Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Diğer Sağlık Haberleri

Uyarılar

Sosyal fobi ve çocuk

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri Sosyal fobi ve çocuk Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çocukların aşırı derecede sıkılgan, utangaç, içine kapanık, endişeli olduğunu, hep birşeylerin yanlış gideceğinden korktuğunu söyleyen? (çocuklarda sosyal fobi) ve bu konuda bizden yardım isteyen anne babaların sayısı az değildir. İletişim araçlarının hızla geliştiği bir çağda anne babalardan çocuklarında sosyal fobiye ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi

Sosyal fobi ve çocuk

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07-05-2010, 05:41 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Bluesky24 will become famous soon enoughBluesky24 will become famous soon enough
Standart Sosyal fobi ve çocuk



Çocukların aşırı

derecede sıkılgan, utangaç, içine kapanık, endişeli olduğunu, hep

birşeylerin yanlış gideceğinden korktuğunu söyleyen? (çocuklarda sosyal

fobi) ve bu konuda bizden yardım isteyen anne babaların sayısı az

değildir. İletişim araçlarının hızla geliştiği bir çağda anne

babalardan çocuklarında sosyal fobiye yönelik bu tip şikayetleri duymak

oldukça düşündürücüdür. Bilgisayar ve uydu anteni en mütevazı köy evine

dahi girmiş durumda. Saniyeler içinde bir tuşla dünyanın öbür ucundaki

bir insanla hem de görüntülü olarak sohbet etmek artık zor değil. Bilgiye

ulaşmanın böylesine kolaylaşması büyükler açısından faydalı olabilir,

ancak çocuklar için aynı şeyi söyleyemeyiz. Aile eğitiminden, anne baba

ilgisinden mahrum çocukların bu kadar yoğun bilgi bombardımanı altında

kalmaları gelişim psikolojisi açısından çok tehlikelidir. Gazete,

dergi, televizyon, bilgisayar gibi iletişim araçlarıyla başbaşa

bırakılan çocuklar, yeterli zihin olgunluğuna ulaşmadıkları için,

aldıkları bilgiyi yorumlama, sebep-sonuç ilişkisi kurma, zararlıyı

zararsızdan ayırma yeteneğine sahip değildir. Aldığı bilgilerin pek

çoğunu anlayamadığından, ne işe yaradığını, nerede ve ne zaman

kullanacağını bilemediğinden aklı çözümsüz kalan bir sürü problemle

dolacak ve zihin bulanıklığı yaşayacaktır. İletişim araçları, çocuğa

uygun programlar seçildiğinde, çocukla birlikte izlendiğinde ve gerekli

yerlerde açıklamalar yapıldığında ancak faydalı olabilir.

AİLE VE OKUL EĞİTİMİNİN ÖNEMİAmerika’da

‘host family’ (yabancı misafir kabul eden aile) uygulaması çok

yaygındır. Yabancı öğrenciler ve araştırma görevlileri üniversitelerin

ilan pan olarına

bakarak hafta sonunu yanında geçirecekleri bir aile seçerler. Telefon

edip randevu alırlar. İlan ,bir tanıtımı yer alır. Bu panoda ailenin

kaç çocuğu vardır, çocukların yaşları ve cinsiyetleri, baba ne iş

yapar, anne ne iş yapar, aile nelerden hoşlanır gibi detaylı bilgiler

bulmanız mümkün. Ben de böyle bir aileye hafta sonu misafir olmuştum.

Gittiğim günün akşamı dört yaşındaki kızları için bir doğum günü

partisi vereceklermiş. Evin mutfağında hummalı bir çalışma vardı. Baba,

küçük kızına dönerek, “Martha, misafirimiz sıkılmışa benziyor, ona evi

ve çevreyi gezdirir misin?” dedi. Kız, bana bakıp tebessüm ederek, “Yes

sir, with pleasure” (Peki efendim, memnuniyetle) dedi. Elini bana

uzattı, “Come on Mr. Ali, let’s start from the first floor,” (Gel Ali

bey, önce birinci kattan başlayalım) dedi. Amerikalı

çocuklar, büyüklere amca, dayı, teyze, abla gibi akrabalık ifade eden

kelimelerle hitap etmiyorlar. Bu kelimeleri sadece öz akrabaları için

kullanıyorlar. Çocuk, yatak odaları dahil, üç katlı evin tamamını

gezdirdi, açıklamalar yaptı. Sonra bahçeye indik. Karşımda sanki çocuk

değil, yetişkin bir insan vardı. Komşu evleri tek tek eliyle işaret

ediyor, ailelerin özelliklerinden bahsediyordu: “Şu evin sahibi

bahçesine çok önem verir. Çimlere zararları dokunur korkusuyla

çocukların bahçede gezmelerine izin vermez. Evin hanımı kocası gibi

değildir, çok iyi kalplidir.” Bu arada kendisinden bahsetmeyi de ihmal

etmiyordu. Ana okuluna gidiyormuş. Müziği çok seviyormuş. Şakacı, iyi

bir müzik öğretmenleri varmış. Renkli oyun hamuruyla heykel yapmayı pek

sevmezmiş. Resmi de iyi sayılmazmış, ama elinden geleni yapmaya

çalışıyormuş. Çocuğu

çok sevmiştim. İçimden sarılıp öpmek geliyordu, ama yabancıların çocuk

öpmesi pek hoş karşılanmadığı için buna cesaret edemedim. Bahçede

dolaşırken, “Martha” dedim, “seni omuzuma alabilir miyim?” Güldü.

“Bilmem,” dedi, “buna pek alışık değilim, ama hoşuma gider sanırım.”

Omuzuma aldım. “Ooo, buradan herşey daha güzel görünüyor!” dedi ve

ekledi: “Sen iyi bir insana benziyorsun, senden hoşlandım, istediğin

zaman çekinmeden bize gelebilirsin.”Martha’yı

dinlerken aynı yaştaki Türk çocukları aklıma geldi. Aynı zekaya sahip

oldukları halde maalesef aynı öz güvene ve aynı bağımsız kişiliğe sahip

değiller. O yaştaki bir çocuğumuza ismini sorsanız, zor cevap

alırsınız. Büyüklerle sohbet edecek cesarete ve sosyal beceriye sahip

çocuk sayısı çok azdır. Peki, aradaki fark nedir? Amerikalı çocuklar

bizim çocuklarımızdan daha mı zeki, daha mı yetenekli? Elbette hayır.

Fark, aile ve okul eğitiminde. Amerika’da

ve Avrupa ülkelerinde uygulanan aile ve okul eğitiminde çocuk adam

yerine konur. Duygularını serbestçe ifade etmesine fırsat verilir.

Monolog değil, diyalog geçerlidir. Çocuklar da en az büyükler kadar

konuşma ve cevap verme hakkına sahiptir. Bizde büyükler konuşur,

küçükler dinler. Küçüklerin cevap vermeleri ayıp sayılır. Okulda da

durum bundan farklı değildir; öğretmen anlatır, çocuklar dinler. Bolca

ev ödevi ve ezber verilir. Çocuklar kitaptan soğutulur. Anne babalar

çocuğun zeka çeşidine, yeteneklerine, elinden geleni yapıp yapmadığına

dikkat etmeksizin her derste başarılı olmasını bekler. Okul başarısı

herşeyden önemlidir. Zayıf aldığı an gözden düşer. Çocuklar zayıf

almaktan ve yanlış yapmaktan korkar. Sınava iyi hazırlandığı ve çok

çalıştığı halde kendine güveni yoktur, aklının bir köşesinde soruları

bilememe ve zayıf alma korkusu vardır. Çünkü ailesinin beklediği notu

alamadığında suçlanacak, aptal yerine konacak, sevilmeyecek,

“Filancanın çocuğu iyi aldı, sen neden alamadın, çünkü yeterince

çalışmadın” denilecek, azar işitecektir. Onlar

adına hep biz düşündüğümüz, onun adına biz karar verdiğimiz, sıkı bir

koruma ve takip altına aldığımıaz için çocuklarımız ‘bağımlı bir

kişilik’ kazanıyorlar. Bağımlı kişilikte çocuk kendi başına karar

veremez, denemekten ve başarısız duruma düşmekten korkar. Karşılaştığı

bir problemi sizin yardımınız olmadan çözemez. Martha örneğinde, baba

sadece “Evi ve çevreyi gezdir” dedi, başka bir açıklamaya gerek

duymadı. Çocuk kendisini anlatırken, “Müzikte iyiyim, ama resimde o

kadar iyi değilim, renkli hamur çalışmalarını sevmiyorum” dedi. Zayıf

ve kuvvetli yönlerinin farkındaydı. Çekinmeden, “Ben buyum” diyordu. Bir

konferansımda Martha örneğini verirken bir dinleyici kalktı: “Sen”

dedi, “düpedüz Amerikan propagandası yapıyorsun. Gerçek Amerika senin

anlattığın gibi değil. Gençliği alkol, uyuşturucu ve fuhuş

bataklığında. Yaşlılar huzur evlerinde ölüme terkedilmiş. Aile

mahremiyeti ve sadakati yok. Bunları neden anlatmıyorsun?” Güldüm.

“Haklısınız” dedim, “bu da bir yaklaşım tarzı. Siz negatiflerini, ben

pozitiflerini görüyorum. Siz bardağın yarısı boş diyorsunuz, ben yarısı

dolu diyorum. İyilerini alalım, kötüleri onlara kalsın.”EĞİTİMDE TENKİTÇİ VE SUÇLAYICI YAKLAŞIMÇoğu

ailelerde mükemmellik saplantısı vardır. Kendileri mükemmel olmadıkları

halde çocuklarının her konuda mükemmel olmasını isterler. Eğitirken

suçlayıcı ve korkutucu bir yaklaşım içindedirler: “Koşma, düşersin.

Kazağını giy, üşürsün. Çalışmazsan sınıfta kalırsın. Zayıf alırsan seni

sevmem. Bir daha küfredersen ağzına biber sürerim. Çişini haber

vermezsen pipini yakarım.” Böylesine korkuya ve olumsuzluğa dayalı bir

eğitimde çocukların korkak, endişeli ve kendilerine güvensiz olmaları

gayet normaldir. Bebekler

ilk aylarda tanıdık-yabancı ayırımı yapmazlar. Bir yaşından sonra

yabancıları tanıdıklardan ayırmaya başlar, yabancıların kucağına gitmek

istemezler. Çocukların dört-beş yaşına kadar kendilerinden büyük

çocuklarla ve yabancılarla ilk tanışmada iletişime girmek istememeleri,

çekingenlik ve utangaçlık göstermeleri normaldir. Bazı çocuklar daha

sıcakkanlı, daha sosyaldirler. İlk tanışmada bile yabancılarla rahatça

diyaloga girebilirler. Anne babaları utangaç ve çekingen olan

çocukların da içe dönük, çekingen olmaları muhtemeldir. Çekingen, içe

dönük çocukları oyun parkında daha kolay teşhis edebilirsiniz. Bir

kenarda durur, oynayan çocukların içine karışmaz, salıncak veya

kaydırakta sıraya girmezler. Salıncağa ve kaydırağa alışmaları kolay

olmaz. Salıncağa binmekten ve kaymaktan korkarlar.DUYGULARI BASTIRILAN ÇOCUKLAR

Ailede

adam yerine konmayan, korku ve dayakla sindirilen, yanlış yaptıklarında

alaya alınan, duygularını rahatça ifade etmelerine fırsat verilmeyen,

başarıdan çok başarısızlıkları üzerinde durulan çocuklarda sosyal

fobiye çok sık rastlıyoruz. Kişiliklerine sinen bu korku ve yanlış

yapma ve işlerin ters gideceği endişesi kendileriyle birlikte

büyümekte, yetişkin insan olduklarında da devam etmektedir.Üniversitede

okuyan bir delikanlı anlatıyor: “Urfa’nın bir köyünde, kalabalık bir

ailede büyüdüm. Sekiz kardeştik. Ben sondan üçüncü çocuktum. Köyün

zengini sayılırdık; koyun sürülerimiz ve tarlalarımız vardı. Babama

‘Bekir Ağa’ derlerdi. Çok sert bir adamdı. Irgatlar, çobanlar ondan çok

korkarlardı. Annem ve biz de çok korkardık babamdan. En ufak bir

yaramazlığımızda basardı dayağı. Onun yanında ağzımızı açıp bir kelime

söyleyemezdik. Büyük konuşurken küçüğün cevap vermesi ve lafa karışması

saygısızlık sayılırdı. Sadece babamdan ve annemden değil,

ağabeylerimden de çok dayak yedim. Babam evde olmadığı zaman büyük

ağabeyim otoriteyi eline alırdı. İki ağabeyim ve ablam, evli oldukları

halde, babamın yanında çocuklarını sevemezlerdi. Büyüklerin yanında

çocuk sevmek ayıp sayılırdı.“Okula

başladığım zaman da suskunluğum devam etti. Öğretmenden de çok

korkardım. Şu anda üniversiteye gidiyorum, aynı suskunluk ve

çekingenlik devam ediyor. Hocalar birşey sorduğunda ağzımı açıp cevap

veremiyorum. Yanlış şeyler söylemekten, alaya alınmaktan korkuyorum.

Yüzüm kızarıyor, başım dönüyor, ağzım kuruyor, bildiğim şeye de cevap

veremiyorum. Beni döven, bir kere olsun sevgisini göstermeyen bir

ağanın oğlu olacağıma, başımı okşayan bir çobanın oğlu olsaydım...”Burada

problem ailenin çok çocuklu olması değil, çocuk eğitiminde takınılan

tavırdır. Aşırı baskı, adam yerine konmama, dayakla sindirme sonucu

ortaya özgüvenden yoksun, silik kişilikli bir çocuk çıkmıştır.Yüksek

mevki ve makam sahibi oldukları halde çocuklarına yeterli zaman

ayırmayan, onların ruh sağlığı için gerekli olan sevgiyi, ilgiyi,

şefkati ve yakınlığı gösteremeyen anne babaların çocuklarında da sosyal

fobiye sık rastlanmaktadır. Lise son sınıfta, üniversite sınavlarına

hazırlanan, ancak deneme sınavlarında bir türlü yeterli puana

ulaşamayan bir gencin babası bize soruyordu: “Benim çocuğum nasıl

başarısız olur? Özel okula gönderiyorum. Her ihtiyacını karşılıyorum.

Geri zekalı bir çocuk değil. Öğretmenleri, ‘İyi bir çocuk, efendi,

terbiyeli; ama kendisini derse veremiyor, yeterince çalışmıyor’

diyorlar. Kendisine soruyorum, ‘Problemin ne ise söyle, yardımcı

olayım’ diyorum; susuyor, cevap vermiyor. Yaptığımız bunca masraf,

bunca emek boşa mı gidecek? Olamaz, bunu kabul edemem!”Gençle

konuştuğumuzda mesele anlaşıldı, ancak bunu babaya anlatmak çok zor

oldu. Baba, büyük bir şirkette pazarlama müdürü. Anne bir bankada bölüm

şefi. Genç, ailenin tek çocuğu, aynı mahallede oturan anneannesinin

yanında büyümüş. Ancak hafta sonlarında anne ve babasıyla beraber

olabiliyormuş. Anne baba çocuğun yanında çok sık tartışıyor,

birbirlerine kırıcı sözler sarf ediyorlarmış. Baba, birkaç defa eşini

boşamakla tehdit etmiş. Çocuk anne ve babasının ayrılacaklarından,

kendisinin ortada kalacağından korkuyormuş. Kavgalı,

geçimsiz ve uyumsuz anne babaların çocuklarında güven duygusu gelişmez.

Birbirlerine sevgi ve saygı gösteremeyen eşler çocuklarına da yeterli

sevgi gösteremezler. Böyle bir ailede yetişen çocuklar, büyüdüklerinde

ve anne baba olduklarında kendi çocuklarına da gerekli sevgiyi ve

şefkati veremezler. Neden? Çünkü sevgi, şefkat ve saygı ancak mutlu bir

ailede yaşanarak öğrenilir, sonradan kazanılması çok zordur.



GEÇİCİ KORKU VE ENDİŞELER



Her

insan yabancı biriyle tanışırken, yüksek makam sahibi birinin yanına

çıkarken, yeni bir işe başlarken heyecanlanır, korku duyar. Bu, normal

ve geçici bir korkudur; sosyal fobi ile karıştırmamak gerekir. Yeni

doğan bir bebekte geçici korkular daha yaygındır. Herşeyin yolunda

gittiği sıcak ana rahminden çıkmıştır. Anneye bağımlılığı devam

etmektedir, annesiz yaşayamaz. Annesini yanında göremediği zaman

korkuya kapılır, ağlar. Bebek için gördüğü şey ‘var,’ görmediği şey

‘yok’tur. Annesini yanında görmeyince onu ‘yok’ sayar ve büyük bir

korkuya kapılır. Annesini yanında görünce sakinleşir,Doğumdan

üç yaşına kadar anne-bebek beraberliği çok önemlidir. Bu beraberliğin

çeşitli sebeplerle bozulması hâlinde çocukta güven duygusu

gelişmemekte, buna paralel olarak içe dönük, endişeli, korkak bir

kişilik kazanmaktadır.Çocuklarda

beş yaşına kadar ‘ayrılma endişesi bozukluğu’ adını verdiğimiz korkuya

çok sık rastlamaktayız. Anneye aşırı düşkünlük, okula gitmede

isteksizlik, annesine yapışıp bırakmama ve her yere onunla gitme

isteği, baş ve karın ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıklar ayrılma

korkusunun tipik belirtileridir. Çalışan, uzun süre hasta yattığı için

çocuğu ile ilgilenemeyen, eşi tarafından dövülen ve boşanmakla tehdit

edilen annelerin çocuklarında ayrılma endişesi bozukluğuna sık

rastlanmaktadır. Çocuklarında bu tür endişe belirtileri gören anneler

onlara daha çok zaman ayırmalı, sevgilerini belli etmeli ve şefkat göstermelidir.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

Bluesky24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Sosyal fobi ve çocuk

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri Sosyal fobi ve çocuk Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çocukların aşırı derecede sıkılgan, utangaç, içine kapanık, endişeli olduğunu, hep birşeylerin yanlış gideceğinden korktuğunu söyleyen? (çocuklarda sosyal fobi) ve bu konuda bizden yardım isteyen anne babaların sayısı az değildir. İletişim araçlarının hızla geliştiği bir çağda anne babalardan çocuklarında sosyal fobiye ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:00 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.