![]() |
Biyolojik Evrim Gözlemlerim - II Evrim ile ilgili araştırmalarıma biyolojik olarak devam edeyim. Memeli yavrularıyla, insan yavruları arasındaki anatomik benzerlikler gözüme ilişti. 1) Yuvarlak, şişkin biçimli üst kafamız. Büyük beynimizin yuvası. İnsansımaymunların ve maymunların embriyolarının üst kafatasları benzerdir, ama beyin vücudun geri kullanıma göre o kadar yavaş büyür ki erişkinlerde kafa kubbesi göreli olarak daha alçak ve küçük olur. Beynimiz şu anki boyutuna büyük olasılıkla, oldukça hızlı olan dölütsel büyümesini koruyarak ulaşmışlardı. 2) Çocuksu yüzümüz. Düz profil, küçük çene kemikleri ve dişler, çıkık olmayan kaç kemeri. İnsansımaymunların yavrularında aynı derecede küçük olan çeneler, kafatasının geri kalan kısımlarından daha hızlı büyür ve erişkinlerde belirgin bir ağız çıkıntısı oluşturur. 3) Foramen mangum.. Kafatasımızın alt kısmında yer alan ve içinden omuriliğin geçtiği delik. İnsanda omurilik boşluğu, çoğu memelinin embriyon aşamasında olduğu gibi, kafatasının altından aşağı doğru açılır. Kafatasımız belkemiğimizin tepesinde yer alır ve dik durduğumuzda yüzümüz ileri bakar. Diğer memelilerde, büyüme sırasında omurilik boşluğunun geriye kayarak arkaya doğru açılmasıyla, bu embriyonik konum değişir. Bu dört ayak üzerinde bir yaşam için uygundur, çünkü bu sayede kafa omurların önünde yer alır ve gözler ileriye yönelir. Sıkça insanlığın işaretleri olarak sayılan üç morfolojik özellik, büyük beynimiz, küçük çene kemiklerimiz ve dik duruşumuzdur. Çocukluk özelliklerinin korunması, bu özelliklerin her birinin evrimleşmesinde önemli rol oynamıştır. 4) Kafatası kemiklerinin birleşme yerlerindeki boşlukların geç kapanması ve iskelet sertleşmesinde yavaşlama olduğuna gösteren işaretler. Bebeklerimizin kafatasında büyük bıngıldaklar vardır ve kafatası kemiklerimizin arasındaki boşluklar, geç erişkinlik dönemine değin tüm olarak kapanmaz. Beynimiz bu sayede, doğum sonrasında genişlemesini sürdürebilir. (Diğer memelilerin çoğunda beyin doğumda neredeyse gelişimini tamamlamış ve kafatası bütünüyle sertleşmiştir.) Bir primat anatomisi uzmanı şu gözlemlerde bulunmuştur: İnsan, dölyatağında diğer bütün primatlara oranla daha büyük boyutlara ulaşsa da, verilerine sahip olduğumuz bütün insansımaymunlara ya da maymunlara göre çok daha zayıf bir iskelet doğar. Uzun kemiklerin ve parmak uçlarının doğumda kıkırdak olması, insan özgüdür. 5) Kadınların dölyolunun karın yönünde doğrultusu. İnsan en rahat yüz yüze çiftleşebilir, çünkü yapıları buna uygundur. Memelilerin embriyonlarında da dölyatağının yönü ileriye doğrudur, ama erişkinlerde geriye doğru döner ve çiftleşmede erkekler dişilerin arkasına geçer. 6) Güçlü, diğer ayak parmaklarımızla aynı doğrultudaki ayak başparmağımız. Çoğu primatın ayak başparmağı başlangıçta bizimkiler gibi, diğer parmaklarla aynı doğrultudadır. Ancak etkili kavrama için giderek yana doğru açılır ve diğerleriyle dik açı yapar. Yürüme işlevinde ayağı daha güçlü kılan bir çocukluk özelliğinin korunması, dik duruşumuzu desteklemiştir. Son olarak, gözlemlerimiz temel ilkesini ifade etmem gerekirse; Bedensel gelişim açısından bakıldığında insan, cinsel olgunluğa erişmiş primat dölütüdür. Yararlanılan yazar: Stephen Gould |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:33 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.