Risale-i Nur ve Bilinçaltı Hakkında

[icazet]

“Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavgâ imiş.
Bir velîye bende olmak cümleden a'lâ imiş.” (Yavuz Sultan Selim)

1. Bölüm: Tanım ve Giriş



Bilinçaltı yani şuuraltı yani eterik beden yani beden-i misal insan zihninin bilinci ile, nuru ile bağlantı kurmasında bir anahtar deliği mahiyetindedir. Ve ilk aşamada önemlidir. Bilinçaltı bir anda sonsuzun bilgisini alır. Kaydeder. Zamanı geldiğinde ise onu realiteye, fiziğe dönüştürür. Zemin bilgiyi kendine çeker. Nasıl sen zaman, zemin denkleminin oluştuğu anda varlığı seyir ettiğin vücuda çekildi isen, aynen öyle bilgi de uygun kozmik şartlarda fiziğe yansır.

Risale-i nur bir nevi öğretmen hükmünde yol göstericidir. Yalnız bu her kişinin harcıda değildir. Biri bir şeyi ayıla bayıla içerken diğeri bunu düşünmekten bile uzak durmaya gayret eder. Aynen öyle risale-i nur da uygun kişiye yolunu buldurur inşallah. Ama herkesi sona ulaştırmaz, makam-ı mahmuda belki hazırlık olur kimileri için bir binek olamaz. Neyse, risale-i nur ele alındığında üzerinde kelimelerin, cümlelerin yazıldığı bir kağıt parçası değildir. Bu risale-i nurun bir temsili, belki vucüdudur. Risale okunduğunda hedef aldığı nefsi, muhatabı dönüştürme mekanizmasına sahiptir. Nlp vb. konularla biraz ilgilenenler bileceklerdir ki risale-i nur doğrundan insan bilinçaltını hedef alır ve onu fıtri ayarlarına döndürür. Bilinçaltı en temel boyut da yani nefsi emmarede, yani kök çakrasında ne derseniz deyin insanın hayvanat boyutudur. Yani bütün alemlerin cem olduğu insanın etki-tepki mekanizmasının mahalidir. Karakter ve refleks merkezimizdir. Risale-i nur içerdiği muhatabı dönüştüren keskin cümleleri ile adeta bir ilaç belki bir mürşitdir. Tohumun açılmasında kimi için gübre, kimin için sudur. Kurana ve peygambere giden yolda belki yol göstericidir. Risale-i nur içerdiği bilinçaltı komut cümleleri ile okuyan kişiyi bir süre sonra bir trans haline sokar ve vermek istediğini, anlatmak istediğini muhatabın, okuyanın kalbine nakşeder. Bu vesile ile bilinçaltına aynı zamanda tarlada diyebiliriz. Risale-i nur bilinçaltına hakikat meyveleri, belki binekleri ekiyor ve o meyveler, binekler bir gün açıyor ve insan olma yolunda huzuru lutfediyor. Kuranın bir nevi, bir yönü ile temsilcisi halinde olan risale-i nur örnekleri ile zihin dünyasında meydana getirdiği hayali bu tarlaya bırakıyor ve uygun anda cezbedilen bu bilgi zuhuratıyla gönülleri şad ediyor.
Örneğin; 13. sözün son kısmında yer alan hüve nüktesi insana bir alan, bir nefes ve dahi bir meyve ikram ediyor insana hem maddi hem manevi bir fayda veriyor. Şöyleki hüve bahsi okunduğunda kişinin nefesi belli bir düzene giriyor ve dahi nefesin düzene girmesi ile nefsin, zihnin beslendiğidüzensizlik ortadan kalkıyor ve bir irade ve denge hali zuhur ediyor. Manevi faydası ise anlatılan bilgilerin insanın ahiretini etkileryeceği ve dahi geçmişini etkileyeceği bir takım hadiselere erişmenin fırsatını anlatmasıdır. Hava zerrelerine kodlanacak manalr, harfler, duygular, hayaller kabir aleminde belki bir şahit, bir koruyucu, bir hatırlatıcı görevi görecek ve cehennem elemlerini azaltacaktır.
Hava zerrelerine kodlama(sonra..)