Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   Cam yoksa can da yok (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/591907-cam-yoksa-can-da-yok.html)

Bluesky24 05-05-2010 11:43 AM

Cam yoksa can da yok
 






Ege'nin şirin ilçelerinden Ayvalık kış aylarının tenha günlerini yaşıyordu. Hava eski yıllara göre o kış daha ılık geçse de sert esen rüzgar soğuğun içimize işlemesine yetiyordu. Rüzgarın kabarttığı denize açılamayan Cunda'nın balıkçıları kıyıda ağlarını temizleyip tamir ediyorlardı. Martılar ve kediler ise temizlenen ağlardan çıkan balık artıkları peşindeydi. Az ilerde koca kafalı siyah kedi kurumuş balık parçasını kaptırmamak için sırtını kabartmış martı kovalıyordu.







Rıhtımın kenarında iri bir ahtapotu döverek yumuşatmaya çalışan ak saçlı balıkçının çevresini kediler sarmış, betona vurulan ahtapottan kopan küçük parçaları kapışma telaşındaydılar. Onca eziyete karşın ahtapot canlılığını yitirmemiş her fırsatta betona tutunmaya çalışıyor, ancak zaman geçtikçe hareketliliği azalıyordu. Balıkçı ise havanın ayazına aldırmadan üzerinde uzun kollu gömleği, güneş yanığı kurumuş teni ile ahtapot ile olan işini bitirmeye çabalıyordu.







Rüzgarın şiddetlenmesi ile üşüdüğümü hissedip rıhtıma cepheli taş kahveye yöneldim. Kahvehane yüksek tavanlı, Malta taşı zeminli, yüksek pencerelerinde renkli camları olan yığma taştan yapılmış eski Rum binalarındandı. Duvarlarda asılı kalın ahşap çerçeveli eski aynalar batmaya yüz tutan güneşi yansıtıp ortalığı aydınlatıyordu. Ortalık fazla kalabalık değildi. Köşede iki balıkçı ağlarını yere bırakmış tavla oynuyor, güneşi gören tahta sandalyelerden birinde ise kahvehanenin kedisi olduğu anlaşılan tekir kedi miskin miskin uyuyordu. Ortada gürül gürül yanan odun sobasının yakınına sandalye çekip oturdum. Biraz sonra elinde ahtapotu ile balıkçı göründü. Kahvehanedekiler ahtapotu gösterip akşamın nevalesini doğrultmuşsun, iyisin hadi diyerek takıldılar. Pek yüz vermeden o da sobanın yakınına oturdu. Ahtapot mücadeleyi bırakmış gibi görünüyordu. Ahtapotu göstererek İyice yumuşattınız sanırım? dedim.







Yumuşadı elbet. Ama hayli uğraştırdı, kolay olmadı. Can dediğin hiç de kolay çıkmıyor bedenden. Onca dövülmeye rağmen can tatlı, bırakıp gitmiyor bedeni diye cevap verdi.



Şapkasını sandalyenin kenarına astı, elini saçlarında gezdirip alnına götürdü. Yorgun görünüyordu. Eliyle televizyonu işaret edip kahveciden sesini kısmasını veya kapatmasını istedi. Hayli ateşli tartışmaların yaşandığı kadın programlarından biri gösteriliyordu, televizyonda. Televizyonun sesi kısıldıktan sonra bana dönüp Sen televizyondaki şu canından bezmişlere bak. Nedense hep r etmeyi düşünenleri, çaresizleri çıkarıyorlar bu saatte programa, ağlaşıp duruyorlar. Şu ahtapotun çektiğini bilseler, nasıl direndiğini görseler utanırlar elbet ama nafile dedi.







Belki de milletin kendini bulabilmesi için ağlayıp hüzünlenmeye gereksinimi var? diye üsteledim. Hadi git işine dercesine yüzüme baktı. Fotoğraf makinemi gösterip nereden geldiğimi, ne aradığımı sordu. Sobanın sıcaklığı ile ısınmış az ötedeki masaya geçmiştik. Önce adaçayının kokusu sonra da kendi geldi, masamıza. Bizimki somata diye bir şey istemişti. Badem kokan bulanık görünüşlü sıcak bir içecek geldi ona da.







Bir süre konuşmadan sessizce ufka doğru alçalan güneşi izledik. Güneş alçaldıkça kahvehanenin renkli camlarından süzülen ışıklar aynalarda yansıyor renk cümbüşü yaratıyordu. Fotoğraf çekmeye çalıştığımı gören balıkçı çek beyim, her akşamüstü gün batımında öyle renklenir ki bizim taş kahve, bambaşka dünya olur buraları dedi. Sonra yaz aylarında Cunda'nın çok kalabalık olduğunu, kışın sakin günlerini aradığını, yazları pek ortalığa çıkmadığını anlattı. Dönüp kendisinin fotoğrafını çekmek istedim eliyle objektifi kapatıp istemediğini söyledi. Yanda duvarda asılı aynayı gösterip Aynadaki görüntümü çekebilirsin, ne de olsa oradaki ben değilim dedi. Sesimi çıkarmadan aynayı kullanarak bir iki fotoğraf çektim. Bu arada kahvehanenin tekir kedisi miskinliği bırakmış ayaklarıma dolanıyordu. Fotoğraf makinemi kenara koyup teşekkür ettim.







- Aynadaki olmadığınızı söylüyorsunuz ama ayna görüntünüz size hayli benziyor.







- Benzer benzemesine de arada cam var. Oradaki görüntüm aynanın sırrında kalıyor. Cam olmadı mı sen de yoksun. Halbuki ben buradayım. Arada fark var.







Şaşırmıştım. Fotoğraf makineme ve balıkçıya baktım bir süre.







- İyi ama fotoğraf dediğiniz de öyle değimli. Sonuçta onlar da kağıdın üzerine düşen görüntülerden oluşmuyor mu?







- Beyim eskiden kışın iş olmazdı. Adliyenin önünde şipşakçılık yapar vesikalık fotoğraf çekerdim. Ekmek parası işte. Bilirim biraz fotoğraf işini. Fotoğrafta görüntüyü yakalayıp hapsediyor, donduruyorsun. Fotoğrafımı çekip buralardan gitmeni, benim bir parçamı da yanında götürmeni istemedim.







- Peki ya ayna?







- Sırlı olan aynanın önü değil ki. Camın arkası sırlı. Arada cam var anlamıyor musun?







- Yani?







- Aynadaki ben değilim. Orada her şey cama bağlı. Cam yoksa can da yok, sır da yok. Sen beni değil camın fotoğrafını çekip götürüyorsun yanında.







Kahveci boşları alıp ayağı ile kediyi uzaklaştırdı yanımızdan. Güneş iyice alçalmış yandaki evlerin camlarından yansıyordu. Sahilde giderek artan rüzgar martılar için işi iyice zorlaştırmış, durumdan yararlanan kedilere ziyafet çıkmıştı.







Bizimki ayağa kalktı elindeki ahtapotu gösterip zor yumuşattım bunu, soğuğu yemeden pişirmek gerekir diyerek şapkasını taktı. Başıyla kahvedekilere selam verdi. Çıkmadan kapının yanındaki aynaya göz ucuyla bakıp şapkasını düzeltti. Kahvecinin sobaya attığı yeni odunların çıtırtısı duyuldu bir süre. Güneşin batması ile taş kahvenin renk cümbüşü sona ermiş ortalık hafif serinlemişti. Kahvehanenin kedisi sobanın yanındaki sandalyede yerini almış yalanıyordu. Akşamın karanlığı rüzgarla birlikte hızla çöküyordu, adaya.







Dr. Mehmet Uhri



mehmetuhri


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:58 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.