Dünyayı Keşfedin, İlk Durağınız Fas

[Bluesky24]

Dünyayı Keşfedin, İlk Durağınız FasUzun Gölgelerin Ülkesi : FAS

Dünya gezginliğinin klasikleşmiş inanılmaz sayıda mekanı vardır ve bunlar varoldukları ülkelerin isim olarak çok daha önüne çıkmış gerçek efsanelerdir….

Kathmandu,Maccu Picchu,Marrakesh, İstanbul,İsfahan,Patagonia,Semerkand v.b…..



Marrakesh; işte böylesi buğulu, puslu toprak meydanlarda Kobra oynatıcılarının, Büyücülerin, gizemi üstüne atılmış asfaltın kenarlarından taşan inanılmaz bir şehir…

-Pekiyi Muhammed yaşamını hep çöldemi geçireceksin ….?

-Ben bir Tuaregim ve SAHARA benim kanım…. Gibi bilge cümleciklerin dillerden dökülüverdiği ev sahiplerinin B. Saharası….

Gerçekçi bir yazar olmak mı? yoksa yaşanmışlıkları iç dünyandaki karmaşık duygular zemininde gerçeküstü tutarak karalamakmı? Yıllar içindeki yayınlanmış yazılarıma göre biraz daha her ikisindende olan bir deneme belkide FASI kelimeler zincirine dökmek…

03 Mart 2001 NO LIMITSin sınır tanımayan konukları ve rehberleri olan bendeniz Alper Sesli yine yollardayız…



CASABLANCA :

Bundan önceki seyahatlerimdede söyledim şimdide söylüyorum;

O bir efsaneydi….. otelden çıkana değin ……

Hani nerede Humprey Bogartın Casablancası ???

Hani nerede o isminde sakladığı gizem ???

Afrika kıtasının en kalabalık şehirlerinden bir tanesi ve öte yandan şöhreti kıtayı aşmış 2-3 şehirden olan Casablancada elde avuçta kocaman vede sadece yeni yapılmış bir HASAN 2 Camii ….

MARRAKESH :

Sabah kahvaltısından sonra otelimizden çıkıp Petit Taxilerle bizi Marrakeshe götürecek ola trenin kalktığı CASA VOYAGEUR istasyonuna gidiyoruz. İstasyon inanılmaz kalabalık nede olsa kurban Bayramı…

Hep sevmişimdir Tren yolculuklarını bana her seferinde farklı anıları sisli bir perdenin ardından taşır belleğime. Annem, Babam ve kardeşlerimle İstanbuldan Ankaraya Yataklı trende yapılan o inanılmaz keyfi anımsatır bir seferinde. Bir seferindeyse elde tutulan ve heyecen dozu o yaşlar için inanılmaz olan "PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI"ndan bir an için siyah gözlerimin kalkıp Anadolunun Boz-Sarı renkteki bozkırına dalıp gidişini hatırlatır..

İlerki yaşlarımda sevgiliye özlem ifade ettiğini …

Bir başka seferdeyse EUROPA filminin muhteşem gece tren yolculuğu sahnelerini anımsatır …

Şimdiyse Amin Maaloufun "AFRİKALI LEO" isimli kitabından kalkan ve bakışlarımın çorak topraklar üzerinden akıp gidişini konuklarımız ile gözgöze geldiğimde paylaştığım bir yolculuk var hemde gerçekten bilette yazdığı saatte kalkan ve KLİMATİZE olan MARRAKESH EXPRESSI ile…

Marrakeshin yeni ve modern yerleşim bölgesi olan GUELİZde ki otelimize yerleşip doğruca soluğu eski marrakeshte yani Medina bölgesinde alıyoruz.

Sokakta yabancı olduğunuz hissedildiği andaki bu an fotoğraf makinasının kılıfından çıkıp bir noktaya yönelmesi ile başlar etrafınızda binlerce Satıcıyı bulursunuz bunlar size halıdan, Jellabiye, Jellabiden Marihuanaya kadar herşeyi satmaya çalışırlar. Gezginin görevi ise ustaklıkla ve de sanki hiç yoklarmışcasına aralarından süzülüp gitmektir. - Non Merci gibi basit ve nazik bir olumsuzluk cümlesi bile onlar tarafından "alışverişe gönlüm var ama şimdilik istemem" anlamını taşıyacağından kurtulma şansınızı düşürür, Bu yüzden temel kural onları görmemek hani seyredenler hatırlarlar GRAND BLEU-BIG BLUE And Dağlarında bir irtifa dalışı öncesi esas oğlan ile güzel kız karşılaşır fakat oğlan sadece yapmak istediğine konsantre olmuş bir meditasyon öğretisi etkisi ile hafif bulutlar üzerinde kıza şöyle bir bakar geçer ya… İşte taklit edebilenler için muhteşem bir sıyrılma metodur bu 3. Dünya ülkelerinde (arkanızdan edilen sözlere kulak tıkama şartıyla).

Marrakeshin Fasın yani Magrebin ilk başkenti olduğunu fısıldar çarşıdaki Bakırcı dede, ardından 25.000 irili ufaklı dükkan ile eski Kervan Ticareti kültürünü Turizme taşımış haliyle inanılmaz bir labirent olduğunu söyler ona ihtiyacımız olduğunu söyleyen bir rehber…

Dar sokaklarda yitip gidersiniz marrakeshde… inanılmaz bir eskilik kokar bu bölge, kapılardan tabelalara değin bir tarih vardır misketlerin oynandığı bu dar sokaklarda. Karşınıza sık sık olarak minik ve üzeri kapalı çarşılar çıkar, kırık çatılarından içeri doğru süzülen ışık hüzmeleri vurur berberilerin, tuareglerin yüzlerine… bu yüzden derimki bundan sonra buralara yolu düşecek olanlar birkaç saray (bahia sarayı v.b.), bir tane dev minare (Koutoubia) ile sınırlı olan turistik ziyaret alanlarını süratle gezip çarşılarda ve sokaklarda elde fotoğraf makinası ile yitip gitmek size kesinlikle MarrakeshI solutacaktır.

Geceleri El Fnaada gezmek gerekir Sokak Bahiscileri, Dövüşçüleri ve minik minik açılmış bir sürü yemekçisiyle rengarenk bir dünyadır Kıyamet meydanı. Kobra terbiyecilerine bahşiş vermek faydalı olabilir nede olsa iş ortakları biraz tehlikeli…

Onlarca dilenci asla görmemeniz gereken bölümü oluşturuyor. Bırakın sıyrılın ve gidin. Büyücüler ve her derde devacılar birde Arapça konuşmasa…

Neyse sonuçte gündüz veya gece Marrakeshin sevgili vede saygıdeğer YANKESİCİleriyle SAHTE REHBERlerine dikkat ederek dolanın sokaklarda !!!!!!

Akşam kesiksiz bir uyku……



Artık Yol Öyküsü Başlıyor

Sabah otelimizin önünden aldığımız 4x4 araçlarımız olan Mitsubishi Pajero ve İsuzu Trooper ile 1600 km.lik Fas yol öyküsü başlıyor kontağın dönmesi ve motorun çalışma sesinin Marrakeshin sabah serinliğine karışmasıyla.



ZAGORA :

Marrakeshten çıkmak benim için kolay nede olsa bir nevi buralı olduk (bana sakalım nedeniyle hep Ali Baba diyorlarda Fasta)… Yüksek Atlas dağlarına doğru yaklaşmaya başladıkça inanılmaz güzellikte PALMİYE ormanları başlıyor, göz alabildiğine palmiye ormanları ve hurma rezervleri. Yol üstündeki tüm köylerin giriş ve çıkışlarında onlarca çocuk ellerindeki lezzetli hurmaları satmak için peşinizden koşar. Bundan sonrası dünya gezginleri tarafındanda kabul edilen en iyi ve en güzel yollardan birisi.

Tizin Tichkada bir mola (Tişka geçidi) ve Atlasları inmeye başlama hemde ünlü Zagora şehrine doğru. ZAGORA Sahra çölünün tüm ekspedisyonlarının başladığı bir başkent buraya akşam üzeri varıyoruz. Yüzme havuzlu şirin otelimize yerleşme ve ardından çöl rehberimiz ve gerçek bir tuareg olan RAMADAN (Ramazan) ile buluşma. Ertesi günki çöl detaylarını konuşup. Telsizlere ve UYDU telefonumuza bir göz atıp uykuya çekilme vakti.

KIZILIN, SICAĞIN, RÜZGARIN veEN ÖNEMLİSİ UZUN GÖLGELERİN ÜLKESİ : B. SAHRA ÇÖLÜ….

Sabah erken kahvaltıdan sonra araçlarımızın depolarını fulleyip 250 km.lik çöl maceramız için kontağı çevirmeden önce Zagoradaki TOUMBOUCTOU 52 JOURS tabelası önünde fotoğraf çektiriyoruz (Tumbuktu 52 gün. Tumbuktu Sahara çölünün en son noktası olan MALİnin en önemli şehirlerinden bir tanesi. Eskiden Ticaret kervanları çölü tam 52 günde yürüyerek geçerlermiş. Ne macera değilmi?)

Artık hedefimiz Chegaga gölü olarak bilinen ve Sahra çölünün en büyük Dunelarının (Dune=kum tepesi) olduğu bölgeye ulaşmak. Burası tam 135 km içeride ve Duneların yüksekliği 500 – 550 metre civarında. Öğlene doğru bölgedeki tek ağacın altında yemek molası veriyoruz. Ramadanın muhteşem aşçılığı ile lezzetli bir Fas salatasına kuruyemişler ve Şiş kebap eşlik ediyor. Buradan sonra klimaları çalıştırıp tekrar devam. Akşam üzeri bir vahada mola veriyoruz. Dinlenip son noktamız olan Chegagaya yola çıkıyoruz. Akşam üzeri birkaç kez kuma batmış jeeplerimiz ile Tuareg çadırımıza hemde dev gibi Duneların eteğindeki kampımıza ulaşıyoruz. Uydu Telefonundan Ofise bir merhaba deyip. Gün batımında kumlara yatıp o muhteşem renkleri paylaşıyoruz.

Akşam ateş başındaki geleneksel Fas yemeklerine muhteşem Tuareg rehberlerimiz ve aşçımızın müzikleriyle ve en önemlisi Dolunayın ışığında sahra çölünün ortalarında bir yerde olmak bizleri ve ruhlarımızı alıp götürüyor. Gece herkes uyku tulumlarını çekiliyor Elif ve Ebru ise kumların üzerinde Dolunay ışığında romantik bir uykuyu tercih ediyorlar. Sabah gün doğumunda herkes ayakta ve Duneların tepelerinde gün doğumunu seyrediyoruz. Ardından yollar bizi bekler.

Çöldeki 2. Günümüz bugün yaklaşık 115 kmlik bir yolu geçerek Fasın sahra çölüne girmiş en son yerleşim noktası olan MHAMİDe doğru yola çıkıyoruz. Bu arada tüm konuklarımız özellikle Elif, Güldal ve Gülgün 3lüsü Ramadanın sizler seneye paris – Dakkara girin inanılmaz iyi ve süratlü kullanıyorsunuz komplimanları ile çölde bastıkça basıyorlar.

Öğlene doğru kum fırtınası çıkıyor. Göz gözü görmüyor bir tuareg ailesinin çadırına yarı ziyaret yarı sığınma kapağı atıp lezzetli bir Nane çayı içiyoruz. (FAS ÇAYI : Yeşil çay yaprakları, şeker, sıcak su ve Taze nane yaprakları ile yapılan serinletici etkisi olan lezzetli bir çay). Akşam üzeri Mhamiddeki vahamıza varıyoruz. Çadırımıza yerleşip doğruca NO LIMITS maceracıları olarak HAMAMda soluğu alıyoruz. Çölün üzerine hamam inanılmaaaaazzzz…..

Akşam yine Tuareg çadırları ve müziği….

OUARZAZATE :

Fasın en sevdiğim 3 şehrinden birisi şüphesiz. Yüzme havuzlu otelimize öğlen ulaşıyoruz ve doğruca havuza bu arada Türkiyede hava soğuk ve yağmurluymuş… Tühhh…

Öğleden sonra OuarzazateIN EN ÜNLÜ ESKİ YERLEŞİM YERİ OLAN Kasbahının ve marrakes Pashasının sarayını gezip gün batımı için UNESCO tarafından DÜNYA MİRASI projesinde korunan Aid Ben Haddouya gidiyoruz. Bölgedeki el yapımı çanak çömlekçileri biraz zengin edip şehrin zirvesinde çöl rüzgarlarına bırakıyoruz ruhumuzu….

Akşam ise Ouarzazateın en eski restaurantI olan Chez Dimitrideyiz. Dimitri ismindende anlaşılacağı üzre eski bir komşu yani yunanlı. Dimitrinin eşi dardanelli yani Çanakkaleli eski bir rum kökenli Türk vatandaşı. Torunları Türkçe biliyor Türkçe sohbet ediyoruz. Duvarlar ise sadece HOLYWOOD artistlerinin resimleri ile dolu çünki bu bölge GLADYATÖR, ARABİSTANLI LAWRENCE, ÇÖLDE ÇAY gibi bir çok filme Platoluk yapmış ve tüm ünlüler burada yemek yemiş….

Yemekler enfes Fas şaraplarıda….

Ellerine sağlık eski komşu…

ESSAOUİRA :

Sabah erken yine pajerolarımızdayız şimdiki hedefimiz fascada Rüzgarlı şehir anlamına gelen Essaouira. Essaouiraya öğlene doğru ulaşıyoruz. Tam şehre inmeden önce bir tepede durup Atlantik okyanusunun sonsuzluğunu seyrediyoruz. Şehir yeni ve eski olmak üzere 2 bölümden oluşuyor. Yeni bölüm tipik bir Marmaris bizim ise kendi turlarımızda kullandığımız bölüm olan eski şehir ise. Eski şehir Portekiz kolonizasyon döneminden kalma bir KALEnin içi olan medinaya motorlu araç girişi yasak. Kale kapılarından içeri girdiğiniz andan itibaren bembeyaz boyalı evler ve çivit mavisi kepenkleri ile sizi bir akdeniz şehri, Limandaki açık balık hali ve tekneleriyle batı afrika sahillerini, Liman ağzındaki keyifli bulvar kafeleri ile Fransayı, ressamları ve sanat galerileri ile herhangi bir rönesans yaşamış avrupa şehrini, sokak pazarları ve halkıylada tipik bir FASI anlatıyor essaouira. Otelimize yerleşiyoruz ve herkes serbest akşam yemeğine değin. Akşam bölgenin en güzel Deniz mahsulleri restoranı olan Chez Samde fas şarapları eşliğinde Okyanus mahsulleri sofrası ardındanda kale surlarından dolunay ışığında patlayan dev okyanus dalgalarını tatlı niyetine tüketip yatıyoruz.

Sabah erken uyanıp 17 km.lik kumsalda bir yürüyüş ve öğlen limandaki balıkçıların kendi tezgahlarındaki mangallarında pişen tüm deniz kabuklularından oluşan inanılmaz bir öğlen yemeği….

Akşam üzeri marakeshe dönüş için hazırlık…

Sonrasımı Marakeshten Casablancaya geçiş oradanda İstanbula merhaba….

İşte size bir Fas öyküsü çölüyle, tarihiyle, hispoafriken kültürüyle, okyanusuyla, yemekleriyle her şeyiyle bir FAS ÖYKÜSÜ.