![]() |
Kalan sağlar, sağ mıdır? Alkolü bırakmak için birkaç kez hastaneye yatıp tedavi olmuş ancak başarılı olamamıştı. Yine fazla kaçırıp alkol koması ile yatırılmıştı hastanemize. Alkole bağlı karaciğer sorunları nedeniyle taburcu da olamamıştı. Kronik hastalarımızdan biriydi artık. Çalıştığım odanın kapısını çalıp sigara rica etmiş, sigara kullanmadığımı söylememe karşın odadan çıkmamıştı. Laflayacak birilerini arıyordu. Parlak kariyeri olduğundan, iki üniversite bitirdiğinden, uzun yıllar yurt dışında kaldığından söz etti. - Şimdi ne iş yapıyorsun, neyle geçiniyorsun? - İşsizim. Annemden kalma bir evim, yurt dışındaki çalışmamdan da emekli maaşım var. İdare ediyorum. - Kim bakıyor sana, yemeğini kim yapıyor? - Kimsem kalmadı. Yemek de yapmıyorum. Sadece içiyorum. Bedenim için gereken enerjiyi alkolden alıyorum. Alkolle besleniyorum. Yanında yediğim ıvır zıvır da cabası. - Biliyorsun, böyle fazla gitmez, bir gün iflas edecek, bu beden. - Biliyorum da pek bir şey değişmiyor. Bilir misiniz? İtalyanların grappa diye bir içkisi vardır. Kendimi ona benzetiyorum. - Bilmiyorum. Nasıl bir içki? - Sert bir içkidir. Votka gibi. Kahve ile birlikte yemeklerden sonra içerler. Kendimi şu anda grappa gibi hissediyorum. - Ne demek şimdi bu? - Alkolün başlıca kaynağı üzümdür, bildiğiniz gibi. Üzümün suyunu sıkıp fermente eder, şarap yaparlar. Kalan posayı ise atmazlar. Kazanlara doldurup su ekler ve kaynatırlar. Üzümün çekirdeklerinin acısı ve kokusunun da eklendiği bulamaç yaparlar. Bu bulamacın fermente edilip damıtılmasından elde edilen içkiye denir, grappa. Üzümün çekirdeğinin acısı ve kokusu da sinmiştir, grappaya. - Peki seninle ne ilgisi var, grappanın? - Doktor bey, hepimiz doğduğumuzda olgunlaşmayı bekleyen üzümler gibiyiz. Olgunlaşması bekleniyor. Olgunlaşanlar hayata atılıp suyu çıkana kadar çalıştırılıyor. Elde edilen ürün bazen sofra şarabı, bazen sirke bazen de çok daha değerli olabiliyor. Sizden geriye kalan, yıllandırılıp saklanacak kadar kıymetli bile olabiliyor. Pek çoğumuzun hayatı günü gelince toplanıp şaraba hazırlanan üzümlere benziyor. Benim hayatım da böyleydi. Sözcükler ağzından dökülürken göz pınarlarının dolmuş olduğunu görüyordum. - Sonra ne oldu da bu hale geldi? - Lise yıllarında başladığım alkol hayatıma ket vurdu. Olgunlaşamadan toplanmış üzüm gibi oldum. Şaraba dönüşebilecek bir şey veremedim kendimden. Posalar ile birlikte kaynatılıp işlendim. Çekirdeklerin acısı ve kokusu da bulaştı üzerime. Yıllanmış kıymetli bir şarap olacağıma, çekirdeğine kadar tüketilmiş bir kalıntıya, grappaya dönüştüm. - Bu gidişi değiştirmek için çabalamadın mı? - Çok uğraştığım söylenemez. Yakınlarım bir bir terk etti, beni. En son eşim de çocuğumuzu aldı ve gitti. Gitmemeleri için birkaç kez alkolü bırakmayı denedim. Hastanede yattım. Ama olmadı. giden gider, kalan sağlar bizimdir dedim. Kendimi kandırdım. Derin bir iç çekti. Göz yaşlarını kuruladı. - Keşke bir sigara olsaydı. - Sigara durumu kurtaracak mı? - En azından nefes alıp verdiğimi bileceğim, doktor bey. Yaşıyor olduğumu başka nasıl anlayacağım. Çevremde kimse kalmadı. Artık, giden gitti. Kalan sağlar sağ mıdır? Bilmiyorum… Arkadaşımın masasına uzandım. Çekmecesinden çıkardığım sigara paketini uzattım. Gözleri parladı. - Al şu mereti, ama lütfen gözümün önünde içme. Paketten çıkardığı sigarayı yakıp derin bir nefes çekti. Dumanını havaya savurdu. Yine de, sigara için teşekkürler, doktor bey diyerek gözden kayboldu. Dr. Mehmet Uhri mehmetuhri Kaynak: Ekolay |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:10 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.