Sedef sosyal yaşamı olumsuz etkiliyor
 

Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Klinik ŞefiDoç. Dr. Onsun, yaptığı açıklamada, sistematik bir hastalık olan sedefin, derideki bağışıklık sistemi hücrelerinin bozulmasıyla meydana geldiğini ve sedefe benzer kabuklarla kendini gösterdiği için bu adı aldığını söyledi. Genetik geçişli olmasına rağmen ailesinde hastalık olmayan bir kişide de sedef hastalığının ortaya çıkabileceğini belirten Onsun, hastalığın doğumdan ölüme kadar her yaşta görülebileceğini ifade etti. Nahide Onsun, dünyada 125 milyon civarında sedef hastası bulunduğunu ve genelde toplumlarda görülme oranının yüzde 2-10 arasında değiştiğini dile getirerek, Türkiye'de de bu oran geçerli. Hastalık tüm dünyada en çok erkeklerde görülüyor dedi. Hastalığın kendisini en çok diz ve dirseklerde kızarıklıkların üzerinde beyaz kabuklar şeklinde gösterdiğini anlatan Onsun, Yani en çok travmaya maruz kalan, basıya açık yerlerde görülüyor. Ancak bunun yanı sıra saçla deri içinde ya da tırnakta da görülebilir. Bu sedefimsi görüntü olmadan da küçük iltihaplı sivilceler şeklinde baştan aşağıya döküntüler halinde de ortaya çıkabilir diye konuştu. Tetikleyici etkenler Doç. Dr. Onsun, hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici unsurların çok önemli olduğunu vurgulayarak, Hastalığı en fazla üst solunum yolu enfeksiyonları ve stres tetikliyor. Yine diş çürükleri, bağırsak parazitleri ve çok fazla güneşte kalmak da tetikleyebiliyor dedi. Doç. Dr. Onsun, sedefin son yıllarda üzerinde en fazla çalışılan

hastalıklardan biri olduğuna işaret ederek, normal popülasyona göre sedef hastalarında diyabet ve kalp hastalıklarının daha sık görüldüğünü dile getirdi., Hastalığın kişinin yaşamını olumsuz etkilediğine işaret eden Doç. Dr. Nahide Onsun, Sedef hastalığı görünür olması nedeniyle kişinin en fazla sosyal yaşamını etkiliyor. Eşler arasında bir takım sorunlara, boşanmalara dahi neden olabiliyor. Bazen toplum tarafından dışlanıyor, dışlanmasa dahi hasta böyle hissediyor diye konuştu. Kişiye göre tedavi Nahide Onsun, sedef hastalığında kişiye göre tedavi belirlendiğini

anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: Hastalığın kesin tedavisi yok, ancak çeşitli yöntemlerle görüntünün yüzde 80-90 oranında düzeltilmesinde başarılı oluyoruz. Ancak bunun için hastaların başka yollara sapmadan hekim kontrolünde olmaları gerekir. Tedavide kişiye hastalığın şiddeti, dağılımı, birlikte görülen

hastalıklar, sosyal yaşamı ve çalışma şartlarına göre farklı farklı

seçenekler sunuyoruz. Sadece sürülecek veya ağızdan alınacak ilaçlar var. Bunun yanı sıra fototerapi (ultraviyole ışın tedavisi) uyguluyoruz. Ancak bunu güzellik merkezlerindeki solaryumla karıştırmamak lazım. Son zamanlarda bu tedavilere cevap vermeyen hastalar için biyolojik tedaviler üretildiğini ve son 3 yıldır da bunların Türkiye'de uygulandığını ifade eden Onsun, Bunlar tamamen noktasal hedefe yönelik tedaviler ve serum ya da enjeksiyon şeklinde uygulanıyor. Ancak bunun uygulanabilmesi için hastalığın belli bir şiddetin üstünde olması ve daha önceki tedavilere hiç yanıt vermemesi gerekir. Bu tedaviye başlama kararını da değişik branşlardan oluşan bir konsey veriyor dedi. Kesin tedavisi bulunmayan diğer hastalıklarda olduğu gibi sedefte de tıp dışı arayışların çok fazla olduğunu vurgulayan Nahide Onsun, Sedef, en çok istismar edilen hastalıklardan biri. Kendisine 'alternatif tıpçı' diyen çok fazla insan var diye konuştu.