![]() |
KUŞ HATIRALARI Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar Rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan yoğurtçu Bahçemizden ishak kuşu Kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi. Kışın bir sobamız olurdu Sabanın yanında kedimiz Kedinin önünde yün yumağı Bir hayat bilgisi fotoğrafı gibiydik Yerli malı kullanan Yurdunun üç tarafın denizlerle çevrili Kuru üzüm, incir, fındık Tütün, çay, narenciye, kavun karpuz yetiştiren Kuru üzümle inciri satan Karşılığında Çamaşır makinesi, radyo ve otomobil alan Bir Toprağın fertleri Biraz yoksul, biraz mütevekkil Biraz mahcup, biraz kırılgan Biraz naif, ama hep umutlu Özlerdik Memleketteki halamızı İnce doğranmış Bir dilim pastırmayı Yurttan sesler korosunu Akşam komşuluklarını Radyo tiyatrolarını Sabah ezanını Kalaycıyı, bozacıyı Münir Nurettin şarkılarını Orhan Boran yarışmalarını Kandil gecelerini Duvarlarımızın sarmaşıklarını Bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını Okulönü koz helvalarını Akşam oturmalarını Ve hayatı Ben Çorbalardan tarhanayı Yemeklerden kuru fasulyeyi Sigaralardan Harmanı Belki bunun için çok sevdim Yollar bozuk, musluklar bozuk Ziller bozuk, paralar bozuk Ama adamlar sağlam idi. Top oynardık İp atlar, kedi kovalar Taşlarla bir birimizin başını yarar Mahalle savaşları çıkarır Gece olunca da tutar babalarımızın elinden Yazlık sinemalara gider Sadri Alışık, Vahi Öz Belgin Doruk, Cüneyt Arkın seyreder Olimpus gazozları içer Güler, eğlenir, bağırır, çağırır Dönerken yıldızları sayardık Sıkı çocuklardık. Hepimizin birer yıldızı vardı Onlara isim takardık Onlarda bize isim takardı Pus ve dumandan önce bu şehrin Geceleri göz kırpan ve isimler takılan yıldızları vardı Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik Biz kimseden yana değildik Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri olmazdı Bir değirmendeydik Öğütülen Öğütülürken türküler söyleyen Buğday başaklarına benziyorduk Bu şehrin yıldızları vardı Saçlarına kurdelalar takan Çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına Leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan Gözleri önlerinde Yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde Küçük çocukları vardı bu şehrin Bu şehrin yıldızları vardı. Ben Fenerbahçe yi amcam Vefa yı tutardı Konya tahıl ambarı, Mersin muz cennetiydi Taksimden Fatihe troleybüs kalkar Şişhanede mutlak raydan çıkardı Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı Muammer Karacanın adına bir tiyatro binası yoktu Bizzat kendisi vardı. Başımız ağrırdı komşumuz vardı Gönlümüz daralırdı komşumuz vardı. Çorbamızı, umutlarımızı Memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız vardı Geceleri bekçimiz Gündüzleri sütçümüz Bizim kadar zayıf da olsa Nohuda ve makarnaya alışmış da olsa Sarman adında bir kedimiz Ceplerimizde kırık misketlerimiz Çamur bulaşığı ellerimiz Ve gülümseyen bir yüzümüz. Göstermekten utanmayacağımız bir içimiz Bir araya gelerek çektirebileceğimiz Bir aile fotoğrafımız vardı Bir sabah bütün iyi şeylerin Ayvansaray iskelesinden Hayal ülkesine doğru demir alan Bir şirket-i Hayriye vapuru gibi Aramızdan ayrıldığını gördük. Sonra Ayvansaray ın sularının çekildiğini yazdı gazeteler Süheyla Hanımım, Raci Beyin Melahat Mehpeş Ablanın Nikonun Ercüment Efendinin çekildiğini ise Yazmadılar nedense Ama yok ama yoklar Ne harman sigara kaldı geriye Ne olimpus gazozu Ne de Sadri Alışık Kalan, kalan bir tortuydu belki Belki kırık bir rüya denizi Belki suya düşürdüğümüz suretimizin Cep aynamıza nüktedan bir yansımasıydı her şey Her şey Maltepe sigarasının Her arandığında Her bakkalda bulunabilmesi ile Büyüsünü kaybetmişti belki de Belki de biz bir rüya mı görmüştük Hadi hepsi yalandı Hadi hepsi hayaldi Hadi hepsini ben uydurmuştum. Ama rüyalarımızın melekleri Ve sofralarımızın daim konukları kuşlar Ya onlar Onları siz de görmediniz mi Sizin de sofralarınıza konup Rüyalarınıza uğramadılar mı Onlar da mı yalandı. Şair: İbrahim SADRİ Kaynak: Hekimce |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:38 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.