Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| tibbi terimler sözlüğü tibbi terimler sözlüğü
A
Adesyon :Herhangi bir yara iyileşirken olduğu gibi iki yüzeyin birbirine yapışması.
Adrenal Bez : Böbreküstü bezi
Adrenalin: Epinefrin
Aerobik:Oksijeni gerektiren anlamındadır; örneğin aerobik egzersiz türüdür. Bkz. Arerobik.
Afazi :Beyinde oluşan bir hasar nedeniyle konuşma ya da konuşulanrı anlama yeteneğinin kaybolması.
Akut :Aniden başlayan ya da kısa süren hastalıkları tanımlamak için kullanılan terim; karşıt anlamlısı kronik.
-al : Bir kelimenin sonuna geldiğinde ile ilgili anlamını kazandıran takı
Albümin :Hayvansal ve bitkisel dokularda bulunan bir protein; İdrarda bulunması, bir böbrek hastalığının belirtisidir.
Aldosteron :Vücudun sodyum, klor ve potasyum elementlerini kullanmasını etkileyen, böbreküstü bezinden salgılanan bir hormon.
Alerjen :Alerjik reaksiyona yolaçan madde. Sık görülen alerjenler arasında hayvan tüyleri, toz böcekleri, polenler ve bazı yiyecekler bulunmaktadır.
Alerji :Vücudun herhangi bir maddeye karşı histamin ya da histamin benzeri maddeler salgılayarak gösterdiği reaksiyon. Belirtiler arasında vücutta kızarıklık, burun tıkanıklığı, astım ve bazen şok bulunmaktadır. Bkz. Histamin.
Alveol :Akciğerlerde gaz alışverişinin yapıldığı mikroskopik hava kesecikleri.
Amanita mantarı :En zehirli mantar grubu.
Amino asit :Vücutta protein yapımı için gereklik olan azotlu bileşik. Vücudumuz birçok amino asit üretir; ancak ürettiği asansiyel amino asitler diyetle atılmalıdır.
Amnezi :Bellek kaybı.
Amnion sıvısı :Rahimde cenini çevreleyen koruyucu sıvı.
Ampütasyon :Kol veya bacağın ya da vücudun herhangi bir bölümünün kesilip çıkarılması.
Anaerobik :Oksijensiz ortamda yaşayabilen (bazı bakteriler gibi).Oksijen tüketimini artırmayan egzersiz türü.
Anafilaksi :Ani ve bazen öldürücü olabilen alerjik aşırı duyarlılık reaksiyonu. Belirtileri arasında nefes alma güçlüğü, şok, üretiker, konvülsiyonlar ve koma bulunmaktadır.
Anrojen :Testosteron ve andosteron gibi erkek cinsiyet özelliklerini oluşturmaktan sorumlu bir hormon. Erkekde tetislerde üretilir; kadınlarda da düşük miktarda bulunmaktadır.
Anemi :Kanda alyuvarların sayının azalması ve hemoglobin değerinin düşmesi ile belirlğin durun; kansızlık.
Anestezi :Bazen bilinç kaybının da eşlik ettiği tam ya da kısmi duru kaybı. Lokal anestezi ilaçların enjeksiyon yoluyla ya da herhangi bir yüzey üzerine uygulanmasıyla yapılır. Bilinç kaybının da olduğu genel anestezi ilaçların solunum yoluna ya da kas veya damar içine verilmesiye yapılır.
Anevrizma :Birkan damarının (genellikle atardamar)kese şeklinde bir yapı oluşturacak şekilde bölgesel olarak şişmesi ya da dışarı doğru çıkıntı yapması.
Anjina pektoris :Kalbi besleyen damarlara geçici olarak yetersiz kan gitmesine bağlı, nöbetler halende görülen göğüs ağrısı.
Anjiyoödem :Mukozalarda, deri altındaki dokularda ya da bir iç organda alerjik şişme.
Antidot :Bir zehirin etkilerini ortadan kaldıran madde.
Antijen :Vücutta antikor oluşmasına neden olan yabancı madde.
Antikor :Antijen olarak bilinen yabancı maddelere karşı koyan ya da onları yokeden bağışıklık sisteminin proteini
Anüs :Rektumun dışarıya açıldığı delik, makat.
Aort :Vücuttaki en büyük atardamar; kalbin sol karıncığındaki kan, aort yoluyla bütün vücuda dağılır.
Anoreksi :çoğu kez depresyon, ateşli hastalık, yayılmış bir kanser ya da alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı sonucu ortaya çıkan iştah kaybı.
Aplazi :Bir organ ya da dokunun doğuştan olmaması.
Apne :Solunumun geçici olarak durması.
Apse :Herhangi bir organ veya dokuda bakteriyel enfeksiyon sonucu oluşan içi cerahat dolu şişik.
Areola :Memebaşını çevreleyen koyu renkli halka şeklinde bölge.
Aritmi [img]/images/smilies/biggrin.gif[/img]üzensiz kalp atımı.
Arter : Kanı, kalpten diğer dokulara taşıyan kan damarı, atardamar.
Arteriol :Büyük atardamarları kılcal damarlara bağlayan küçük atardamar.
Arterioskleroz :Atardamar duvarlarının sertleştiği ve kalınlaştığı durum; bazen kan dolaşımının bozulmasına neden olur.
Artroplasti : Bir eklemin cerrahi yolla yenilenmesi ya da onarılması.
Asemptomatik : Belirti vermeyen.
Asfiksi :Boğulma
Aspirasyon : Boğulma esnasında suyun, kusma esnasında da mide içeriğinin akciğerlere kaçması ya da burun, boğaz veya akciğerler gibi vücut boşluklarından sıvıların emilerek boşatılması.
Astım : Hava yollarının şişmesi ile karakterize durum; hırıltılı solunum, öksürme ve nefes darlığına neden olur.
Aşı : Bağışıklık oluşturmak için vücuda verilen zayıflatılmış ya da öldürülmüş belirli bir hastalığa özgü bakteri ya da virüs; bu şekilde kazanılan bağışıklığa, aktif bağışıklık denir.
Aşılama : Belirli bir hastalığa karşı bağışıklık oluşturmak için aşı enjeksiyonu yapılması.
Ataksi : İstemli kas hareketlerinin birbirleriyle uyumsuzluğu.
Ateroskleroz : Atardamarların iç yüzünü örten tabakada yağ plaklarının birikmesi. Damar sertliğine yolaçar ve damarı daraltır.
Atrezi : Vücuttaki bir kanalın doğuştan kapalı olması.
Atrium : Boşluk, oda, kalp kulakçığı.
Atrofi : Bir hastalık ya da kullanmaya bağlı olarak bir doku veya organın küçülmesi.
Aura : Bir migren ya da konvülsiyon nöbetinin ortaya çıkacağını önceden gösteren belirti.
B
Bağımlılık : Bir maddeya (özellikle alkol ya da uyuşturucular) fiziksel ya da ruhsal olarak aşırı düşkünlük. Genellikle bağımlı olunan madde giderek daha yüksek dozlarda alınır.
Bakteri : Bazıları hastalığa neden olan, bazıları da biyolojik süreçlere yararlı olan tek hücreli mikroorganizmalar.
Benign : İyi huylu ; Zararsız; İlerleyici ya da tekrarlayıcı olmayan; selim.
Beyin Sapı : Beyin yarımkürelerini omuriliğe bağlayan beyin bölümü.
B Hücresi : Enfeksiyonlara karşı antikorlar üreterek bağışıklık sisteminin bir parçası olan kemik iliği lenfositleri.
Bilirubin : Hemoğlobin yıkımı sonucu oluşan turuncu ya da sarı safra pigmenti.
Biofeedback : Kişiye kalp hızı, kan basıncı, deri sıcaklığı ve kas gerginliği gibi otonom reaksiyonları nasıl kontrol edeceğini öğreten davranış eğitimi proğramı.
Böbreküstü bezleri : Epinefrin, norepinefrin ve kortikosteroid hormonları üreten iç salgı bezin.
Bronş : Nefes borusunu akciğerlere bağlayan solunum yolu.
Bronşiol : Bronştan ayırılan daha küçük dallardan herbiri.
Bursa : Eklem ya da kemik çıkıntıları çevresinde bulunan içi sıvı dolu kese; hareket sırasında kemik ile deri ve kemik ile tendon arasındaki sürtünmeyi azaltır.
C
Camsı cisim : Göz içinde bulunan pelte kıvamında saydam sıvı
D
Dehidratasyon : Vücuttan aşırı sıvı kaybı.
Dekstroz (Glikoz) : Kanda bulanan basit bir şeker; meyva bitki ve balda da bulunur.
Delirium : Bazen konuşma bozukluğu ve çoğu kez halüsinasyonların eşlik ettiği genellikle geçice zihin bulanıklığı.
Delüzyon : Kişiyi doğru olmadığına ikna etmekte güçlük çekilen yanlış düşünce ya da inanç; kuruntu.
Demans : Organik nedenlere bağlı olarak zihinsel yeteneklerde bozukuk; bunama
Dentin : Diş minesinin altında bulanan pulpayı (dişözü)saran diş dokusu.
Deoksiribonükleik Asit (DNA) : Hücre çekirdiğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan madde.
Depresyon : Aşırı mutsuzluk ve hayal kırıklığı duygusu. Bulgular arasında iştah kaybı, uyku bozukluğu ve halsizlik de bulunabilir
Dermatit : çoğu kez kaşınma ve kızarmaya karakterize deri iltihabı.
Dermis : Epidermisin altındaki deri tabakası.
Detosifikasyon : Alkol gibi bir maddenin vücuttan temizlenme süreci.
Diabetes Mellitus : Yüksek kan glikoz düzeyiyle karakterize hastalık; şeker hastalığı. DM nin nedeni pankresın yeterince insülin etkisine direnç göstermemesi olabilir.
Diafragma : Karın ile göğsü birbirinden ayırın kas.
Diyaliz : özellikle böbrek yetmezliğinde veya aşırı dozda bir madde alındığında kullanılan, kandan artık maddeleri ve toksinleri temizleme tekniği.
Diyastol : Kalbin gevşeme devresi.
Dilatasyon : Bir atardamar ya da göz bebeği gibi bir organ ya da kanalın genişlemesi ya da açılması.
Dislokasyon : çıkık.
Displazi : Anormal doku gelişimi.
Duodenum : İncebağırsağın mideyle birleşen bölümü, oniki parmak bağırsağı.
Duramater : Omurilik ve beyni örten dış zar.
Düşük : Embryonun gibiliğin 20. haftasından önce rahim dışına atılması. Abortus.E
Efüzyon : Dokuuların arasında ya da vücut boşluklarında sıvı birikimi.
Ejekülasyon : Orgazm esnasında erkeğin menisinin boşalması.
Ekto- : Dışında anlamındaki ön ek.
Ektopik : Anormal yerleşim, döllenmiş yumurtanın fallop tüpünde yerleşdiği gibi
Embolizm : Kan damarlarının bir kan pıhtısı, hava kabarcığı, yağ birikimi ya da diğer bir yabancı maddeyle tıkanması.
Embriyo : Döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesinden ikinci ayın sonuna kadan geçen dönemdeki rahim içindeki insan organizması.
Emetik : Kusmayı uyaran madde.
Empotans : İktidarsızlık.
En- Endo- : İçinde anlamındaki ön ek.
Endokard : Kalbin iç yüzünü ve kalp kapakçıklarının üzerini örten zar.
Endoskop : Herhangi bir organ veya vücut boşluğuna muayene amacıyla sokulan ucu ışıklı alet.
Enfarkt : Dokuyu besleyen kan damarlarının tıkanması sonucu ölen doku bölgesi.
Enfeksiyon : Vücudun ya da bir bölümünün bakteri veya virüs gibi bir mikroorganizma tarafından istila eldilği durum
Enfeksiyöz : Bulaşıcı.
Enflamasyon : Enfeksiyon, darbe ya da tahriş sonucu vücutta oluşan reaksiyon; iltihap; yangi. Sonuçta şişme, ağrı, sıcaklık ve kızarıklık oluşur.
Enzim : Kimyasal reaksiyonlarda katalizör görevi yapan ve sindirim sıvılarında ve hücre içinde bulunan kompleks bir protein.
Epiderm : Derinin en dış tabakası.
Epikard : Kalp kasını koruyan ince dış zar.
Epiglot : Yutma esnasında gırtlağı kapatan kıkırdak kapakçık.
Epilepsi : Sara.
Epinefrin ve Norepienfrin : Kalp atım hızını ve kan basıncını artıran ve diğer vücut işlevlerini de etkileyen doğal hormonlar.
Eresiyon : Penisin şişmesi ve sertleşmesi.
Eritem : Deri altındaki kılcal damarların genişlemesine bağlı olarak deride kızarmış alan.
Eritrosit : Kırmızı kan hücresi; alyuvar.
Etanol : Tahıldan elde edilen alkol.F
Fallop tüpü : Yumurtayı yumurtalıktan rahime taşıyan, rahimin her iki tarafında bulunan iki tüpten herbiri.
G
Gama globülin : Enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı oan, kanda bulunan bir protein.
Ganglion : Sinir hücrelerinin bir araya gelmesiyle oluşan sinir dokuusu oluşumu. Ayrıca, tendon (kiriş) kılıfında oluşan kistik bir tümör.
Gastrit : Mide ile ilgili
Gastrointestinal yol : Mide ve bağırsaklar.
Gen : Belirli bir özemlliğin daha sonraki kuşaklara geçmesinden sorukmlu, kromozom içindeki yapı.
Genital Organlar : üreme organları.
Geriatri : Yaşlanmayla ilişkili sorunlar konusunda uzmanlaşmış tıp dalı.
Glikojen : Şekerin(glikoz) karaciğerde depolanmış şekli.
Glikoz : Kan şekeri, dekstroz olarak da bilinir.
Globülin : Antikorların yapıldığı, kanda bulunan bir protein grubu.
Glomerül : Kandaki artık maddelerin süzülmesinden sorumlu olan, böbreklerdeki küçük kan damarların.
Grand mal : Bilinç kaybının eşlik ettiği genel konvülsiyon tipi.
Granülosit : Kemikliğinde yapılan ve granüler içeren akyuvarlar (lökositler).
Guatr : Tiroid bezinin büyümesi ile karakterize hastalık.
Glukagon : Karaciğerde depolanmış şekerin (glikojen) kana geçmesini sağlayan pankreas hormonu.
Glukagon :Karaciğerde depolanmış şekerin (glikojen) kana geçmesini sağlayan pankreas hormonu.
H
Halitozis : Nefesin kötü kokması.
Halüsinasyon : Gerçekte varolmayan bir şeyi görme, işitme veya kokusunu alma, yalancı algılamab.
Hemanjiom : Genişlemiş kan damarlarının iyi huylu türmörü.
Hematemez : Kan kusma.
Hematom : Bir kan damarının yaralanmasına bağlı olarak deri altında ya da bir organda kan toplanması nedeniyle oluşan şişlik.
Hematüri : İdrarda kan bulunması.
Hemipleji : Vücudun bir tarafının felci.
Hemodiyaliz : Kandaki artık maddelerin mekanik yolla uzuklaştırılması.
Hemoglobin : Alyuvarlarda bulunan ve demir içeren kırmızı renkli bir protein. Hemoglobin vücut dokularına oksijen taşıma ve bu dokulardan karbondioksiti uzaklaştırma işlevi görür.
Hemoptizi : Akciğerler veya solunum yollarından öksürme ya da tükürmeyle kan gelmesi, Kan tükürme.
Hemoraji : Kan damarının zedelenmesi nedeniyle ortaya çıkan bol kanama (iç ya da dış kanama).
Himoroid : Anüs çevresinde ya da içinde genişlemiş venleri meydana getirdiği meme şeklinde oluşum, basur.
Hepatik : Karaciğerlerle ilgili. Karaciğere ait.
Heredite : Kalıtsal özelliklerin anne babadan çocuğa geçmesi, soyaçekim.
Herni : Bir organın ya da organın bir bölümünün çevresindeki dokulara doğru çıkıntı yapması, fıtık.
Hıçkırık : Diafragmanın istemsiz kasılması sonucu glositin aniden kapanması ile oluşan soluk alış sesi.
Himen : Vajina ağzının kısmen kapatan zar, kızlık zarı.
Hiper- : Aşırı ya da artmış anlamındaki ön ek.
Hiperglisemi : Kanda aşırı miktarda şeker (glikoz) bulunması.
Hiperplazi : Bir organ veya dokunun hücre sayınındaki artış nedeniyle büyümesi.
Hipertansiyon : Yüksek kan basıncı.
Hipo- : Az ya da yetersiz anlamındaki ön ek.
Hipofiz : Büyümeyi, vücut işlevlerini ve üremeyi kontrol etmeye yardımcı olan bir dizi horman üreten iç salgı bezi.
Hipoglisemi : Kandaki şekerin(glikoz) normal değerin altına düşmesi.
Hipotalamus : Beyinin bir bölümü, iştah, uyku ve vücut ısısı gibi işlevlerden kısmen sorumludur.
Hiportansiyon : Düşük kan basıncı.
Histamin : Vücut dokularında bulunan kimyasal bir madde. Midedeki sindirim sıvılarını uyarır. Yabancı bir maddeye karşı vücudun gösterdiği allerjik reaksiyonlarda etkin bir rol oynar. Etkilenen bölge şişer ve sonuçta ürtiker, astım ve saman nezlesi oluşabilir.
Hormon : İç salgı bezlerininh salgılandığı madde. Kan dolaşımıyla bütün vücuda yayılır ve çeşitli vücut fonksiyonlarını düzenler.
İ
İatrojenik hastalık : Doktor tedavisinin veya ameliyatın yan etkisi olarak ortaya çıkan hastalık.
İdyopatik : Açıklanamayan bir hastalık ya da durumla ilgili.
İleum : İncebağırsağın alt bölümü.
İlium : Kalça kemiğinin üst bölümü.
İmmünite :Bir enfeksiyon hastalığına veya herhangi bir vücut içi veya dışı etkene karşı dirençli olma durumu, bağışıklık
İmmünizasyon : Bağışıklık oluşturmak için vücuda çok az miktarda antijen verilmesi,bağışıklama.
İmmünoglobülin : Antikor olarak işlev görebilen bir protein.
İmmün sistem : Bağışıklık sistemi.
İnfertilite : Kısırlık. çocuk sahibi olma yeteneğinin azalığı veya yokluğu, bazı vakalardatedavi ile düzeltilebilir.
İnsizyon : Kesi. Bistüri ile yapılan kesi.
İnsomnia : Uyuyamama durumu.
İnsülin : Kandaki şeker (glikoz) miktarını düzenleyen pankreas hormonu.
İntrakranial :Kafa içi.
İntravenöz (İV) : Bir toplardamarın içinde ya da içine
İntrensek faktör : Mide sıvısında bulunan ve B12 vitaminin emilmesini sağlaşan madde.
İris : Gözbebeğinin çevresindeki yuvarlar, renkli zar, retinaya ulaşan ışık miktarını kontrol eder.
İskem : Belli bir bölgede kan akımının kesilmesi nedeniyle oluşan bölgesel, geçici kansızlık. çoğu kez spazm ya da ateroskleroz nedeniyle atardamarda tıkanma sonucu ortaya çıkar.
-itis : İltihap anlamındaki son ek.
J
Jejunum : İncebağırsağın duedonum ve ileum arasındaki bölümü.
K
Kalkülüs : Kalkül. Taş. Dişler üzerinde ya da vücudun çeşitli bölgelerinde biriken, taşa benziyen mineral tuzları.
Kalori (cal) : 1 gram sulun sıcaklığını 1 C artırmak için gerekli olan ısı miktarı
Kalf üfürümü : Normal kalp seslerine ek olarak duyulan bir ses. Bu ses önemsiz olabileceği gibi, bir kalp hastalığının da belirtisi olabilir.
Kalsitonin : Troid bezi tarafından üretilen, vücuttaki kasiyum miktarını etkileyen hormon.
Kangren : Gangren. Vücut dokusunun ölmesi. Genellikle bölgeye kan gelmemesi sonucu oluşur. Doku büzüşür ve siyahlaşır.
Kanser : Kötü huylu tümör.
Kapiller : Kılcal damar.
Karbonhidrat : Nişasta ya da şekerlerden oluşmuş bir grup bileşik; başlıca ekmek , tahıl, mevya ve sebzelerde bulunur.
Kadiyak : Kalple ilgili.
Kardiyopulmoner : Kalp ve akciğerle ilgili.
Kaldiyopulmoner resüsitasyon (CPR) : Bilincini kaybetmişm, kalbi ve solunumu durmuş bir kişiye uygulanan canlandırma tekniği.
Kardiyovasküler : Kalp ve kan damarlarıyla ilgili.
Karsinojen : Kansere neden olan madde.
Kaşeksi : Kronik bir hastalık esnasında görülen ileri derecede zayıflama.
Katarakt : Göz merceğinin, görmeyi engelleyecek biçimde saydamlağını kaybetmesi; göze perde inmesi.
Keloid : Kendiliğinden oluşan, ameliyat ya da yaralanma sonrası oluşan nedbe dokusu.
Kemik iliği : Kemik boşluğu içinde bulunan, kan hücrelerini oluşturan yumuşak madde.
Kemoterapi : Hastalığa neden olan organizmalar ya da hasta hücreler üzerine doğrudan etkili kimyasal maddelerin kullanıldığı tedavi; kansar tadavisinde yaygın olarak kullanırlır.
Keratin : Saç, tırnak ve derinin dış tabakasında bulunan protein.
Ketosidoz : İnsüline bağımlı şeker hastalığının bazen öldürücü olabilen komplikasyonu; İnsülin çok az olmasından kanaklanır ve bilinç kaybına neden olabilir.
Kifoz : Kamburluk. Nedeni osteorartrit ya da romatoid, raşitizm, kompresyon kırığı gibi duurumlar ya da doğuştan bir anormallik olabilir.
Kist : İçi sıvı dolu kese
Kistik : Kist yapısında
Klitoris : Kadınlarda erektil, küçük, dış genital organ
Klodikasyon : Egzersiz sırasında yetersiz kan gelemesi sonucu daldırda ortaya çıkan spazm.
Koitus : Cinsel birleşme
Kohlea : İç kulakta duyma repeptörlerinin bulunduğu salyangoz şeklindeki tüp, kulak salyangozu.
Kolesterol : Kan yağı. Karaciğerlerde üretilen ve kan, beyin, karaciğer, safra ile kan damarmarının duvarlarında bulunan yağ benzeri maddeb Cinsiyet hormonlarının yapımında önemli bir yer tutar. Hayvansal gıdalarda bulunur. Uzun bir süre aşırı miktarda alındığında kalp hastalıklarına katkıda bulunduğu düşünülmektedirb.
Kolik : Ortasında boşluk veya kanıl bulunan bir organ aniden oluşan kasılmanın neden olduğu kıvrandırıcı ve şiddetli ağrı.
Kollajen : Deri, kemik ligamentleri ve kıkırdak gibi bağ dokularında bulunan fibröz protein.
Kolon : Kalınbağırsak
Kolorektal : Kolon ve rektumla ilgili.
Kolostrum : İlk süt. Gebeliğin dördüncü ayından itibaren memelerden salgılanan ve doğumdan sonra 2-3 gün daha devam ederek yerini gerçek süte bırakan sarımtırak beyaz sıvı. İçinde bulanan antikorlar bebek için oldukça yararlıdır.
Koma : Bir hastalık ya da kaza sonucu ortaya çıkan derin bilinçsizlik durumu.
Konjenital : Doğduğunda bebekte varolan bir durumu, özellikle bir anormalliği, tarif etmek için kullanılan terim, doğuştan
Konjesyon : Göz kapakları ile göz küresinin ön yüzünü (kornea dışında) örten şeffaf zar.
Konstipasyon : Kabızlık
Kontrast madde : X ışınlarını geçirmeyen sıvı bir madde(boya). Normal röntgende görülmeyen vücut yapılarını görüntülemek için sindirim sistemi, damar içi ya da omuriliğin çevresini saran sıvı dolu boşluğu verilir.
Kontüzyon : Ezik, çürük. Ezilme.
Konvülsiyon : Genellikle bilinc kaybı ve istemli kasların tümü ya da bazılarında şiddetli ritmik kasılmalarla karakterize ani bir atak; nöbet. Daha çok sara hastalığının bir belirtisidir.
Kornea : Gözün saydam tabakası.
Koroid : Gözün sklera (göz akı) ve retina tabakası arasında bulunan zar; damar tabaka. İris ve kirpiksi cisimle birlikte uveayı oluşturur.
Koroner : Kalp kasını besleyen damarlar veya bu damarları ilgilendiren
Kreatinin : Kan ve idrarın protein olmayan bileşnlerinden birib Böbrek yetmezliği olan hastalırın kanında yüksek miktarda bulunur.
Kromozom : Hücre çekirdeğinde genetik bilgiyi taşıyan çubuk biçimindeki 46 oluşumdan her biri.
Kronik : Süregen. Uzun süren hastalıkları tarif etmek için kullanılan terim.
Kuadripleji : Her iki kol ve bacağı tutan felç.
Kürtaj : Rahim gibi için boş bir organın kazınarak temizlenmesi; bebeğin tahliye edilmesi, bebeğin anne karnından hayatına son vermek suretiyle çıkartılması
L
Labirent : İç kulağın dengeden sorumlu bölümü.
Lakrimal bez : Gözyaşı bezi.
Laktasyon : Memelerde süt oluşma ve salgılanma süreci.
Laktoz : Sütte doğa olarak bulunan şeker.
Larinks :Gırtlak. Gırtlak, ses telleri, bunları çevreleyen kıkırdak yapılar ve sesin oluşumuna yardımcı olan kas ve bağlardan oluşan bölge.
Lesarasyon :Yırtılma, doku yırtılması.
Lenf : Akkan damarlarında dolaşan berrak sıvı.
Lenf bezi : Vücudu bakteriler ya da diğer organizmalardan koruyyan lenfosit ve monositleri üreten, vücudun her yanına dağılmış küçük (büyüklükleri topluiğne başından zeytin büşüklüğüne kadar değişir), yuvarlak bezler.
Lenfosit : Lenf bezlerine üretilerek kan ve lenf damarlarıyla tüm vücuda yayılan ve vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan bir tür akyuvar.
Lens : Göz merceği.
Lezyon : Patolojik değişiklikler gösteren doku bölgesi.
Libido : Cinsel dürtü.
Ligament : Bir kemiği diğer bir kemiğe bağlayan, şerit ya da kordon şeklindeki güçlü fibröz bağ doku.
Lipid : Kanda bulunan, kolesterol gibi yağ ya da yağ benzeri maddeleri tanımlamak için kullanılan terim
Liposuction : Bir araçla deri altındaki yağ birikimlerinin emilerek alınması
Lityazis : Herhangi bir organ veya kanalda taş oluşması ( safra yada böbrek taşları gibi). Lithiasis. Taş.
Lokalize :Belirli bir alanla sınırlı.
Lomber : Belle ilgili. Bele ait.
Lordoz : Omurganın alt kısmının öne doğru bombeleşmesi.
Lökosit : Enfeksiyonlarla mücadele eden beyaz kan hücreleri, akyuvar.
M
Makrofaj : Bütün vücut (özellikle karaciğerde) bulunan, yaşlanmış alyuvarları yok etme yeteniği olan hücreler; bağışıklık yanıtında da önemlidirler.
Maksilla : üst çene. üst çene kemiği.
Malign : öldürücü, kötü huylu, habis; bu terim, büyümesi ve yayılması(metastaz) kontrol eddilmeyen kanserli tümörleri tanımlamak için kullanılmaktıdır.
Malabsorpsiyon : Yeterli seviyede emilimin olamaması. Sağlıksız beslenme ya da besinlerin sindirim ve dağılmında bozukluk sonucu ortaya çıkan yetersiz beslenme.
Mandibula : Alt çene. Alt çene kemiği.
Mani : çoğu kez aktivite artışının eşlik ettiği aşırı neşe ve heyacanla karakterive ruhsal bozukluk.
Maserasyon : Dokunun uzun süre sıvı içinda kalması nedeniyle yumuşaması.
Medulla : Bir organ, bez ya da kemiğin merkezi.
Melamin : Saç, deri ve gözün damar tabakasının rengini veren pigment.
Membran : Zar. Organ yada dokuları örten veya ayıran ince yumuşak tabaka.
Menenjit : Meninks
iltihabı.
Meniks : Omuriliği örten üç zardan her biri.
Menopoz : Cinsel olgunluk döneminin takiben bir kadının adetten kesilmesi.
Menstruasyon : Adet görme. Kadınların aybaşı hali.
Metabolizma : Vücuda giden gıda daha maddelerinin özemsenmesi, bunlardan enerji üretilmesi ve artıkların oluşturulması süreci.
Metastaz : Yayılım. Herhangi bir hastalığın bir organdan diğerlerine yayılması, genellikle hücrelerin doğrudan (kanserdeki gibi) bakterilerin lenf ya da kan dolaşımı yoluyla yayılması.
Mezenter : İnce bağırsakları karın duvarının arka bölümüne bağlayan ve ince bağırsakları besleyen damarları içeren periton kıvrımı.
Mikrop : Pek çoğu hastalığa yol açan virüs, bakteriler gibi gözle görülemeyecek kadar küçük organizmalar.
Miksiyon :İdrar yapmak. Bevletmek.
Miosis : Gözbebeğinin aşırı küçülmesi. Genellikle bir hastalığın belirtisidir.
Mitoz : Hücrelerin, çekirdeğindeki kromozom sayısı azalmaksızın ikiye bölünmesi
Mitral kapak : Sol kulakçıktan gelen temiz karı sol karıncığa geçiren ve geri dönmesini önleyen kalp kapağı.
Mono- : Tek anlamanı gelen ön ek.
Motilite : Hareket etme yeteneği
Mukoza : Burun, ağız ve gözler gibi havayla temas eden boşlukların ya da kanalların iç yüzünü örten ince zar.
Myalji : Kas ağrısı ya da hassasiyeti.
Myokard : Kalp kası.
Myokard enfarktüsü (MI) :Kalp kirizi
Myopati : Kas hastalığı
N
Netal : Doğum hali.
Nefrit : Böbrek iltihabı.
Nefron : Böbrekte kanı artı maddelerden temizleyen ve idarı meydana gelitiren oluşum.
Neonatal : Yenidoğan. Doğumdan sonra 6. haftaya kadar olan dönemle ilgili.
Nevralji :Sinir seyri boyunca hissedilen şiddetli ağrı.
Nodül : Küçük yuvarlak yapıda oluşum
Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar (NSAID) : İltihabı azaltmak için kullanılan, kortizon kökenli olmayan ilaçlar.
Nöron : Sinir hücresi.
Nöropati : Sinir hastalığı.
Nörotrünsmitter : Sinir hücrelerinde bulunan, beyin ve sinir sisteminde mesajların iletilmesini sağlayan kimyasal madde.
O
Obesite : Şişmanlık, kilonun olması gerekenden % 20 daha fazla olması.
Oküler : Gözle ilgili.
-oma : Genelde iyi huylu tümörü ifade eden son ek.
Onkojen : Normal hücrelerinde bulunan ve kanser oluşturan virüslerle karşılaştığında tümör gelişmesine yol açabilen etmen
Optik Sinir : Işık uyarılarını retinadan, bu uyarıların yorumlandığı beyne taşıyan sinir, görme sinir.
Orbita : Göz çukuru.
-osis : Hastalıkli bir durumu ifade eden Latince son ek.
Osteopati : Kemik hastalığı.
Osseöz : Kemikle ilğili.
Otoimmün yanıt : Vücudun, kendi dokularını yabancı bir madde olarak algılayıp, bunlara karşı antikor oluşturarak gösterdiği reaksiyon.
Otonom sinir sistemi : Vücudun istemsiz işlevlerini düzenleyen sinir sistemi bölümü.
Otopsi : ölümden sonda vücudun, doku ve organların vücut kesilerek incelenmesi.
Over : Kadında yumurta üreten ve östrojen ve progesteron salgılayan üreme organı, yumurtalık.
Ovulasyon : Adet döneminin yaklaşık 14. gününde yumurtalıktan bir yumurta atılması.
Ovum : Yumurta
ö
ödem : Aşırı sıvı topanmasına bağlı doku şişmesi.
P
Palpitasyon :Kalp çarpıntısı.
Papilla : Meme başı benzeri çıkıntı.
Paralizi : Vücudun bir bölümünün hareket yeteneğinin tamamen ya da kısmen kaybolması, felç.
Paranoya : Yetersiz kuruntu ve kuşkularla karakterize ruhsal bozukluk.
Prapleji : Belin altında duyu ve hareket kaybı.
Paratiroid :Kan kalsiyum düzeyini kontrol eden, tiroide yapışık iç salgı bezi.
Parazit : Başka bir organizma üzerinde ya da içinde yaşayan organizma , asalak
Patella : Diz kapağı
Patojen : Hastalığa yol açan mikroorganizma vb etmen.
Patoloji : Hastalıkların doku ve organlarda meydana getirdiği yapısal ve işlevsel değişiklikleri inceleyen tıp dalı.
Patolojik : Normal yapısı kaybolmuş
Pelvis : Omurga ve bacakları birleştiren leğen şeklindeki kemik yapı. Leğen kemiği. Böbrek için kullanıldığında: Havuzcuk.
Penis : Erkeklerin boşaltın ve çiftleşme organı. Kamış.
Pepsin : Midedeki sindirim sıvılarının başlıca enzimi.
Peptik : Sindirim ya da pepsin enzimleriyle ilgili.
Perforasyon [img]/images/smilies/biggrin.gif[/img]elinme
Perikard : Kalbi saran dış zar.
Perine : Kadınlarda vulva ile anüs, erkeklerde skrotum ile anüs arasındaki dış bölge.
Peristaltizm : özellikle sindirim sistemindeki kasların dalgalı hareketleri.
Periton : Karın boşluğunu örten zar.
Peritonit : Periton iltihabı ya da enfeksiyonu.
Pernisiyöz : Yıkıcı, bazen öldürücü.
Pernisiyöz anemi : İncebağırsaklardan B12 vitaminin emilememesinin neden olduğu bir anemi türü.
Peteşi : Toplu iğne başı büyüklüğünde deni altı kanaması.
Petit mal epilepsi : Bilincin kısa süre kesintiye uğraması ile karakterize nöbetler halinde seyreden hafif sara hastalığı.
Pigment : Bir dokuya rengini veren madde.
Pilor : Midenin duedonuma açılan alt bölgesi.
Pireksi : Ateş
Plesebo : Psikolojik etkileri nedeniyle ya da bir klinik araştırma amacıyla verilen ilaç olmayan madde.
Plesenta : Eş. Bebek eşi. Gebelik sırasında rahim içinde bebeğin beslenmesini ve artık madelediin uzaklaştırılmasını sağlayan süngersi doku. Doğumdan sonra atılır.
Plazma : Kan ve lenfin sıvı bölümü.
Plevra : Her iki akciğeri ve göğüs boşluğunu örten zar. Pleura
Poli- : çok, normalden fazla anlamındaki en ek.
Polip : Burun, rahim ve kalınbağırsaklarda bulunan, çoğu kez bir sapı olan genellikle selim tümör.
Postoportum : Doğum sonrası. Doğumdan sonraki dönemli ilgili.
Profilaksi : Koruma. Belirli kuralları izleyerek ya da özel önlemler alarak hastalığın oluşmasını veya yayılmasını önleme.
Progesteron : Diğer işlevlerinin yanısıra, döllenmeden önce rahim içini döşeyen tabakanın kalınlaşmasından sorumlu kadın cinsiyet hormonu.
Prolaktin : Memede süt üretimini uyaran hipofiz hormonu.
Prostat : Erkeklerde mesanenin altında yer alan ve meninin kayganlaşmasına yarayan mezi sıvısının üretildiği bez.
Prostoglandin : Bir çok organı etkileyen ve vücutta yaygın olarak bulunan çok aktip bir grup madde. Bazı prostoğlandinler doğum esnasından rahimin kasılmasını sağlar.
Protein : Aminoasitlerden oluşan birçok karmaşık azotlu bileşitten biri; büyüme ve doku onarımı için gereklidir.
Protez : Takma organ. Yapay organ yada uzuv (kol, bacak, vs).
Protrombin : Pıhtılaşma sürecinin bir basamağı olan trombinin oluşumu için kalsiyum tuzlarıyla etkileşim içine giden, kan dolaşımında bunan kimyasal bir madde.
Pruritus : Şiddetli kaşınma.
Psikojenik : Ruhsal durumla ilgili
Psikosomatik : Ruhsal durum ile vücut arasındaki ilişkiyle ilgili. Psikosomatik hastalıklar, ruhsal faktörlerin ortaya çıkardığı ya da şiddetlindirği hastalıklardır.
Psitos : Gercekte olan bağın kaybı ile karakterize ruhsal bozukluk. çoğu kez delüzyon ve halüsinasyonlar da vardır.
Puberte :Buluğ çağı; kızlarda genelikle 9 ile 16 yaş, erkeklerde 13 ila 15 yaşları arasındaki dönem.
Pulmoner : Akciğer ile ilgili
Pürülan : Cerahat içeren ya da oluşturan.
R
Radyoterapi : Işın tedavisi. X ışınları, radyum, ultraviyole ışınları gibi radyoaktif ışınlar kullanılarak yapılan tedavi.
Radius : önkol kemiği
Reflü : Ters yönde akış. Geri kaçma.
Rektum : Kalınbağırsağın anüse en yakın bölümü.
REM uykusu : Hızlı göz hareketklerinin oldğu ve rüyaların görüldüğü uyku dönemi.
Renal : Böbrekle ilgili.
Respirasyon : Solunum.
Retina : Gözün arka bölümünde koni ve çomak hücrelerden oluşan, ışığa duyarlı tabaka, sinir uyarılarını beyine iletir.
Reniopati : Görme bozukluğuna enden olabilen retina hastalığı.
Rezeksiyon : Bir organ ya da dokunun ameliyatla kısman çıkarılması.
Rinovirüs : Soğuk algınlığına neden olan büyük bir virüs alt grubu (100 den fazla)
Risk faktörleri : Hastalık oluşma olasılığını arttıran, kimyasal, fizyolajik, davranışsalm, psikolojik, genetik ya da çevresel etkenler.
Rüptür : Bir organ ya da dokunun yırtılmasıS
Safra : Karaciğer tarafından üretilen ve incebağırsaa geçmeden önce geçici olarak safra kesesinda toplanan sıvı, incebağırsakta yağların sindirilmesini kolaylaştırır.
Safra kesesi : Karaciğer altında bulanan ve karaciğerden salgılanan safranın depolanması ve daha sonra ince bağırsağı verilmeden sorumlu kese.
Sakrum : Omurganın tabanında, kuyruksokumu kemiğinin hemen üstündeki üçgen kemik, Pelvisin bir parçası olan bu kemik 5 omurdan oluşur.
Salin : Tuz solüsyonu.
Senkop : Bayılma
Sepsi : Hastalığa neden olan mikroorganizmaların kana geçmesi sonucu ortaya çıkan, ateş ve titreme ile karakterize durum. Sepsis.
Septisemi : Kanda, hastalığa neden olan mikroorganizmaların bulunması, kan zehirlenmesi olarak da bilinir.
Septum : Organ ya da boşlukları birbirinden ayıran bölme.
Serebellum : Haraketlerin koordinasyonundan sorumlu beyin bölümü, beyincik.
Serebrovasküler : Beyinin iki yarımküreden oluşan en büyük bölümü, düşünme, hissetme ve istemli hareketlerden sorumludur.
Serum : Kanın, pıhtılaşmasında geriye kalan sıvı bölümü. Belirli bir hastalığa özgü antikorlar içeren serum, kişide o hastalığa karşı geçici bir direnç oluşturmak için enjekte edilebilir, buna pasif bağışıklık denir.
Serviks : Herhangi bir organın boyna benzer bölümü (rahim boynu gibi)
Ses Telleri : Gırtlakta sesi meydana getiren küçük kıvrımlar.
Sezeryan : Karında bir kesi yapılarak bebeğin rahimden cerrahi yolla çıkarılması.
Sfinkter : Vücuttaki bir deliği çevreleyen halka şeklindeki kas, kasılıp gevşeyerek deliğin açılıp kapanmasını sağlar. Vücutta sfinkter kaslar vardır: Anüs, mesane ve yemek borusunun mideye açıldığı yer gibi.
Siğil : Virüs nedeniyle deri üzerinde ortaya çıkan zararsız oluşum. Verrü.
Silia : Kirpik, burun ve bronşların için döşeyen tabakadaki tüy benzeri uzantı.
Sinaps : İki sinir hücresinin birleşme noktosı.
Sinoviyal sıvı : Eklem hareketlerini kolaşlaştıran berrak sıvı.
Sinüs : Boşluk. Kemikler içerisinde bulunan boşluk, Burnun çevresindeki sinüsler küçük kanallarlar buruna açılırlar.
Sistemik : Bütün vücudu etkileyen bütün vücutla ilgili.
Sistol : Kalp kasının kasıldığı dönem.
Siyanoz : Morarma. Oksijen yetersiliği nedeniyle derinin mavimsi morumsu bir renk alması.
Siyatik sinir : Ayak ve bacakların duyu ve hareket sinirlerinin bir araya gelmesiyle oluşan, vücuttaki en kalın sinir. Bir dizi kök olarak omuriliğin tabınından çıkar ve pelvisten geçerek uyluğun arkasından devam eder. Nervus ischiadicus.
Skapula : Kürek kemiği
Sklera : Görme sinirinden saydam tabakaya kadar uzanan, gözün fibroz dış zarı, göz akı.
Skleroz : Genellikle anormal fibröz doku büyümene bağlı olarak bir organ ya da dokunun kalınlaşması veya sertleşmesi.
Skrotum : Erkeklerde içinde testislerin bulunduğu torba.
Somatostatin : Vücutta insülin ve glukagon hormonlarının salgılanmasını kontrol edemeye yardımcı olan pankreas hormonu. Vücudum diğer dokularında da bulunur ve farklı işlevler görebilir.
Spazm : Kasılma. Bir kas ya da kas grubunda istem dışı ve ani olarak gelişen geçici kasılma.
Spermatozoon : Kadın yumurtasını dölleme yeteneği olan erkek cinsiyet hücresi; sperm. Testilerde üretilir ve semenin içinde bulunur.
Spermisid : Doğum kontrolü amacıyla spermleri öldürmek için kullanılan madde.
Stenoz : Vücuttaki bir deliğin ya da kanalın daralması veya kapanması.
Sterilizasyon : Bir maddeyi bütün organizmaladan temezleme süreci-enfeksiyonu önlemek için cerrahi aletlerin strizizasyonunda olduğu gibi. Ayrıca ameyitla kısırlaştırma anlamında da kullanılır.
Sternum : Göğüs kemiği. İman tahtası.
Stupor : çevreye ve çevresel uyarılara duyarlılığın ve tepkinin azaltığı yarı uyku hali.
Subakut : Seyir ve şiddet açısından akut ve kronik arası nitelik gösteren.
Subkutan (SC) [img]/images/smilies/biggrin.gif[/img]eri altı.
Sükroz : Şeker kamışı ve şeker pancarının işlenmesiyle elde edilen basit şeker.Ş
Şok : Kan ve sıvı kaybı, travma, enfeksiyon ve ağır yanıklar gibi çeşitli etkenlere bağlı olarak kan dolaşımının azalması; belirtiler arasında hhızlı nabız, çok düşük kan basıncı, soluk soğuk ve nemli deri ile bazen bilinç kaybı bulunmaktadır.
T
Tartar : Diş çürümelerine yolaçan, dişler üzerinde biriken plak, diş taşı.
Taşikardi : Hızlı kalp atışı
Tendon : Kasları kemiklere bağlayyan kordon benzeri doku, kiriş
Testis : Erkeklik hormonunun salgılandığı ve spermatozoonların oluştuğu iki cinsiyet bezinden biri. Erbezi. Haya.
Testosteron : Testislerde üretilen erkeklik hormonu.
T Hücresi : Bağışıklık sisteminin bir parçası olan akyuvarların bir tipi
Tibila : Bacağın alt bölümündeki iki kemikten kalın olanı; kaval kemiği.
Tik : Genellikle yüz, baş, boyun veya omuzda olan istemsiz kas kasılması.
Timpanik Membran : Kulak zarı.
Timüs : Göğüsün üst bölümünde yeralan ve bağışıklık yanıtının oluşmunda önemli bir yer tutan T hücrelenin üreten bez.
Tiroid : ürettiği tiroksin ve kalsitonin hormonları aracılığıyla, vücudun çalışma hızını kontrol eden ve kan kalsiyumu ile kemikler arasındaki dengenin sürdürülmesine katkıda bulunan boyun alt kısmındaki iç salgı bezi.
Tiroksin : Vücuttaki kimyasal etkinliklerin hızını kontrol eden troid hormonub
Toksemi : Toksinlerin kana karışarak tüm vücuda yayıldığı durum.
Toksik : Zehirli.
Toksin : Zehirli bileşik
Toksoid : Zehirleyici özelliği ortadan kaldırılmış toksin. Vücuddat enjekte edildiğinde antikor oluşumunu sağlar; tetanoz toksidi buna bir örnektir.
Tonsil : Bademcik
Topikal : Vücudun belirli bir yüzeyi ile ilgili.
Toraks : Göğüs.
Torasik : Göğüsle ilgili
Trakea : Nefes borusu
Transfüzyon : Kan ya da kan ürünlerin nakli.
Transplantasyon : Organ ya da doku nakli.
Travma : Herhangi bir dış etkenle ortaya çıkan yanık, incinme veya kırık gibi yaralanma.
Tremor : İstemsiz titreme
Trigemital sinir : Duygusal uyarıları yüz, dil ve dişlerden beyne ileten sinir.
Trigliserid : Aynı zamanda vücudumuzda da kanda bulunan; hayvansal ve bitkisel yağların büyük bir bölümünü oluşturan yağ türü.
Triküspit Kapak : Sağ karıncık ile sağ kulakçık arasındaki kalp kapağı.
Trombin : Pıhtılaşma sürecinin bir parcası olan bir enzim
Trümbosit : Pıhtılaşma sürecinde önemli bir yeri olan renksiz, yuvarlak ya da oval kan hücresi.
Trombüs : Bir kan damarını ya da kalp boşluğunu tıkayan kan pıhtısı.
Tubulus : özellikle böbreklerde bulunan küçük tüp ya da kanal.
Turnike : Kanamayı durdurmak için kol ya da bacak üzerina sarılarak sıkılan ber bandaj ya da diğer bir araç.
Tümör : Ur. Normal bir dokuya benzeyen ancak işlev görmeyen, anormal bir kitle ya da doku. Tümörler habis yada selim olabilirler.
U
Ultrason (US) Farklı yoğunlukta dokulardan geçebilen, duyulamayacak kadar yüksek frekanslı ses dalgarı. Bu ses dalgalarının yansımaları bir cihaz tarafından kaydedilerek teşhis amacıyla kullanılır.
Uterus : Rahim. Kadınlarda ceninin geliştiği organ.
Uvula : Küçük dil.
ü
ülser : Mukoza ya da deride açık yara.
üre : Proteinlerin yıkım ürünü olarak idrarda bulunan azotlu madde.
üreter : İdarı böbrekten mesaneye taşıyan kanal.
üretra : İdararın mesaneden vücut dışına atılmasını sağlayan kanal; bu kanal erkeklerde meninin de geçtiği kanaldır.
ürit Asit : Vücut metabolizmasının son ürünlerinden bir. Eğer vücuttan çok az miktarda atılır ve birikirse gut hastalığına neden olabilir.
üriker : Deride aşırı histamin salınımına bağlı olarak ortaya çıkan şiddetli kaşıntı ve kırmızı kabartılar.
V
Vagus siniri : Yemek borusu, gırtlak, mide, bağırsaklar, akciğerler ve kalbi kontrol eden sinir.
Vajina : Rahim ile dış genital organları birleştiren, kas va zardan meydana gelmiş kanal, dölyolu.
Varis : İşlevi azalmış, şişmiş ve kıvrımlarla belirginleşmiş, genişlemiş ven
Vas Deferens : Spermi testislerden üretraya taşıyan kanal.
Vasküler : Damarsal. Kan damarlarıyla ilgili
Venöz : Venlerle ilgili
Ventrikül :Küçük boşluk ya da kalbin alt odacıklarından her biri, karıncık
Venül : Küçük toplardamar
Vezikül : Sıvıyla dolu küçük kesecik.
Viral : Virüsle ilgili olan ya da virüsün neden olduğu.
Virulan : Zehirlenme ya da enfeksiyon meydana getirme yetenegi yüksek olan.
Virüs : Basit bir gripten ölümcümz bir hastalık olan AIDSe kadar çeşitli hastalıklara neden olan mikroorganizma türü.
Vİssera : İç organlar; özellikle karın boşluğunda bulunanlar.
Vitamin : Vücuttaki kimyasal süreçlerde gereklik olan ve aldığız gıdalarnda bulunan orğanik madde.
Vulva : Klitoris ve dudukları içeren, kadın dış genital organı.
Y
Yağ Kisti : Yağ bezlerinden ortaya çıkan kist.
Yoksunluk : Absens. Alkol, uyuşturucu ya da ilaç bağımlılarında maddenin alınmamasıyla ortaya çıkan durum.
Z
Zigot : Spermle döllenmiş yumurta. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |