Ne Düşünürseniz O Olursunuz
Birçok kişisel gelişim kitabı, "Düşüncenin Gücü", "Olumlu Düşünmenin Gücü", "Olumlu Yaşama", "Büyük Düşünmenin Büyüsü" gibi isimler taşır ya da bu isimle bölümler içerir. Hayattaki her şey, gerçeğe dönüşmeden önce birisinin zihninde bir düşünce, dilek, ümit veya hayal olarak filizlenmiştir. Düşünceleri gönülde biten bitkiler olarak niteleyen Mevlana, düşüncenin gücünü Mesnevi'de çok güçlü ve açık bir şekilde vurgular: "Evlere, köşklere bak, bunlar da yapılmadan önce, mühendisin zihninde, düşüncesinde birer masala benzerdi. Hoşumuza gittiği için seyrettiğimiz, sofası düzgün, tavanı, kapısı uygun bir şekilde yapılmış filan ev, mühendisin zihnindeydi. Mühendisin zihnindeki o düşünce aletleri hazırladı. Ormanlardan kesilen direkleri getirdi. Böylece ev yapılıp meydana çıktı. Her sanatın, her hünerin aslı, temeli, mayası, hayalden, düşünceden başka nedir ki?
Önce düşünce vardır. Sonra bu düşünce eyleme dönüşür. Dünyanın kuruluşunu ezelden beri böyle bil. Meyveler, önce gönül düşüncesinde tohum halindedir. Sonra meyve olarak ortaya çıkar, görünür. Sen bir işe girişip bir meyve fidanı dikince, sonunda meyvenin meydana gelmesi yolunda ilk harfi okudun, yani ilk adımı attın." Her düşünce, sonuca götüren bir araçtır. Işık gök gürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir. İkbal'in söyleyişiyle, "Bak tefekkür işe yol gösterir. Şimşek çakar, arkasından gök gürler" Kafamızın içindeki "sohbet" hakkında bir fikir vermek için söyleyelim. Dakikada 1200 kelimelik bir hızla düşünürüz. Diğer yandan, her gün zihnimizden yaklaşık 60 bin düşünce geçer. Bunların %95'i de bir gün önce düşündüklerimizin aynısıdır. Zamanınızın büyük bölümünde neyi düşünürseniz, başınıza gelecek olan da odur. Ne düşünüyorsanız o olacağınıza göre, bırakın düş gücünüz aşağıları değil yukarıları seyretsin. Bakın Mevlana herkesi nasıl büyük düşünmeye çağırıyor:"Eğer bir karınca Hz. Süleyman'ın derecesine ulaşmaya çalışırsa, şaşma; onun isteğini hor görme! Sen ondaki himmete, gayrete, cesarete imrenerek bak! Elinde, zenginlik ve yetenek olarak ne varsa, isteyerek, düşünerek elde etmedin mi?
Beyin Negatifi Kabul Etmez Olumlu düşünce hayatımızın yakıtıdır. Ancak, olumlu düşüncenin gücünü ve etkisini gösterebilmesi için beynimizdeki engelleri, önyargıları ve sınırları kaldırmak şarttır. Beynimiz negatifi kabul etmemektedir. Çünkü bilinçaltı aklımızdaki her şey pozitiftir. Bembeyaz bir at düşünme cümlesini duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Bembeyaz bir at, değil mi? Bu nedenledir ki, Mevlana "Gerçekten de 'yapma, etme, görünme' demek isteği arttırır sadece, başka şeye yaramaz." der. Onun için anne-babalar çocuklarına, öğretmenler öğrencilerine 'yapma, konuşma, koşma' derken aslında onların bilinçaltlarına 'yap, konuş, koş' emirleri verdiklerini bilmeliler. En doğrusu, Mevlana'nın "
Men edilen şeyi yapmayan kimdir?" uyarısını hatırlayıp
bunları, 'sessiz ol, sakin ol' gibi olumlu ve "ma" eki içermeyen kelimelerle ifade etmektir. Olaylara İyi Bak! Mevlana'nın ifadesiyle "nasıl bakarsan öyle görürsün". Hayat bize derslerini çeşitli şekillerde ve boyutlarda sunar. Olumlu dersler her zaman olumlu durumlardan çıkarılmaz. Arabanızın lastiğinin patlaması, olumlu bir olay değildir ama size kabullenme, sabır, plan yapmanın değeri, başka biri size yardım etmişse yardım görme sevinci, teşekkür etmenin değeri, şükür gibi pek çok dersler verebilir. Aynı olayı, stres ve sıkıntı yaratıcı dersler çıkarmak için kullanabiliriz: "Aksilikler hep beni bulur, hayatımda her şey ters gidiyor" gibi… Görüldüğü üzere, hayat okulunda size sunulan derslerden ne öğreneceğinizi siz seçersiniz. Hatta Mevlana iyi bakışın bela diye nitelendirilen durumlarda bile işe yaradığını söyler: "Bir adam belada safa görürse, bela tatlılaşır. Hasta, iyileştiğini görünce ilaç, kendine hoş gelir."
Yaşam aynı zamanda inatçı bir öğretmendir. Bir dersi öğrenilinceye kadar tekrar tekrar anlatır. Davranışınızı değiştirmişseniz yaşam dersinizi öğrendiğinizi anlar. Aksi halde, aynı dersi devam ettirir.
'Bunda da bir hayır vardır' anlayışıyla en kötü olayda bile, onun daha ötesine bakabilmek, olumlu yanları ve dersleri bulabilmek için çalışmak insanın gelişme ve büyümesinin anahtarıdır. Hayatınızdaki olayları olumlu bir bakış açısı ile yorumlamayı, bunlardan gerekli dersleri çıkarmayı öğrenmelisiniz. Olumlu şeyleri aradıkça ve olumlu şeylerin olacağına inandıkça, önünüzde pek çok kapının açıldığını göreceksiniz. Dolayısıyla, olayı değiştiremezsiniz, ama ona olan bakışınızı değiştirebilirsiniz. Olayı kızgınlık veren, kötü bir olay yerine, komik ve size ileride aynı tip olaylar karşısında nasıl tavır almanız gerektiğini öğreten ders verici bir olay olarak yeniden çerçeveleyebilirsiniz.
Düşündüklerinizin, iç konuşmalarınızın, başkalarıyla konuştuklarınızın sağlığınızla yakından ilgisi vardır.
Örneğin, kendinizi kötü hissetmekten ne kadar çok söz ederseniz, o kadar sık hastalanırsınız. Bir an için dikkatinizi konuşmalarınıza verin. Genelde olumlu konuşmalar mı, yoksa olumsuz, kötümser ve şikayet dolu sözler mi? Konuşmanız zihninizi etkiler. Eğer sürekli işlerin kötüye gideceğini söyleyip duruyorsanız, bir kâhin olmak için iyi bir fırsat yakalamışsınız demektir.
Bakın Mevlana ne der: "
Kötüye yormak ve vehim yapmak insanı derdi yokken bile hasta eder. Onun için olaylara iyi bak." Düşünce yapınıza ve hayata bakışınıza göre, hayat deneyimleri sizi ya yıpratır ya da parlatır. Olumsuz düşünen ve bakış açıları olumsuz olan insanlar, daima 'niçin' diye sorarlar ve sorunları görürler. Fırsatlar kapılarını çaldığında da tokmağın sesinden rahatsız olurlar. İyimser ve olumlu insanlar ise 'nasıl' sorusunu sorarlar, daima çözüme odaklanırlar.
Zehirli Düşüncelerin Gücü Zihniniz bir bahçeye benzer; olumlu düşünce, iç konuşma, hayal ve telkinlerle onu beslerseniz başarı ve mutluluk sizin olacaktır. Endişe, kaygı, ümitsizlik ve korku ile beslerseniz, bunlar adeta zehirli atıklar gibi sonuç doğuracaktır. O yüzden, bir tek olumsuz düşüncenin zihninize yerleşmesine izin verme lüksünüz yoktur. Zira, Mevlana'nın deyişiyle, "
Sen kötü düşünceyi zehirli tırnak gibi bil. Bu tırnak derinleştikçe canın yüzünü tırmalar." Negatif İç Sesinizi Dinlemeyin! Olumsuzlukların zihninizi ve bilinçaltınızı etkilememesi konusunda çok kararlı olun. Olumlu bir insan olmak istiyorsanız, olumlu insanları arayın, onlarla dostluk geliştirin. Mevlana bir rubaisinde olumsuz, karamsar ve kötümser kişilerle arkadaş olmama ve konuşmalarına kulak vermeme konusunda insanı şöyle uyarır: "Gamlı yoldaşlarla oturma dedim sana! Sakın hoş meşrepli neşeli dostların yanından ayrılma. Bağa geldiğin zaman dikenlik tarafına gitme. Gülden, yaseminden, sarmaşık gülden başkasıyla ilgilenme ."
Günümüzde çevreden beynimize dolan olumsuz ve zehirli söz ve görüntülere televizyondan duyduklarımız ve izlediklerimiz de eklenmiştir. Bakın Sidney J.Harris ne der: "Benim televizyona karşı olmam sadece programların düşük kalitede oluşundan değil, ekranda gösterilenlerin izleyenlerin büyük çoğunluğu üzerinde önemli etkiler bırakmasındandır. Bu, aklın korkunç bir şekilde köleleşmesidir ve Aristo'nun bizi uzun yıllar önce uyardığı gibi " Köleliğin en kötü yanı, sonunda kölelerin de ondan hoşlanmaya başlamasıdır."
Sabır Vitamini Olumlu düşünmeyi sabırla pekiştirin. Brian Adams'ın dediği gibi, "Sabretme sanatını öğrenin. Bu disiplini, bir hedefin sonucu konusunda endişelendiğinizde, düşüncelerinize uygulayın. Sabırsızlık; endişe, korku, cesaretsizlik ve başarısızlığı besler. Sabır; güven, kararlılık ve aklı başında bir görüntü yaratır, ki bu insanı sonunda başarıya götürür." Bakın Mevlana sabır sanatını uygulayan kişiye ne müjdeler verir: * "Sabretmek insanın içini açar, gölünü ferahlandırır."
* "Eğer tamamıyla zorluklara daldınsa, daralıp kaldınsa sabret. Çünkü sabır rahatlığın, genişliğin anahtarıdır."
* "Dileği, isteği sabır elde ettirir.
* "Tohum toprak içinde gizlendiği, zahmetlere katlandığı için bahçe yeşerir, güzelleşir…"
* "Gam ve kederin anahtarı sabırdır."
* "Amaca sabırla varılır. Acele ile değil…"
Sonuç Mevlâna eserlerini olgunluk dönemlerinde meydana getirmiş ve yılların birikim, tecrübe ve mesajlarını çelişkiye düşmeden eserlerinde yansıtmıştır. Belki de bu yüzdendir ki onun eserleri, düşünceleri yedi asrı aşkın bir süre geçmesine rağmen, hâlâ güncelliğini yitirmemiştir. Mevlânâ; bize hep mükemmel insan reçetesini sunar, güzel huylu, dürüst, çalışkan, alçak gönüllü, hoşgörülü, kısaca örnek ve olgun insan olmanın yollarını anlatır. Özellikle Mesnevî'nin; kendisiyle, yaratıcısıyla ve dış dünyadaki bütün varlıklarla barışık, huzurlu ve mutlu insan olmanın tarifi üzerine kurulduğu açıkça müşahede edilir.
O, eserlerinde sunduğu anlamlı fikirleriyle, insanı ve toplumu inceleyip problemlerine çözüm sunan bir düşünür; psikolojik analizleri, olumlu telkin ve ümit aşılayıcı sözleriyle bir yaşam koçu, aynı zamanda bilimsel konularla ilgili olarak söylediği beyitleriyle de gizemli bir bilim adamı hüviyetindedir.