![]() |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Yarım saat erkene kurulsun saatin. Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.. Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin... Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin... Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin. Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart, Çek kızarmış ekmek kokusunu içine, Bak güzelim kahvaltının keyfine. Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.. Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile. Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, Ohhh şöyle bir hafifle Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa... Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al. Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire Sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının.. Gece evinde, dostların olsun Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun.. Arkadaşım hayat bu, daha ne olsun? Ama en önce ve illa ki sağlık olsun! Can Yücel sağlıklı ve kendimizi şımarttığımız bir gün diliyorum hepimize.. kendimize misafirlerimizden daha özenli davrandığımız.. kendimizle dolu.. |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Günümü güzelleştiren şiirlerden biri. İyi ki varmış Can Yücel, iyi ki varsın cansuyu. :) |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA İçine doldurulacak çok şey olduğu zaman, günün yüzlerce cebi vardır. Nietzsche |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Hint Felsefesinin 4 Altın Kuralı KURAL 1: " İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır." KURAL 2: " Bitmiş olan bir ...şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir." ... KURAL 3: " Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler." KURAL 4: " Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir. " |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA benim tüm paylaşımlarım an içinde birbiriyle ilintili seyreder.. çağrışımsal bir konu.. birkaç başlığa kuruluverir malum :) Sevgili Namastee nin kendi paylaşımındaki güzel rubailerinin arasına.. benim nesirsiz nazım..larımdan ve aforizmalarımdan yeterince sıkıştırdığımı düşünüyorum :) çağrıştırdığı bir şiir bu başlıkta yer buluversin kendine.. :)) Hayat, senin hayatın. İzin verme itilmesine kederli teslimiyetin içine. Hazır ol beklediğine. Çıkış yolu vardır elbet. Işık var bir yerde. Belki çok parlak değil ama def eder karanlığı. Hazır ol beklediğine. Tanrı sana fırsatlar sunacak. Tanı onları… ve kullan. Ölümü yenemezsin ama yok edebilirsin yaşarken ölmeyi, Ve Sen öğrendikçe bunu yapmayı, Daha da aydınlık olacak. Hayat, senin hayatın. Tanı onu, ona hala sahipken… Sen Muhteşemsin. Tanrı bekler mutlu etmek için seni. Charles Bukowski |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA bu bulutu boyayalım : uyku olsun, ev olsun öteki bulut, sıcacık yumuşak : uyusun kuştüyü minderlerde, tırmalasın ellerini. bu da kedi olsun : adı bulut olsun : kara bulut, yağsın bahçemize. bu bulutu boyayalım : salıncak olsun, çocuk olsun, kaysın kaydırak oynasın parkta : dizleri kanasın boyasın çakıl taşlarını güneşin rengi : adı su olsun, yıkasın patilerini sonra. bu bulutu boyayalım : çiçek olsun, içsin çimenlerin çiyini, dilini konuşsun kuşların : güvercin serçe kardeşlerini kovalasın : adı toprak olsun : anısı sonsuz. bu bulutu boyayalım : rengârenk olsun, en çok mavi olsun, dinginliğin yurdu. deniz olsun, elbette deniz olsun adı : büyüsün zamanın kıyıcığında umutla, gizlice, usulca : usulca, gizlice. bu bulutu boyayalım : serinlik olsun, gölge olsun öteki bulut, görkemli yaşam : çıksın ağaçlara korkusuz, baksın : bakmayı sever yukardan, yağmur olsun adı : çoğul damla, ırmak boylarında. bu bulutu boyayalım : dirim olsun. – – |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA “Nasıl yaşamam gerektiğini anladığım gün, nasıl ölmekte olduğumu gördüğüm gün oldu. ”picassa |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA "Yaşamak... Tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak... Herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, 'onu' bekleyerek yaşamak..." Sabahattin ALİ/ KÜRK MANTOLU MADONNA |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA an lar ve anlam lar çocuk kağıtları düşürdü. bakmıyordum ama izliyordum. önümde beş yaşlarında bir çocuk, yanında ellerinde market poşetleriyle ince bedenli nedense babaannesi olduğunu düşündüğüm bir kadın. belki rüzgar, belki bir anlık dikkatsizlik çocuğun minik parmakları arasındaki özensiz kağıt yığınını savuruveriyor.ve çocuk toplamak için eğildiği anda babaanne :) -evde aynısından var onların hadi yürü diyor, kızgın değil, buyurgan değil, ikna edici ve sevecen bir tonda. çocuk yola saçılan kağıtlara gözlerini ekerek yola devam ediyor. küçük kare not kağıtları yığını. nene torun önce doktora gitmişler diye düşünüyorum. sonra eczaneye uğramışlar. ve sonra markete. eczanede gözleri gözlerine eğilmiş buluşmak için eczacı kadının.. illa ki adın ne senin diye sormuş. belki çekinmiş önce ama üstelemiş nenesi. cevap versene. doğrudan kendisine sorulan bir soruya doğrudan cevap vermenin sevincini yaşamış. ve teşekkür etsene ler eşliğinde de olsa bir birey oduğunu duyumsadığı o andan hatıralar tutuşturmuş eczacı boş kağıtlara yazdıklarıyla. çocuk kendi ismini yoldan toplayamamanın hüznüyle babaannesinin kendisine uzanan eline tuttu. ne evdeki kağıtlar aynı olacaktı artık, ne başka kağıtlar. o anlam o an daydı ve savruldu. ________________ burnuma panayır yerlerindeki cızbız etlerin kokusu doluyor bir anda. yaz tatilinde ne yaptınız ödevlerinde her eylülde özenle panayıra gittik yazılırken hiç yazmadığım hikaye. nerden de düştü aklıma şimdi. ne incik boncuklar, ne dönme dolaplar, ne pamuk helvalar .. tüm panayırı saran, baharatlı bir sakatat kokusu. bakmadan geçerdik kokunun kaynağına üç kardeş, ya da baktığımızı hissettirmeden birbirimize. sanırım dışarda bişeyler atıştırmaktansa evde doğru dürüst ve ekonomik sağlıklı yememiz için olacak babam, her panayır dönüşü önceden hazırladığı pirzolaları pişirirdi bize. yine de burnumda o panayır kokusu işte.. _________________________ ve dolmaları bozmak :) bunu burada yazmıştım. aynen kopyalayacağım :) Büyük bir gurup bir köy ziyaretine gitmiştik. Bizi misafir edenler çok güzel şeyler hazırlamışlardı. Ama en güzeli bahçeden ellerimizle organik sebzeleri toplamaktı. Bir yandan da biraz uzakça olan ev den hazırlanan yiyecekleri taşımamız gerekiyordu. Obsesif ben.. ve benden daha obsesif my darling de koşturup duruyorduk..kocaman bir tencere yaprak sarması vardı. Tanrım öyle iştah açıcıydı ki. Bir de güzel bir şekilde güneş şeklinde dizilmiştiler özenle.. Kocaman tencereyi sanki kutsal bir emaneti taşırmışcasına getirdik piknik alanına. Diğerleri hemen birer tane alıp tadına bakarken biz..şaşkın.. ama.. onlar öyle güzel dizilmişti ki.. biz hiç dokunmadık diyorduk üzüntüyle.. Ve ev sahibi bize..e zaten yenecekti.. siz şimdi dolmaları bozmamak için yemekten de mi vazgeçtiniz dedi.. Kalakaldık.. evet biz dolmaları asla bozamayanlardandık..tadına varamayanlardan.. Zaman zaman hatırladık bunu..mükemmeliyetçilik dolmaları bozmamıza izin vermediğinde.. Ve ne zaman ellerimizi daldırıp bozsak dolmaları hafif bir suçluluk duygusu eşliğinde de olsa mutlu olmaya çalıştık.. cansuyu |
Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Topla gül goncalarını toplayabilirken, Zaman uçup gidiyor. Bugün sana gülümseyen çiçekler Yarın soluveriyor. *** ''Çoğu aslında hayatını kendi istediği hale getirebilecek durumdayken,bunu yapmak için iş işten geçinceye kadar beklemedi mi?Başarı denen tanrıyı kovalarken,gençlik düşlerini feda etmedi mi?Bu insanların çoğu yabani çiçeklere gübre oldu.'' *** Tıp,hukuk,bankacılık, bunlar hayatı devam ettirmek için gerekli.Ama şiir,aşk,sevgi,güzellik?Bunlar da bizim yaşama nedenlerimiz! *** Ormana gittim,çünkü bilinçli yaşamak istiyordum.Derin yaşamak ve hayatı iliğine kadar özümsemek istiyordum.Yaşama dair olmayan her şeyi bozguna uğratmak için.Ve ölüm vaktim geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu keşfetmemek için... *** Eğer biri güvenle hayallerinin yönünde ilerlerse,bir gün hiç beklemediği bir başarıyla karşılaşır. *** Kendi sesinizi bulmak için mücadele etmelisiniz.Bunun için ne kadar uzun süre beklerseniz,bulma şansınız o kadar azalır. *** Çoğu insan hayatını sessiz bir umutsuzluk içinde sürdürüyor.Neden bunu yapalım?Kendinize yeni zeminler aramaktan kaçınmayın! *** İnançları ve dersleri yok saymak çok zordur.Çünkü ailelerimiz,gelenekler ve modern çağ bizi koşullandırır.Nasıl olur da Walt gibi,gerçek doğamızın konuşmasına izin veririz?Kendimizi önyargılardan,alışkanlıklardan,etkilerden nasıl kurtarırız?Cevap,sevgili çocuklar,her zaman yeni bir bakış açısı bulmaya çalışmaktır. *** Yarını düşlüyoruz ve yarın gelmiyor gerçekten istemediğimiz zaferler düşlüyoruz Yeni gün çoktan geldiği halde yeni bir gün düşlüyoruz Yapılması gereken savaşlardan kaçıyoruz Ve hala uyuyoruz Çağrıları duyuyoruz ama hiç önemsemiyoruz Gelecek planlardan ibaretken geleceği umuyoruz Her gün kaçtığımız bilgeliği düşlüyoruz Kurtuluş elimizdeyken kurtarıcı bekliyoruz Ve hala uyuyoruz Ve hala uyuyoruz Ve hala dua ediyoruz Ve hala korkuyoruz Ve hala uyuyoruz. *** Düşler alemine dal Yoksa bir slogan devirir seni Yüreğine güven Denizler tutuşsa da Ve aşkla yaşa yıldızlar çekilse de Geçmişi onurlandır Ama geleceği de sevinçle karşıla Ve bu düğünde dans ederek kov ölümü Boş ver Hainler ve kahramanlarla dolu dünyayı *** Ölü Ozanlar Derneğinden |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:16 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.