Fıkralardan...

[Berilce]

Genel kültür oyunu

Uçakta sarışın bir kadın ile bir avukat yan yana düşer.
Avukat vakit geçirmek için kimin genel kültürü daha iyi oyunu oynamayı teklif eder.
Kadın aldırmaz, bunun üzerine, “Her bilemediğiniz soru için siz bana 5 dolar verin, ben her bilemediğim sorunuz için size 50 dolar vereyim”, der. Kadın kabul eder.
“Peki” der avukat, “Dünyanın güneşe uzaklığı ne kadardır?”
Kadın yanıt vermez, çantasından çıkardığı 5 doları uzatır.
Sıra ondadır:
“Dağa üç ayakla tırmanıp dört ayakla inen nedir?”
Avukat düşünür, düşünür ama bulamaz. Elli dolar çıkarıp kadına uzatır. Sarışın, tek söz etmeden parayı çantasına koyar.
Avukat, “Dur bir dakika,” der. “Yanıt neydi?”
Kadın avukata 5 dolar uzatır.



Laboratuar Tavşanı

Bir yaban tavşanı yakalanır. Ulusal Sağlık Enstitüsü laboratuarlarına götürülür ve aynı kafese konduğu, laboratuarda doğup büyümüş bir başka tavşanla arkadaşlık kurar.
Bir gece kafesin iyi kapatılmadığını gören yaban tavşanı kaçmaya karar verir. Laboratuar tavşanını da davet eder. Beriki, daha önce hiç dışarı çıkmadığından önce tereddüt eder, ama sonra kabullenir ve birlikte kaçarlar.
Kurtulmalarının ardından yaban tavşanı, “Seni şimdi üçüncü en şahane yere götüreceğim”, der ve laboratuar tavşanını bir lahana tarlasına götürür.
Tıka basa yedikten sonra yaban tavşanı, “Haydi şimdi ikinci en şahane yere gidiyoruz”, der. Bir süre sonra bir havuç bahçesindedirler, yine tıka basa yerler.
Yaban tavşanı, “Sıra geldi en şahane yere gitmeye”, der ve çok geçmeden dişilerle dolu bir tavşan kolonisine ulaşırlar, cennet’e gelmişlerdir adeta…
Şafak sökerken laboratuar tavşanı, laboratura dönmesinin gerektiğini söyler.
“Neden”, der yaban tavşanı hayretle. “Sana en şahane yerleri gösterdim… Niye laboratuara dönmek istiyorsun?”
Laboratuar tavşanı sıkıntıyla bakar: “Bir sigara yakmazsam delireceğim çünkü!”

Safari

Trudy ve Josephine, Avustralya kırsalında safariye çıkar. Bir gece çadırda uyurlarken aniden bir Aborjin çıkagelir. Trudy’yi omzuna attığı gibi ormana kaldırır. Safariye katılanlar Trudy’yi ertesi sabah bir ağacın dibinde baygın bulur, derhal en yakın hastaneye götürürler. Josephine, ertesi sabah arkadaşını ziyarete gider.
“Ah, tatlım, kendini berbat hissettiğine eminim.”
“Ya ne olacaktı? Şu hale bak! Yirmi dört saatten fazla geçti, ne çiçek yolladı ne de kart! Aramadı bile!”