İçindeki Devi Uyandır Kitabından AlıntılarHedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız "Kaderiniz karar anlarınızda biçimlenir."
ANTHONY ROBBINS
Hayatınızın her anında verdiğiniz üç karar, sizin kaderinizi kontrol etmektedir. Bu üç karar, nelere dikkat edeceğinizi, kendinizi nasıl hissedeceğinizi ve neler yapacağınızı, son olarak da ne katkılarda bulunup, kim olacağınızı ilgilendiren kararlardır. Eğer bu ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi | |
|
17-01-2011, 02:41 AM
|
#11 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar "Kaderiniz karar anlarınızda biçimlenir."
ANTHONY ROBBINS
Hayatınızın her anında verdiğiniz üç karar, sizin kaderinizi kontrol etmektedir. Bu üç karar, nelere dikkat edeceğinizi, kendinizi nasıl hissedeceğinizi ve neler yapacağınızı, son olarak da ne katkılarda bulunup, kim olacağınızı ilgilendiren kararlardır. Eğer bu üç kararı kontrol etmezseniz, hayatınızın kontrolü sizin elinizde değil demektir. Bu kararları kontrol ettiğiniz zaman, kendi tecrübelerinizi biçimlendirmeye başlarsınız.
Kaderinizi kontrol eden üç karar şunlardır:
1. Nelere odaklanacağınıza karar vermek.
2. Bir şeyin sizin için ne anlam taşıdığına karar vermek.
3. İstediğiniz sonuçları yaratmak için ne yapacağınıza karar vermek.
Görüyorsunuz ya, kim olacağınızı saptayan şey, daha önce başınıza gelenler ya da şimdi başınıza gelmekte olanlar değildir. Daha çok, neye odaklanacağınız, her şeyin sizin için ne anlam taşıdığı ve bu konuda neler yapacağınızdır. Nihaî kaderinizi çizecek olan bunlardır.
Eğer sizin kendi alanınızda, sizden daha başarılı birileri varsa, bilin ki onlar bu kararları, aynı koşullar altındayken bile sizden farklı biçimde vermektedirler. Ed Roberts kesin olarak, kendi durumundaki başka insanlardan farklı şeylere odaklanmayı seçmiştir. Kendisinin bir fark yaratabilmesine yönelmiştir. Fiziksel durumu, onun gözünde, üstesinden gelinmesi gereken bir zorluktur. Ne yapacağına karar verirken, kendi durumundaki başka insanların hayatını daha kolaylaştıracak şeyleri seçmiştir. Fiziksel özürlü kişiler için hayat kalitesini yükseltecek biçimde, çevreyi değiştirmeye kendini adamıştır. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
17-01-2011, 02:50 AM
|
#12 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"İnsanların hayatlarını kendi çabalarıyla yükseltme yeteneğinden daha cesaret verici bir şey bilmiyorum."
HENRY DAVID THOREAU
Çoğumuz kararlarımızın büyük bölümünü bilinçli olarak vermeyiz. Özellikle bu çok önemli üç kararı! Bunun karşılığında da çok pahalı bir bedel öderiz. Aslına bakarsanız, çoğu insan benim "Niagara Sendromu" dediğim durumu yaşamaktadır. Bence hayat bir nehir gibidir. Çoğu insan bu nehre, sonunda nereye çıkacağına karar vermeden atlar. Böylece çok geçmeden akıntıya kapılırlar. Günlük olaylar, günlük korkular, günlük zorluklar... Nehrin çatal oluşturduğu yerlere vardıklarında, hangi tarafa gitmek istediklerine bilinçli biçimde karar vermezler, kendileri için hangi tarafın uygun olduğunu da düşünmezler. Kendilerini akıntıya bırakmakla yetinirler. Kendi değerleriyle yönetilmek yerine çevre tarafından yönetilen o insan kalabalığına katılırlar.
Sonuç olarak, kontrolün kendi ellerinde olmadığını hissederler. Böyle bilinçsiz bir durumda kalmayı sürdürürler. Tâ ki günün birinde kükreyen suların sesi onları uyandırana kadar... Bir de bakarlar ki, küreksiz bir kayığın içinde, Niagara Çavlanından beş metre gerideler. O anda, "Hay Allah!" derler, ama artık iş işten geçmiştir. Aşağıya düşeceklerdir. Bazen bu düşüş, duygusal bir düşüştür. Bazen fiziksel bir düşüştür. Bazen finansal bir düşüştür. Hayatınızda bugün yüzyüze olduğunuz güçlükler, büyük ihtimalle, nehrin yukarısındayken verilen iyi kararlarla önlenebilirdi.
Kudurgan bir nehrin sularına kapılmış durumdayken olayları nasıl tersine çevirebiliriz? Ya kürekleri suya daldırıp ters yönde deliler gibi kürek çekerek, ya da ileriyi planlamaya çalışarak. Gerçekten varmak istediğiniz yere doğru bir rota çizerek... Elinizde bir plan ya da harita bulundurup, yol üzerinde kaliteli kararlar verebilmeyi mümkün kılarak...
Belki bunu hiçbir zaman düşünmemiş olabilirsiniz ama beyniniz zaten kararlar vermenizi mümkün kılan bir iç sistem olarak yapılandırılmıştır. Bu sistem, görünmez bir güç olarak hareket eder, iyi ya da kötü tüm düşüncelerinizi, eylemlerinizi ve duygularınızı, hayatınızın her ânında yönlendirir. Hayatınızdaki her şeyi değerlendiriş biçiminizi kontrol eder. Onu yöneten de, büyük ölçüde bilinçaltınızdır.
İşin korkunç yanı, çoğu insan bu sistemi hiçbir zaman bilinçli olarak kurmuş değildir. Sistem yıllar içerisinde, türlü kaynaklar tarafından, hemen hemen kendiliğinden kurulur. Bu kaynaklar çok çeşitlidir: Anne-babalar, öğretmenler, arkadaşlar, televizyon, reklamlar ve genel olarak kültür... Bu sistemin beş bölümü vardır:
1) Kilit inançlarınız ve bilinç dışı kurallarınız
2) Hayat değerleriniz
3) Referans noktalarınız
4) Kendinize sürekli olarak sorduğunuz sorular
5) Her an hissettiğiniz duygusal durumlar
Bu beş unsurun sinerjisi etkisi, size bir eylemi yaptıran ya da yaptırmayan gücü harekete geçirir, geleceğe kaygılanmanızı ya da gelecekten korkmanızı, kendinizi seviliyor ya da sevilmiyor hissetmenizi, başarı ve mutluluk düzeyinizin ne olacağını dikte eder. Yaptığınız şeyi neden yaptığınızı ya da yapmanız gerektiğini çok iyi bildiğiniz bir şeyi neden yapmadığınızı o saptar.
Bu beş unsurdan herhangi birini değiştirmekle, yani ister kilit inançlar ve kurallar, ister değerler, ister referanslar, ister sorular ya da ister duygusal durum olsun, bir tanesini değiştirmekle, hayatınızda hemen güçlü ve ölçülebilir bir değişiklik yaratabilirsiniz. En önemlisi de, bu durumda etkilerle değil, nedenlerle savaşıyor olmanızdır. Unutmayın ki eğer sürekli olarak fazla yiyorsanız, bunun gerçek nedeni genellikle yiyeceğin kendisiyle ilgili değil, değerler sorunuyla ya da inançlar sorunuyla ilgilidir.
Bu kitapta adım adım size master sistem'inizi nasıl keşfedebileceğinizi göstereceğim, siz de o zaman kendi isteklerinizle tutarlı birtakım basit değişiklikleri yapmaya başlayacaksınız, geçmiş şartlanmalarınızın kontrolünde devam etmekten kurtulacaksınız.
Şu anda harikulade bir yolculuğa çıkmak üzeresiniz. Bu yolculukta kendinizin kim olduğunu, neyi neden yaptığınızı keşfedeceksiniz. Bu güç üstünlükleriyle, iş arkadaşlarınızın, eşinizin ve diğer sevdiklerinizin hangi karar sistemini kullandıklarını anlayacaksınız. Ve sonunda onların "hayranlık uyandırıcı" davranışlarını da çözebilecek, görebileceksiniz!
Esas iyi haber, hayatımızın herhangi bir ânında bilinçli kararlar vererek bu sistemi alt edebileceğimizdir. Geçmişteki şartlanmamızın, bugünümüzü ve yarınımızı kontrol etmesine izin vermek zorunda değiliz. Bu kitapla, inanç ve değerlerinizi sistematik olarak yeniden organize edebilir, kendinizi yeni baştan icat edebilir, tasarımladığınız hayatta, kendi istediğiniz yöne doğru yönelebilirsiniz. | Offline
| |
17-01-2011, 12:36 PM
|
#13 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Cesaretimi kaybetmiyorum, çünkü vazgeçilen her yanlış girişim, ileri doğru atılmış yeni bir adımdır."
THOMAS EDISON
Karar gücünü gerçek anlamda kullanma yolunda son bir engel daha vardır. O da, yanlış kararlar verme korkumuzu yenmektir. Hayatta hiç kuşkusuz yanlış kararlar da vereceksiniz. İşleri yüzünüze gözünüze bulaştırdığınız da olacaktır! Ben de her zaman mutlaka en doğru kararları vermiş değilimdir. Ama zaten öyle bir şey beklemiyordum. Gelecekte de her zaman en doğru kararları verecek değilim. Ama ben, verdiğim karar ne olursa olsun, esnek olmaya, sonuçlara bakıp onlardan ders almaya, o dersleri, gelecekteki daha iyi kararlar için kullanmaya karar verdim.
Unutmayın: Başarı aslında doğru düşünmenin ürünüdür. Doğru düşünme tecrübelerden gelir. Tecrübeler ise kötü düşünmenin sonuçlarıdır! Size kötü ya da acı tecrübe gibi görünen şeyler, genellikle en önemlileridir.
İnsanlar başarıya ulaşınca, kutlamalara yönelirler. Başarısızlıkla karşılaşınca, oturup düşünürler, hayatlarının kalitesini daha iyiye götürecek birtakım farkları keşfederler.
Hatâlarımızdan ders almaya yönelmeli, dövünmekle zaman harcamamalıyız, çünkü öyle yaparsak, gelecekte de aynı hatâları tekrarlarız.
Kişisel tecrübe kuşkusuz çok önemli bir şeydir, ama bir rol modeline sahip olmanın da ne kadar değerli olduğunu düşünmek gerekir. Sizden önce o tehlikeli sularda yolculuk etmiş olan biri, size izleyebileceğiniz bir harita verebilir. Finans konularınız için bir rol modeliniz, ilişkileriniz için bir rol modeliniz, sağlığınız için bir rol modeliniz, mesleğiniz için bir rol modeliniz, hayatınızın geliştirmek istediğiniz her yönü için bir rol modeliniz olabilir. Bu kişiler sizi yıllar sürecek acılardan kurtarabilir, uçurumlara yuvarlanmanızı engelleyebilirler.
Bazen de nehrin üzerinde kendinizi yalnız bulur, önemli kararları kendi kendinize vermek zorunda kalırsınız. Bu konudaki iyi haber, eğer tecrübelerinizden ders almaya hazır ve istekliyseniz, zorluk dönemi diye nitelendirdiğiniz dönemlerin bile size çok değerli bilgiler getirdiğini, ilerdeki kararlarınızda kullanabileceğiniz kilit farklılıklar sunduğunu görebilmektir.
Hangi başarılı insana sorsanız, size aynı şeyi söyleyecektir -tabii eğer dürüst davranıyorsa!- Benim sizden başarılı olmam, sizden daha çok sayıda kötü kararlar vermiş olduğumdandır, diyecektir. Seminerlerime gelen insanlar genellikle bana, "Belli bir becerinin ustası olmak acaba ne kadar zamanımı alır?" diye sorarlar. Benim onlara hemen verdiğim cevap, "Siz ne kadar zaman almasını istiyorsunuz?" sorusudur. Eğer siz günde on yeni eylem kararı alıyorsanız ve bu oranda da öğrenme tecrübesi biriktiriyorsanız, beri yanda başka biri ayda bir tek yeni eylem kararı alıyorsa, o zaman on aylık tecrübeyi bir günde biriktiriyorsunuz demektir. Çok geçmeden o becerinin ustası olursunuz -ve ne gariptir ki- size o zaman "istidatlı ve şanslı" derler.
Ben topluluk önünde konuşma becerisini çok iyi öğrendim, çünkü haftada bir kere değil, günde üç kere konuşmalar yaptım. Beni dinleyecek birilerini bulduğum anda, hazırdım. Kuruluşumda çalışan diğer insanlar yılda kırk sekiz konferans vermek üzere planlar yaparken, ben o kadar konferansı iki haftada veriyordum. Bir ay dolduğunda, iki yıllık tecrübe biriktirmiştim. Bir yılın sonunda tecrübem on yıllık olcaktı. İş arkadaşlarım, böyle bir yetenekle doğduğum için ne kadar "şanslı" olduğumu söyleyip duruyorlardı. Onlara da şu anda size söylediğim şeyi söylemeye çalıştım. Ustalaşmak, siz ne kadar sürdürmek isterseniz, o kadar sürer. Bu arada, acaba verdiğim konferansların hepsi harika mıydı? Hiç de değildi! Ama her tecrübeden ders almayı iş edindim, bu beni ustalaştırdı, sonunda herhangi boyda bir salona girdiğimde, her meslekteki insanlara gerçek anlamda ulaşabilmeyi başardım.
Ne kadar hazırlıklı olursanız olun, size bir konuda daha garanti vermek isterim: Eğer hayat nehrinin üzerindeyseniz, mutlaka birkaç sert kayaya da çarpacaksınız demektir. Bu karamsarlık değil, gerçekçilik aslında. İşin kilidi şurada: Kayığınız karaya oturduğu zaman, kendinizi "başarısız" bulup dövüneceğiniz yerde, hayatta başarısızlık diye bir şey olmadığını hatırlayın. Var olan yalnızca sonuçlardır. Eğer istediğiniz sonuçları elde edemedinizse, bu tecrübeden bir şeyler öğrenin ki ilerde daha iyi kararlar verebilmek için elinizde referanslarınız olsun. | Offline
| |
17-01-2011, 02:31 PM
|
#14 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız."
ANİBAL
Uzun dönemli mutluluğunuzu garantiye almak için vermeniz gereken en önemli kararlardan biri, hayatın size getirdiği şeyi o anda kullanmaya karar vermektir. Eğer;
1) Kesinlikle başarmak istediğiniz şeyin ne olduğuna açık seçik karar vermişseniz,
2) Büyüp çapta eyleme geçmeye istekliyseniz,
3) Nelerin iyi sonuç getirip nelerin getirmediğine dikkat ediyorsanız ve
4) İstediğinizi elde edinceye kadar, hayatın belli anlarda karşınıza çıkardıklarını hemen kullanarak, yaklaşımınızı değiştirmeyi sürdürüyorsanız, o zaman elde edemeyeceğiniz hiçbir şey yok demektir.
Büyük çapta başarılı olan herkes bu dört adımı atmış, Nihaî Başarı Formülü'nü uygulamıştır. Benim en sevdiğim "Nihaî Başarı" hikâyelerinden biri, Bay Soichiro Honda'nın hikâyesidir. Tahmin edeceğiniz gibi, Bay Honda, kendi adıyla anılan kuruluşun kurucusudur. Ne kadar büyük olursa olsun bütün şirketler gibi, Honda Şirketi de bir kararla ve sonuç elde etmeye dönük ihtiraslı bir arzuyla başlamıştır.
1938 yılında, Bay Honda henüz okulda öğrenciyken, sahip olduğu her şeyi bir küçük atölyeye yatırmış, piston ringleri konusunda kendi kafasında var olan fikri geliştirmeye koyulmuştur. Çalışmalarını Toyota Şirketine satmak istediği için gece gündüz çalışmış, dirseklerine kadar yağlara batmış, o atölyede yatıp kalkmış, sonuç alacağına olan inancını hiçbir zaman yitirmemiştir. İşini sürdürebilmek için karısının mücevherlerini bile rehine koymak zorunda kalmıştır.
Ama sonunda piston ringlerini tamamlayıp Toyota'ya sunduğunda, bunların Toyota standartlarına uymadığı söylenmiştir. Onu gerisin geri iki yıllığına okula yolladıklarında, öğretmenleriyle arkadaşları ona gülüp durmuş, tasarımlarının çok saçma şeyler olduğunu söylemişlerdir. Ama o, bu tecrübenin acısına odaklanacağı yerde, amacına olan konsantrasyonunu sürdürmüştür.
İki yıl daha geçtiğinde, Toyota ona hayalindeki anlaşmayı sunmuştur. İhtirasıyla inançlarının sonuç verişi, ne istediğini bildiği, eyleme geçtiği, nelerin iyi sonuç verdiğine dikkat ettiği, istediğine ulaşıncaya kadar yaklaşımını sürekli değiştirdiği içindir. Ama o sırada ortaya yeni bir sorun çıkmıştır. Japon hükümetinin savaşa hazırlandığı günlerdir o günler. Fabrikasını kurmak için ihtiyacı olan betonu ona vermemişlerdir. Peki, o vaz mı geçmiştir o zaman? Hayır. Bunun ne büyük haksızlık olduğuna mı konsantre olmuştur? Rüyasını ölmüş mü saymıştır? Asla. Yine tecrübelerini kullanmaya karar vermiş, başka bir strateji geliştirmiştir.
Ekip arkadaşlarıyla birlikte, kendi betonlarını yapabilecekleri yeni bir süreç geliştirmiş, fabrikasını öyle kurmuştur. Savaş sırasında o fabrika iki kere bombalanmış, imalât tesislerinin önemli bölümleri mahvolmuştur. Honda'nın cevabı ne olmuştur o zaman? Ekibini toplamış, ABD ordusunun fırlatıp attığı benzin tenekelerini biriktirmeye koyulmuştur. Bunlara, "Başkan Truman'ın Armağanları" diye isim takmıştır, çünkü niyeti o tenekeleri kendi imalâtında ham madde olarak kullanmaktır. Savaş sırasında Japonya'da bu tür maddeler bulunamamaktadır, îonunda bütün bunları arkasında bıraktığında, bu sefer de bir deprem, fabrikasını yerle bir etmiştir. Honda da o sırada piston operasyonunu Toyota'ya satmaya karar vermiştir.
İşte size, başarı konusunda güçlü kararlar vermiş birinin hikâyesi. Yaptığı işe yönelik ihtirası ve inancı olan bir adam. Çok da güçlü bir stratejiye sahipti. Büyük çapta eyleme geçiyordu. Yaklaşımını habire değiştiriyor, ama yine de kendini adadığı sonuçları üretemiyordu. Ama sebat etmeye karar
vermişti.
Savaştan sonra Japonya'da korkunç bir benzin kıtlığı başladı. Bay Honda, ailesi için yiyecek alışverişine bile arabasıyla gidemez oldu. Sonunda çaresizlik içinde, Bisikletine küçük bir motor taktı. Hemen ardından komşuları, "Bize de böyle motorlu Bisiklet yapar mısın?" demeye başladılar. Bir iki derken sonunda Bay Honda'nın elindeki motorlar tükendi. O zaman, yeni icadı için motor yapacak bir fabrika kurmaya karar verdi ama ne yazık ki elinde sermaye yoktu. Tıpkı daha önce yaptığı gibi, bu sefer de ne yapıp yapıp bir yolunu bulmaya karar verdi!
Japonya'daki 18.000 Bisikletçi dükkânına birer mektup yazdı, icadının getireceği hareketlilikle Japonya'ya yeniden hayat verebileceklerini söyledi, içlerinden 5000 tanesi ona istediği sermayeyi vermeye razı oldu. Yine de, yaptığı motorlu Bisikleti ancak azimli Bisikletseverlere satabiliyordu, çünkü bunlar çok kocaman, çok ağır şeylerdi. Bunun üzerine son bir değişiklik daha yaptı, çok daha hafif, küçük bir motorlu Bisiklet modeli yarattı. Adını "Süper Cub" olarak seçti, bir gece içinde başarıya ulaştı, kendisine İmparatorluk Nişanı verildi.
Daha sonra motorlu Bisikletlerini Avrupa ve Amerika'nın yeni kuşak çocuklarına yönelik olarak ihraç etmeye girişti, yetmişli yıllarla da, o kadar tutulan otomobilleriyle ortaya çıktı. Bugün Honda Şirketi, ABD ve Japonya'da 100.000 kişi çalıştırmaktadır, Japonya'nın en büyük oto üreticilerinden biri sayılmaktadır, ABD içindeki satışları da Toyota'dan fazladır.
Bu başarı, bir tek adamın, koşullar ne olursa olsun, bir karara sürekli bağlı kalıp onu uygulamaktaki değeri ve gücü anlaması sayesinde gerçekleşmiştir. | Offline
| |
17-01-2011, 02:46 PM
|
#15 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
KRİSTAL KÜRE ÇATLADI...
Aşağıda bazı inanılmaz başarıya ulaşmış kitaplarla ilgili gerçek "red" cevaplarını bulacaksınız.
Hayvanlar Çiftliği-George Orwell
"ABD'de hayvan hikâyeleri asla satılmaz."
Anne Frank'in Hatıra Defteri-Anne Frank
"Benim görebildiğim kadarıyla, kızda kitabı "merak" düzeyinin üzerine çıkaracak özel bir gözlem ve duygu gücü yok.
Sinekler Tanrısı-William Golding
"Kanımızca çok gelecek vadeden bir fikir ama işleyiş biçiminizde, tam da başarılı sayılmazsınız.
Lady Chatterley'in Aşığı-D.H. Lawrence
"Bu kitabı, kendi iyiliğiniz için, hiç yayınlamayın."
Hayat Şehveti-Irving Stone
"Bir ressamla ilgili, upuzun, sıkıcı bir roman."
Bazen bir karar verip eyleme geçtiğinizde, kısa dönemde işlerin sonuç vermiyor gibi görünebileceğini Honda biliyordu.
Başarıya ulaşmak için, insanın uzun dönemli odağa ihtiyacı vardır. Kişisel hayatımızda karşımıza çıkan zorlukların çoğu, örneğin sürekli olarak çok yememiz, içki içmemiz, sigara içmemiz, pes edip rüyalarımızdan vazgeçmemiz, hep kısa dönemli odaklanmaktan kaynaklanır. Başarı ve başarısızlık, bir gecelik tecrübeler değildir. İnsanları başarısızlığa sürükleyen, yol üzerinde verdikleri bir yığın küçük kararlardır. İzlememektir. Eyleme geçmemektir. Sebat etmemektir. Zihinsel ve duygusal durumumuzu yönetememektir. Bunun tersine, başarı da yine küçük kararlar vermenin sonucudur: Kendinize daha yüksek standartlar uygulama kararı, katkıda bulunma kararı, çevrenin sizi kontrol etmesine izin vermektense kendi zihninizi besleme kararı... İşte bu küçük kararlar, bizim başarı dediğimiz hayat tecrübesini yaratmaktadır. Başarıya ulaşan hiçbir kişi ya da kuruluş, bunu yakın dönem bakışıyla sağlamış değildir.
Ulusal çapta düşünürsek, şu sıra mücadele etmekte olduğumuz zorlukların çoğu, verdiğimiz kararların potansiyel sonuçlarını düşünmeyişimizden kaynaklanmış şeylerdir. Krizlerimiz, örneğin S&L skandalı, ödemeler dengesi açığı, bütçe açığı, eğitim bozulması, uyuşturucu ve alkol sorunları, hep kısa dönemli düşünmekten doğmuştur. İşte bu, Niagara Sendromu'nun en belirgin örneğidir. Kükreyen nehrin üzerinde ilerlerken, eğer dikkatiniz, ilk karşınıza çıkacak kayaya çarpmaktan kaçınmaya dönükse, uzağı göremeyeceğiniz için çavlana yuvarlanmaktan kurtulamazsınız.
Biz toplum olarak, çabucak gelecek mutluluklara öylesine odaklanıyoruz ki, bulduğumuz kısa dönem çözümleri genellikle uzun dönem sorunlarının nedeni oluyor. Çocuklarımız okulda düşünecek, ezberleyecek, öğrenecek kadar uzun süre dikkat etmekte zorluk çekiyorlar ve bunun bir nedeni de sürekli olarak çabuk zevklere yönelmemiz, bunun tiryakisi olmamızdır. Video oyunları, televizyon reklamları gibi şeyler tiryakilik yaratmaktadır. Ulus olarak, fazla kilolu çocukların oranı bizim ülkemizde en yüksektir, tarihte de bu oran hiçbir zaman bizim ülkemizdeki kadar yüksek olmamıştır. Nedeni yine hızlı çözüm peşine düşmemizdir. Sosisli sandviç ve hamburger, suda kendiliğinden eriyen muhallebi, mikrodalga fırında pişmiş kekler gibi.
İş hayatında bu tür kısa dönem bakışı çok tehlikeli olabilir. Exxon Valdez olayı, bir tek küçük kararla kaçınılabilecek bir şeydi. Exxon tankerlerine çift gövde yerleştirebilirdi. Bu pro-aktif karar, çarpışma durumunda petrolün sızıp yayılmasını önleyebilirdi. Ama petrol şirketi bunu yapmamayı seçti, uzun vadeli kâr yerine hızlı kârı seçti. Çarpışma ve sızma sonucunda Exxon, 1.1 milyar dolarlık bir tazminat ödemek zorunda kalacak, bunu sırf verdiği ekonomik zararları karşılamak için ödeyecek. Ama buna, Alaska ve çevre bölgelere verilen o kalıcı ekolojik zararlar dahil bile değil.
Kendinizi uzun vadeli sonuçlara adamaya karar vermek, kısa dönemli çözümlere heves etmemek, hayatınız boyunca alacağınız kararların en önemlilerindendir. Bunu yapmamak, yalnız büyük finansal ve toplumsal acılara yol açmakla kalmaz, bazen sonunda insana kişisel acılar da getirebilir.
Adını belki duymuş olabileceğiniz bir genç, ünlü müzisyen olma rüyasını daha fazla ertelemek istemediğine karar vererek okuldan belge almıştı. Ama rüyası o kadar da çabuk gerçekleşmedi. Yirmi iki yaşına geldiğinde, yanlış bir karar verdiğinden korkmaya başlamıştı. Belki de onun müziğini hiçbir zaman, hiç kimse sevmeyecekti. Barlarda piyano çalıyordu, cebinde meteliği yoktu. Evsiz de kaldığı için geceleri çamaşırhanelerde sabahlıyordu. Büsbütün parçalanmasını önleyen tek şey, romantik ilişkisiydi. Ama o sırada, sevgilisi de onu bırakmaya karar verdi. Kızın gidişi, onu uçuruma iten son etken oldu. Bir daha onun kadar güzel bir kadın bulamayacağına odaklandı. Bu durum ona bir tek şeyi ifade ediyordu: Hayatı artık bitmişti. İntihar etmeye karar verdi. Bereket versin bunu yapmadan önce elindeki opsiyonları yeniden bir düşündü, akıl hastanesine yatmayı seçti. Orada geçirdiği zaman içinde, esas sorunların ne olduğu konusunda bazı referanslar edindi. Sonradan sık sık, "Ahh, bir daha asla o kadar aşağıya kaymayacağım" derdi. Bugün ise, "Attığım en iyi adımlardan biriydi, çünkü ne olursa olsun, ben artık hiçbir şey için kendine acıma yolunu seçmem" diyor. "Bana olabilecek hiçbir şey, başka insanlarda gördüğüm bazı sorunların çapına ulaşamaz." Adanmışlığını diriltip uzun vadeli rüyasını yeniden kovalamaya başladı ve sonunda istediğine ulaştı. Adını mı bilmek istiyorsunuz? Billy Joel...
Milyonlarca hayranı tarafından tapılan, süper model Christie Brinkley'le evlenen bu adamın, bir zamanlar müziğinin kalitesinden kuşku duyduğuna, giden sevgilisi kadar güzel bir kız bulamayacağına kaygılandığına inanabiliyor musunuz?
Unutulmaması gereken nokta, kısa dönemde imkânsız görünen şeyin, uzun dönemde fenomen sayılacak bir başarıya ve mutluluğa dönüşebilmesidir. Billy Joel'in kendini depresyondan kurtarması, hayatımızın her ânında hepimizin kontrolünde bulunan üç karar sayesinde olmuştur: Neye odaklanmak?, olup bitenler ne kadar anlam taşıyor?, bir de bizi sınırlıyor gözüken zorluklara rağmen neler yapmak gerek? Standartlarını yükseltip onları yeni inançlarıyla desteklemiş, uygulaması gerektiğine inandığı stratejileri de uygulamıştır.
Zor zamanlarımda bana dayanma gücü veren inançlarımdan biri de şudur: "Tanrı'nın bir şeyi ertelemesi, reddetmesi demek değildir." Çoğu zaman, kısa dönemde imkânsız görünen bir şey, eğer sebat ederseniz uzun dönemde çok mümkün hale gelebiliyor. Başarıya ulaşabilmek için, kendimizi sürekli uzun döneme dönük düşünecek biçimde disipline almalıyız. Ben kendime bu gerçeği hatırlatabilmek için, hayatın parlak ve gamlı dönemlerini, bir bakıma mevsimlere benzetirim. Hiçbir mevsim sonsuza kadar sürmez, çünkü hayatın tümü bir ekim-hasat-dinlenme ve yenilenme döngüsüdür. Kış da sonsuz değildir. Bugün karşınızda zorluklar varsa bile, ilkbahar gelmeyecek sanamazsınız. Bazı kimseler için kış demek, kış uykusu demektir. Diğer bazıları için, kızağa atlayıp kaymak demektir! Mevsimin bitmesini beklemek her zaman mümkündür ama neden onu unutulmayacak bir, zaman dilimi haline getirmeyelim ki? | Offline
| |
17-01-2011, 03:42 PM
|
#16 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar KARAR GÜCÜNE KOŞUM VURUN
Bu bölümü şöyle bir toparlayabilmek için, yaşadığınız sürece hayat tecrübenizi biçimlendiren karar gücüne koşum vurabilmenizi sağlayacak altı hızlı anahtar vermek istiyorum.
1. Karar vermenin gerçek gücünü unutmayın. Tüm hayatınızı değiştirmek için her an kullanabileceğiniz bir araçtır o güç. Yeni bir karar verdiğiniz anda, yeni bir sebebi, etkiyi, yönlendirmeyi ve hayat hedefini devreye sokuyorsunuz. Aslında hayatınızı değiştirmeye, o yeni kararı verdiğiniz anda başlıyorsunuz. Kendinizi zor durumda hissettiğinizde, elinizde bir seçenek olmadığına inandığınızda, her şey kendiliğinden "bana" oluyor dediğinizde, bunu durdurmak için bir durup karar vermeniz yeter. Unutmayın ki bir kararın gerçek olup olmadığı, yeni eylemlere geçmenizle ölçülebilir. Eğer eylem yoksa, aslında karar vermemişsiniz demektir.
2. Herhangi bir şeyi başarmanın en zor adımı, adanmak, gerçek bir karar vermektir, bunu unutmayın. Adanmışlığınızı uygulamak genellikle kararın kendisinden çok daha kolaydır. Bu nedenle, kararlarınızı zekice verin, ama çabuk verin. Onu nasıl uygulayacağınızı, uygulamaya gücünüzün yetip yetmeyeceğini uzun süre düşünüp durmayın. İstatistiklerin gösterdiğine göre en başarılı insanlar kararlarını çabucak verebilmektedirler, çünkü değer sistemleri kafalarında nettir ve hayatlarında ne istediklerini bilirler. Aynı araştırmaların gösterdiğine göre, kararlarını değiştirme konusunda bu insanlar ya çok yavaş davranmakta, ya da hiç değiştirmemektedirler. Buna karşılık başarısızlıklara uğrayan insanlar kararlarını çok yavaş vermekte ve çabucak fikir değiştirmekte, bir ileri bir geri sıçrayıp durmaktadırlar. Siz karar verin, o kadar! Karar vermenin de kendi başına bir eylem olduğunu anlayın. Kararın iyi bir tanımı, "değerlendirilen enformasyon" olabilir. Gerçek anlamda bir karar verdiğinizi, o karardan eylemler fışkırdığında anlarsınız. Bir sebebi harekete geçirmiş olursunuz. Genellikle bir karar vermenin etkisi, daha büyük bir amacı yaratmaya katkıda bulunur. Benim kendim için koyduğum kritik bir kural vardır: Karar verdiğin yerde dur, o kararı gerçekleştirmek için bir eylem yapmadan oradan ayrılma.
3. Sık sık kararlar verin. Ne kadar çok karar verirseniz, karar vermede o kadar başarılı olursunuz. Kaslar çalışa çalışa güçlenir. Karar verme kaslarınız da öyledir. O gücünüzün bağlarını hemen şu anda çözüp, ertelemekte olduğunuz bazı kararları verin. Bunun hayatınızda yaratacağı heyecana ve enerjiye inanamayacaksınız!
4. Kararlarınızdan ders alın. Bundan kaçmak olamaz. Ne yaparsanız yapın, bazen kötü kararlar da vereceksiniz. Böyle bir durumda, dövünmeye başlamak yerine, bir şeyler öğrenin. Kendinize, "Bunun iyi yanı neresi? Bundan ne öğrenebilirim?" diye sorun. Bu başarısızlık belki de kılık değiştirmiş bir armağandır, çünkü onu gelecekte daha iyi kararlar verme işinde kullanabilirsiniz. Kısa dönemli engeli düşünmek yerine, size zaman kazandıracak, paradan, acıdan tasarruf sağlayacak, gelecekte başarıya ulaşmanızı garantileyecek dersleri öğrenin.
5. Kararlarınıza bağlı kalın, ama yaklaşımlarınızda esnek olun. Örneğin bir kere insan olarak nasıl biri olacağınıza karar verdikten sonra, bunu yapmanın yollarından birine bağlanıp kalmayın. Siz sonucun peşindesiniz. İnsanlar bazen hayatlarında ne istediklerine karar verirken, o anda bildikleri yolların en iyisini de birlikte seçerler... Bir harita oluştururlar. Ama alternatif yollara açık olmazlar. Yaklaşımınızda katılaşmayın. Bir esneklik sanatı geliştirin.
6. Kararlar vermekten zevk alın. Bir anda vereceğiniz bir kararın, hayatınızı ebediyen değiştirebileceğini bilin. Bu karar, kuyrukta önünüzde duran insanla, uçakta yanınızda oturan kişiyle, bir sonra edeceğiniz ya da size gelecek telefonla, ilk göreceğiniz filmle ya da okuyacağınız kitapla ilgili olabileceği gibi, bazen bir sayfa çevirmekle sel kapaklarını açıverirsiniz, hep bekleyip durduğunuz şeyler gelip yerine oturuverir. Hayatınızın gerçekten ihtiras dolu olmasını istiyorsanız, bu beklenti tutumu içinde yaşamanız gerekir.
Yıllar önce ben, o sıra küçük saydığım bir karar vermiştim, ama o karar hayatımı biçimlendirdi. Colorado'nun Denver kentinde bir seminer düzenlemeye karar vermiştim. O seminer, Becky adlı bir bayanla tanışmama yol açtı. Şimdi soyadı Robbins oldu. Kendisi kesinlikle hayatımın en büyük armağanlarından biri. Aynı yolculukta, ilk kitabımı yazmaya karar verdim. Bugün o kitap dünyanın çeşitli yerlerinde on bir dilde basıldı. Birkaç gün sonra, Teksas'ta bir seminer yapmaya karar verdim. Kendi programımı doldurabilmek için bir hafta uğraştıktan sonra, promosyonu yapan kuruluş bana parayı ödemedi, sahibi kentten kaçtı. Konuşmak için en uygun kişi, o adamın tuttuğu halkla ilişkiler görevlisiydi. O da benzer dertleri olan bir kadındı. O kadın benim edebiyat ajanım oldu, ilk kitabımın yayınlanmasını sağladı. Sonuçta, bu olayları sizinle paylaşma fırsatını buldum işte. Bir zamanlar kendime bir ortak almaya da karar vermiştim. Bu kişinin karakterini önceden sorup soruşturmamak, verdiğim kötü kararlardan biri oldu. Bir yıl içinde çeyrek milyon doları zimmetine geçirdi, şirketimi 758.000 dolar borca soktu. Ben bu arada yollara düşmüş, 200 seminer yapıyordum. Bereket versin bu kötü kararımdan ders aldım, daha iyi bir karar vermeyi başardım. Çevremdeki tüm uzmanlar, benim için en iyi yolun iflâs ilan etmek olduğunu söylerken, ben olayları tersine çevirmek için bir yol bulmaya karar verdim, hayatımın en büyük başarılarından birine ulaştım. Şirketi yepyeni bir düzeye çıkardım. O tecrübeden öğrendiklerim yalnız uzun vadeli iş başarılarımı yaratmakla kalmadı, aynı zamanda bu kitapta öğreneceğiniz Nöro Asosiyatif Şartlanma ve Kader Teknolojileri ile ilgili nice farklılıkları ve üstünlükleri bana sağladı. | Offline
| |
17-01-2011, 06:09 PM
|
#17 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Hayat ya cesur bir tecrübedir ya da hiçbir şey değildir."
HELEN KELLER
O halde bu bölümden öğrendiğiniz en önemli farklılık nedir?
Kaderinizi saptayan şeyin, şartlar değil, sizin kararlarınız olduğunu bilin. Hayatınızın her gününde nasıl düşündüğünüzü ve neler hissettiğinizi değiştirmenin teknolojilerine girmeden önce, şunu unutmamanızı istiyorum. Eninde sonunda, eğer kullanmaya karar vermeyecekseniz, bu kitapta okuduğunuz her şey değersizdir, okuduğunuz diğer tüm kitaplar, dinlediğiniz tüm kasetler de değersizdir. Gerçekten adanmışlık taşıyan bir kararın, hayatınızı değiştirecek güç olduğunu unutmayın. O güç sizde zaten vardır, hangi anda kullanmaya karar verirseniz, sizindir. Karar vermiş olduğunuzu kendinize şimdi kanıtlayın. Ertelemekte olduğunuz bir ya da iki kararı verin. Biri çok kolay bir karar olsun, diğeri biraz daha zor olsun. Neler yapabileceğinizi gösterin kendinize. Şu anda, durun. En azından, ertelemekte olduğunuz bir konuda bir tane açık seçik ve net karar verin, onu gerçekleştirme yolunda ilk eylemi yapın sonra da sebat edin! Böyle yapmakla, tüm hayatınızı değiştirecek olan o kası güçlendirmeye başlamış olacaksınız.
Siz de ben de biliyoruz ki, geleceğinizde de bazı zorluklar olacaktır. Ama Lech Walesa'nın duvarları aşabilmesi gibi, Doğu Avrupa'nın bunu öğrenmesi gibi, eğer siz de duvarları aşmaya karar vermişseniz, bilin ki, üstünden de atlayabilirsiniz, içinden de geçebilirsiniz, altından tünel de kazabilirsiniz, o duvarda bir kapı da bulabilirsiniz. Bir duvar ne kadar zamandan beri var olmuş olursa olsun, insanoğlunun onu ortadan kaldırma azmine karşı asla direnemez.
İnsan ruhu, gerçekten de fethedilemeyecek bir varlıktır. Ama kazanma iradesi, başarma iradesi, kişinin kendi hayatını biçimlendirme iradesi, kontrolü eline alma iradesi, ancak hiçbir zorluğun, sorunun ya da engelin önünüzde duramayacağına karar verdiğiniz zaman koşum altına alınabilir. Hayatınızın şartlar tarafından değil, kendi kararlarınız tarafından biçimlendirileceğine bir kere karar verdiniz mi, hayatınız o andan itibaren değişmiş demektir ve siz de çok özel bir şeyin kontrolünü elinize almışsımzdır demektir. Neyin mi? Buyurun... | Offline
| |
17-01-2011, 08:00 PM
|
#18 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar HAYATINIZI BİÇİMLENDİREN GÜÇ
"İnsanlar mizahla ihtirasın egemenliği altında, aralıklı mantık dönemleri halinde yaşarlar.
SIR THOMAS BROWNE
W.Y. LAY yer aldığında, kadın daha yarım saattir koşu yapıyordu. Birdenbire bir düzine erkek çocuk, çalıların arasından fırlayıp olanca hızlarıyla ona doğru koştular. O daha neler olup bittiğini anlamaya vakit bulamadan üzerine atılıp çalıların arasına çektiler, bir kurşun boruyla dövmeye başladılar. Çocuklardan biri yüzünü kan içinde kalıncaya kadar tekmeledi. Sonra ırzına geçtiler, ters ilişkide bulundular, öldü diye bırakarak gittiler. Birkaç yıl önce New York'un Central Park'ında yer almış olan bu akla sığmaz saldırıyı duymuşsunuzdur, eminim. Olayın olduğu gece ben New York'taydım. Yalnız saldırının vahşetinden değil, özellikle saldırganların kim olduğunu öğrenmekten ötürü afallamış durumdaydım. Çocuktu bunlar. Yaşları 14'le 17 arasında değişiyordu.
Genel kalıba uymayan yanları, yoksul olmadıkları gibi, birbirine kötü davranan ailelerden gelmiş de olmayışlarıydı. Özel okul çocuklarıydı bunlar. Küçükler liginde oynayan, tuba dersleri alan çocuklardı. Uyuşturucunun delirttiği, ya da ırkçılığın motive ettiği çocuklar da değildi. 28 yaşındaki bu kadına saldırmışlardı, üstelik onu öldürmelerine ramak kalmıştı ve bunu bir tek nedenden ötürü yapmışlardı: Eğlenmek... Bu kararlaştırdıkları eyleme bir ad bile vermişlerdi. "Vahşileşme" diyorlardı ona.
Bu olayın olduğu yerden 250 mil ötede, ülkemizin başkentinde, National Havaalanı'ndan kalkış yapan bir jet yolcu uçağı, kör edici bir tipide Potomac Köprüsü'ne çarptığında, köprüde iş saati bitimi trafiği pek yoğundu. Trafik durdu, acil kurtarma ekipleri derhal oraya yollandı, köprünün üzeri bir kaos ve panik kâbusuna dönüştü. İtfaiyecilerle sağlık görevlileri durumun korkunçluğu karşısında neye uğradıklarını şaşırdılar, kaza kurbanlarını kurtarabilmek için defalarca Potomac'a dalışlar yaptılar. Sudaki adamlardan biri, kendisine atılan can yeleklerini sürekli olarak başkalarına veriyordu. Pek çok hayat kurtardı ama kendisininkini kurtaramadı. Kurtarma helikopteri sonunda ona ulaştığında, buzlarla kaplı suların altına batmıştı. Bu adam hiç tanımadığı o insanları kurtarmak için kendi hayatını vermişti! Acaba başka insanların hayatına bu kadar yüksek bir değer biçmesinin nedeni neydi? Daha önce ömründe görmediği bu insanların hayatı için kendi hayatını vermeye neden böyle bir istek duymuştu?
İyi yetişmiş bir insanın hiç pişmanlık duymaksızın vahşileşmesi, beri yanda bir başkasının yabancı insanları kurtarmak için kendi hayatını vermesi acaba nedendir? İnsanı kahraman yapan, alçak yapan, suçlu yapan, katkıda bulunan biri yapan şey nedir? İnsan eylemleri arasındaki farkı saptayan şey nedir?
Ömrüm boyunca hep bu soruların cevabını aramışımdır. Kesin olarak görebildiğim bir tek şey var, insanlar rastgele yaratıklar değil. Biz her yaptığımızı, bir nedenden ötürü yapıyoruz. Belki o nedeni bilinçli olarak fark etmiyoruz ama tüm insan davranışlarının gerisinde kesinlikle tek bir güdücü güç var. Bu güç hayatımızın her yönünü etkiliyor, ilişkilerimize de, mâlî konularımıza da, vücutlarımıza da, beynimize de ulaşıyor.
Sizi şu anda bile kontrol etmekte olan, ömrünüzün sonuna kadar da kontrol edecek olan o güç nedir? ACI VE ZEVK! Siz ve ben, yaptığımız her şeyi, ya acıdan kurtulma ihtiyacımızdan ötürü ya da zevke kavuşma arzumuzdan ötürü yaparız. İnsanların sık sık, hayatlarında gerçekleştirmek istedikleri değişikliklerden söz ettiklerini duyarım. Ama bu söylediklerini yapamazlar. Eyleme geçmeleri gerektiğini bildikleri için de kendilerine kızar, öfkelenirler, ama bir türlü eyleme geçemezler. Bunun bir tek temel nedeni vardır: Onlar hep davranışlarını değiştirmeye çalışmaktadırlar, oysa o bir etkidir. Aslında onun altında yatan sebebe yönelmeleri gerekir.
Acı ve zevk güçlerini anlamak ve onları kullanmak, kendiniz ve sevdikleriniz için istediğiniz değişiklikleri kalıcı biçimde yaratmanızı sağlayacaktır. Bu gücü anlayamamak, sizi (geleceğinizi) tepkiler halinde yaşamak zorunda bırakır. Bir hayvan ya da bir makine gibi... Belki bu sözler, durumu fazla basitleştirmişim gibi görünebilir ama bir düşünün de bakın, yapmanız gerektiğini bildiğiniz bazı şeyleri neden yapmıyorsunuz? Her şeyi ertelemek aslında nedir? Yapmanız gerektiğini bildiğiniz bir şeyi, yine de yapmamaktır. Neden peki?
Cevabı basit: Benliğinizin bir düzeyinde, şimdi eyleme geçmenin, ertelemekten daha fazla acı vereceğini biliyorsunuz. Ama bazen de bir şeyi öyle çok ertelersiniz ki, birdenbire üzerinizde onu yapmanın baskısını hissedersiniz, yapayım da bitsin, dersiniz. Bu size hiç oldu mu? Nedeni nedir peki? Acıyla zevki sağladığınız şeyleri değiştirdiniz. Birdenbire, eyleme geçmemek, ertelemekten daha acılı oldu. 14 Nisan dolaylarında nice Amerikalının yaşadığı olay budur! | Offline
| |
17-01-2011, 08:58 PM
|
#19 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Gereğinden erken acı çeken adam, gereğinden fazla acı çekmiş olur."
SENECA
Sizi hayallerinizin erkeğine ya da kadınına yaklaşmaktan alıkoyan nedir? Yıllardır planladığınız o yeni işi kurmaya başlamanızı engelleyen nedir? O perhizi neden sürekli erteliyorsunuz? Tezinizi hazırlayıp bitirmekten neden kaçıyorsunuz? Mâlî yatırım portföyünüzün kontrolünü neden ele almadınız? Hayatınızı tam istediğiniz hale getirmek için gerekenleri yapmanıza ne engel oluyor? Bütün bu eylemlerin size yararı olacağını, hayatınıza kesinlikle zevk getirebileceğini bildiğiniz halde, eyleme geçmeyi başaramıyorsunuz, çünkü o an için gerekeni yapmaya daha çok acı bağlıyor, fırsatı kaçırmaya daha az acı bağlıyorsunuz. Ya o insana bir yaklaşımda bulunur da hayır cevabını alırsanız? Yeni işi kurmaya çalışıp başarısızlığa uğrar, şimdiki işinizin güvencesini de kaybederseniz? Ya perhize başlayıp aç kalarak bir yığın acı çektikten sonra, sonunda yine kilo almaya başlarsanız? Ya yatırım yapıp paraları kaybederseniz? Hiç denememek daha iyi değil mi?
Çoğu kişi için, kaybetme korkusu, kazanma arzusundan çok daha büyüktür. Hangisi sizi daha ilerilere doğru güder? Son beş yılda kazandığınız 100.000 doları birinin çalmasını engellemek mi, yoksa gelecek beş yılda 100.000 dolar kazanma potansiyeli mi? Aslına bakılırsa, çoğu insanın ellerindekini kaybetmemek için gösterdiği çaba, hayatlarından kendi istediklerini alabilmek için gerekli risklere girme yolunda gösterdiği çabadan daha fazladır. | Offline
| |
17-01-2011, 09:04 PM
|
#20 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Başarının sırrı, acıyla zevkin sizi kullanmasına izin vermektense, acıyla zevki kendiniz kullanmayı öğrenmektir. Bunu yaparsanız, hayatınızın kontrolünü elinize alırsınız. Yapmazsanız, hayat sizi kontrol eder."
ANTHONY ROBBINS
Genellikle, bizi güden bu iki güç tartışılırken ortaya ilginç bir soru atılır: İnsanlar neden acıyı çekiyor da, yine de değişemiyor? Çünkü henüz yeterince acı çekmiş olmuyorlar; benim duygusal eşik dediğim yere daha varmamış oluyorlar.
Eğer zararlı bir ilişki içine girmişseniz ve sonunda gücünüzü kullanmaya karar vermişseniz, eyleme geçip hayatınızı değiştirecekseniz, besbelli artık dayanmak istemediğiniz bir acı düzeyine vardığınız içindir. Hepimize zaman zaman olmuştur, "Yeter artık - bir daha asla - bu şimdi değişmek zorunda," demişizdir.
İşte o an, acının dostumuz olduğu o sihirli andır. Bizi yeni eylemlere geçip yeni sonuçlar üretmeye iter. Eğer o anda, değişikliğin hayatımıza zevk getireceğini de görürsek, eyleme geçmeye daha büyük bir güçle sarılabiliriz. Bu süreç yalnız ilişkiler için geçerli bir şey değildir. Belki fiziksel durumunuzla ilgili olarak böyle bir eşiğe ulaşmışsınızdır. Uçağın koltuğuna sığamadığımz için, durum artık canınıza tak demiştir. Elbiselerinizi giyemez olmuşsunuzdur, bir kat merdiven çıkmak soluğunuzu tıkamaya başlamıştır. Sonunda, "Yeter artık," demiş ve bir karar vermişsinizdir. Nedir o kararı motive eden? Hayatınızdaki acıyı çıkarıp atmak, yeniden zevki getirmektir; gururun zevkini, rahatlığın zevkini, özsaygının zevkini, tasarımladığınız gibi yaşamanın zevkini elde etmektir.
Tabii acının ve zevkin çok çeşitli düzeyleri vardır. Örneğin bir küçük düşme duygusu yaşamak, duygusal acının oldukça yoğun bir biçimidir. Bir rahatsızlık durumu da acıdır. Can sıkıntısı da öyle. Elbette ki bunların bazılarında yoğunluk daha azdır ama yine de karar verme denkleminde etkileri vardır. Aynı şekilde, zevk de bu süreçte etkilidir. Bizi güden güç, çoğu eylemlerimizin daha iyi bir gelecek getireceğine inanmaktan, bugünkü çalışmaların gösterilen çabaya değeceğine, zevkli ödüllerin yakında olduğuna inanmaktan gelir. Ama tabii zevkin de çeşitli düzeyleri vardır. Örneğin zevkten kendinden geçmek, tabii ki çok yoğundur. Ama bazen rahatlığın zevki onu alt edebilir. Her şey kişinin perspektifine göre değişir.
Örneğin, diyelim ki öğle paydosundasmız, bir parkta yürüyüş yapıyorsunuz, hoparlörden bir Bethooven senfonisi yayınlanıyor. Durup dinler misiniz? Bu ilk önce, klasik müziğe ne anlam verdiğinize bağlı. Bazı kimseler Eroica Senfonisinin ezgilerini dinleyebilmek için işi gücü bırakırlar. Onlara göre, Beethoven eşittir katıksız zevk. Ama bazıları için de klasik müzik dinlemenin verdiği heyecan, duvardaki boyanın kurumasını seyretmekten gelen heyecan kadardır. O müziğe tahammül etmek, bir miktar acıyı temsil eder. Hızlı adımlarla parkı geçer, işe dönerler. Ama klasik müzik sevenlerin bazıları bile, durup dinlemeye karar vermeyecektir. Belki işe geç kalmanın vereceği acı, zaten bildikleri ezgiyi dinlemenin getireceği zevkten fazladır. Ya da belki günün ortasında parkta durup müzik dinlemenin zaman ziyanı olduğu yolunda bir inançları vardır. Böyle uygunsuz bir şey yapmanın vereceği acı, müziğin getireceği zevkten fazla olacaktır. Hayatımızın her günü bu tür psişik pazarlıklarla doludur. Biz sürekli olarak, öneri halindeki eylemlerimizi, bize getirecekleri etkiyle ölçer, tartarız. | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | İçindeki Devi Uyandır Kitabından AlıntılarHedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız "Kaderiniz karar anlarınızda biçimlenir."
ANTHONY ROBBINS
Hayatınızın her anında verdiğiniz üç karar, sizin kaderinizi kontrol etmektedir. Bu üç karar, nelere dikkat edeceğinizi, kendinizi nasıl hissedeceğinizi ve neler yapacağınızı, son olarak da ne katkılarda bulunup, kim olacağınızı ilgilendiren kararlardır. Eğer bu ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:33 AM.
|