Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   İlişkiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/iliskiler/)
-   -   Aşk Acısı Çekenlere... (http://www.hayatimdegisti.com/forum/iliskiler/621284-ask-acisi-cekenlere.html)

Işıldayan Safir 16-07-2012 05:25 PM

Aşk Acısı Çekenlere...
 

Aşk acısını tadanlar bilirler; hissettiklerinin dayanılmaz acı verdiğini, dünyanın en zor şeyinin başınıza geldiğine ve bunu yaşayan yegane insan olduğuna inandırırsınız kendinizi. Zavallı, çaresiz ve değersiz olduğunuzu düşünmeniz normal duygulardır. Size onu hatırlatan herşeyden kurtulmak istemenizde.. Ona dair ne varsa yakmak yırtmak istersiniz, gözünüz gördükçe onu anımsatacağı için acınızın kat be kat artmasını istemeyeceksinizdir. Ancak bu göründüğü kadar iyi bir fikir olmaktan çıkıyor artık. Özellikle anılarınızı karelerde yaşatan eski fotoğrafları yırtmak. Stanford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre sözkonusu sevgilinin fotoğraflarına bakması beyindeki acı çeken duygusal aktiviteyi uyuşturduğunu ve gerçek anlamda acının azalttığını ortaya çıkardı.

Bu araştırma gösteriyor ki sizin için duygusal anlamlar taşıyan fotoğraflarınız aşk acısının azalmasıyla doğru orantılı. Eski fotoğraflarınızı yakmayın, yüzleşin. Yüzleştikçe azalacak geçmez sandığınız duygularınız.

Alıntıdır.


Ne kadar doğru bilemiyorum. Bu konuda binlerce şey söylenebilir ancak buradaki anahtar nokta da her zaman olduğu gibi yine yüzleşmek... İlginç geldi. Paylaşmak istedim.


sweeet 16-07-2012 07:26 PM

Cevap: Aşk Acısı Çekenlere...
 
Vay canına, ilginçmiş gerçekten. Oysa yakarak sadece kendimizi rahatlatıyoruz. Hadi fotoğrafları yaktın içindeki duyguları nasıl yakıp kül edeceksin. Yüzleşmeyle demek ki.

sweeet 16-07-2012 07:35 PM

Cevap: Aşk Acısı Çekenlere...
 
AŞK ACISI GEÇER Mİ?


Aşk acısı çekenler bilirler; ateşlerde yanmak gibidir. Aşığın terkedilmesinden bahsediyorum, beklemediği veya istemediği bir anda sevgilinin çekip gitmesinden.

Sevdiklerimizden geçici olarak ayrı kalmak bile, duygusal olarak bizi sarsar, onları özleriz ve bir an önce kavuşmak isteriz. Peki ya öteki yarımızı buldum dediğimiz, ruh eşim dediğimiz, idealize ettiğimiz, onsuz nefes dahi alamayacağımızı düşündüğümüz, dünyayı neredeyse onun gözünden gördüğümüz, onunla yatıp onunla kalktığımız, taktığımız da taktığımız... Bu takıntıdan hiç de rahatsız olmadığımız, bir olduğumuz, bir olunca "ben" in ağırlığından kurtulduğumuz, mükemmelimiz, dünyanın bütün dertlerini bize unutturan aşkımız; bizi terkederse ne olur?

Sezen Aksu' nun şarkısında; "Ah İstanbul İstanbul olalı, hiç görmedi böyle keder" dediği aşk ayrılığı ne kadar çok yoksunluk halidir. Aşığa göre; "Böyle bir keder" yeryüzüne gelmemiştir, kimse böyle bir acı çekmemiştir. Dünyanın ışıkları sönmüştür! Değerli olduğuna dair duyguları altüst olmuş, kendilik değeri düşmüştür.

Bağlanma kuramı üzerine yazan Bowly; sevilenin kaybına ilişkin öfkeyi "Bağlanılan nesnenin yeniden kazanılmasına yönelik bir mekanızma" olarak görür. Yas tutmak yani sevilen kişinin kaybının ardından yaşanan belli aşamalar vardır. Bu aşamalardan sağlıklı bir şekilde geçilebilmesi için, kişinin yas tutabilme kapasitesinin olması gerekir. Aksi halde terk edilme dönemi sonrası, duruma uygun olmayan başetme davranışları, kişide daha büyük yaraların açılmasına sebep olur. Kişisel gelişimin yolunu tıkayan sonuçlar doğurur.

Yas tutma sürecindeki ilk aşama, ayrılığı kabullenmeyip karşı tarafı yeniden elde etmeye yönelik davranışlar göstermektir. Karşı tarafın söylediği insani bir iyi söz bile bir umut ışığı doğurur ve birlikteliğin devamı için yollar aranır hatta kimi zaman fazlasıyla ısrarcı bile olunabilir.

İkinci aşama öfkedir; "Bunu bana nasıl yaparsın?" şeklinde düşünmenin yarattığı duygu aşırı öfkedir, bu öfke nefret boyutuna kadar gider. Terkedilen kişideki narsisistik öfke, benliğin zedelenmesi ile ilgilidir ve açılımı şöyledir; "Bana rağmen beni terkediyorsun... Hiç mi değerim yoktu? Beni hiç mi sevmemiştin... Hiç mi değer vermemiştin... Senin için yaptıklarımı nasıl olur da görmezsin... Herşey yalan mıydı?" Aşık bu dönemde kendi varlığının değerli bulunmadığını takıntılı bir biçimde yaşayıp, yatıp kalkıp ilişkisini ve ayrılık sürecini düşünür.

Giderek çaresizlik duyguları hissetmeye başlar, giden kişiyi geri getiremeyeceğini anlar ve derin bir acı ve üzüntü yaşar. Kaybedilen kişiyi geri getirmek mümkün olmadığı için suçluluk yaşanır. Bu dönem depresyon dönemidir.

Son aşama kabul dönemidir, kaybedilen kişinin artık gelmeyeceği yavaş yavaş kabul edilir ve kişi gündelik ilişkilerine döner. Kişi normal duygularını tekrar yaşamaya, yeniden sevinmeye, merak etmeye, üzülmeye başlar.

Bu saydığımız dört aşama sağlıklı bir yas süreci için, yaşanması gereken süreçlerdir. Kişi bir an önce bu durumdan çıkıp kurtulmak isteyebilir ama acele etmemelidir.

Yaşadığınız duygu ve tepkileri kabul edin ve bunları ifade edin, bunlar normal duygulardır.

Ağlamak ve konuşmak çoğu zaman iyileştirir. Sizi dinlediğine inandığınız insanlar ile konuşun.

Dost ve arkadaşlarınızdan destek alın. Yas yaşamak için kendinize izin verin.

Doğumgünü, yıldönümü, bayram gibi özel günler sizin için zor geçebilir ama sonraki dönemlerde aynı etki olmayacaktır.

Yavaş yavaş iş ve okul gibi normal aktivitelerinize geri dönün. Fiziksel bakımınıza özen gösterin.

Aksi takdirde erkeklerin terkedilme sonrası r etme oranı, kadınlardan üç dört kat daha fazladır. Alkol ve madde kullanımına yönelirler, dikkatsiz ve tehlikeli araba kullanımı olur. Kadınlarda ise depresyon erkeklere göre iki kat daha fazla görülür.

Şarkıcı Teoman' ın söylediği şarkıdaki gibi; "Daha kaç vücut gerekli, benim seni unutmama" tarzında sürekli partner değiştirerek yas tutmaya çalışanlar da vardır kuşkusuz... Ama bu yolun da, yaraları iyileştirmeyi bırakın daha da kanatmaktan ve açılmasını sağlamaktan başka bir işe yaramadığını belirteyim.

Yas tutmak uzun sürer ama zamanla geçer. Kazancınız aşık olma kapasitenizin artmasıdır yani OLGUN AŞK yaşamanız için şarttır.


alıntı

Uzm. Psikolog, Psikoterapist Ruşen Nur Arıkan

milliyet.com.tr

annie hall 14-02-2013 11:07 PM

Cevap: Aşk Acısı Çekenlere...
 
Yeni gördüm ne güzelmiş bu yazılar... Aslında ayrılık durumunda değilim ama ilişki durumunda da değilim, arkadaşıma aşık oldum maalesef. Onun haberi yok ve söylemeye utanıyorum, biraz da bu yüzden bu sitedeyim aslında. Benim de sorunum bu maalesef duygularımı çok rahat ifade edemiyorum, tedirgin oluyorum. O yüzden çok yakın arkadaşlarıma da anlatamıyorum. Şuan aşk acısı fena bastırdı ben de can havliyle buraya sarıldım :)

ginka 03-03-2013 11:01 AM

Cevap: Aşk Acısı Çekenlere...
 
bugün bi olay keşfettim; mesela hoşlandığımız sevdiğimiz emek verdiğimiz insanlar bizleri dımdızlak ortada bıraktıklarında olumlu enerjimizi çalıyorlarmış kendilerine.. bizede olumsuz duygular kalıyormuş onlar mutlu ve daha başarılı oluyorlarmış bizim olumlu enerjimizi çaldıkları için.. çekilen acı aşkla ilgili bir acı değilmiş tamamiyle enerjisini karşı tarafta bıraktığı için olumsuzu enerji içinde olduğu içinmiş.

bu yüzden acı çeken taraf karşı tarafı takmamaya başladığı kendisini oyaladığı an aşık olduğu kişinin geri dönüş yaptığını görürmüş ama bu geri dönüşün sevgiyle ilgisi olmazmış sadece aldığı olumlu enerjiyi geri ödemek için dönermiş bu dönüşte acı çeken kişi sınırlarını korumazsa kısır döngü şeklinde acı çekılmasi kaçınılmaz olurmuş... o yüzden enerjimizi geri alıp yolumuza devam etmemiz gerek..
sevgiler..

cansuyu 04-03-2013 01:49 PM

Cevap: Aşk Acısı Çekenlere...
 
unutmak kolay olsaydı, unutulmaz aşklar yaşayacağımıza inancımız olur muydu ?


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:31 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.