05-05-2010, 01:54 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Hastane kokusu
O sabah, Eyüp sırtlarına sonbaharın serinliği çökmüştü. Geceden yağan yağmurun ardından açan güneş bulutlarla gölge oyunundaydı. Pierre Loti çay bahçesi ise serinleyen havaya rağmen kalabalık turist gruplarını ağırlıyordu. Masalar hemen tümüyle doluydu. Çay bahçesinin devamındaki Eyüp Mezarlığı ise yüzyıllardır yaptığı gibi sessiz ve mağrur Haliç'e bakıyordu.
Boş masa bulamayınca tespih ve nazar boncuğu satan seyyar satıcının oturduğu masadaki diğer sandalyeye izin isteyip iliştim. Uzaklardan gelen şehrin gürültüsü, rüzgarın ağaçlarla birlikte yaptığı o dingin müziği baskılıyordu.
Az ilerimdeki masada genç kız ve delikanlı açtıkları kitaptan problem çözmeye çabalıyordu. Üniversite sınavına hazırlanıyorlardı, sanırım. Kız daha iddialı görünüyor delikanlıya bir şeyler öğretmeye çabalıyor, delikanlı ise pek kendinden umutlu gibi değildi. Bir aradaydılar ama kızın delikanlıdan uzak duruşuna bakılırsa pek flört ediyor gibi de değillerdi. Delikanlı ise gözlerini kızdan ayıramıyordu. Kız bir ara sesini yükselterek Ama hiç kendini vermiyorsun. Böyle olmaz ki. Varsa yoksa futbol. Başka bir şey bilmez misin, sen? diyerek delikanlıya çıkıştı. Delikanlının başını önüne eğip üzüldüğünü görünce kız dayanamadı biraz sonra elini uzattı. Önce koluna dokundu sonra elleri buluştu. Şimdi kız biraz daha yakın oturuyordu, delikanlıya.
- Görüyor musun, beyim? Mezarlığın orta yerinde çay içip piknik yapan, gönül eğlendiren başka millet var mıdır, dünyada?
Masasına iliştiğim göz boncuğu satan yaşlı seyyar satıcının bu sözleri ile irkildim. Eski de olsa gri takım elbisesi temiz ve ütülüydü. Kravat takmamıştı ama gömleğinin tüm düğmeleri ilikliydi. Gerçekten de Eyüp mezarlığının içindeydik ve herkes halinden memnundu. Bu durumdan kimse rahatsız değil, sanırım diye cevap verdim. Gülümsedi elindeki tespihleri gösterip Memuriyetten emekli olduktan sonra senelerdir rızkımı kendi yaptığım bu tespih ve nazar boncuklarından kazanırım. Ben de memnunum elbet burada olmaktan. Bunca ölünün arasında ölümü kabullenerek yaşanılası bir şey bu hayat dedikleri, galiba. Böylesi daha anlamlı olmalı diye yanıtladı.
Daha sonra ne iş yaptığımı sordu. Hekim olduğumu öğrenince yüzü asıldı. Hastanelerden uzak durduğunu, hiç beğenmediğini, kapısından korkarak girdiğini anlattı.
Hastaneden korkmayan var mıdır? Hep söylerler bu senin dediklerini diye teselli etmeye çabaladım. Kaşlarını kaldırıp gözlerini açarak:
- Sana garip gelecek ama eskiden hastaneler hastane gibi kokardı. Şimdi lüks otel gibi kokuyorlar. O koku kaybolduğundan beri daha çok korkuyorum, hastanelerden.
- Ne önemi vardı o kokunun, senin için? Kullandığımız dezenfektan maddelerin kokusuydu o.
- Ne kokusuydu, ne işe yarardı bilemem ama ilaç gibi kokardı ortalık. O kokuyu duyduğum zaman beni bir şeylerin sarıp sarmaladığı, koruduğu hissine kapılırdım. Küçükken hastane korkumu yenmek için öyle öğretmişlerdi. Temizlikten öte bir şeydi hastane kokusu. Şimdilerde o kokunun olmadığı yerlerden şifa bulacağına inanası gelmiyor insanın.
Sustu bir süre, Haliç'e bakındık. Yükseklerden, çok yükseklerden Haliç'e doğru uçan martıların çığlıkları duyuldu. Esen rüzgar, dökülen yaprakları savurdu. Önce kokusu sonra tepsisi ile çayların kendi geldi, masamıza. Haliç'te iki yaka arasında kürek çeken sandalda biri çocuk üç kişi görünüyordu. Yanlarından geçen mavnanın dalgaları yüzünden hayli sallandıklarına şahit olduk. Çayları tazeleme amacıyla garsona seslenmek için ayağa kalktığımda az ötede mezarlıktan çıkan ve ağır adımlarla kararlı ilerleyen kaplumbağayı gördüm. Bizim seyyar satıcı yanına gidip kaplumbağayı eline alıp kafasını okşadı ve çıktı yine bizimki. O da buraların keyfini aldı. Hep buralarda dolanır. Bazı sabahlar masa altlarında buluyoruz, onu dedi. Hayli yaşlı görünüyordu, kaplumbağa. Evi sırtında özgürce dolaşmak ama onca ağırlık yüzünden pek bir yerlere gidememek garip bir tezat değil mi? diye sordum.
Bizimki kaplumbağayı gitmek istediği yere çalıların arasına geri bırakırken eliyle boş ver dercesine işaret yaptı.
- Neden evi olsun ki bu kabuk? Bence kaplumbağanın kabuğu giysisidir onun. Hani bilirsin. Kimileri makamına, giysisine sığınır. İçindekini görüp tanısınlar istemez. O koltuğu, makamı kaybetmemek, çıplak kalmamak için yırtar ya kendini. Bence kaplumbağanın kabuğu da öyle giysi, kendi de zavallı bir yaratık işte.
- Yani?
- İçindekini gizlemek için o ağır kabuğu taşımak zorunda olan bu zavallı hayvanlara bakıp evi sırtında ne güzel özgürce yaşıyor demek bence daha saçma, beyim. Neymiş? Evi sırtındaymış, özgürmüş. Sevsinler…
Satması gereken tespih ve göz boncuklarını gösterip izin istedi. Ağır adımlarla çay bahçesindekilere doğru yöneldi.
Önümüzdeki masada ise kız ve delikanlı kitabı kapatıp kenara koymuşlardı. Delikanlı kızın yanına sokulup elini sandalyesinin arkasına atmıştı. Kız ise şimdilik durumu kabullenmiş görünüyordu ama daha fazla yanıt verecekmiş gibi de değildi.
Ara sıra duyulan martı çığlıkları ve rüzgarın uğultusu şehrin giderek yükselen gürültüsü ile pek baş edebilecek gibi de durmuyordu. Pierre Loti sonbahara hazırlanıyordu. Dr. Mehmet Uhri mehmetuhri
Kaynak: Ekolay Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |