Kanser Serbest Kürsü Kanser ile Savaş, Kanser Tedavi Sürecinde Yapılması Gerekenler v.b | Meme KanseriGenel Sağlık ve Kanser Serbest Kürsü Meme Kanseri Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız [b]
bence üzerinde durulması gereken bir konu varsa paylaşımlarınız yazalım anlatalım
harika bir site her noktasını inceleyin lütfen kendi sağlığınız için
http://www.memekanseri.org/index.htm
MEME KANSERİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Genç kadınlar, memenin vücutlarının saklı ve gizemli bir parçası olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Kanser Serbest Kürsü telkin cd indir izle İstanbul Kanser Serbest Kürsü nerededir kimdir Kanser Serbest Kürsü çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Kanser Serbest Kürsü hipnoz Kanser Serbest Kürsü olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Kanser Serbest Kürsü hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Kanser Serbest Kürsü kuantum düşünce kitap haberi | |
|
27-10-2007, 06:17 PM
|
#1 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Meme Kanseri [b]
bence üzerinde durulması gereken bir konu varsa paylaşımlarınız yazalım anlatalım
harika bir site her noktasını inceleyin lütfen kendi sağlığınız için http://www.memekanseri.org/index.htm
MEME KANSERİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Genç kadınlar, memenin vücutlarının saklı ve gizemli bir parçası olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. Görülmesinin, dokunulmasının ve hakkında açıktan konuşulmasının toplumsal bir tabu olduğu kabul edilir. Erginliğe ulaşıldığında farklı bir duygu da birlikte gelişerek meme, kadınlığın sembolü durumuna gelir. Bebek için beslenme, karşı cins için cinsellik işlevi kazanır.
Taşıdığı gizem ve sembollerin yanında memenin diğer bir özelliği de, kadın sağlığı ile olan ilişkisidir. Meme ve sağlık arasındaki bu ilişki yeterince vurgulanmadığı için, herhangi bir meme hastalığı karşısında kadın, büyük bir şaşkınlık ve korkuya uğramaktadır.
Gelişmiş ülkelerde, kadınların hekime baş vurmalarının başlıca nedenlerinden biri, meme ile ilgili yakınmalardır. Tüm yaşamı boyunca kadının memesinde bir sertlik fark etmesi, yada ağrı gelişmesi sık rastlanan bir yakınmadır. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Eğer kanserse bile, erken tanınabilirse, tedavisi mümkündür.
Kitapçığımızın bu bölümü, sizin memeniz ile tanışmanız , başkaları için gizemini korusa bile, artık sizin bu duyguyu aşıp bu organınız ile karşı karşıya gelmeniz amacı ile hazırlandı.
KANSER NEDİR ?
Anneden gelen yumurta ve babadan gelen spermin birleşmesi ile annenin ve babanın genetik bilgilerin taşıyan tek bir hücre meydana gelir. Bu genetik bilgiye DNA adını veriyoruz. Bu tek hücre, DNA kontrolünde çoğalarak 100 trilyon sayısına ulaşınca erişkin bir oluşur.
Bütün hücreler görevlerini DNA kontrolünde yerine getirir. Hücreler bazı zamanlarda organizmanın ihtiyacını karşılamak üzere çoğalırlar. Bu çoğalma yine DNA kontrolündedir. Bazen çeşitli nedenler ile DNA üzerinde bazı değişiklikler meydana gelir. İşte hücrelerin çoğalmasını kontrol eden bölüm değişirse, hücrelerin çoğalmalarını kontrol eden mekanizma ortadan kalkar. Bunun sonucu hücrelerde kontrolsuz aşırı bir çoğalma başlar. Kontrol ortadan kalktığı için organizmanın sadece belirli bir organında çoğalması gereken hücreler, kan ,lenf veya komşuluk yolu ile organizmanın diğer yerlerine gider ve orada da çoğalmaya başlar. İşte, kontrol dışı çoğalmaya başlayan bu hücrelere kanser hücreleri, oluşturdukları klinik tabloya da kanser hastalığı denir.
MEME KANSERİ NEDİR ?
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.
MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NEDİR ?
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.
Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörleri kısaca şu şekilde sayabiliriz;
• Yaş: İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70'i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir.
• Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır.
• Ailede meme kanseri hikayesi: Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar. Vakfımız polikliniğinde bu hizmet verilmektedir.
• Daha önce meme biopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.
• Fertil çağ süresi: Adet görmeye erken başlanması, menapoza geç girilmesi, fertil cağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.
• Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir
• Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği: Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır.
• Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolu altında yapılmalıdır.
• Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.
• Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.
• Sigara: Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.
• Şişmanlık ve yağlı beslenme: Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.
MEME KANSERİ RİSKİ AZALTILABİLİR Mİ ?
Egzersiz: Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir.
Beslenme:Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.
Kısaca;
• Şişmanlığın azaltılması,
• Alkol alınıyorsa bırakılması.
• Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş),
• Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi,
gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir.
MEME KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ ?
Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir.
Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.
MEME KANSERİ NASIL ERKEN TESPİT EDİLEBİLİR ?
Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir.
Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler.
Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca her yıl veya iki yıl ara ile mamografiyi çektirmeleri gereklidir.
Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir.
KADINLAR KENDİLERİNİ NASIL MUAYENE ETMELİDİR ?
Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay kendisini düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder.
Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri bulunmaktadır. Vakfımızda meme muayenesi eğitimi, bu araçlar ile seminerler şeklinde verilmektedir. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| |
27-10-2007, 06:19 PM
|
#2 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri MUAYENE SIRASINDA FARKEDİLEBİLECEK DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR?
Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır.
• Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,
• Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği,
• Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması,
• Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,
• Memenin şeklinde değişiklik,
• Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik,
• Meme başında ortaya çıkan akıntı.
MAMOGRAFİ NEDİR ?
Mamografi, düşük dozda çekilen bir meme röntgen filmidir. Memede, muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacı ile çekilir. Mamografinin gerçek değeri budur. Çünkü, bu sayede, hastalık muayene ile tespit edilebilecek safhadan önce saptanır. Bu nedenle kesin hayat kurtarıcıdır. Kırk yaşını geçen kadınlar her yıl veya iki yılda bir mamografi çektirmeli ve her yıl uzman bir hekime meme muayenesi olmalıdır. Elli yaşını geçen kadınlar ise her yıl mamografi çektirmeli ve hekime muayene olmalıdır.
MAMOGRAFİ NE ZAMAN ÇEKTİRİLİR ?
Mamografi çekilirken meme, iki tabaka arasında birkaç saniye hafifçe sıkıştırılır. Bu nedenle memelerin en az hassas olduğu zamanda mamografi çekilmesi, özellikle memeleri hassas kadınlara önerilmektedir. Adet bitimini takip eden hafta, memelerin hassasiyetinin en az olduğu zamandır. Ayrıca adet bitimini takip eden hafta, hormonal nedenlerle memelerin şişliği en alt düzeydedir ve bu sırada daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu sebeplerden dolayı herhangi özel bir durum olmadıkça, mamografi çekiminin, adetin bitimini takip eden haftada yapılması önerilmektedir.
MAMOGRAFİ ÇEKTİRMEYE GİDERKEN NELERE DİKKAT ETMELİ ?
Mamografi çekilirken belden yukarısı çıplaktır. Bu nedenle çekime gelirken iki parça elbise giyilmesi önerilir. Bu sayede çekim sırasında belden üstü kolaylıkla çıkartılabilir. Filmi etkileyebileceğinden, koltuk altlarına deodorant, talk pudrası, losyon gibi şeyler sürülmemelidir.
MEMEDE BİR KANSER VARSA MAMOGRAFİ İLE MUTLAKA TANI KONUR MU ?
Bazı meme kanserlerini mamografi ile görmek mümkün olmaz. Bazen de görülse bile mamografiyi okuyan hekim fark etmeyebilir. Bu nedenle mamografiyi değerlendiren hekimin tecrübe ve bilgisi çok önemlidir. Buna ek olarak mamografiyi çeken teknisyenin bilgi ve tecrübesi de filmin iyi çekilmesinde etkilidir. Mamografiyi çeken aygıtın son teknolojiye uygun olması , aletin sürekli teknik bakımının ve kalibrasyonunun yapılması filmin kalitesini yükseltmekte ve kanserin yakalanma olasılığını artırmaktadır. Bütün bu personel ve teknolojik şartlar yerine getirilse bile mamografi ile kanserin atlanma olasılığı % 20 dir. Buna rağmen mamografi hala bilinen en iyi toplu tarama tekniği olma özelliğini korumaktadır.
MEMEDE BİR KİTLE TESPİT EDİLDİĞİNDE NE YAPILMALI?
Memede bir kitle tespit edilince bunun kanser mi, yoksa başka bir hastalık mı olduğu araştırılmalıdır. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki, memede saptanan her kitle kanser değildir. Bu nedenle, memede şüpheli bir kitle saptanınca, hemen korkup telaşlanmaya ve paniğe kapılmaya gerek yoktur. Memede bir kitle saptandığında, bir hekime başvurarak daha ileri tetkiklerin yapılması gereklidir.
MEME KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR ?
Son yıllarda meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Bir çok tedavi olanakları ortaya çıkmıştır. Bu olanaklar, önemli ölçüde, hastalığın saptandığı safhaya göre değişir. Hastalık ne kadar erken safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.
Meme kanseri tedavisi, günümüzde, uzmanlardan oluşan ekiplerce yapılmaktadır. Böyle bir ekip içinde cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, psikolog, plastik cerrah, fizyoterapist gibi, tıbbın değişik dallarından bir araya gelmiş ve özellikle çalışma alanları meme kanseri üzerinde yoğunlaşmış hekimler bulunur.
MEME AMELİYATLARI NELERDİR ?
Günümüzde meme kanserinin tedavisinde, cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması vardır. Bu uygulamalar temel olarak, memenin alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlara ek olarak da, alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları vardır
KEMOTERAPİ NEDİR ?
Kanser hücrelerini öldürücü ilaçlarla yapılan tedavidir. Bu ilaçlar ağızdan veya damardan verildikten sonra tüm vücuda yayılır. Genellikle, aynı anda birkaç ilaç birlikte verildiğinde daha etkili olduklarından, değişik kombinasyonlar halinde verilirler. Kemoterapi, belirli bir süre verilir ve sonra ara verilir. Bu aralarda hastanın kendisini toparlaması sağlanır. Daha sonra tekrar bir süre ilaç verildikten sonra ara verilir.
Bazı olgularda lokal olarak yapılan cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi de eklemek gerekebilir. Hastalarda cerrahi tedavi sonrası yapılan tetkiklerde, herhangi bir bölgede kanser kalmamış olsa bile, koruyucu önlem olarak bir süre ilaç tedavisi yapılabilir. Bu tedaviye adjuan kemoterapi denir.
HORMON TEDAVİSİ NEDİR ?
Bazı meme kanseri hücreleri, içerdikleri hormon reseptörleri (algılayıcıları) aracılığı ile dişilik hormonu olan östrojene duyarlı olabilir. Yani, östrojen hormonu bu kanser hücrelerinin büyümelerine ve artmalarına neden olabilir. Hormon tedavisinde amaç, bu şekilde östrojen reseptörü içeren ve bu hormona duyarlı olan kanser tiplerinde, östrojen etkisinin ortadan kaldırarak kanserin gelişmesinin önlenmesidir. Bu amaçla günümüzde kullanılan ilaç, tamoxifendir. Tamoxifen tedavisi, genellikle en az iki yıl ve en fazla beş yıl sürmektedir.
IŞIN TEDAVİSİ (RADYOTERAPİ) NEDİR?
Işın tedavisi, meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak, cerrahi girişimden sonra kalma olasılığı olan kanser hücrelerinin öldürülmesini sağlamak amacı ile yapılır. Bu tedavinin de, diğer tedaviler gibi bazı yan etkileri vardır. Bu tedaviyi gören kadınların çoğu halsizlikten yakınırlar. Memede şişme ve ağırlık hissi ortaya çıkabilir. Bu yan etki yaklaşık bir yılda kendiliğinden kaybolur. Tedavi edilen bölgedeki deri, güneş yanığı rengini alabilir. Bu da yaklaşık bir yıl içinde azalır.
ERKEKLERDE MEME KANSERİ GÖRÜLÜR MÜ ?
Kadınlara kıyasla daha az görülmekle birlikte, erkeklerde de meme kanseri görülebilir. Her 100 meme kanserinden birisi erkeklerde görülür. 1993-1997 yılları arasında, erkeklerde görülen meme kanseri oranı % 50 artış göstermiştir. Bu nedenle erkeklerin de bu konuda duyarlı olmaları gereklidir.
DÜNYADA MEME KANSERİ GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Meme kanseri bir çok ülkede, kadınların en korkulu sağlık sorunu olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde ABD' de, sekiz kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde on kadında birdir. Meme kanseri ile ilgili sayıları şu şekilde sıralayabiliriz;
• 1950-1970 yılları arasında ABD' de, 1milyon kadın meme kanseri nedeni ile hayatını kaybetti. Bu sayı ABD'nin 2. Dünya savaşı, Kore ve Vietnam savaşlarında kaybettiği insan sayısından fazladır.
• 1998 yılında Avrupa'da 1 milyon kadın, meme kanserin nedeni ile tedavi görmektedir.
• 2000 yılında dünyada 1 milyon kadına, yeni meme kanseri tanısı konacaktır.
• Dünyada her 11 dakikada 1 kadın, meme kanseri nedeni ile hayatını kaybediyor.
• Dünyada her 3 dakikada 1 kadına, yeni meme kanseri tanısı konuyor.
TÜRKİYEDE MEME KANSERİ GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Türkiye' de sağlıklı bir istatistik bulunmuyor. Gerek beslenme, gerekse iklim açısından, ülkemiz şartlarına yakın sayabileceğimiz bir Akdeniz ülkesi olan İtalya istatistiklerini ülkemize uyguladığımızda, Türkiye' de her yıl 30 bin kadın meme kanserine yakalanmaktadır.
Sayılar soyut kavramlar oldukları için fazla bir anlam taşımayabilir. Fakat bir an durup düşünürsek, yakın çevremizde, akraba ve dostlarımız arasında, bu sorun ile karşılaşmış birkaç tanıdığımızı, mutlaka anımsayacağız. Sorunun hiç de sandığımız kadar bizden uzak olmadığını, güç de olsa kabul etmeliyiz.
DÜNYADA MEME KANSERİ ARTIŞ GÖSTERİYOR MU?
Hastalığın diğer bir özelliği de, görülme sıklığının artıyor olmasıdır. Kırk yıl önce 1960 yıllarında, ABD' de yirmi kadından birisinde meme kanseri görülürken, günümüzde sekiz kadından birisinde meme kanseri görülmektedir. Hastalığın gösterdiği bu artış, tüm gelişmiş batı ülkelerinde izlenmektedir. Meme kanseri görülme oranı artış göstermekle birlikte, teknolojik gelişme ve erken tanı olanaklarının artmasına bağlı olarak, meme kanseri ölüm oranı aynı kalmıştır, artmamıştır.
MEME KANSERİNDEN ÖLÜM ORANI YÜKSELİYOR MU?
Batı ülkelerinde sivil toplum örgütlerinin çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu, meme kanseri ile ilgili toplum bilinci oldukça yüksek seviyede gelişmiştir. Bunun sonucu erken tanı olanakları yaygın olarak kullanıldığı için, meme kanserine bağlı ölüm oranı düşük kalmaktadır.
Türkiye' de ise, bu konudaki toplum bilinci yeterince gelişmemiştir. Erken tanı olanakları yetersizdir. Bu olumsuzlukların sonucu, Türk kadını meme kanseri konusunda çağdaş erken tanı olanaklarından mahrum olduğu için, tanı çok geç konulmaktadır. Hastaların büyük bir çoğunda, ilk tanı sırasında çok geç kalındığı için,uygulanacak tedavi seçenekleri fazla olmamaktadır.
MEME KANSERİ TOPLU TARAMASI NASIL YAPILIR ?
Mamografi, memenin röntgen filminin çekilerek, kanserin erken dönemde saptanmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yöntem ile, toplumda belirli bir yaşın üstündeki tüm kadınların meme filmi çekilerek, meme kanseri erken safhada yakalanmaya çalışılır. Bu şekilde toplumda meme kanseri taramasının yapılabildiği mamografiye, tarama mamografisi denir.
Tarama mamografisi, dünyada en yaygın kullanılan meme kanseri erken tanı yöntemidir. Amerikan Kanser Enstitüsü, 40 yaş üzerindeki her kadının, yılda bir defa mamografi çektirmesini ve uzman bir hekim tarafından muayene edilmesini önermektedir. Türkiye'de gelişmiş teknolojik donanımlı mamografi merkezlerinin sayısı sınırlıdır. Bu aygıtların kalibrasyonu düzenli olarak yapılmamaktadır. Filmi çeken teknisyenlerin eğitim düzeyleri yeterli değildir. Bu filmi okuyup değerlendiren bir radyoloji uzmanın deneyimli olabilmesi için, yılda en az 8 bin mamografi filmini değerlendiriyor olması gereklidir. Türkiye'de tüm bu özellikleri taşıyan tanı merkezi sayısı oldukça azdır.
MEME KANSERİ TEDAVİSİNİ KİM YAPAR?
Meme kanserinin tedavisi, günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın ilk ameliyatını yapan cerrah, ilaç tedavisini uygulayan onkolog, ışın tedavisini uygulayan radyasyon onkoloğu, tanı konulmasında kilit rol alan patolog ve plastik cerrah mutlaka bir ekip çalışması içinde birlikte hastayı ele almalı ve hastanın tedavisini birlikte planlamalıdır. Bu hekimler meme kanseri konusunda yeterince bilgili ve uzmanlaşmış olmalıdır. Alınan memenin yerine, rekonstrüksiyon yapılarak hastaların bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin ayrılmaz parçasıdır. Bu nedenle plastik ve rekonstrüktif cerrahi, bu ekip içinde yerini almalıdır. Meme kanseri sadece hastayı değil, çevresindeki insanları da psikolojik olarak önemli ölçüde etkileyen bir sosyal bir sorundur. Böyle bir ekip içinde psikolojik desteği sağlayan psikoloğun bulunması, mutlaka gereklidir. Hastaların hemen tümü büyük bir bilgi açlığı içindedir. Özellikle beslenme konusunda kendileri yeterince bilgilendirilmemektedir. Ekip içinde bulunan bir diyet ve beslenme uzmanı, bu açığı kapatacaktır. Bu ekiplerin birlikte çalıştığı meme poliklinikleri, gelişmiş ülkelerin çoğunda vardır. Yapılan bilimsel araştırmalar, meme kanseri hastalarının, bu konuda uzmanlaşmış kliniklerde tedavi görmeleri ile, çok daha başarılı sonuçların alındığını göstermiştir.
MEME REKONSTRÜKSİYONU NEDİR ?
Ameliyat ile alınan memenin yerine plastik cerrahi tekniklerinden yararlanılarak ameliyat ile yeniden meme yapılmasıdır. Eski görüşe göre bu ameliyatlar meme alındıktan en az 2 yıl sonra yapılması öneriliyordu. Fakat günümüzün gelişmiş teknolojik olanakları sayesinde artık memenin alındığı ameliyat sırasında plastik cerrahi teknikleri kullanılarak hemen yeni meme yapılabilmektedir. Ameliyat sonrası vücut görünümü korunduğu için hastanın morali ileri derecede yükselmektedir. Bunun sonucunda hastalık nedeniyle ortaya çıkan psikolojik sorunlar çok daha kolay atlatılabilmekte, hasta normal yaşama çok daha kolay dönmektedir.
MEME PROTEZİ NEDİR?
Meme ameliyatı olmuş ve plastik rekonstrüksiyon yapılmamış kadınlar, beden görümlerini korumak amacı ile protez meme kullanmaktadır. Batı ülkelerinde bu konuda eğitimli protez hemşireleri, hastanın ölçülerini almakta ve uygun protezin seçimine yardımcı olmaktadır. Bu hizmet, eğitim ve deneyim gerektirmektedir. Ülkemizde bu protezlerin satışı, sıradan satış elemanlarınca yapılmakta ve ülke alım gücünün çok üzerinde ücret istenmektedir. Uygun bir organizasyonla, bu sorun çözülebilir ve ücret üçte bire düşürülebilir. Bu sayede hizmet toplumun tüm kesimlerine yayılabilir. [/b]
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| |
28-10-2007, 06:31 AM
|
#3 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Aug 2007
Mesajlar: 1,447
Tesekkür: 2
233 Mesajinıza toplam 444 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri | Offline
| |
28-10-2007, 08:05 AM
|
#4 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri bu konunun üstünde gerçektem katılım bekliyorum arladaşlar ,çünki asla hafifi alınmaması gereken hepimizin başına ansızın gele bilecek bir mevzu
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| |
28-10-2007, 02:03 PM
|
#5 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 434
Tesekkür: 0
97 Mesajinıza toplam 236 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri evet ablacım çok doğru bi noktta
meme kanseri kanserler içinde en kolay tedavi edilebilen olandır
ancak üstüne düşülmezse ve gerekli tedavi yapılmazsa malign(gelişen,yayılan)se eğer tüm vücutta sıçramalar yapar
artık kadın sağlıı merkezlerinde mammografi bedava tüm bayanların gitmesini tavsiye ediorum
__________________ http://media3.guzer.com/pictures/homers_brain.jpg | Offline
| |
06-11-2007, 01:10 PM
|
#6 (permalink)
| Administrators ♥Ozlem Şahin ♥
Üyelik tarihi: Feb 2007 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri cim katılım göstermemiz gerektiği konusunda haklısın..
bununla ilgili olarak iki siteyi sizlerle paylaşmak isterim..
1. site kanserle ilgili deneyimlerin ve bilgi alışverişinin yapıldıgı bir site..
meme kanseri olan bir arkadaş eşiyle birlikte hazırlamış..
kanserin cesur savascıları.. www.umitliyiz.com
2. site yurtdışında bir çok klinikte uygulanan, kanser hücrelerini yok eden DMSO tedavisini de içeren ve onunla birlikte etki kuvveti yoğun olan
bir tonik tedavisini anlatan çok önemli bir site.
dr.İlhami güneral'ın asistanı münci atılgan ve dünyada bir ilki gerçekleştirip, 3 katmanlı fermantasyon yöntemiyle bitkilerdeki özleri çok kuvvetli
ayrıştırmaya tabi tutabilen araştırmacı adnan akar'ın hazırladığı bu sitede detaylı bilgiler bulabilirsiniz. http://www.kanserdesifresi.com
sevgiler..
__________________ ben mevlana değilim, insan ol öyle gel.. | Offline
| |
24-12-2007, 12:39 PM
|
#7 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri Meme kanserinin görülme sıklığı ülkemizde giderek artmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, ortalama yaşam süresinin uzaması ve meme kanserinin ileri yaşlarda görülme sıklığının belirgin artmasıdır. Ülkemizde kadınların hayatları boyunca meme kanseri gelişme riski tam olarak bilinmemektedir. A.B.D.' nde kadınlarda bu oran yaklaşık olarak %13 civarındadır. Ülkemizde beklenen ortalama yaşam süresinin daha düşük olması nedeni ile tahminen bu oranın %10' dan daha düşük olması beklenmekte ve ilerleyen yıllarda bu oranda artış olacağı hesaplanmaktadır. Eğer bir kadında, meme kanserinin risk faktörlerinden biri veya birkaçı bulunuyorsa bu oran daha da fazla artmaktadır. Günümüzde kanser ile savaşta en önemli unsurların kanserden korunma ve etkili tarama yöntemlerinin geliştirilmesi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle bu konuda yoğun olarak toplumun bilinçlendirilmesine çalışılmaktadır.
Meme kanserinin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte hastalıkla ilişkili olduğu bilinen risk faktörleri vardır. Risk faktörlerinin hastalığa yatkınlığı arttırması kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Meme kanserinden korunma ve tarama, bütün kadınlar için gerekli olmakla birlikte özellikle risk faktörlerini taşıyan kadınlarda ayrı bir önem kazanmaktadır. Meme kanserinin risk faktörleri ve normal kadınlara göre risk artışının derecesini kısaca şöyle sıralayabiliriz:
Özellik Risk katsayısı
Aile hikayesi 2-3
Menapoza girmemiş birinci derecede akraba 1.5-2.5
Menapoza girmiş birinci derecede akraba 9.5
Menapoza girmemiş birinci derece akrabada her iki memede kanser 4
Menapoza girmiş birinci derece akrabada her iki memede kanser 5-6
Anne ve kızkardeşin her ikisinde meme kanseri 1-1.5
İkinci derece akraba
Meme hastalığı hikayesi
Proliferatif olmayan 1
Atipisiz proliferatif 1.6-1.9
Atipik hiperplazi 4-5
Atipik hiperplazi ve birinci derece akrabada meme kanseri 9-11
Lobüler insitu karsinom 7-10
Daha önceden meme kanseri geçirmiş olmak 4
MMG' de meme dansitesinin yoğun olması 5
Hormonlarla ilişkili faktörler
Adetin erken başlaması (12 yaştan önce) 1.3
Menapoza geç girilmesi (55 yaştan sonra) 1.5
İlk doğumun 30 yaşın üzerinde olması 1.9
Halen doğum kontrol hapı kullanılması 1.24
Doğum kontrol hapının 1-4 yıl önce kullanılması 1.16
Doğum kontrol hapının 5-9 yıl önce kullanılması 1.07
Östrojen yerine koyma tedavisi 1.02-1.35
Radyasyona bağlı
Daha önceden göğüs bölgesine radyoterapi alınması (kız çocukları ve genç kadınlar) 3-12
Diğer faktörler
Alkol tüketilmesi 1.6
Menapoz sonrası aşırı kilolu olma 2
Yüksek sosyo-ekonomik düzeye sahip olma 2
Bu risk faktörlerine sahip olan kadınlar başta olmak üzere bütün kadınların, hayatları boyunca karşılaşabilecekleri en önemli kanser olan meme kanserinden korunmada yaşam ve beslenme alışkanlıklarında yapılabilecek değişiklikler meme kanseri riskinde azalma sağlayabilir. Özellikle beslenme ile ilgili olarak, bu konuda deneyimli bir Diyet Uzmanı' ndan yardım alınabilir.
Bu araştırma yazısında alınabilecek bazı önlemlerden bahsedeceğiz.
ADET SÜRESİ
12 yaşından önce adet görmeye başlayanlarda meme kanseri riskinde küçük bir artış olurken, ilk adetini daha geç görenlerde meme kanseri riski azalmaktadır. Özellikle meme kanserli kadınların çocukları başta olmak üzere bütün çocukların yağ ve et temelli 'fast food' gıda tüketiminden ziyade meyve ve sebze gibi bitkisel gıdalardan zengin beslenme alışkanlığı elde edilmesi hem şişmanlık (ve ilişkili hastalıklar) hem de meme kanserine karşı yararlı olabilir. Bitkisel gıdadan zengin beslenen kız çocuklarında ilk adet daha geç görülmektedir. Bu da meme kanseri riskinde azalmayı sağlamaktadır.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221. de Ritter CM, Am J Clin Nutr 1991;54:805-813.
ALKOL
Bir çok epidemiyolojik çalışmada alkol tüketiminin menapoz öncesi veya sonrası kadınlarda meme kanseri riskini arttırdığı gösterilmiştir. Risk artışı tüketilen alkolün miktarı ile doğru orantılıdır. Günde 60 gram alkol tüketilmesi (yaklaşık 2-5 kadeh/gün) riskte belirgin artışa neden olmaktadır. Sonraki her 10 gram alkol (yaklaşık 0.75-1 kadeh) riskte %9 ek artışa neden olmaktadır. Hiç alkol kullanılmaması önerilmekle birlikte, eğer kişi alkol almaya devam edecekse; alınan alkol miktarının sınırlandırılması ve şarap gibi alkol oranı düşük içkilerin tüketilmesi önerilmektedir. Alkol tüketilmesi ile vücutta kanser gelişimine neden olabilecek olaylar zinciri başlamaktadır. Menapoz öncesi kadınlarda ise özellikle adetin yumurtlama döneminde alınan alkolün östrojen düzeylerinde belirgin artışa neden olması nedeni ile bu dönemde yoğun alkol tüketilmemesi gereklidir. Menapoz sonrası dönemde ise alkol tüketimi doğrudan östrojen düzeylerini arttırmaktadır. Ayrıca alkol tüketilmesi bağışıklık sistemi ile beslenmeyi bozmakta, vitamin (A, D, E, B6, B12, folat) ve mineral (selenyum) eksikliğine neden olarak vücudun kanserin gelişmesine karşı savaşmasını bozmaktadır. Özellikle menapoza girdikten sonra alkol tüketen kadınlarda folat alımının arttırılmasının, artmış meme kanseri riskini azaltabileceği düşünülmektedir.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
AŞIRI KİLOLU OLMA
Aşırı kilolu olma, menapoz sonrası dönemde meme kanseri riskini arttırmaktadır. Özellikle bel bölgesinde yağ depolanması daha fazla olanlarda bu risk artışı daha belirgindir. Menapoz sonrasında her 5 kilogram fazlalık, riskte %8' lik artışa neden olmaktadır. Menapoz öncesi dönemde ise ilginç olarak aşırı kilolu olmanın meme kanseri riskini arttırmadığı gösterilmiştir. Genç kızlıkta fazla kilo almanın da meme kanseri riskini arttırdığı gösterilmiştir. Menapozda yumurtalıkların işlevleri durur ve östrojen üretimi yapmazlar. Menapoz sonrası östrojenin ana üretim yeri yağ dokusunda olmaktadır. Bu nedenle aşırı kilolu olanlarda östrojen üretimi daha fazla olmaktadır. Bu da meme kanseri riskini arttırmaktadır.
Aşırı kilonun bir çok kanser riskini arttırması yanı sıra şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kalp ve damar hastalığı gibi bir çok hastalığa neden olduğu için ideal kiloya sahip olmak için çocukluktan itibaren yaşam alışkanlıklarının gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gereklidir.
Kaynaklar: Suzuki R, International Journal of Cancer; Early online publication April 27. DOI: 10.1002/ijc.22034. Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
DİYET
Alınan diyette çeşitli karsinojenler ve antikarsinojenler bulunmaktadır. Kırmızı et tüketimi meme kanseri riskini belirgin arttırmamaktadır. Fakat, iyi pişirilmiş kırmızı et tüketiminin meme, kalınbarsak ve mide kanseri riskinde artış ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Buna etin pişirilmesinde uygulanan işlemler esnasında oluşan karsinojenlerin neden olduğu düşünülmektedir. Ülkemizde de daha çok tercih edilen etin iyi pişirilmiş olarak tüketilmesi nedeni ile bu tüketim alışkanlığının değiştirilmesi gereklidir. Balık ve tavuk pişirilmesi, kırmızı ete göre daha kolay olması ve aşırı pişirmenin gerekmemesi nedeni ile karsinojen oluşumu daha az olmaktadır. Bu nedenle beyaz et tüketimi tercih edilmelidir. Kırmızı etin pişirilmesinde karsinojenlerin oluşumunu azaltmak için ince biftek tarzı dilimlendikten sonra yağsız kuru zeminde ortasının fazla pişmesini beklemeden hızlıca pişirilmelidir. Daha büyük parçaların pişirilmesinde ise önce migrodalga fırında düşük ısıda pişirilir ve karsinojenleri içeren suyu süzülür. Sonrasında ızgarada dışı kahverengileşince daha fazla pişirilmeden yemek için servis yapılabilir. Böylelikle kırmızı ette karsinojen oluşumu azaltılabilir. Hamburgerlerin çoğunlukla ince olması ve hızlı pişirilme yöntemlerinin uygulanması nedeni ile yüksek miktarda karsinojen içermemektedir.
Diyetle aşırı miktarda yağ alınması ile meme kanseri riski arasındaki ilişki karışıktır. Enerji alımında fazlalık olan ve bu fazlalığı karbonhidrat yerine yağlardan karşılayanlarda meme kanseri riskinin hafif arttığı gösterilmiştir. Özellikle kırmızı et kaynaklı yağ tüketimi olanlarda ve menapoz öncesi dönemde yüksek oranda yağ içeren süt ürünlerini kullanan kadınlarda meme kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Tekli doymamış yağların (soya yağı, zeytinyağı, fındık yağı gibi) tüketilmesinin ise meme kanseri riskinde hafif bir azalma sağladığı saptanmıştır. Ek olarak Omega-3 isimli yağ asiti de meme kanseri gelişme riskini azaltmaktadır. Diyetle alınan aşırı miktarda yağ meme kanseri riskinde belirgin artışa yol açmasa da, şişmanlığa neden olmaktadır. Bu da çeşitli kanser ve kalp- damar hastalığının gelişimine neden olmaktadır. Hayvansal kaynaklı olanlar başta olmak üzere yüksek yağ içeren gıda tüketiminin azaltılması önerilmektedir.
Doğal antioksidanların, vitaminlerin ve diğer fitokimyasalların en önemli kaynağı olan meyve ve sebzelerin yoğun olarak tüketilmesi, meme kanseri riskinde azalmaya neden olmaktadır. Günlük tüketilen sebze porsiyonu miktarı, doğrudan meme kanseri riskini etkilemektedir. Meyve ve sebzelerin koruyucu etkisinin menopoz öncesi ve menopoz sonrası kadınlarda olduğu gösterilmiştir. Günde 5 porsiyon veya daha fazla koyu renkli (vitamin içeriği koyu renkli sebzelerde daha fazladır) sebze tüketenlerin meme kanseri riskinin, 3 porsiyon veya daha az tüketenlerin yarısı kadar olduğu gösterilmiştir. Bu bulgular, meyve ve sebze tüketiminin arttırılmasının meme kanserinden korunmada çok önemli olduğunu ve meme kanseri riskinde %50 azalma sağladığını göstermektedir. Brokoli, lahana, havuç, domates, biber ve koyu yeşil, yapraklı sebzelerin yararı daha fazladır. Bitkisel besin maddesinin renginin koyu yeşil, kırmızı, sarı veya turuncu renkte olması lif yanı sıra antioksidan ve antikanserojen maddelerden zengin olduğunu göstermektedir. Patates de bir çok mineral, vitamin ve enerji içeriği açısından zengindir; fakat, meme kanseri gelişme riskini etkilememektedir. Her gün 3-5 porsiyon sebze ile 2-4 porsiyon meyve tüketilmesi önerilmektedir. Bir günde ortalama 1.2 porsiyon meyve tüketilmesi meme kanseri riskinde %8 azalma sağlamaktadır. Bazı çalışmalarda meyve grubuna sokulan domatesin ise günde bir orta boy (bir porsiyon) tüketilmesi meme kanseri riskini %10 azaltmaktadır. Ayrıca meyve, sebze, çay ve kırmızı şarapta bulunan flavonoidlerin, yumurtalık ve meme kanserinin riskini azalttığı gösterilmiştir.
Bitkisel östrojen içeren soya ürünlerinin tüketilmesi meme kanseri riskinde azalmaya neden olmaktadır. Bu nedenle meme kanseri riski taşıyan genç kadınlarda yararlı besinlerin başında gelmektedir. Bitkisel östrojen, insanlardaki östrojene daha zayıf etki göstermekte ve bu nedenle insan östrojeninin etkisini azaltmaktadır. Fakat, meme kanseri geliştikten sonra ise kanser hücrelerini çoğaltabileceği ve tedavide kullanılan antiöstrojenlerin etkilerini azaltabileceği için tüketiminin sınırlandırılması önerilmektedir.
Tere otu ve maydanoz gibi bitkisel ürünlerin östrojenik etkilerinin olması nedeni ile yoğun ve uzun süreli tüketilmemesi yararlı olabilir. Özellikle meme kanseri tanısı konmuş ve antiöstrojen tedavi alan hastalarda bu bitkilerin tüketiminin azaltılması önerilmektedir.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221. Valentova K, Cell Biol Toxicol 2006;22:91-99. Yoshikawa M, Chem Pharm Bull (Tokyo) 2000;48:1039-1044.
DOĞUM
Hiç doğum yapmayan kadınlarda veya ilk çocuğunu 30 yaşından sonra yapanlarda meme kanseri riskinde hafif bir artış görülmektedir. Özellikle ilk doğumunu 20 yaşından önce yapanlarda ve birden fazla doğum yapanlarda meme kanseri riski, hiç doğum yapmayan kadınlara göre %50 daha azdır. İlginç olarak ilk doğumunu 35 yaşın üzerinde yapan kadınlarda meme kanseri riski, hiç doğum yapmayan kadınlardan daha yüksek bulunmuştur. Bu nedenle doğum yaşı daha erken planlanabilir.
Düşük yapılması ile ilişkili çalışmalarda kendiliğinden bir düşük yapılmasının meme kanseri riskini arttırmadığı, 2 veya daha fazla düşük yapılmasının meme kanseri riskini hafif arttırdığı saptanmıştır. Kendiliğinden olan düşüklerde hormonal dengesizlik olabileceğinden araştırılması gereklidir. Ayrıca isteğe bağlı düşük yapılması meme kanseri riskini arttırmamaktadır.
Kaynaklar: Reeves G, International Journal of Cancer. 2006. Early online publication April 27, 2006. DOI: 10.1002/ijc.22001.Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
DOĞUM KONTROL HAPLARI (DKH)
Yapılan çalışmalarda DKH kullanılmasının meme kanseri riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bu risk artışı özellikle halen DKH kullanan kadınlarda daha belirgin olmaktadır (%24 daha fazla). Genç yaşta ve özellikle de 20 yaş altında DKH kullanan kadınlarda daha yaşlı kadınlara göre meme kanseri riski artışının daha fazla olduğu gösterilmiştir. Ayrıca 5 yıldan daha uzun süre DKH kullanan kadınlarda da riskin daha fazla olduğu gözlenmiştir. Meme kanseri risk artışı DKH' nın kesilmesinden sonra 10 yıl süre içinde normal risk düzeylerine inmektedir. Sonuç olarak, özellikle risk faktörü taşıyan kadınlarda başka bir doğum kontrolü yönteminin seçilmesi önerilmelidir.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
EGZERSİZ
Düzenli yapılan egzersizin meme kanserine karşı koruyucu olduğu gösterilmiştir. Egzersiz, östrojen hormonunun düzeylerini azaltarak, vücut yağ oranını düşürerek, bağışıklık sistemi ile antioksidan savunma sistemini iyileştirerek ve hücre çoğalmasını uyaran bazı hormonların etkisini azaltarak meme kanseri riskini azaltmaktadır. Ayrıca egzersiz, kız çocuklarında ilk adetin görülmesini geciktirerek ek yarar sağlamaktadır. 12-24 yaş grubunda düzenli egzersiz yapılmaya başlanmasının meme kanseri riskini %20 azalttığı gösterilmiştir. Adolesan dönemde eğlenceli fiziksel aktivitede her bir saatlik artış, meme kanseri riskinde ek %3' lük azalma sağlamaktadır. Erişkinlerde ideal egzersiz olarak, haftada beş gün yarımşar saatlik tempolu yürüyüş yeterli olmaktadır. Egzersizin ayrıca kemoterapi alan meme kanserli hastalarda bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği gösterilmiştir.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
EMZİRMEK
Uzun süreli emzirmenin, meme kanserine karşı koruyucu olduğu gösterilmiştir. Her 12 aylık emzirme süresine karşılık meme kanseri riski %4.3 azalmaktadır. Ayrıca her bir doğum meme kanseri riskini %7 azaltmaktadır.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
MEME PROTEZİ TAKILMASI
Yapılan çalışmalarda meme protezi takılmasının meme kanseri riskini arttırmadığı saptanmıştır. Fakat, özellikle yüksek riskli kadınlarda meme kanserinin muayene bulgularını gizleyebilmekte ve mamografide görüntü kalitesini etkileyebilmektedir. Ayrıca mamografi tetkikinin yapılma süresi uzayabilir ve kişiye daha fazla rahatsızlık verebilir (iyi görüntü elde edilmesi için mamografi esnasında meme sıkıştırılmaktadır). Yüksek meme kanseri riskine sahip olup meme protezi taktırmak isteyen kadınların işlemden önce hekimleri ile bu konuda detaylı görüşme yapmaları ve gerekirse eşzamanlı koruyucu ciltaltı mastektomi yöntemi uygulanarak meme dokusunun tamamına yakınının çıkarılması önerilebilir.
MESLEK
Hemşirelerde yapılan büyük bir çalışmada, ayda en az 3 gece vardiyasında çalışan ve bu şekilde gece vardiyası 30 yıldan daha fazla süren kadınlarda, standart gündüz vardiyasında çalışan kadınlara göre meme kanseri riskinin %40 arttığı gösterilmiştir. Başka bir çalışmada da gece vardiyasını kuvvetli ışık bulunan ortamlarda yapan kadınlarda da meme kanseri riskinin arttığı saptanmıştır; fakat, gece vardiyasının çoğunlukla endüstrileşmiş ileri toplumlarda daha fazla olması nedeni ile risk artışını tartışmalı kılmaktadır. Bu çalışmalarda gece çalışmanın, meme kanseri riskini arttırmasının açıklaması olarak melatonin hormon düzeylerinin değişmesi olarak açıklanmaktadır. Melatonin hormonu, gece karanlığında en yüksek düzeye çıkarken, gündüz aydınlığında en düşük düzeye inmektedir. Yapılan diğer çalışmalarda da melatonin hormon düzeyleri yüksek olanlarda meme kanseri riskinin %40 daha az olduğu gösterilmiştir. Yine uzun mesafe uçuşlarında görevli kadın havayolu personelinde de gece çalışması olması nedeni ile benzer risk artışı olabilmektedir. Melatonin hormonu, bağışıklık sistemini düzenlemekte, antioksidan özellik göstermekte ve bazı kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemektedir. Bu nedenle özellikle riskli kadınların, meslek seçimlerinde gece vardiyası olmayan, normal uyku düzeninin bozulmayacağı meslekleri düşünmeleri yararlı olabilir. Ayrıca gece uykusunda yatak odasında 60-Hz manyetik alana maruz kalanlarda da melatonin hormon düzeyinde azalma saptanması nedeni ile meme kanseri gibi endokrin kanserlerin gelişme riskinde artışa neden olabileceğinden endişe edilmektedir. Bu nedenle ev içindeki manyetik kirlenmeye dikkat edilmeli ve gece dinlenme esnasında bütün elektronik cihazlar kapatılmalı, istirahat edilen ortamda ışık kapalı olmalıdır.
Kaynaklar: Davis S, Cancer Causes Control 2006;17:539-545. Sanchez-Barcelo EJ, Endocrine Related Cancer 2003; 10:153-159.Hansen J, Cancer Causes Control 2006;17:531-537. Bartsch C, Cancer Causes Control 2006;17:559-571.
ÖSTROJEN YERİNE KOYMA TEDAVİSİ (ÖYT)
ÖYT tedavisi, menopoz sonrası eksik olan östrojenin dışarıdan hastaya verilmesi ile yapılmaktadır. ÖYT' nin kullanım süresi ve progestin grubuna dahil hormonlarla birlikte kullanılmasına göre risk artışı değişmektedir. Kullanma süresi arttıkça veya progestinlerle beraber kullanıldığında meme kanseri riski daha da artmaktadır. ÖYT' nin kesilmesinden 5 yıl sonra meme kanserinin gelişmesi riski normal toplum düzeyine inmektedir. Yerine koyma tedavisi, kalp hastalıkları riskinde ve kemik kırılması riskinde azalma yaparak belirgin yarar göstermektedir. Özellikle meme kanseri için risk faktörü taşıyan kadınlarda ÖYT verilmesinin meme kanseri gelişme riskini daha da arttırabileceğinden dikkat edilmelidir.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
SİGARA İÇİLMESİ
Sigara içilmesi ve meme kanseri riski arasındaki ilişki tam net değildir. Bazı çalışmalarda uzun süreli sigara içilmesi, pasif içicilik veya ilk gebelik öncesi sigara içiciliği olmasının meme kanseri riskini arttırdığı saptanmıştır. Meme kanseri riski- sigara ilişkisi tartışmalı olsa da, sigaranın akciğer ve kalınbarsak gibi diğer kanserlerin gelişimi, kalp-dolaşım sistemi ve solunum sistemi üzerine ağır etkilerinin olduğu, ayrıca kanser tanısından sonra uygulanacak tedavilerin etkinliğini bozduğu ve dirençli kanser gelişimi ile ilişkili olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sigaranın kesinlikle içilmemesi gereklidir.
Kaynaklar: Veronesi U, Lancet 2005; 365:1727-1741. Dumitrescu RG, J Cell Mol Med 2005;9: 208-221.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN TÜKETİLMESİ
Yapılan çalışmalarda süt ve süt ürünlerinin yağ, böcek ilaçları gibi karsinojenleri veya IGF-I gibi büyüme faktörlerini içermesi nedeni ile meme kanserinin görülme riskini arttırmasından endişe edilmektedir. Bu nedenle yapılan epidemiyolojik çalışmaların genel değerlendirilmesinde meme kanseri riskinin artmadığı saptanmıştır. Bunun nedeni olarak da süt ve süt ürünlerinde aynı zamanda meme kanserine karşı koruyucu olan kalsiyum ve D vitamini ile konjuge linoleik asitin bulunmasına bağlı risk dengelenmesinin olduğu ileri sürülmüştür. Fakat özellikle yağ oranı düşük süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi, menapoz sonrası dönemde de kalsiyum ihtiyacının yoğun süt tüketimi yerine kısmen dışarıdan kalsiyum verilerek karşılanması önerilmektedir.
Kaynaklar: Moorman PG, Am J Clin Nutr 2004;80:5-14.
SÜTYEN GİYİLMESİ
Hakkında en çok spekülasyon yapılan konulardan birisidir. Tıp literatürüne baktığımızda bu konuda hiç bir bilimsel çalışma bulunmamaktadır. 1991-1993 yılları arasında A.B.D.' nde 4.730 kadında yapılan ve sonuçları kitap olarak basılan bir araştırmada sütyen giyilmesinin meme kanseri riskini arttırdığı, özellikle hiç giymeyenlerde veya günde 12 saatten daha az giyenlerde bu riskin belirgin şekilde daha az olduğu ileri sürülmüştür. Sütyen kullanma oranının çok düşük olan Asyalılarda meme kanseri riskinin, sütyen giyme oranının daha yüksek olduğu Batılı toplumlara göre daha az görülmesinin bu sonuçlarını desteklediğini ileri sürmüşlerdir. Fakat bilimsel olarak bu toplumlar arasında meyve- sebze tüketimi, soya ürünlerinin tüketimi, kırmızı et tüketimi, hayvansal yağ tüketimi, alkol tüketimi, şişmanlık ve egzersiz gibi meme kanseri riskini etkileyen faktörlerin oldukça farklı olması nedeni ile meme kanserinin Asyalılarda daha az görülmesinin altında daha çok bunların yattığına inanılmaktadır. Bilimsel literatürde sütyen giyilmesi ve meme kanseri riski arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışma olmaması, bu konuda bilimsel olarak tartışmalı sonuçları olan bir araştırma yazısının olması kafaları karıştırmaktadır. Bu araştırmada da günde 12 saatten daha az sütyen giyilmesinin de hiç giyilmemesine yakın oranda meme kanseri riskini azalttığının gösterilmesi nedeni ile hiç sütyen giyilmemesinden ziyade günde 12 saatten daha az sütyen giyilmesi önerilebilir.
Kaynaklar: Sydney Ross Singer and Soma Grismaijer, Dressed to Kill, Avery Press, 1995.
ULTRAVİYOLE KORUYUCU VE KOZMETİK ÜRÜNLER
Ultraviyole (UV- güneşten koruyucu faktörler) koruyucu krem veya losyonlar, son yıllarda yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapılan çalışmalarda insan topluluklarına yakın su kaynaklarında, balıklarda, bunları kullanan insanların idrarında ve sütünde UV koruyucu kimyasalların bulunduğu gösterilmiştir. Bazı UV koruyucu losyonlardaki aktif maddelerin dişilik hormonu östrojene benzeyen etkilerinin olduğu bir çok çalışmada gösterilmiştir. Östrojen ise meme kanserinin gelişiminde rol oynayan en önemli faktörlerden birisidir. Bu losyonların uzun süreli kullanılması ile meme dokusunda östrojenik uyarıma bağlı kanser gelişmesi ile ilişkili endişeler bulunmaktadır. Fakat, bu konudaki çalışmaların laboratuar ortamında kanser hücre hatlarında ve deney hayvanlarında yapılmış olması nedeni ile insanlarda tam etkileri bilinmemektedir. Bununla birlikte, özellikle yüksek risk taşıyan kadınların, östrojenik etkisi olmayan veya daha zayıf olan losyonları tercih etmeleri yararlı olabilir. Yaz mevsiminde güneşlenmeye ek olarak solaryuma girilmesi, UV koruyucularına maruziyet süresini arttıracağı için yüksek risk taşıyan kadınlarda sakıncalı olabilir.
Ayrıca deodorant gibi kozmetik ürünler içinde koruyucu madde olarak bulunan 'paraben' isimli kimyasal maddenin östrojenik etkisi olduğu, insan meme kanseri dokusunda tespit edildiği bir çalışmada gösterilmiş ve meme kanseri gelişme riski ile ilişkili olabileceği ileri sürülmüştür. Fakat bu kimyasal maddelerin uzun süreli kullanımlarının emniyetli olduğu, meme kanseri riskinde artışa neden olabilecek seviyelerde etkinliğe ulaşmadığını ileri süren çalışmalar da bulunmaktadır. Bu nedenle kozmetik ürünlerin hiç kullanılmamasından ziyade yoğun şekilde gelişi güzel kullanılmaması daha yararlı olabilir. Ayrıca kullanılacak kozmetik ürünlerin kaliteli ve güvenilir olmasına dikkat edilmelidir.
Kaynaklar: Heneweer M, Toxicology and Applied Pharmacology 2005;208:170-177. Schlumpf M, Environ Health Perspect 2001;109:239-244. Schreurs R, Toxicological Sciences 2005;83:264-272. Schlumpf M, Toxicology 2004;205:113-122. Harvey PW, Best Practice & Research Clinical Endocrinology & Metabolism 2006;20:145-165, Golden R, Crit Rev Toxic 2005;35:435-458. Harvey PW, J Appl Toxic 2003;23:285-288.
VİTAMİNLER
Yapılan çalışmalarda antioksidan A vitamini ve öncülü (beta karoten), C vitamini ve E vitaminin meme kanserine karşı koruyucu olduğu gösterilmiştir. Memede kanser gelişmesinde östrojen metabolizması esnasında oluşan reaktif oksijen gruplarının mitokondri DNA' sını oksidatif hasara uğratmasının temel rol oynadığına inanılmaktadır. A, C ve E vitamini gibi antioksidan vitaminler bu hasarlanmayı önleyerek meme kanseri gelişmesini önlemektedir. Bu vitaminlerin öncelikli olarak doğal kaynaklardan alınması, alınamıyorsa veya yetersiz alınıyorsa dışarıdan destek olarak verilmesi meme kanseri riskini taşıyan kadınlarda riski azaltmada yararlı olabilir.
Yapılan çalışmalarda D vitamini eksikliğinin de meme kanseri riskini arttırdığını göstermiştir. D vitami, hücrelerin farkılılaşmasını düzenleme ve kanserleşme sürecini engelleme yolu ile etkili olmaktadır. D vitaminin en önemli kaynakları UV-B ışını ile ciltte sentezlenmesi, besinlerle alınması veya dışarıdan destek olarak verilmesidir. Çocukluktan itibaren güneş ışınlarından yararlanan veya işi dış ve güneşli mekanlarda olanlarda, D vitamininden zengin beslenenlerde meme kanseri riskinin azaldığı (%40-50) saptanmıştır. Ayrıca 25-hidroksi vitamin D düzeyi 52 nanogram/ml üstünde olanlarda meme kanseri riski %50 daha az bulunmuştur. Bu nedenle bazı araştırmacılar günde en az 1000 IU D vitamini alınmasını önermektedirler. Böylelikle günlük hayatta gerekli olan güneş ışığına maruz kalma ihtiyacı karşılanmaktadır. Yapılan başka bir çalışmada da menapoz öncesi dönemde kalsiyum ve D vitamini alınmasının meme dansitesini azalttığı, menapoz sonrası kadınlarda ise böyle bir etkinin olmadığı saptanmıştır. Meme dansitesinin yüksek olması meme kanseri riskini arttırmaktadır. Bu sonuçlar özellikle genç kadınlarda yeterli miktarda D vitamini ve kalsiyum alınmasının meme kanserine karşı ek koruma sağlayabileceğini düşündürmektedir. Cilt rengi koyu olanlarda, yaşlılarda ve şişmanlarda serum D vitamini düzeyleri daha düşük olması nedeni ile D vitamini ihtiyaçları daha fazladır. Ciltte hafif pembeleşmeye neden olacak kadar UV-B ışınına maruz kalma, ağızdan 20.000 Ü D vitamini alınması kadar D vitamini oluşmasına neden olmaktadır. Bu doz, 50 yaş altında insanlar için gerekli günlük RDA dozunun 100 kat üzerindedir. Yeterli derecede güneş ışığı alma meme kanserinden korunmada yardımcı faktörlerden birisidir. Yeni tamamlanan bir çalışmada menapoz sonrası 50-79 yaş arasında kalsiyum ve D vitamininin dışarıdan destek olarak verilmesinin meme kanseri riskini azaltmadığı saptanmıştır. Fakat, çalışmada sonuçları etkileyebilecek bazı sorunlar olması, verilen D vitamini ve kalsiyum miktarının yeterli olup olmadığının bilinmemesi ve sadece sadece 50 yaş üzerindeki kadınları kapsaması eleştirilmiştir. http://kansersenioperim.blogspot.com...Meme%20Kanseri
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| |
24-12-2007, 08:13 PM
|
#8 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri Bursa Onkoloji Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ceyhun İrgil, dünyada kanserle mücadelede çok önemli gelişmeler yaşandığını, özellikle meme kanserinin artık tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurguladı.
Türkiye’deki hekim ve sağlık kuruluşu kalitesinin dünya standartlarını yakaladığını savunan Dr. İrgil, kanser şüphesi taşıyan hastaların doktor ve sağlık kuruluşlarına güvenerek kontrollerini yaptırmaları gerektiğini söyledi.
“ERKEN TANININ ÖNEMİ”
İrgil, erken tanı konulan hastalarda meme kanserinin artık öldürücü bir hastalık olmaktan çıktığını, bu nedenle batı ülkelerinde erken teşhise yönelik mamografi taramaları ve kadınların bilinçlendirilmesi çalışmalarının büyük önem kazandığını bildirdi.
Buna karşın, halk arasında “doğru” olarak bilinen bazı yanlış inanışların, erken teşhisi önleyerek hastalığın tedavisini güçleştirdiğine dikkati çeken İrgil, şöyle konuştu:
“Sadece kadınların meme kanserine yakalandığı yönünde bir görüş vardır. Doğru olduğu inanılan düşüncenin aksine seyrek de olsa erkekler de meme kanserine yakalanır. Meme kanseri teşhisi konulan erkeklerin üçte biri bu hastalıktan hayatını kaybeder. İstatistiki veriler, her 100 meme kanseri vakasından birinin erkeklerde görüldüğünü göstermektedir. ‘Meme kanseri bir kadın hastalığıdır’ yanılgısı nedeniyle erkekler genellikle kanserin erken belirtilerini görmezden gelmektedir. Bu duyarsızlık, geç tanı konulmasına, dolayısıyla daha yüksek ölüm oranlarına neden olmaktadır.”
“YAŞ, RİSKİ ARTIRAN ÖNEMLİ FAKTÖR”
İrgil, “yaşlı kadınların meme kanserine yakalanma risklerinin genç kadınlardan daha az olduğuna dair” bir inanış bulunduğunu, ancak bu düşüncenin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. İrgil, şunları söyledi:
“Yaşlı kadınların gençlere göre meme kanserine yakalanma riskinin daha az olduğuna inanılır. Gerçekteyse yaş, meme kanserine yakalanma riskini artıran en önemli faktörlerden birisidir. Bu nedenle meme kanserinin erken aşamada tanısının konulabilmesi için 40 yaş ve üzerindeki kadınlara yıllık klinik ve aylık kişisel kontrollerin yanı sıra yılda bir kez mamografi çektirmeleri önerilir.”
Meme kanserinin erken teşhisinde son derece önemli rol oynayan mamografinin kansere yol açtığına ilişkin yanlış bir inanışın da hakim olduğunu dile getiren İrgil, güvenilir bir yöntem olan mamografiyle göğsün görüntüsü alınırken kullanılan radyasyonun düzeyinin çok düşük olduğunu vurguladı.
İrgil, “Meme kanserinin bulaşıcı olduğuna” dair inanışın da kesinlikle gerçeği yansıtmadığını ifade ederek “Meme kanseri, göğüs hücrelerinin sayısının kontrolsüz olarak artımı olarak tanımlanabilir. Bu kontrolsüz artım, göğüs dokusundan yapılmış tümör oluşumuna neden olur. Bir kadının hücrelerinde oluşabilecek bu tipte değişimler başka bir kadını etkilemez” dedi.
“GÖĞÜS BOYUTUNUN KANSER RİSKİYLE İLGİSİ YOK”
“Küçük göğüslü kadınlar meme kanserine yakalanmazlar” yönünde yanlış bir inanışın da kamuoyunda yaygın olduğuna değinen İrgil, göğüs boyutunun meme kanseri riskiyle bir ilgisinin kesinlikle bulunmadığını söyledi.
Ceyhun İrgil, “doğru” bilinen bir yanlışın da, “Kahve içmenin meme kanserine yakalanma riskini artırdığı” yönündeki inanış olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Kahve, meme kanserine yol açmaz. Fareler üzerinde yapılan bazı çalışmalar, kahvenin aslında kanser riskini azalttığını göstermiştir. Uzmanlar geçmişte kafeini, fibrokistik değişimlere (sıkça görülen kanser olmayan değişimler) neden olmasından dolayı kanser riskini arttıran bir faktör olarak görmüşlerdi. Bazı kadınlar kafein alımını azaltmak amacıyla kahve, çay, çikolata ve kolalı içecek tüketimini azalttıklarında vücuttaki sıvı tutumunun azalmasına bağlı olarak göğüsteki bazı rahatsızlık hislerinin azaldığını gözlemleyebilirler. Aslında bu, uzmanlar arasında tartışmalı bir konudur. Çünkü bu konuda yapılan araştırmaların sonunda tutarlı ve güvenilir sonuçlara ulaşılamamıştır.”
“GÖĞÜS YARALANMALARI MEME KANSERİNE YOL AÇMAZ”
Kamuoyunda, “Göğüs yaralanmaları ve travmalarının meme kanserine yol açacağına” ilişkin bir inanışın da bulunduğunu anlatan İrgil, “Bu düşünce doğru değildir. Ancak, yaralanmalar sonucunda göğüste berelenmeler ve kanser olmayan kitleler oluşabilir. Göğüsteki yağ dokusunun şişmesi veya hassaslaşması sonucu ‘Fat necrosis’ adı verilen ve kanser olmayan oluşumlar gözlenebilirse de genellikte bu durum bir ay içinde ortadan kalkar” diye konuştu.
Bursa Onkoloji Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ceyhun İrgil, “Mastektominin (göğsün tamamen alınması operasyonu) kanserin yenilemesi riskini tamamen ortadan kaldırdığına” dair yanlış bir inanışın da kadınlar arasında yaygın olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Mastektomi, kanserin yenilemesi riskini tamamen ortadan kaldırmaz. Bazı kadınlarda mastektominin dikiş bölgelerinde kanserin yenilenmesi görülmüştür. Ayrıca kanserin lenf bezlerine ve vücudun diğer bölgelerine yayılmış olma riski vardır. Mastektomi gören kadınların büyük çoğunluğu, kanserin göğüs dışındaki bölgelere yayılmamasından emin olmak amacıyla aynı zamanda dış lenf bezlerinin alınması operasyonunu da geçirirler.”
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| |
24-12-2007, 08:16 PM
|
#9 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri 40 YAŞ-
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Tuncer de AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin 40 yaş üzerindeki kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek, yeni meme kanseri tanısı konan kadınların yüzde 70'inin 50 yaş üzerinde olduğuna dikkati çekti.
Meme kanserinin kadınlarda ölümlere yol açan kanser türleri arasında ilk sırada yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Tuncer, 40 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının, yaşı 40 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla olduğunu bildirdi.
-''ALKOL VE SİGARADAN UZAK DURUN''-
Prof. Dr. Tuncer, 40 yaş üzerindeki kadınlara meme kanserinden korunmak için ''Yeterli ve dengeli beslenin'' uyarısında bulunarak, şunları kaydetti:
''Alkol ve sigaradan uzak durun. Alkol, sindirim enzimlerini bozup, karaciğer ve beyin üzerinde olumsuz etki yapar. Sigara akciğer, ağız boşluğu, yemek borusu, boyun, pankreas, mesane, böbrek, mide ve kan kanserine, alkol kullanımı ise karaciğer ve yemek borusu kanserine yol açar.''
-''MUAYENE ADET BİTİM TARİHİNDE YAPILMALI''-
20 yaşın üzerindeki tüm kadınların, ayda bir kez memelerini elle kontrol etmeleri gerektiğini belirten Prof. Dr. Tuncer, bu muayenenin, adet bitim tarihinde yapılması gerektiğini söyledi.
Regl (adet) döneminde meme dokusunun yumuşak olacağını ve bir kitlenin varlığının kolayca fark edilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Tuncer, şunları kaydetti:
''Adetten doğal ya da cerrahi nedenlerle kesilme hali söz konusu ise bu muayene her ayın aynı günü tekrarlanmalı. Hormon tedavisi alan kadınlar, bu muayene için en uygun günün hangisi olduğu konusunda doktorlarına danışmalı. Kadınlar kendi kendilerine meme muayenelerini ayna karşısında dikkatli bir gözlemle yapmalı. Ayna önünde yapılan kontrollerde, memede ele gelen sertlik veya kitle, meme başlarının pozisyonlarında değişiklik, kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, memenin rengi, dokusu veya şeklinde değişiklik, meme derisinde kalınlaşma, şişme veya renk değişikliği, meme ucundan akıntı, meme veya meme başında içeriye doğru çekilme durumu tespit edilirse derhal hekime başvurulmalı. 40 yaşına gelmiş her kadın kontrol amaçlı mamografi çektirmeli.''
-''FAZLA KİLOYA DİKKAT''-
Bu arada Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü de konuya ilişkin şu uyarılarda bulundu:
''Şişmanlık, kan basıncını ve kolesterolü yükseltiyor, kalp damar hastalıkları, felç, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum yetersizlikleri ile kemik ve eklem hastalıklarının ortaya çıkış hızını artırıyor.
Beslenmede yağlar konusunda ölçülü olunmalı ve doymamış yağlar tercih edilmeli. Günlük protein ihtiyacı hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdalardan dengeli olarak alınmalı. Besinler yoluyla alınan kolesterole dikkat edilmeli.
Kan kolesterolünü düşürücü etkisi olduğu için posalı besinler sıkça tüketilmeli. Kuru baklagiller, yulaf, mercimek, mısır, buğday ve ekmek gibi posa yönünden zengin besinler de günlük beslenmede yer almalı.
Saf karbonhidrat ve yoğun enerji kaynağı olduğundan dolayı şekerli içecek ve tatlı tüketimi azaltılmalı.
Tuz tüketimine dikkat edilmeli. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyona sebep olabileceği ve fazla tüketildiğinde idrarla kalsiyum atılmasını artırarak kemiklerde kalsiyum kaybına neden olacağı unutulmamalı. Sebze ve meyve tüketimi artırılmalı.
Vücut ağırlığı dengede tutulmalı, fiziksel aktivite artırılmalı. Kısa mesafeler yürünmeli, çok gerekmedikçe asansör ve yürüyen merdivenler kullanılmamalı, her gün en az 30-45 dakika yürüyüş yapılmalı.''
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| |
24-12-2007, 08:19 PM
|
#10 (permalink)
| Paşa Site Kedisi
Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Meme Kanseri Kanseri uzaklaştıran 9 yol
Çocukluktan itibaren kişinin yaşadığı yer, yedikleri, ne kadar hareket ettiği, kısacası yaşam tarzıyla ilgili her şey kansere davetiye çıkarıyor. Kanser vücuttaki sağlıklı hücrelerin, serbest radikaller adı verilen kimyasallar tarafından saldırıya uğraması ve "bozulmasıyla" ortaya çıkıyor. Bu serbest radikallerin miktarını da radyasyon, toksik atıklar, sigara dumanı, kızartılmış yiyecekler, fazla stres artırıyor. Raymond Kurzweil'in kanserin önüne geçmek için verdiği bazı tavsiyeler şöyle:
1. Kahvaltıdan önce sebze suyu için
Her sabah kahvaltıdan önce ya da kahvaltı yerine taze sebzelerle hazırladığınız sebze suyunu için. Bu hem günlük sebze ihtiyacınızın yarısını karşılamış olur hem de vücudu temizler, güne hazırlar.
2. Akdeniz diyeti uygulayın
Araştırmalar az miktarda kırmızı et ve ekmek, bol bol balık, sebze ve meyve içeren Akdeniz diyetinin kanser riskini yüzde 24 azalttığını gördü. Diyetin önemli bir özelliği de tereyağ ve margarin yerine zeytinyağının kullanılması.
3. Beyaz Kardeşlerden uzak durun
Kanserli hücreler şekerle beslenir. Öyle ki doktorlar vücuda glikoz vererek kanseri ararlar. Dolayısıyla fazla şeker tüketmek hem serbest radikallerin sayısını artırarak kanserli hücre oluşumuna yol açar hem de bunların büyümesine ön ayak olur.
4. Haftada 150 dakika egzersiz yapın
Tüm araştırmalar egzersiz yapmanın kanser riskini azalttığını kanıtlıyor. Çünkü hareket sırasında salgılanan antioksidanlar serbest radikallerle savaşıyor. Amerikan Kanser Derneği yetişkinlerin haftada 150 dakika spor yapmasını tavsiye ediyor. Bu sürenin bir kısmını meditasyona ayırın.
5. Kimyasallardan uzak durun
Gıdaları böceklerden korumak için kullanılan ilaçlar kanserin en önemli nedenlerinden biri haline geldi. Bunlar kanser riskini yüzde 70'e kadar artırabiliyor. Meyve sebzelerin yenmeden önce duru suyla çok iyi yıkanması ve tarlalara yakın yerlerde yaşayanların dikkatli olması gerekiyor.
6. Kilo vermek zorundasınız
Fazla kilolu olmanın başlı başına kanser nedeni olduğunu unutmayın. ABD'de 900 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırma, kanserden ölümlerin kadınlarda yüzde 20'sinin, erkeklerde ise yüzde 14'ünün direkt olarak fazla kiloyla ilgili olduğunu gösterdi.
7. Sigara dumanına maruz kalmayın
Sigaranın zararları anlatmakla bitmiyor. Ancak başta akciğer ve gırtlak kanseri olmak üzere kanserin ana nedenlerinden biri olduğunu unutmayın. Sigara dumanına maruz kalmak bile riski artırır.
8. C vitamini hayat kurtarıyor
C vitamini kanseri hem önlemekte hem de tedavi etmekte büyük önem taşıyor. Özellikle selenyumla birlikte alındığında kanserli hale gelmek üzere olan hücreleri durdurabiliyor. C vitamini ve bir çeşit mineral olan selenyum antioksidan etkileriyle serbest radikallerle savaşıyor ve kanser tedavisine yardımcı oluyorlar. Hergün meyve sebzelerle ya da tablet yoluyla mutlaka C vitamini alın.
9. Q10 kanserle savaşın yakıtı
Antioksidanlar kanserli hücrelerle savaşırken büyük "stres" altına giriyorlar. Q10 enzimi ise antioksidanlara enerji vererek kansere karşı mücadeleye yardımcı oluyor. Nitekim meme kanseri olan kadınlarda Q10 miktarının düştüğü görülüyor. Tablet halinde alacağınız Q10, kanserle mücadeleye yardımcı olur.
__________________ asi,hırçın,hür,asabi,küstah | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | Meme KanseriGenel Sağlık ve Kanser Serbest Kürsü Meme Kanseri Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız [b]
bence üzerinde durulması gereken bir konu varsa paylaşımlarınız yazalım anlatalım
harika bir site her noktasını inceleyin lütfen kendi sağlığınız için
http://www.memekanseri.org/index.htm
MEME KANSERİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Genç kadınlar, memenin vücutlarının saklı ve gizemli bir parçası olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Kanser Serbest Kürsü telkin cd indir izle İstanbul Kanser Serbest Kürsü nerededir kimdir Kanser Serbest Kürsü çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Kanser Serbest Kürsü hipnoz Kanser Serbest Kürsü olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Kanser Serbest Kürsü hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Kanser Serbest Kürsü kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:11 PM.
|