Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Diğer Sağlık Haberleri

Uyarılar

Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır ! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır ! 16 Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır ! 4Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !Genetiği değiştirilmiş (transgenik) ürünler üzerindeki tartışmalar durmak bilmiyor. Bir grup insan bizimki gibi ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi

Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 25-04-2010, 12:08 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Bluesky24 will become famous soon enoughBluesky24 will become famous soon enough
Standart Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !



Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !





16





Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !





4Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !Genetiği değiştirilmiş (transgenik) ürünler üzerindeki tartışmalar durmak bilmiyor. Bir grup insan bizimki gibi bunlar zararlıdır, hepsi ortadan kaldırılmalıdır diyor. Karşı grup ise genetiği değiştirilmiş ürünler açlık tehlikesini azalttığı için mutlaka kullanılmalıdır, çevreciler bu konuyu aşırı abartıyor mevcut sakıncalar çok önemli değil, giderilebilir diyor. Bültenin bu sayısında yılarını soyaya adamış bir idealist olan Yüksek Ziraat Mühendisi Ahmet Nedim NAZLICANın Cine Tarım Dergisinde 2003 ve 2004 yıllarında yayınlanmış 4 yazısını sunuyoruz. Her ne kadar Ahmet Nedim NAZLICAN ile soya konusunda anlaşamıyorsak da transgenik tarım ürünleri ile ilgili fikirlerini tümü ile benimsiyoruz. Konuya ilgi duyanlar akıcı bir uslupla yazılmış bu yazıları kaçırmasınlar.

Buzdağının görünmeyen yüzü: Şu transgenik denen elmaşekeriAhmet Nedim NAZLICAN

(Cine Tarım Dergisi, Sayı: 48, Haziran-2003, S: 30-31, Adana )Bilim dünyası insanları şaşırtmaya devam ediyor. öylesine inanılmaz hızla ilerlemeler sergileniyor ki, yetişmek çoğu kez mümkün olmuyor. Her gün yeni bir keşif, yeni bir metot ortaya konuyor. Bilim ve teknolojinin sunduğu yenilikler de insanda epeyce bir alışkanlık yapıyor olmalı ki, her yıl yeni ve daha verimli bir tohumluk çeşidini arayan çiftçiler gibi, hepimiz aç gözlerle yenilikleri bekleyip duruyoruz.Sabun köpüğü gibi çabucak tüketilip eskitilen nesneleriyle hayat daha bir kolaylaşırken, kısa sürede eskitilen şeylerin hemen terk edilmesi de oldukça vefasızlık kokan bir davranış olsa gerek.Fast food kültüründe sembolleşen bu aceleci tüketim alışkanlığı gözleri öylesine boyamış olmalı ki, piyasanın üretim yamacındaki kimi uyanıkların bundan anlamlar çıkarması hiç de zor olmuyor. İnsanlara gerçekten yararlı pek çok buluşun yanında, para ve ün kazanma amaçlı tonla sahte gelişmenin de söz konusu olduğu hepimizin malumudur sanırım. Bilimselliğin kelime anlamı gereği; araştırıcı, şüpheci, uzun süreler bile sürse ikna olmayı bekleyici tavır ve düşünceler giderek yok olmaya başladı. Herkeste bir acelecilik, bir pay kapma telaşı var artık. Geç kalan kaybeder anlayışı, haklı olanın veya kaliteliyi, yarayışlıyı üretenin elinde bile bir dezavantaj olarak belirmekte. özellikle gıda ve ilaç sektöründe yeni bir buluşun devreye girişi, çok uzun yıllar süren çalışmalara, denemelere ve analizlere mal olarak sonuçlandırılmaya çalışılırken; son dönemlerde atlı kovalar gibi bir acelecilikle işler hallediliyor izlenimi verilmekte. Pek çok sektörde olduğu gibi, tarımsal uygulamalarda da doğruyla yanlış, bilime uygun olanla olmayan birbirine karışmış durumda. Herkesi ilgilendiren bir konu olarak, sağlıklı beslenme adına iddia edilen hangi metot ya da bilgiye tamamen inanmak mümkün ? Yakın geçmişte iyidir, bolca tüketilmelidir denen kaç besin bugün öcü listesine alınmış ya da yararsızdır denilen neler, bugün bir yanlışlık olmuş, meğer çok faydalı bir madde imiş diye yeniden gündeme taşınmakta. Gelişmiş ülkelerden yola çıkan bir çok tıbbi araştırma, günümüzde maalesef kafaları allak bullak etmiş durumda. İnsan neye inanacağını şaşırıyor. Transgenik yani genetik değişikliğe uğramış gıdalar konusu da bundan farklı değil. Zaten mazisi yeni bir uygulama olduğundan hakkında toplumun geneline mal olmuş fazlaca bir bilgi birikimi yok. Son derece teknik bir konu olması yanında, konu hakkında istenilen her türlü bilgiye kolayca ulaşılamaması, hatta bazı konuların sır olması, bu yeni dönem teknolojik gelişmenin ürkütücülüğünü ister istemez ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak; yanında olanlarla karşı olanların hemen hemen aynı miktarlarda olduğu bir alanda, ikna olmak oldukça zor. 10-12 yıl önceydi; bir dergideki kısa bir haber içinde ilk kez duymuştum transgenik kelimesini. Bilim adamları kot kumaşının üretimindeki boya masraflarından kaçınmak ve doğayı daha az kirletmek için, eskiden mavi renkli boyarmadde olarak kullanılan çivit otundan pamuk bitkisine gen transferi yapmışlardı. Tabii ki, bu örnek bugün için oldukça basit kalıyordu. Sonraları, tüm dünyada yılda 30 milyar dolar civarında zarara sebep olan yaprak bitine karşı, kardelen bitkisi çiçeklerinin salgıladığı lektin proteininin patatese aktarılarak yaprak bitlerinin kısırlaştırılmasının sağlandığını da okumuştum. Minicik haberlerin müjdelediği gelişmeler müthişti ve büyük zararlardan koruma sağlayıcıydı. Sempati duymamak mümkün değildi. Son 15 yılda çığ gibi büyüyen bir alan olarak transgenik ürünler konusu, birden yoğunluk kazanmaya başladı. Bir yandan cansiperane savunucuları vardı reklamını yapan, öte yandan da ateşli nutuklar atarak olumsuzluklarını sıralayanlar. Büyük çoğunluksa, içinde gerçekte neyle karşılaşacağını bilemediği bir elmaşekeri gibi elinde bulduğu bu yeniliğin tedirginliğini yaşıyordu. Bazı ürünlerde birkaç yıl içinde % 30-40lara ulaşan transgenik ürün üretimine ABD, Brezilya ve Arjantin gibi ülkeler sıcak bakarken, Avrupa ülkeleri ise bu konuya oldukça soğuk bakmakta ve hatta yasaklama bile getirmekte. Okuduklarımızın ürkütücülüğü daha ağır bastığından, bu tip ürünlerin yarayışlılığı ve gerekliliğine inanarak ikna olmak zordu. Bilimsel çevrelerdeki hassasiyetlerin giderek esnemelere uğraması da bu konudaki tedirginlikleri ve olumsuz görüşleri haklı bulma yönünde kitleleri etkilemekteydi. Meslek hayatını klasik ıslah teknikleriyle renklendiren bizler bir yana, okuduklarının etkisiyle toplumun bir çok kesimi de kararsızlığını öcü psikolojisi yardımıyla netleştirme durumundaydı. Bir gün, bu yeni uygulamayı kullanan bir büyük uluslararası firmanın yetkilileriyle tanışma fırsatım oldu. Bu konuyu bizlere de tanıtma ve sevdirme düşüncesiyle geldikleri toplantıda haliyle epeyce tartışma çıkmıştı. Biz gerçekleri öğrenmek ve ikna olmak istiyorduk, onlarsa söylediklerine hemen inanmamızı, teknolojik gelişmeler karşısında pes edip, bu karşı konulamaz güce körü körüne bile olsa hemen sempati beslememizi bekliyorlardı. Olacak iş değildi tabii ki, bilim bizi dogmatik fikirlerden, sınanıp denemeden iddialara kuru kuruya inanmaktan uzak tutmuyor muydu, o halde bol bol soracaktık, ikna etmek karşımızdakilere düşerdi. Ben de düşüncelerimi şöyle sıralamıştım; Tarihi gelişimi içinde normal ya da bugünkü hızımıza göre belki oldukça yavaş hızlarla ilerleyen tarımsal gelişimi, dedelerinizin bulduğu sentetik maddeler, örneğin kimyasal gübreler ve ilaçlar birden hızlandırmış, verim seviyelerinde inanılmaz artışlar sağlamışken, bugün onların torunları ekolojik tarım denen ve her türlü sunilikten uzak durup tekrar doğala dönen bir tarım politikasını gündeme getirmiştir. Aynı şey; babalarınızın hormonlarla yaptığı atılımın da bugün öcü pozisyonuna düşmüş olmasıyla bir kez daha ortada. Bizim mehter takımının adımları gibi, bilim dünyası da iki ileri bir geri gitmeye başladı son zamanlarda. Bir zorunluluk olarak ortaya konulan katkı maddelerinin zararlarını anlatan ne çok yazı okumaktayız. Her gün yeni bir iddia beslenme dünyamızı allak bullak eden bir bomba gibi kucağımıza düşüyor. O halde bunca acelecilik niye ? Niçin, hakkında pek çok olumsuz değerlendirmeler de bulunan bir bilimsel gelişmeyi, bu derece hızla yaymaya, hem de her yönüyle bilgilendirmeler yapmadan sunmaya çalışıyorsunuz ? Acaba, diğer örneklerde olduğu gibi, bir kuşak sonrasını bile beklemeden, kısa bir süre sonra yine aynı şey olur ve gündeme taşıdığınız iddialı uygulamaların verdiği zararlar ortaya konulursa, bundan vicdan azabı duymayacak mısınız ? Uzmanlar, aydan gelmişiz muamelesiyle yüzlerimize bakarak, transgenik uygulamalarının son derece güvenilir ve bilimsel olduğuna nasıl inanmadığımızın hayreti içerisinde, üstü kapalı bilgilerle bizleri ikna etmeye koyuldular. Bu inanılmaz gelişme, yakın zamanda tüm dünyayı kaplayacaktı, çok uzun seneler boyu süren klasik ıslah tekniklerinin yerini, daha ucuz, daha kolay ve daha hızlı bir teknik almaktaydı. Bizlerin şüpheyle karşılaması veya direnmesi boşunaydı. Zaten her toplumda böyle birkaç muhalif ses bulunurmuş havasında basit cevaplar vererek kalabalıkları ikna etmeye koyuldular. Doğru olabilir ama bunun yolu daha fazla bilgiyi, hem de tüm çıplaklığıyla ortaya koyup, şüpheleri gidermekten geçer.Bu nedenle sorular devam etti. Bu konunun hiç riski yok mu, insanlar rahat rahat bu tür ürünleri alıp yiyebilirler miydi ? Tabii efendim, ne demekti, zaten ABDde bile fast food zinciri içerisinde bu tür ürünler büyük miktarlarda tüketiliyordu. Peki, ne yediklerini bilerek mi tüketiyorlardı, yani sokaktaki insan yediği yiyeceğin paketi üzerinde bu ürünlerin açıklamasını okuyabiliyor muydu ? Bundan sonrasında tatmin edici bir şeyler duymak mümkün olmuyordu. Avrupalılar niye bu bilimsel gelişmelerden ikna olmayıp, bu metodun sağladıklarından yararlanmıyorlardı, yoksa onların o ünlü; çıkarlarına olan şeylerin peşine düşme hırsları körelmeye mi başlamıştı ? Cevap hazırdı; Deli dana hastalığından bu yana Avrupa piyasalarında yaşanan sıkıntılara karşı bu ülkelerin tepkisi, ABD malı transgenik ürünlerin gelişimini önlemek olmuştur. Buna yanlış demek mantıklı olmaz belki ama Avrupalı pek çok çevrenin sırf sağlık sebepleriyle bu yeni gelişmeye karşı çıktığı, toplantıları basıp, protestolar yaptığı da unutulmamalı. Yani, ticari kaygıların dışındaki bilimsel itirazlar da dikkate alınmalı aslında. Birlikte çalışabilir miydik teklifine, şimdilik gerek yok cevabını vermiştik. Zaten hedeflerimiz de çakışmıyor. Biz daha verimli ve kaliteli yeni çeşitler için uzun uğraşlar vermeyi göze alıyor ama sonuçta kimsenin kendisini risk altında hissetmeyeceği ürünleri afiyetle yemesini arzuluyorduk, onlarsa örneğin soyada yabancı ot ilaçlarına dayanıklı çeşitler geliştirerek, bol bol ilaç atımı yoluyla tertemiz (!) üretimler elde edip, dolaylı yoldan verimi yükseltmeyi öne sürüyorlardı ama ekolojik tarımın yaygınlaşmasına sempatik bakan beyinlerin, ilaç kullanımını teşvik eden bu tip uygulamalara sıcak bakması da mümkün olmuyordu. Kaldı ki, bizim gibi nüfusunun yarıya yakını tarım alanında çalışarak karın doyuran ülkelerde, her şeyi mekanize etmenin ve kimyasal yollarla büyük kolaylıklar sağlamanın bedeli, iş arayan yığınların sayısındaki hızlı artışlarla almak durumunda kalırdık. Olayın sosyal boyutu da önemliydi bizim önerilerimiz açısından. Bir ürünün risk taşıyıp taşımadığının sorumluluğu alıcıya değil satıcıya düşerdi, bu nedenle pazarlamacıların çok iyi bildiği gibi, doğru bilgilerle ikna edilmeye ihtiyaç var. Belki biraz da zamana. Bilim çevreleri, gerekli analizleri yapıp insanları yeterince bilgilendirmeden, olumlu görüşler belirtmeden, kraldan çok kralcı kesilenlerin abartılı tanıtımları ve güven aşılamaya çalışmalarından fazla etkilenilmeyecektir diye düşünüyorum. Hele, bu ve benzeri konularda olumsuz eleştiri getirenlerin hemen bilim dışı olmakla suçlanmasına çok bozuluyorum. üstünde son model bir cep telefonu taşıyan herhangi birinin hemen çok bilimsel bir kişilik olduğunu öne sürmek ne derece inandırıcıysa, yeni olan her şeyi körü körüne benimseyenleri de hemen bilim dostu olarak tanıtmak ya da eleştirenleri bilim düşmanı olarak tanımlamak da o derece haksızlıktır. Bilimin yolu, felsefesi belli oysa ki; şüpheyle karşıla, incele, dene, etraflıca bilgilen, yarar ve zararını net olarak belirle ve iddianı karşındakileri ikna ederek benimset. Biraz da sabırlı ol ! Bu sayıda işin biraz hikaye kısımlarını yazmak zorundaydım. Gelecek sayılarda, bu yeni gelişmeyle ilgili olarak ortaya konulan olumlu ve olumsuz görüşlerden bazı derlemeleri sunmaya çalışacağım. Belki bu satırlar kendi platformumuzda yararlı bir tartışmanın başlamasına da sebep olur. Herkesin eteğindeki taşı dökmesi, bizleri karşılıklı aydınlanmaya götürür. Daha çok bilgiden ne zarar gelecek ki ? Evhamlı yüreklerin dışında .....!





16

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

Bluesky24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır ! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır ! 16 Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır ! 4Geri dönüşü olmayan yol ayrımında transgenik ürünlere hayır !Genetiği değiştirilmiş (transgenik) ürünler üzerindeki tartışmalar durmak bilmiyor. Bir grup insan bizimki gibi ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:32 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.