktım, pek çok kurum babasız kaldı. O yüzdendir yazımın başlığının Tıbba Baba Aranıyor& olması.



Aslında, tıbba ve tıp branşlarına bir baba yakıştırılma çabası baştan bir hataydı. Çünkü bir şeyin anası ndan her zaman için emin olabilirsiniz, ama babalık hep tartışma konusu olagelmiştir. Bir şey kimden doğmuş, kimden neşet etmiş ise anası odur ve kesindir. Ama baba olduğunu ispat etmek pozitif bir çabayı gerektirir. Belki de ondandır tıbba ve diğerlerine ana yerine baba yakıştırılması. Hiçbir zaman gerçek baba nın kim olduğundan emin olamayacaklarını bu kavramı ortaya atanlar da biliyordu. Merak etmeyin, bunun böyle olmadığını ben de biliyorum. Biliyorum, her bilime bir babanın arandığı yüzyıllarda (16.-19. yüzyıl) Batıda bu bilimlere analık yapacak kadınların olmadığından, daha doğrusu kadının o çağlarda Batıda adının hiç olmadığından birer baba yakıştırıldığını. Biliyorum, Batıda father ın, yani baba nın tanrıya karşılık geldiğini, o yüzden de her bilimin ilkine ve en yücesine o bilimin babası dendiğini. Oysa bizde ana yücedir. Toprak Ana& dır, Ana Kucağı& dır, Anavatan& dır, Anadil& dir, Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz& dır ve Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar& dır.



İşte böyle. Batılı tıp tarihçileri 19. yüzyıla, hatta 20. yüzyılın başına gelindiğinde tıbba bir baba bulmaya karar verince kitapları karıştırmaya başlamışlar. Bakmışlar ki insanlık var olduğu günden beri tıp da var. Tıbbın kayıtlı en eski tarihine gittiklerinde baba adayı olarak karşılarına Mezopotamyalılar, Mısırlılar, Hintliler ve Çinliler çıkmış. Demişler; Olmaz. Hiç tıbbın babalığı kendisi eciş-bücüş , derisi sarı, kara veya kahverengi birine bırakılabilir mi?& Bu yüzden tarihte biraz daha gerilere gitmişler. Derken gelmişler Eski Yunana. İşte size beyaz derili, güzel vücutlu, kadınları Afrodit kadar güzel, erkekleri Apollo kadar yakışıklı, anadan üryan olimpiyat düzenleyen bir ırk. Demişler; Tam aradığımız insanları bulduk. Hem bunların sicilinde içlerinden, bilimle çatışan dinler ve peygamberler çıkartmak gibi bir kara leke de yok. Onların tanrısı Olimpos Dağında oturuyor. Her ne kadar bu Yunanlıların önemli bir kısmı bugün Türklerin yaşadığı Anadolu topraklarında yaşamış olsalar da, o kadar kusur kadı kızında da olur.& Ve başlamışlar Yunanlı bir baba aramaya. Hepimizin bildiği gibi bu arama Hipokrat ın babalığının tescili ile sonuçlanmış. Batıda üretilen pek çok bilgi ve kavram gibi bu da başlangıçta herkes tarafından kabul görmüş. Ama sonraları yapılan çalışmalar, Hipokrat ın yazdığı veya söylediği iddia edilen hemen her şeyin, hatta daha alâlarının ondan daha önceleri o sarı, kara veya kahverengi derili eciş-bücüşler tarafından söylendiğini göstermiş. Ama bu gerçekler ortaya çıktığında Mezopotamya, yani Ortadoğu, perişan ülkeler kulübü , Hindistan eski sömürge artığı , Çin ise dış dünyaya kapalı Kominizim kurbanı birer ülke haline gelmişti bile. Dertlerini anlatmak isteseler bile yapamazlardı çünkü çoktan Latin alfabesi muteber olmuş, İngilizce baş tacı edilmişti. Yunan dili ve alfabesi de farklıydı fakat o yine hep iltifat gördü, çünkü sonuçta Yunanlılar Batılı idi.



Araştırmalar devam ettikçe Batıdaki tıp tarihçiler arasından bazı kendini bilmezler çıktı ve Hipokrat külliyatı diye bilinen 60 kadar eserin yazarının Hipokrat olamayacağını iddia etti. Daha sonra derinleştirilen araştırmalar bu eserlerin dil ve üslup olarak incelendiğinde farklı yüzyıllara ve farklı kişilere ait olduğunu ispat etti. Hatta, hepimize ettirilen Hipokrat Yemini nin bile tıbbın babası na ait olmadığı iddia edildi. İşte bu ve buna benzer pek çok iddia ve gerçek beni bir tıp tarihçisi olarak Hipokrat ın babalığından şüpheye, sonra da inkara götürdü. Aslında durum bütün babalar için aynıydı. Ne Ambroise Pare Cerrahinin babasıydı, ne de Andreas Vaselius anatomi nin. Ne William Harvey Kardiyoloji nin babasıydı, ne de Antony Van Leeuwenhoek Mikrobiyoloji nin. Hepsi tarafgir bilim tarihçilerinin, her şeyin ilkinin Batıdan çıkması gerektiği refleksinden türeyen yalancı babalar dı. Ve biraz araştırıldığında bu yalancı babaların söylediklerinin yüzyıllar önce Doğu nun büyük alimleri tarafında söylendiği fakat kasıtlı olarak bu gerçeğin göz ardı edeceği görülecekti.



Tabii burada ilginç olan, Batılıların bu refleksi değil, bizlerdeki kendi disiplinlerimizin tarihine karşı olan ilgisizliğimizden dolayı bu asılsız tespitlere inanmamız. Batılı tıp tarihçileri bu işi öylesine abartmışlardır ki yeryüzündeki ilk hekimin resminin bile Fransa da Les Trois-Frères Mağarasındaki duvara resmedildiğini söylemişlerdir. Yani, aşağıda resmini gördüğünüz hayvan postuna bürünmüş büyücü hekimin biraz ilkel göründüğüne bakmayın, o da bir Fransız.



Sonuç: Siz siz olun bu baba yakıştırmalarına inanmayın. Kendi disiplininizin babası nı kendiniz araştırın. Tıbbın babası diye bilinen Hipokrat bile bir masal olduğuna göre varın diğer babaları siz düşünün.



(www.medimagazin.com )





Kaynak : Bayposta.com


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:14 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.