Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   Sorumlu kim? (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/589890-sorumlu-kim.html)

Bluesky24 05-05-2010 01:52 AM

Sorumlu kim?
 




Ne zaman sorun yaşasak hep bir sorumlu ararız. Kim hesap verecek? diye çıkarız ortaya. Millet olarak sorumlu bulma veya sorumlu yaratmada üstümüze yoktur. Yaşanan olumsuzlukların, sorumluların görevlerini yapmamalarından kaynaklandığı konusunu, tartışmaya bile gerek görmez, sorumlunun cezalandırılması konusunda da hepimiz benzer önyargılar taşırız. Dahası, sorumlu bulamazsak sıkıntıya düşer ve trafik canavarı, enflasyon canavarı gibi sanal sorumlular üretmede de oldukça başarılıyız.







Toplum ve devlet geleneğimizde sorumlu kişi (ilgili konu hakkında soru sorulacak kimse), veya eski deyimle mesul (sual sorulacak kimse) önemli yer tutuyor. Hatta argomuzda bile "buraları benden sorulur" biçiminde bir deyimin yerleştiğini görüyoruz.







Kısaca bir sorunla karşılaştığımızda soru soracak kişi arıyoruz. Sorumlu kişiyi bulduğumuz zaman da yanıt vermesine fırsat vermeden cezalandırma yoluna gidiyoruz. Böylelikle sorunların yeniden yaşanmayacağını düşünüyor, sorumlu bulup cezalandırmakla sorunlarımızın çözüleceğine inanıyoruz.







Peki böyle davranmakla doğru yaptığımızdan emin miyiz?







Üyesi olma yolunda ilerlediğimiz batı toplumlarında özellikle Latin kökenli dillerin konuşulduğu ülkelerde durum böyle değil. Batı dilinde ve edebiyatında sorumluluk sözcüğünün karşılığı olarak Latince responsum –yanıtlama yanıt verme- kökünden türeyen responsibility, sorumlu kişi olarak da responsible sözcüklerinin kullanıldığını görüyoruz.







Bizler soru sorulacak kişi ararken batılı yanıt verecek kişi arıyor. Bizler soru ve sorunun sorulacağı şahıs üzerine yoğunlaşırken, batıda yanıt tartışılıyor.







Bilim felsefecisi ve dil kuramcısı Piaget ile başlayan Vygotsky ve Sapir-Worf ile derinlik kazanan dil kuramına göre insan diliyle düşünür ve konuştuğu dilin yapısı, düşüncenin şekillenmesinde birinci derecede rol oynar. Konuştuğumuz dil farkında olmadan düşünme biçimimizi etkiler, yönlendirir. Çocuklar dil öğrendikçe düşünce süreçleri hızlanır düşünce süreçleri hızlandıkça dilleri gelişir.







Batı dillerinde yer alan responsibility sözcüğünün karşılığı olarak tümüyle karşıt anlam yüklü sorumluluk sözcüğünü kullanıyor olmamız bizi batıdan ayıran objektif farklılıklardan biri gibi görünüyor. Kimine göre alaturkalık olarak yorumlanan dildeki bu kavramsal farklılık düşünce süreçlerimizi de etkiliyor.







Latin kökenli (Hindu-Avrupai) dilleri kullananlar sorun ortaya çıktığı zaman yanıt arama kaygısı ile hareket edip sorumlu kişiye aktif görev yüklüyor. Halbuki Ural-Altay dillerini kullanan bizler aktif rol üstlenip soru sorulacak kişi bulmaya çalışıyoruz. Sorunu çözmek ya da yanıt aramaktansa soru sorulacak kişi aramayı tercih ediyoruz.







Kısaca, sorumlu kişi bulup cezalandırarak sorunun yeniden yaşanmayacağını öngörüyor, yanıtları tartışmıyoruz. Böylece sorunlardan ders çıkaramıyoruz. Dahası yanıtlara yönelmek yerine sorumlu arama telaşı genellikle yanlış hedeflere yönelmemize de neden oluyor.







Sözgelimi son günlerde ayyuka çıkan kuş gribi salgınında yaşanan ilk panik ile birlikte medyanın ve toplumun infial halinde sorumlu arayışına düştüğünü, sorumluların görevlerini yapmadığı veya eksik yaptığı konusunda herkesin hemfikir olduğunu görüyoruz. Bu konuda konsensüs sağlanmış görünüyor ama hastalığın yayılmasına karşı yapılacaklar konusunda kimsenin sağlıklı bilgi peşinde olmadığını da üzülerek görüyoruz. Sorumluların konuşmasına ve işini yapmasına fırsat bırakmaksızın kafa koparmaya çalışıyor, yanıt aramıyor, sorunun giderek daha da büyümesini hep birlikte seyretmekle yetiniyoruz.



Dilimizi ve buna bağlı alaturka düşünce yapımızın değişmesi kolay olmadığına göre işe kendimizi tanımakla başlasak diyorum. Suç varsa ceza var, suç yoksa ceza da yok mantığının bizleri pasif olmaya ya da kabahatlerimizi gizlemeye yönlendirdiğinin farkında olmak zorundayız. Aklı egemen kılmalı olayları aklın süzgecinde yorumlayıp tartışmalıyız. Belki o zaman testi kırıldığında sorumlu aramaktan vazgeçer olası sorunları ortaya döküp yanıtları tartışırız.







Belki o zaman trafik canavarı, enflasyon canavarı gibi masal kahramanlarına inanmaktan, kurtuluruz. Kurtuluruz belki çocuksu düşünce tarzımızdan.







Dr. Mehmet Uhri



mehmetuhri

Kaynak: Ekolay


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:15 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.