Adalet beklentisi azaldığında
 

Başsavcı emekli olmak için dilekçe vermiş, Emekli Sandığından onay gelene kadar elindeki dosyaları devredebilmek için istirahat raporu istiyordu.



Öğrenciler yüzünden yalan rapor vermeye alışkın olmamıza karşın talebin başsavcı gibi üst düzey adalet çalışanından gelmesini doğrusu yadırgamıştık. Görünüşe bakılırsa başhekimimiz ile savcı yakın arkadaştı. Evrak işleme girip sonuçlanmasını beklerken başhekimimiz başsavcıyı konuşturmaya başladı.







- Yahu sen benim 40 yıllık arkadaşımsın, bir gün bile rapor istediğini, mesleğinde yamuğunu görmedim. Nereden çıktı bu rapor Allah aşkına.



- Haklısın 36 yıllık memuriyet hayatımda ilk kez rapor alacağım. Rapor almak aklımdan geçmezdi ama mecbur kaldım. Devletin selameti için elimdeki dosyayı sonuçlandırmamam gerekiyor. Bu yüzden çalışabilir durumda olmama karşın emekliliğimi istedim.



- Yahu senin elinden uçanla kaçan kurtulur. Çözemeyeceğin konu yoktur. Boşuna başsavcı yapmadılar seni. Sakıncası yoksa öğrenebilir miyim? Nedir bu seni sıkıntıya sokan dosya.



- Bir süre önce gazetelere de konu olmuştu. Türkiye üzerinden Uzakdoğulu kaçak göçmen taşıyan gemiler İtalya'da yakalanmış, gemilerden biri Adriyatik denizinde batarak yüzlerce kaçak göçmen ölmüş Çanakkale boğazında durdurulan yine Türk bandıralı gemide yüzlerce uzak doğulu kaçak göçmen ele geçirilmişti. Bu konu üzerine İtalya devlet başkanı Türkiye'yi suçlamış ve Türk gemileri kullanılarak yapılan bu kaçak göçmen ticaretine ülkemizin göz yumduğunu belirterek dışişlerine nota verilmişti.



- Eeeeee



- İşte bana bu konuyu soruşturma görevi verildi. Ancak bu arada başbakanımız İtalya'nın verdiği notayı iade etti ve bu işi PKK hareketinin gerçekleştirdiği ve bu sayede finans temin ettiği biçiminde ciddi ithamlarda bulundu. Daha da ileri giderek PKK hareketinin bu tür finans kaynakları olduğunun bilinmesine karşın İtalya ve diğer Avrupalı ülkelerin duruma göz yummakta olduğu şeklinde suçlamalarda da bulundu.



Konuyu hatırlamıştık. Başbakanın sert açıklamaları ve yasadışı insan ticareti ile ilgili olarak PKK yı suçlaması medyada uzun süre yer almıştı.



- Peki bu konu ile ilgili olarak başsavcının sıkıntılı olmasının nedeni nedir?



- Buraya kadar gelip sizlerden hakkım olmayan rapor isteyecek kadar sıkışmış olmamdan tahmin edersiniz sanırım.



- Nasıl yani? Yoksa, söylenenlerin aslı yok mu?



- Gemi dolusu insan ile görüştüm. Hepsinin seceresini inceledim. Tek tek ifadelerini aldım. PKK ya da benzer etnik başka örgüt ile hiçbir bağlantı bulamadım. Ne yazık ki İtalya hükümeti haklı görünüyor. Birkaç kendini bilmez eski denizcinin ve onları kullanan bir iki mafya bozuntusunun uluslararası kaçak insan ticaretini Türkiye üzerinden gerçekleştirdiğini saptadım. Suçluları hapse attım. Ancak bir yandan başbakanlık bir yandan da İtalya hükümeti soruşturma raporunu açıklamam için baskı yapıyorlar.



- Anladım, dostum. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık gibi duruyor.



- Eğer adil davranıp başbakanımızın yalan beyan verdiğini açıklarsam bunca yıllık onurlu kariyerimi ve meslek hayatımı başıma yıkarlar. Üstü kapalı bu mesajı verdiler bile. Bizimkilerin istediği türde raporu ise hazırlamam, suçsuz insanları içeri tıkmam mümkün değil. Süre istedim vermediler. Ben de emekli olup köşeme çekilmeyi uygun buldum.



Başsavcının evrakı işlemden gelmiş başhekimimiz raporunu düzenlemeye başlamıştı. Bu arada hastalarımızdan dem vurup, doğanın insanlara adil davranmadığını anlatıp başsavcıdan bu kadar adaletsizlik içinde adalet dağıtmanın, adil olmanın anlamlı olup olmadığını sormayı denedim.



- Bak dostum. İnsanlar adil olmayı adalet duygusunu çocukluğunda ailesinden öğrenir. Hepimiz çocukluğumuzdan yaramazlığı, kabahati ve suçu tanır cezasının ne olduğunu az çok tahmin ederdik. Hak, hukuk ve adalet düşüncesini aile ortamında alırdık.



- Peki şimdi öyle değil mi?



- Zengin çok zengin, fakir çok fakir olunca toplumda dengeler değişti galiba. Ailelerin verdiği adalet duygusu varlıklarıyla orantılı olarak farklılık gösterdi. Zengin olan ailelerin çocukları yaramazlığı, kabahati, suçu tanımıyor ne yapsalar hoş görülüyor çoğunlukla affediliyor. Fakir olan ailelerin çocukları ise doğuştan kabahatli olarak dünyaya geliyorlar sanki. İnsanların adaletten beklentileri, anlayışları farklılık kazandı. Ara, git gide açılıyor.



- Yani duruma, yere, insana göre suç değişiyor mu?



- Suç değişmiyor ama ceza beklentileri değişiyor. Adaletten beklenti azalınca herkes kendi hukukunu işletmeye, cezayı kendi vermeye kalkıyor. Boşuna mı palazlandı bu mafya bozuntuları. İşini halledemeyen mafyaya başvuruyor.



Bu arada evrak tamamlanmış, onaydan gelmişti. Biraz utanarak da olsa teşekkür edip ayağa kalktı. Odadan çıkmadan dönüp; Kimseye kızgın değilim. Ama biliyorum ki gün gelir hepimizin adalete ihtiyacı olabilir. Adalet duygusunu çocuklarımıza aktarmanın bir yolunu tekrar bulmak zorundayız dedi ve odadan çıktı.







Dr. Mehmet Uhri



mehmetuhri





Kaynak: Ekolay