Kendi filminde oynamak
Davetli gitmiştik, o küçük sahil beldesine. Karadeniz'e kucak açmış şirin balıkçı kasabasıydı. Hanımını tedavi ettiğimiz bir hasta yakınının davetlisiydik. Kış aylarının birbirine benzeyen kapalı gri sıkıntılı günlerinin aralanıp güneşin yüzünü gösterdiği o Pazar sabahını fırsat bilmiştik, şehri terk etmek için.
Sıcak karşılama ve içilen kahvelerin ardından güneşin ısıttığı rüzgarın ise içimize işlediği sahilde yürüyüşe çıktık. Karadeniz'in dalgaları sahili dövüyordu. Bizleri davet eden Refik Amca, hanımını sağlığına kavuşturduğumuz için duacı olduğunu anlatıp, tekrar teşekkür etti. Gerçekte diğer hastalarımıza davrandığımızdan farklı davranmamıştık onlara ama karıkocanın birbirilerine olan düşkünlüklerini de fark etmemek mümkün değildi. Sevmiştik içtenliklerini, onlar da bizleri unutmamış ısrarla ederek davet etmişlerdi evlerine.
Sahilde yürürken Refik Amca'nın uzun yıllar İstanbul'da sinemacılık yaptığını, hayatının filmler arasında geçtiğini, televizyonların yaygınlaşması ile sinemacılığın krize girdiği yıllarda çok zorluk çektiğini ama sinemacılıktan kopamadığını öğrendik. Yaşanan ekonomik krizlerle sinemayı kapatmak zorunda kaldığından, büyük zararlar ile devrettiği sinemasının şimdi düğün salonu olduğundan yakındı üzülerek. Bir ara durdu, yutkundu;
- Bilir misiniz? Sinema hayatın kendisiydi bir zamanlar. Herkes kendini bulurdu, orada. Okul gibiydi.
- Şimdi öyle değil mi?
- Her şey o kadar değişti ki, herkesin hayatı birbirine bulandı ve şimdi hayatlar saçma sapan bir filme dönüştü, sanki.
- Nasıl yani?
- Sinemanın hayal ürünü olduğunu, çıktığımızda gerçek dünyaya döndüğümüzü düşünürdük eskiden. Doğrusu da buydu. Şimdi yaşadıklarının bile gerçek olduğundan emin değil insanlar. Dedim ya hayatlar birbirine bulandı, gerçekler hayallere karıştı. Hayat sinema oldu.
Bir süre daha yürüdük sahilde. Kızımla denizde taş kaydırdık. Kızımın büyüdüğünü ve artık benden daha iyi taş sektirdiğini fark ettim. Refik Amca denizin kıyısında durdu, sahili döven dalgaları gösterdi.
- Hayat denize, bizler de aha bu çakıl taşlarına benziyorduk bir zamanlar. Hayat, dalgalar halinde geliyor vuruyor, kimimizi ötelere yükseltiyor, kimimizi ise içine alıp sürüklüyordu.
- Şimdi durum nasıl?
- Ne bileyim. Sanki deniz yükseldi. Hepimiz aynı denizin içinde sürüklenir olduk. Sahilini arayan yeri yurdu, varlığı belli olmayan çakıl taşları gibi oldu insanlar.
- Bu senin anlattıkların ilerleme dedikleri şey olmasın? İlerlemeye direniyorsun gibi geliyor bana.
Sustu ve yürümeye devam etti. Bu arada evdekiler yemeğin hazır olduğunu işaret ettiler. Güneş buluta girmiş sahilin serinliği içimize işlemeye başlamıştı. Geldiğimiz yoldan geri dönerken Refik Amca sahile vurmuş mürekkep balığı sırt kemiğini ve midye kabuğunu yerden alıp kızıma uzatırken:
- Çok şey değişti ama bunlar değişmedi, doktor bey oğlum. Gördüğüm kadarıyla doğa değişmedi. Kendini ilerledi zanneden insan da bu doğanın parçası ise birileri yalan söylüyor olmalı.
- Bence haksızlık ediyorsun, ilerleme sayesinde, teknolojinin nimetleri ile tedavi edebildik hanımını, biliyorsun. Bugün insanlar daha uzun yaşayabiliyorlarsa bunu insanlığın bilgi birikimine, ilerlemeye borçluyuz. Sinema da çok ilerledi. Günümüzün filmleri ileri teknoloji kullanılarak görkemli sahneler ile çekiliyor artık.
Sanki biraz kafası karışmıştı. Duraladı, bir süre düşündü.
- Doktor bey oğlum, yaşadığın gerçek olmadıktan sonra az veya çok yaşamışsın kimin umurunda. Çok şey değişti, yenilikler oldu görüyorum. Ama insan değişmedi. Sanki üst baş doldu da, kafalar boşaldı.
- Nasıl yani?
- Nasıl olduğunu bilemem ama oldu. Sinemalarda gösterilen filmlere baksana. İnsanları en doğal haliyle gösteren filmler iş yapmıyor, porno filmler ise yasak. Ama her türlü savaş, dehşet, şiddet filmleri serbest. Böyle saçmalık olur mu? Eskiden filmlerde kendini arayan seyircilerin yerini garip yaratıklar aldı, sanki. Herkes şiddet, dehşet seyrediyor, seyrettiğini yaşıyor. Üstelik gerçeğin böyle olmadığını bildiği halde, kimse duruma ses çıkarmıyor. Sen buna ilerleme diyorsan, kalsın istemem. Ben geri kafalı nemrut ihtiyar olarak yaşamak istiyorum.
Eve vardığımızda sofra hazırdı. Fırından çıkan böreğin kokusu, hamsinin kokusuna karışıyordu. Refik amca sofraya davet ederken eliyle dumanı tüten böreği işaret ederek boş ver sen olanı biteni, gerçeğin ta kendisi karşında duruyor, dumanı tütüyor. Bu kokuyu alıyorsan hala kendi filminde oynuyorsun demektir diyerek kopardığı börek dilimini tabağıma bıraktı.
Güneş buluta girmiş kışın serinliği hissedilir olmuştu. Sahili döven dalgaların sesi, giderek şiddetlenen rüzgarın şarkısına eşlik ediyordu.
Dr. Mehmet Uhri mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |