![]() |
Viran Evler VİRAN EVLER İnsanlar ilk çağlardan bu yana kendilerini güvende hissetmek ve doğa koşullarından korunmak için kafalarını sokacak bir dam arayışı içine girmişlerdir,çağlar botu bir çok farklılıktan sonra yani bildiğimiz üzere ağaç kovukları,mağralar,ahşap,tek katlı,apartman bunlardan bir kaçıdır,ev nedir ev sığınaktır,kendimizi güvende olacağımız bizi sevenler sevdiklerimiz,ailemiz,sevdiğimiz,çoçuklarımız,önce leri aileler epey geniş şekilde birlikte aynı evlerde yaşıyorlardı,o zaman şartları bunu gerektiriyordu,dedeler,nineler,anne,gelin ,koca,çoçuklar hatta torunlar,göçebe bir ulusuz gezmeyi yeni yerler görmeyi feht etmiyi severiz beğenirsek yerleşiriz .Bu zamanar artık geride kaldı şimdi sadece tatil amaçlı göçüyoruz.Bildiğinzi yada bilmediğiniz üzere kediler sahiplerine değil evlerine bağlı hayvanlardır ev onların ve bizler misafirizdir onların gözünde,şimdi ev benim için ne demek onu anlatayım .Evim benim sığınağım,huzur bulduğum yerdir,geniş bir ailede yetiştim 8 kişiydik ama artık kala kala 2 kişi kaldık şimdi yaşadığım şehirde eskiden oturduğumuz evimzin önünden sokağından geçerken hep içim burkulur ttalı acı bir çok hatıra canlanır yüreğimde. Birde viran evler vardır ansızın karşımıza çıkar bir sokakta,camları kırılmıştır çoçuklar tarafından,boyalar dökülmüştür eğer ev ahşap ise tahtalar yanmış kırılmış hatta bir kısmı çökmüştür. Kimler ne zaman ne şartlar altında yaşamıştır o evde diye geçer içimden hep.bazen o viran evler ayakta zor dururken bile sokaklarda yatıp kalkan insanların barınağı olur görevini yapar yağmurdan korur güvenli değildir ama hiç yoktan başlarını sokacak bir damdır işte. Geçenlerde yine ansızın karşıma çıktı bir bayır başında o viran evlerden bir tanesi,ahşap bir evdi 2 katlıydı yani iki farklı aileye kucak açmıştı zamanında,o tahta merdivenlerden akşam eve dönen baba filesinde ekmeğini taşımıştı,evin ninesi bahçeye çıkmak için trabzanlara kaç kez tutunmuştu,mutfağında tel dolaptan alınan pirinçle kaç kez pilav yapıldı,kışın borumlarını kaç çeki odunla doldurdular ,oturma odasında kaç misafir ağırlandı kim bilir,kaç doğum gördü ev ,kaç çoçuk kavgasına şahit oldu saklanbaç oynayanlar bahçesinde,saklanmak için hangi köşesi seçiliyordu evin ,yaz geceleri bahçesinde ıhlamur ağacı altında otururken neler konuşurlardı,sabah kahvesi hangi camın önünde yudumlanırdı,efkar basan akşamlarda hangi odada sigara tütürülürdü,evin kızını istemeye gelindiğinde hangi telaşlar yaşandı,askere giden oğul gözyaşları ve dualarla nasıl uğurlandı,uzaktan gelen akrabalar telaşlan beklendimi?Evin çatısına kırlangıç kuşalrı yuva yaptımı,bahçedeki çam ağacında kaç yavru kuş büyüdü,kaç kedi yaşadı bahçede,komşusu ile dedikoduya dalıp kaç tencere yaktı anne,evin hazlazçoçukları merdivenlerden düşüp dizlerini kaç kez yaraladı,tentirdiyot basılan yara nasıl yadı küçük bedende,radyodan akşam ajansı dinlendi sesi biraz daha açılıp,dünya savaşı haberleri belkide,yada zeki müren en güzel şarkılarını okuyordu o radyodan . Gittim dokundum ahşap duvarlara ,kokladım kırık camlardan evi ,akşam pişirilen mercimek çorbasının kokusunu ardaım ama sadece terk edilmenin acısını hissettim o kekrimsi kokuda. Evlerde terk edilirler hem onların insanlar gibi şanşları yoktur yaralarını sarmaya,tüm düşmanalr kapıdadır artık,rüzgar,kar,yapmur,gğneş,çoçuklar,berduşlar,k urtlar,börtü böcek,usul usul ağır ağır kemirir terk edilen evi en haşmetli günlerin en güzel anıları yıkılan çöken her tahta ile yıkılır ağır aır yıllarca süreceke bir çiledir bu,ne gecesi ne gündüzü nede dur durağı vardır bu terk edilmişliğin yıkımını.Kiremitler uçar yağmur damlar yatak odasında eskiden yatağın durduğu yere döşeme delinir çoçuklar işer duvarlara,kaçak aşıklar sevişir ilk vakitler,yaşamak için değilde artık ölümünü hızlandırmak içindir yaşadıkları . Oysa o tahtalarında çivileri çakan ustanın terinin nasıl damladığını hatırlar,Kapnının anahtarla ilk açılırken çıkan çıt çıt sesi duvardaki gıgıklu saatinki ile karışmıştır artık,su boruları gözyaşı taşıyordur artık yağmur damlaları ile en tenha köşelerine duvarlarına yıkanır viran ev.Viran evler ve yaşlılar birbirine benzetirim ben iş işten geçmiş gözü ile bakılır her ikisinede oysa yüreklerini kimse bilmez gönüller bahardır her daim yaşlılarda ve viran evlerde ,bilirimki taki yıkılacakları güne dek bazen kuşlara böceklere kedilerede olsa yuva olurlar elleri titreyerek parkta yem atarlar tonton ihtiyarlar ellerinden gelse koşarlar ellerinde balon ve kağıt helva ile ,bilselerki eb şatafatlı avizelerle kapılarını açar panayır yerini aratmayan evin her köşesi,ne terk edilmiş viran evler nede yaşlılardan iş işten geçmemiştir aslında hiç bir şey olmasa varlıkları,gölgeleri ile görevlerini yaparlar,yıkılan viran ev fakirin odunu ölen ihtiyar selvi ağacının yapraklarında doğar tekrar ,severim viran evleri ve yaşlıları ben,ben onların gölgesinde uyumayı koklamayı geçmişi sorular sormayı kedice işte birazda çoçukça, Sevmem ruhsuz beton evleri ruhu yoktur oysa tahta evin her mıh’ında ruh vardır ,tıpkı sıcacık elleri ile başımı okşayan yaşlı teyzem gibi,severim viran evleri…… |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:00 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.