Baharı yörük güzelinde resimlemek
Gün yeni ağarmıştı. Hastaların çoğu uyuyordu.
Kliniğin geniş holünde bahçeye bakan pencere kenarında karakalem resim yaparken buldum onu. Kır saçlarını topuz yapmıştı. Emekli resim öğretmeniydi. Yanına yaklaşıp bir süre yaptığı resmi ve onu izledim. Sanırım bahçede gördüğü manzarayı çizmeye çalışıyordu. Resmin büyük kısmı tamamlanmış gibi duruyordu.
- Günaydın, öğretmen hanım, erkencisiniz.
- Günaydın doktor bey oğlum. Ortalık sakinken, kaç gündür yapmak istediğim şu resmi tamamlamaya uğraşıyorum. Sonra kalabalık ve gürültülü oluyor buraları, çalışılmıyor.
- İzin var mı? Çizdiğinizi görebilir miyim?
Pencereye yönelip bahçeye bakmamı istedi. Hemen tüm ağaçlar yapraklarını dökmüştü. Bitkiler kış uykusundaydı sanki.
- Bak şu arada küçük çalı kitlesi gibi bir bitki var. Görüyor musun? Dallarında pembe kırmızı çiçekler olan, yapraksız bitkiyi çiziyorum.
- Evet görüyorum. Adı nedir?
- Bizim memlekette Yörük güzeli derler buna. Doğa uykudayken baharın gelmekte olduğunu müjdeler, çiçekleriyle. Kışın kasvetli havasında baharı hatırlatır insanlara. Kış ne kadar sert olursa olsun Yörük güzelleri çiçek açtığında dallara su yürüdüğünü, baharın gelmekte olduğunu anlarız.
- Bilmiyordum, ilginç doğrusu. Dahası hastanenin bahçesinde böyle bir bitki olduğunun bile farkında değildim.
Yapmakta olduğu resme döndü. İşlerim çoktu ama kliniğin dingin sakin havasında öğretmen hanımın yanından ayrılmak istemiyordum. Hızlı tarafından çay hazırlayıp elimde çaylarla yanına döndüm. Resmi bitirmek üzereydi. Gülümsedi, teşekkür etti.
Öğretmenliğin yanı sıra bir dönem profesyonel ressam olarak çalıştığını, karma ve özel sergiler açtığını ancak ressamlığın ticarileşmesi ile yabancılık hissedip profesyonel ressamlığı bıraktığını anlattı. Doğrusu ne demek istediğini pek anlamamıştım.
- Ressamlığın ticarileşmesi, tabloların alım satımını, değerini arttırmadı mı? Ressamlar para kazanmaz fakir yaşar diye bilirdik. Böylesi daha iyi olmadı mı?
- Başlangıçta ben de öyle düşünmüştüm. Ama sonra resim ve ressam piyasasının baskısı giderek daha çok hissedilir oldu, üzerimizde.
- Nasıl bir baskıydı bu dediğiniz?
- Kendi hür irademizle resim yapar ve sergilemeye çalışırdık. Çoğu satılmazdı belki ama resimlerimizi severdik. Sonra resim piyasası ve bu piyasanın beklentilerini hissetmeye başladık. Bilmem hangi ressamın yaptığı natürmortlar yada insan figürleri talep edilir oldu. O ressam yapmak istediği resimlerin yerine geçinebilmek ve para kazanmak için benzer türde resimler yapmaya başladı. Kimimiz reklam piyasasına sıçradı.
Çizdiği karakalem resme baktı bir süre. Resim piyasasını ve bu alanda yayınlanan dergi ve kitapların tüketici taleplerini nasıl etkilediğini anlattı. İnsanların beğenileri için resim alıp duvarlarına asmaktan ziyade adı sanı duyulmuş ressamların eserlerini satın alıp ona buna hava atma çabasına girdiğinden yakındı.
- Kültürel bir kirlenme yaşadık, sanırım. Kimileri bu değişimi küresel kültüre doğru atılmış olumlu adım olarak görse de içime sindiremedim. Çekildim bu piyasadan. Resimlerimi kendim için yapıp sevenlerimle paylaşmak yetiyor bana. Emekli aylığım da var. Geçinip gidiyorum kıt kanaat. Para girdiği her yeri sıradanlaştırıp kendine benzetiyor sanki.
Keşke emekli olmasaydınız, öğrencilerinizle oyalanırdınız, onların da sizden öğrenecekleri çok şey olurdu diyecek oldum. Derin bir iç çekti, kafasını salladı.
- Çalışmayı, ben de isterdim ama eğitim sisteminde de alışamadığım değişiklikler oldu. Resimde amaç bakmak, baktığını görmek, gördüğünü anlayıp, yorumlayıp resmetmek üzerine kuruluydu. Değişmez sandığım bu temel ilkeler bile sıradanlaştı, ucuzladı.
- Anlayamadım. Öğretmenliği bırakmanıza neden olan değişikliği biraz daha açar mısınız?
- Yeni müfredat ile birlikte resim dersinde ilk olarak aynaya bakıp kendilerini çizmelerini istediler, çocuklardan.
- Eee. Ne var bunda?
Hiddetlendiğini hissettim. Anlamadığım için kızmıştı sanırım. Ama gerçekten anlamamıştım. Ayağa kalkmak istedi, koluna girip yardım ettim. Camın kenarına yaklaştık. Güneş yaprakların arasından parıldamaya başlamış, hastalar uyanmıştı.
- Be oğlum, tarih boyunca insan resim yaparak doğayı içselleştirmiştir. Bakıp görüp inceleyip resme dökmüştür, doğayı. İnsanoğlu resimlerinde doğayı ve onun parçası olan insanı çizmiştir. Ne zaman resim de tüketimin bir parçası haline geldi. İnsanlar orada da unuttu doğayı. Varsa yoksa kendileri.
- Nasıl yani?
- Nedenini tam bilemiyorum ama bildiğim insanların doğadan uzaklaştıkça kendilerini kaybettikleri ve her yerde kendilerini aradıkları. Bazı ressamların resimlerini yaptıktan sonra pırıl pırıl verniklemeleri, camlı çerçevelere koymalarını ve bu şekilde satışlarını arttırdıklarını görünce fark ettim bu durumu. İnsanlar resimlerde kendi siluetlerini görüp resimden hoşlandıklarını düşünüyorlar. Varsa yoksa kendileri. Ama hiçbir zaman bulamayacak insanoğlu, aradığını.
- Niçin bulamasın?
- Doktor bey oğlum, doğaya bakmaya bırakıp kendimize bakar olduk. Görmüyor musun? Doğayı ve doğanın parçası olduğumuzu unutup kendine yada kendi gibilere bakarak varlığını anlamaya çalışan insanlar sardı ortalığı. Ne aradığını bilmeden sağa sola saldırıyor tüketiyor, tüketiyorlar. Çocuklarımızı bile böyle yetiştiriyoruz. Resim yapmayı öğretirken bile otoportre yapmalarını bekliyoruz.
Sustu. Yorulmuştu sanırım. Çay için teşekkür etti. Çizdiği Yörük güzeli resmini imzalayıp uzattı. Kliniğimize hediye etmek istediğini söyledi. Teşekkür ettim. Teşekküre gerek olmadığını, yaşlandığını, sık sık hastalandığını anlatıp; daha kaç bahar resimleyebilirim ki, bu Yörük güzelinin müjdesini dedi.
Taburcu olduktan sonra bir daha görmedik emekli öğretmen hanımı. Çizdiği resim duvarda asılı duruyor ama hayli sarardı. Bahçedeki Yörük güzeli ise bu kış henüz açmadı çiçeklerini. Beklediği var herhalde…
Dr. Mehmet Uhri
mehmetuhri
Kaynak: Ekolay Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |