06-04-2010, 09:55 PM
|
#4 (permalink)
|
Üsteğmen
Üyelik tarihi: Oct 2008 Bulunduğu yer: Florya
Mesajlar: 266
Tesekkür: 1,998
335 Mesajinıza toplam 2,311 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Net LoG Bir gün işçilerimin maaşlarını dağıtmıştım. Hepsi minnet ve sevgiyle dolu bakışlarla beni süzüyorlardı. Emeklerinin karşılığı sadece para olmamalıydı. "Oturun lütfen" dedim. Sessize sandalyelere oturdular, hepsi karşımda iken söyleyeyim dedim:
-Arkadaşlarım, sizler işletmemde çalışarak bana ve kendinize iyilik yapıyorsunuz. Evinize ekmek götürüyorsunuz nihayetinde burası sizin ikinci evinizdir. Lütfen bunu böyle kabul ediniz. Verdiğiniz her hizmet, artan müşteri kalite anlayışı ve şirketimizin büyümesi anlamına gelir ki; bu da sizlerin yakın tanıdıklarınıza da hizmet ihtiyacı doğurabilir. Ve ardından çayımız geldi, hep birlikte yudumlarken bir taraftan sohbet ediyorduk. Derken elemanlardan birisinin dalgın olduğunu farkettim. Ve sordum: -Bakar mısınız ?
-Buyrun efendim..
-Dalgın olduğunuzu farkettim , lütfen söyler misiniz bir sorununuz mu var acaba?
Bir sessizlikten sonra sorum yanıtlandı:
-Ağabeyim icralık , taksitlerini ödememiş. Kimseden isteyemiyoruz zaten istesek te o kadar parayı kimse bize veremez..
-Peki ne kadar ?
-35.000 lira efendim.
-Peki ne yapmayı düşünüyorsunuz?
-Hiçbir fikrim yok efendim. Ne kadar çalışsak ta, Pazar günleri bile çalışsam bu parayı ödeyemem. Çare yok evimiz satılacak galiba. Satmayalım diye gece gündüz düşünüyoruz.
-Satmayalım diye mi düşünüyorsunuz ?
-Evet satmayalım diye.
-Satmayı düşünür müsünüz ?
-Hayır efendim.
-Neden? İnsanlar sıkışınca evini arabasını satabilirler bu da gayet normaldir. Durumları düzeldiği vakit yine gayret ederek alabilirler.
Bak aklıma bir fikir geldi. Siz evinizi ne kadara satarsınız?
-80.000 edebilir.
-Peki o zaman satışınızı yapın gelin görüşelim dedim.
O vakit tedirgin bakışlarla yanımdan ayrıldı ve gitti. Diğer elemanlar da teşekkürler ederek huzurumdan ayrıldılar. Ben de teşekkürler ederek onları kapıya kadar çıkardım. Hepsi benim gözümde pırlanta gibi insanlardı. Dünya malına değişmezdim onları.
Birkaç gün sonra bizim eleman evini satmış elinde banka cüzdanıyla yanıma geldi. Sıkıntısını atmıştı heyecanlı ve hızlı soluk alıp veriyordu. Sanki birisi elindeki banka cüzdanını alıp gidecek gibi duruyordu. Ona sakin olmasını söyledim. Elindeki paradan icrayı durdurmaya yetecek kadar olanını çekip yatırmasını söyledim. İzin verdim gitti ve bir kaç saat sonra geldi. -Çok şükür ohhhh
-Hallettin mi?
-Şükürler olsun dedi sayenizde efendim.
-Sayemde olan birşey yok, sen kendin sattın ve borcunu yatırdın.
-Sağolun efendim siz olmasaydınız karar veremeyecektik. Kalan parasının araya gitmemesi için şirketime lazım olan hammadde siparişine ortak olması halinde, satış gelirlerinden payını alabileceğini bu konuyu görüşmesi için muhasebecime gönderdim. Kabul etmiş ve muhasebecimle görüşerek siparişimizi, elindeki para kadar daha artırmışlar. Bir ay sonra satış gelirinden kar payını (çaktırmadan fazlasıyla) verilmesini sağladım ve tekrar gidip sattığı evi geri almasını söylediğimde gördüğüm gözleri sizler de görmeliydiniz.
Şirketimin bereketi artmıştı ve öylesine bir satış çılgınlığı yaşamıştık ki anlatamam. Bizim elemana tam 100.000 ödendi. Tüm borçlarını kapatmıştı ve sattıkları evi yeniden almışlardı. Ben istesem 35.000 liralık borçlarını karşılıksız direkt kapatabilirdim. Ama kapatmadım çünkü karşımdaki; benim ve arkadaşlarının yanında kendini ezik hissedecek, hem de başka bir zaman iyi niyeti suistimal edebilecek kimselerle karşılaşabilecektim. Aslında ben hiçbir şey yapmamıştım.. |
Offline
| |