![]() |
Hayat Sigortacılığının Tanımı, Temel Unsurları Ve Önemi Hayat Sigortacılığının Tanımı, Temel Unsurları Ve Önemi[/b] Hayat sigortası, insanların ölüm, maluliyet veya muayyen bir süre sonra hayatta olmaları gibi çeşitli ihtimallerle karşı karşıya bulunmaları dolayısıyla ortaya çıkan mali sorunlara çözüm bulan sigorta akdidir. İnsan ömrü bakımından kişinin karşılaştığı durum, ya zamanından önce ölüm veya çok uzun yaşamaktır. Eğer kişi mali kaynakları sağlayamadan artık çalışamayacak yaşa gelmişse, bu uzun ömür onun için sadece bir sıkıntı kaynağı olur. Sigortalıya, ihtiyarlığında sıkıntıya düşmeden hayatını sürdürme imkanı sağlamak, ölümü halinde ise, bakmakta olduğu aile fertlerine aynı imkanı vermek, hayat sigortasının belli başlı varoluş nedenidir. Gerek sigortalının ihtiyarlığını teminat altına almak, gerekse onun geride bıraktığı aile fertlerine yoksulluğa düşmeden devam ettirme imkanı sağlamak durumlarında, kolaylıkla görüleceği üzere, bugünden yarına bir tasarruf söz konusudur. Bu nedenle zaman zaman hayat sigortasının bir sigorta faaliyetinden çok bir tasarruf faaliyeti olduğu ortaya sürülmüştür. Ancak hayat sigortasında da sigortanın risk karşılama prensibi aynen geçerli olduğundan, tasarruf yönü olsa bile, bu sigorta branşının normal bir sigorta türü olduğu hiç şüphe götürmez bir gerçektir. Bugün için sigorta sektörü hızlı bir gelişme göstermektedir. Bu hıza Türkiyenin de ayak uydurabilme çabaları gittikçe artmaktadır. Bu nedenle sigorta şirketleri dünyada uygulanan yöntemleri uygulayabilmek için gittikçe çaba sarf etmekte, bunun paralelinde de hayat sigortacılığı gittikçe arzu edilen bir konuma gelmektedir. Sosyal ve ekonomik bir araç olan hayat sigortası toplum ve fert açısından iki şekilde tanımlanabilir. Toplum açısından bakıldığında, hayat sigortası bir fert yada grubun yaşamlarına ilişkin mali riskleri transfer ettikleri sosyal bir araçtır. Bu transferler neticesinde bir fon birikmiş olur. Bu tanımın iki temel unsuru vardır. Birincisi riskin fertten bir gruba veya bir gruplar topluluğuna transferi, ikincisi ise riskin grup üyeleri arasında paylaştırılması. Fert açısından bakıldığında hayat sigortası, sigorta ettirenin sigortacıya prim ödemesi karşılığında, sigortalıyı yaşlılık, maluliyet, ölüm gibi risklere koruma amacı ile teminat altına alan bir sözleşmedir. Koruma ve/veya tasarruf ihtiyacını karşılayan hayat sigortası, sosyal refah düzeyinin yükselticisi olup, aynı zamanda ekonomik kalkınmayı sağlayan önemli etkendir. Yoksulluğun ve ekonomik az gelişmişliğin oluşturduğu kısır döngüyü parçalamak için sermaye birikimine ihtiyaç vardır. Ekonomik gelişme çabasında bulunan her toplum sermaye birikimine önem vermek zorundadır. Çünkü dengeli bir büyüme için ilk gerekli olay kaynaklar, kaynaklar ise sermaye birikimini gerektirir. Planlanan büyüme hızı için gerekli sermaye birikimi ekonomiyi sarsıntıya uğratmadan sadece tasarruf ve dış kaynakların elde edilmesi ile gerçekleşebilir. Ancak gelişmekte olan ülkelerde sermaye birikimine olan gerek ve zorunluluk, gelişmiş ülkelere göre çok daha fazla kendisini hissettirdiğinden, özellikle hayat sigortasından toplanan primler ülke yatırımına kaynak olabilecek büyük fonlar oluşturmaktadır. TAHSİLAT Sigorta sisteminin sigortalıya sağladığı mikro düzeyli hizmetlerin yanısıra ekonomiye fon aktarmak gibi makro seviyeli fonksiyonları da bulunmaktadır. Sigorta primlerinin tahsilatı ile oluşan fonlar, sermaye piyasasına kanalize edilerek ekonomik kalkınma için kullanılmaktadır. Sigortalı sayısını ve primini artırmak kadar önemli olan bir diğer husus, tahsilatın yapılabilmesi ve toplanan fonları sermaye piyasasına etkin bir şekilde aktarmaktır. Prim tahsilatının, kullanılabilir fonlara olan olumlu etkisi yanısıra, şirket mali bütçesini güçlendirerek sigortacılık hizmetlerini daha tekin bir biçimde yerine getirmede de yardımcı olmak gibi önemli işlevi vardır. Türk sigorta sektörünün en önemli sorunu, şirketlerin, sigortalılar ve ihtihsal organlarından olan prim alacaklarını yasal süre içerisinde tahsil edememeleridir. Sigorta şirketlerinin 1998 ve 1999 yılına ait konsolide bilançoları, aktif toplamları içinde, sigortalılar ve ihtihsal organlarından olan alacaklarının anılan yıllar itibariyle sırasıyla % 32.92 ve % 32.45dir. Sigorta şirketlerinin yükümlülük ve taahhütlerini zamanında yerine getirmeleri ve fon yaratmaları ancak alacakların tahsilatı ile mümkündür. Sigorta şirketlerinin düşük primlerle, büyük montanlı teminat verdikleri hususu göz önüne alındığında, konu daha da önem arz etmektedir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu nun 1295. Maddesine göre sigortacının sorumluluğu ilk primin veya ilk taksitinin ödendiği tarihten itibaren başlar. Türk Ticaret Kanunu nun 1297. Maddesi " Sigorta ettiren kimse, sigorta primini 1295. Madde gereğince vermemiş ve prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde işbu primi veya herhangi bir taksiti vadenin bitiminde ödenmemiş ise, sigortacı kendisinin veya akit sıfatı ile hareket eden vekilinin yazı ile sigortacıya bildirilmiş son ikametgah veya meskeni resmi bir ihbarname veya taahhütlü mektup göndererek bir ay içinde mezkur ücret veya taksiti ödemez ise sigortanın feshedilmiş olacağını ihbar eder. Bu müddetin bitiminde borç ödenmemiş ise mukavele feshedilmiş olur."hükmünü amirdir. Sigorta sözleşmesinin fesh edilmesi için kanunda öngörülen prosedürün uzun ve maliyetli oluşu nedeni ile, sigorta şirketleri, prim ödenmemesi nedeni ile akdi feshetme yoluna nadiren başvururlardı. İhtara gerek kalmaksızın akdi fesh etme olanağının olmayışı tahsilat sorununa neden olan başlıca sebeplerden birisi olarak kabul edilmiştir. İlk primi, yahut taksiti ödeyen sigortalı müteakip primleri ödemezse dahi sigortacının sorumluluğu devam etmekteydi. Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin 537 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 3. Maddesi " Diğer sigortalarda ise, sigorta ettiren kimse sigorta primini 1295. Madde gereği vermemiş veya prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde poliçede vadeleri tespit ve tayin edilen herhangi bir taksitini, vade gününün bitiminde ödenmemiş ise temerrüte düşer. Temerrüt gününü takip eden onbeş gün süre ile sigorta teminatı durur. Bu sürenin sonuna kadar prim ödenmediği takdirde sigorta sözleşmesi herhangi bir ihtara gerek kalmadan feshedilmiş olur. Teminatın durduğu süre içinde rizikonun gerçekleşmemesi şartıyla, geçen aylarda dahil primin ödenmesi durumunda teminat durduğu yerden devam eder" hükmünü amirdir. Yeni düzenleme ile sigortalının sigorta primlerini ödenmemesi halinde, sigorta sözleşmesinin herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın feshedileceği hüküm altına alınmıştır. Türk Ticaret Kanununda yapılan değişiklikler sigortalılar açısından önemli sorunlar doğurmuştur. Sigortalılar, prim ödemelerini zamanında yapmadıkları takdirde sigorta güvencesinden yoksun kalacaklarının bilincinde olacaklarından düzenli bir şekilde prim borçlarını ödeyeceklerdir. Sigortacılık ile ilgili son yasal düzenlemelerde, tahsilat konusu bütün yönleriyle ele alınmış, sorunun çözümü için önemli hükümler sevk edilmiştir. Tahsilat sorununun çözümü halinde, sigorta endüstrimizin her branşında, kullanılabilir fon yaratma kapasitesi önemli ölçüde artacaktır. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:40 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.