Bluesky24 | 07-05-2010 11:02 AM | GÖRÜLMEYENLER Masamızın üzerinde, hemen burnumuzun dibindeki çiçeği fark etmeye başlarız zaman zaman.Ondaki değişiklikleri, mevsimden mevsime aldığı tonu, aniden patlayan tomurcuklarını ya da bakımsızlıktan solmaya başlayan yapraklarını çok sonraları farkederiz.Bir çeşit körlüktür bu "farkedemeyiş".Sadece her hangi bir eşya değildir farkedilmeyen. Gözümüzün ö nünde büyüyüp serpilen çocuklarımız da aynı körlükten paylarını alırlar.Komşu çocuklarına ya da evimizin dışındaki herhangi bir çocuğa gösterdiğimiz hassasiyeti, yakınlığı, ilgiyi kendi çocuklarımızdan esirgemeyiz aslında ama, böyle hassasiyetin, ilginin olması gerektiği konusunda sanki uyarılmamız gerekir.O masamızın üzerindeki farkedilmeyen çiçek gibi şekilden şekile, renkten renge giren çocuklarımızın bin bir türlü özellikleri ya da diğer bir ifade ile maharetleri/yetenekleri farkedilmeyişin kurbanı olurlar.Onları- istemeden de olsa- bir kenara bırakıp; önemsediğimiz, hep farkında olduğumuz diğer şeylerin (meşgalelerin, sevgililerin, oyun kağıtlarının, hatta ve hatta o sevgili şiirin bile) onlarsız bir kıymeti olabilir mi?Hayat kuşkusuz ki, çok hızlı akıp gidiyor. Hatta bütün olumsuzluk lara, bizleri boğan "sıkılmışlıklar" a rağmen, yıllardır suskun duran şair Erdem Kışlak ın o aklımızdan hiç çıkmayan şiirindeki gibi "Hayat arsız bir inatla sürüyor hala" Evet, hayat arsız bir inatla sürüyorsa hala, bu hengamede "körlükler" e "farkedemeyiş"lere son vermemiz gerekiyor. Gözümüz daha bir açık, gönlümüz daha bir aydınlık olmalı. "Ben" ne olacağım, diyorsanız? "Siz" zaten hep savaşmaya mahkumsunuz.Kaynak: Hekim Sitesi |