05-11-2010, 10:38 AM
|
#1 (permalink)
|
Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Gökkuşağının Farklı Renkleri Gökkuşağının Farklı Renkleri
Acı ve ıstırabın bin bir yüzü, bin bir çeşidi vardır ve bu bin bir yüzün içinden geçmeden de bir yere varmanın yolu yoktur... Mevlana'nın, Yunus Emre'nin yolu da aynı yoldur... Daha nicelerinin de... Çünkü başka yol yoktur... Doğdun mu bir kez indin mi buralara, acıya temas etmemek, içinden geçmemek, ta ki ne kadar fazlan var ise onu terk edinceye kadar içinde dönenmemek mümkün değildir... Terk etmenin bir biçimidir bu... Evet acılar içinde, evet perperişan... Bu süreç hep böyledir... Fazla olanı bırakmak istemeyince, hep böyle acı verir... Acısız olmaz mıydı? Olurdu... Eğer terk etmemiz gerekenleri sevgiyle kabullenip, bir bir bıraksaydık kendiliğinden uçup giderdi, acı da vermezdi ama bunu yapacak noktada değiliz ki...
Terk etmek gerektikçe tutunmak en ağır ıstıraptır... Yoksa bize ıstırap eden yoktur... Tutunmak eylemi acı verir... O her şeyi bu kadar ağır ağdalı yapar... Süreyi uzatır... Acı verenin, tutunmaya çalışmak olduğunu anlamak gerekiyor... Olaylar değil... Tutunmaya çalışmak acı verir... Bırakman gerekenlere, terk etmen gerekenlere yapışıp, tutunmaya çalışmaktır asıl acılı olan... Yaşam değil...
Bin bir karmaşa arasında acısı, sevinci ile yaşanan günlük yaşam içinde insan, bazen durup şu soruyu sorar kendine; “Ben bu kadar ACI çekmeyi hak ettim mi? Oysa ne kadar iyi bir insanım, kime ne zararım var ki? “Etliye de sütlüye de bulaşmam.” Bu tip soru ve yanıtlar insanın yaşam serüveninde karşılaştığı olaylar, acılar, zorluklar karşısında belki de bir savunma mekanizması olarak anlamlı olabilir; bir süre nefes aldırabilir ama bu tip, tek yönlü ve kendine yönelik soruların yanıtları her zaman sandığımız gibi değildir. Çükü böyle bir yanıt ayrımcı bir yanıttır ve insanın kendisini, içine doğduğu dünyadaki diğer insanlardan çok farklıymış, tek ve özelmiş hatta kusursuzmuş gibi algılamasına neden olur. Elbette insan özel ve tek… Fakat bu aynı zamanda bütünün bir parçası olduğumuz gerçeğini ortadan kaldırmıyor ki!
Hem özel, tek ve farklıyız; hem de hepimiz aynı bütünün bir parçasıyız. Yani aynıyız. Hem aynı, hem de farklı olmak paradoksmuş gibi görünen bu iki kavramı net olarak anlamak için gökkuşağını gözlerimizin önüne getirebiliriz veya tıpkı bir tablonun farklı renkleri olmak, hem de tek bir tabloyu meydana getiren bütünlük içinde olmak gibi bir şeyi düşünebiliriz.
Gökkuşağının farklı renklerinin bir arada olduğunda sunduğu o muhteşem armoni gibi bizim farklılığımız ve benzerliğimiz de dışarıdan bakıldığında hem bütün hem ayrı gözükebilir. Bir gökkuşağının içinden renklerini ayırabilir misiniz? Yandaki resmi inceleyin, mümkün değil, en çok birkaç renk ön plana çıkıyor oysa iç içe geçmiş yedi rengin armonisi söz konusu bir gök kuşağın tayfında.
İşte tıpkı gökkuşağındaki renkler gibi bütünlüğün anlamı içinde bir fonksiyonumuz olduğu gerçeği; aynı zamanda tek başına da özel bir anlam içerdiğimizi kendinde saklı tutuyor. Ancak bu saklı anlam ile şuurluluk arasında sıkı bir bağlantı var, saklı anlam gökkuşağını oluşturan diğer renkler ve biçimlerle birlikte var olduğumuz, tek başımıza varolamayacağımız şuuru uyandığı zaman ortaya çıkıyor. Yoksa bütün bunları bilmeden, anlamadan yarı uyur yarı uyanık yaşıyoruz bu güzel yaşamı ve bize yazık oluyor.
Bilsek de bilmesek de biz hem etrafımızda bulunan her şeyle, aynı bütünün parçaları olmak nedeniyle görünmeyen bir iletişim içindeyiz, durmadan bir radar gibi bir alıcı-verici gibi gönderiyor alıyor, dönüştürüyor ve yeniden yeni bir alıp-verme sirkülasyonu içine giriyoruz. Aynı zamanda da her şey bizimle hiç durmadan iletişim kuruyor, ileti yolluyor, bilgi alıyor, bilgi veriyor; devamlı yeni enerji, bilgi yani yeni alan dengeleri kuruluyor.
Hem doğrudan ilişkide bulunduklarımızla, hem de hiçbir ilişkimizin bulunmadığını düşündüğümüz şeylerle sürekli etkileşim içindeyiz. Üstelik bu etkileşim tekdüze ve belirgin olmayıp sürekli değişiyor. Çünkü yaşayan, değişen ve değiştiren bir bütünlüğün parçasıyız.
Bu durum, bilgi ve enerji transferine ve dönüşümüne neden oluyor. Tıpkı ağaçların çevrelerindeki atmosferi benzer bir metotla yenilemeleri gibi biz de bazen yükseliriz. Hem duygu ve düşüncelerimiz yükselir, hem de kendimizi çok daha dinç ve zinde hissederiz. Bazen de enerjimiz tükenir, düşünemeyecek, kıpırdayamayacak hale geliriz. Önemli olan bu halleri takip edebilmek, farkında olmak ve dönüşümü bilerek, isteyerek, şuurlu bir biçimde gerçekleştirmektir. Ama dönüşümü bilinçli yapmanın bir yolu daha vardır ki, o da evrendeki Feda Yasasından haberdar olmak ve bilerek isteyerek gerekli dönüşüm için bir şeyleri feda edebilecek gücü kendinde barındırdığını anlayarak eylemde bulunmak! Örneğin; fedakar bir anne çocuklarının eğitimi için yıllarca ek bir işte çalışabilir, ya da günün yorgunluğuna aldırmadan gece de dikiş dikebilir, örnekleri çoğaltmak ve yaymak mümkündür.
Kendini yeniliğin ve iyiliğin doğması için feda eden bir kişi bile çok kıymetlidir, sevgi dolu insanların; aileleri, toplumları, meslekleri ya da ülkeleri için yaptıkları fedaları da kendi çevrelerine ışık tutmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde bu şekilde çalışacak güçte insan vardır. Çalışmaktadır ve kendi çevrelerinde küçük mumlar yakmaktadırlar bazı enerjileri temizlemek için, birilerinin kendini o enerjiye feda etmesi gerekir yani o acıya… Ama bu çok kıymetli bir iştir çünkü feda eden varlığın inanç enerjisi ile yeni ve temiz alanlara ulaşılır elbette evrenin yardımları da vardır bu işte. Yoksa varlık tükenir. Evrenin desteği hep vardır o varlıkta, o da gücünü evrenden alır ve ortaya yıkanmış, temizlenmiş, borcu bitmiş yeni alanlar, yeni sayfalar çıkar.
Dönüşüm böyle bir şeydir. Dönüşümü gerçekleştirmek ve kullandığımız enerjiyi, evrimimizin hızlanması için sabitleyebilmek yani mümkün olduğunca yüksek seviyede tutmak, günlük olayların girdaplarına çok fazla katılmamak, gelişimimiz ve iç huzurumuz için o kadar önemli ki! Şimdi enerjiyi sabitleyebilmek yani yüksek seviyeli enerji kullanmak için şuurlu şekilde bilerek ve isteyerek neler yapabileceğimize kısaca göz gezdirelim;
- Mümkün olduğunca zihinsel, mental olarak berrak kalabilmek ve konsantrasyon dağınıklığına mahal vermemek.
- Gerek çevresel etkiler, gerekse kendi duygusal hallerimizin, endişe ve kaygıların yarattığı durumlar karşısında dik kalabilmek enerji düzeyimizi koruyan, evrenin yüksek enerjileri ile kurduğumuz bağlantıları, ayarlarımızı muhafaza eden şeylerdir.
Bu da bir nevi evrensel ilkelerin uygulama alanıdır. Evrensel ilkeler ışığında, yüksek enerji seviyesinde kalarak, bu kuralları uygulayıp hayata geçirmek evren armonisine katılmak anlamına gelir.
Ayrıca 3 önemli temel prensip vardır ki, bu temel prensiplere ne kadar yaklaşırsak o kadar iyi uygulayıcılar oluruz.
* Tam güven
* Tam teslimiyet
* Hayatın akışı içerisinde olabildiğiniz en iyi durumda olduğunuzu bilerek yaşamak...
Alıntı. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |