Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Descartes'in Bilime Katkısı

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Descartes'in Bilime Katkısı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Descartes, matematikteki üstün yeteneklerini daha gençliğinde ortaya koydu ama mistik nitelikte bir deneyim yaşadı: Karşısında beliren bir ruh veya melek ona doğanın tüm sırlarının anahtarının matematikte olduğunu söyledi. Bunun üzerine çalışmaya koyulan Descartes, çok geçmeden cebirsel yöntemleri geometriye uygulayarak analitik ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Descartes'in Bilime Katkısı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:31 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Descartes'in Bilime Katkısı

Descartes,

matematikteki üstün yeteneklerini daha gençliğinde ortaya koydu ama mistik

nitelikte bir deneyim yaşadı: Karşısında beliren bir ruh veya melek ona

doğanın tüm sırlarının anahtarının matematikte olduğunu söyledi. Bunun üzerine

çalışmaya koyulan Descartes, çok geçmeden cebirsel yöntemleri geometriye

uygulayarak analitik veya koordinat geometriyi kurar. Descartes'in geometriye

getirdiği bu yeniliğin, öklitten beri bu alan kendini gösteren en büyük gelişme

olduğu söylenebilir.Uzay ilişkilerinin analitik olarak, sayısal

ilişkilerin de geometrik olarak tesbit edilebileceğini gösteren bu çalışma

Descartes'da tüm fiziğin uzay ilişkilerine indirgenebileceği düşüncesini

uyandırdı. Nitekim o da bunu gerçekleştirmeye çalıştı; hatta daha ileri giderek

yıldızları, gezegenleri, canlı ve cansız varlıklarıyla tüm Evreni matematiksel

olarak açıklamayı tasarladı.Buna paralel olarak bütün bilimlerin

birleştiğini ve her şeyin tek bir yöntemle, matematikle incelenmesi gerektiğini

savundu. Bu yanıyla Descartes'in geniş ölçüde Aristoteles'i andırdığı

söylenebilir. Gerçekten, Aristoteles sisteminin yıkılışı ile ortaya çıkan

boşluğu Descartes daha bilimsel görünen yeni bir sistemle doldurur gibidir. Onun

Kıta Avrupa'sında bir süre moda haline gelmesi belki de bu boşluğu doldurma

çabasından ileri gelmiştir.Bu sistem kuşkusuz ortaçağların teolojik

sistemleri gibi rahat ve kolay anlaşılır türden değildi. Duygusal olmaktan çok

rasyonaldi. Evren'deki varlıklar ruh ve madde olarak ikiye ayrılmıştı. İnsan

ruhu düşünen bir nesneydi; onun dışındaki her şey madde ve hareketten ibaretti.

Bunların üstünde yer alan tanrı da tüm olup bitenlerin matematiksel kurallara

uygunluğunu sağlayan yüce güçtü.Descartes'e göre maddi nesnelerin temel

niteliği uzam yani hacimdir (yer kaplama). Bunun dışındaki özellikler

gözlemcilerin nesnelere yüklediği niteliklerdir. Böylece Aristoteles gibi

boşluğa olanak tanımaz. Uzayda maddeyle dolu olmayan yerlerin esir denilen

daha ince bir maddeyle doldurulmuş olması gerekir.Katılık, ağırlık, renk

ve duyular üzerindeki diğer etkiler, maddene çeşitli biçim, büyüklük ve hareket

parçacıklarına ayrılmış olmasıyla açıklanmıştır. Her türlü değişiklik sadece

yersel hareketten ibarettir. Hareket gerçek olup, geçişi sadece bir cisimden bir

başka cisme olabilir.Bu düşünce Descartes'i ünlü irdap teorisine

götürür. Buna göre, Dünya'da temas halinde olan tüm cisimler biri ötekinin

yerini alarak ve girdap yaratarak hareket eder. Gök cisimlerinin dolanımı da bu

girdaplar aracılığıyla olur. Descartes doğrudan etki olmaksızın hiçbir harekete

olanak tanımaz.Uzaktan etki fikrini kabul ettiği ve fiziksel nedenleri

görmezden geldiği için Galileo'yu eleştirir. Yerçekiminin de girdaplarla

açıklanableceğini savunur. Descartes bu girdapların zorunlu özelliklerini de

belirtemeyi ihmal etmez. Ne var ki, aradan 40 yıl geçmeden bu özelliklerin

gözlemlere uymadığını, Newton, matematiksel olarak gösterir.Girdap teorisi

geçeriliğini yitirir, ama onun yerini alan Newton'un yerçekimi kuramının da tam

bir açıklamaya dayandığı söylenemez.Descartes, benimsenmiş felsefe

geleneğine göre devrimci rolünün tamamiyle bilincindeydi. (Metot Üzerine

Konuşmalar, 1637) da geleneğe olan tepkisine eğitiminin yol açtığını söyler.

Eğitimine, sonunda bilgi sahibi olacağı umuduyla dolu olarak başlamıştı. Ne

yazık ki sonunda bilgi bir yana, kendisini kuşkuyla dolu bir halde bulmuştu.

İkibin yıllık araştırma ve tartışmanın hiçbir çözmediğini

farketmişti.Geçmiş felsefenin bazı filozoflarca el üstünde

tutulmasından daha tuhaf ve inanılmaz bir şey düşünülemez diyordu. Descartes,

geçmişi kafasından silip atmaya karar verdi. Sistemli bir kuşku yöntemiyle, her

bir düşünceyi katı bir sınamaya tabi tutacak, kuşkulanması olanaksız bir

önermeye -eğer böyle bir şey varsa- ulaşıncaya kadar, kuşkulu görünen her şeyi

reddecekti.Böyle kaya gibi kesin bir önerme üzerine, temelindeki

kesinliği paylaşacak bilgi muramını, tabandan itibaren sadece akılla yeniden

kurulmuş bir yapı gerçekleştirebilirdi. Ancak aradan geçen bunca yüzyıldan sonra

edindiğimiz bakış açısı bize, Descartes'in geçmişi reddedişinin hiç de

kendisinin sandığı kadar tamam olmadığını görme olanağını veriyor.Yine

de onun mekanikçi doğa felsefesi, Rönesans naturalizminin temsil ettiği egemen

kavramdan kesin bir kopuştu. Aynı şekilde, Aristoteleçilikten de hemen hemen bir

kopmayı ifade ediyordu. Bu açıdan Descartes, taze bir başlangıç yapmanın verdiği

heyecan ile bütün olarak 17. yüzyıl biliminin sözcülüğünü

yapıyordu.Düşünüyorum, o halde varımHerkesin bildiği gibi,

Descartes aramakta olduğu, kendisinden kuşkulanılamaz olan kesinliği

Düşünüyorum, o halde varım: cogito ergo sum: Je pence donc je suis!

önermesinde bulmuştu.Cogitoı yeni bir bilgi kuramının temeli oldu. Bu

önermeden yola çıkarak önce Tanrı'nın varlığına, sonra da fiziksel dünyanın

varlığına ulaştı. Kuşku süreci içinde, dış dünyanın varlığı ilk terkedilen

öğelerden biri oldu. Zira, kendisini -hata yapmaya açıkça eğilimli- duyularımız

aracılığıyla algıladığımız dış dünyanın varlığı kuşku

altındaydı.Descartes, kendisini ancak yeni kesinlilik temellerinden yola

çıkarak, kendi dışındaki fiziksel dünyanın varlığını, yine kuşkulanılamayacak

bir sonuç olarak kanıtlayabilmeye hazır hissediyordu. Ayrıca bu yaklaşımına 17.

yüzyılın bilimsel devrim çabaları içinde belki de en büyük öneme sahip bir koşul

daha ekledi: Her ne kadar fiziksel dünyanın varlığı zorunlu delliler yardımı ile

kanıtlanabilerse de, bunun duyuların tanımladığı dünya ile herhangi bir

benzerliğe sahip olmasını geretiren hiçbir zorunluluk yoktu.Böylelikle

sempati, antipati yığınlarından ve doğa üstü güçlerden zaten arınmış bulunan

fiziksel dünyadan şimdi de Aristoteles felsefesinin gerçek değerleri

atılmaktaydı. Aristoteles'e göre bir cismin kırmızı görünmesinin nedeni

yüzeyinde kırmızılık oluşuydu; bir cisim sıcaklık niteliğine sahip olduğu için

sıcak olarak duyumsanırdı.Nitelikler gerçek varlığa sahipti; varlık

türlerinden birisini oluştururlardı ve gerçeği duyularımızla doğrudan doğruya

algılardık. Descartes ise bunun böyle olmadığını söyledi. Cisimlerde

kırmızılığın ya da ısının varlığını hayal etmek, tıpkı Rönesans natüralizlminin

psişik süreçleri fiziksel dünyaya uyarlaması gibi fiziksel dünyayı

duyumlarımızın bir iz düşümü olarak görmek demekti.Gerçekten de,

cisimler sadece hareket halindeki madde parçacıklarından oluşmuştu ve bütün

görünen nitelikleri (sadece hacimleri hariç) tamamiyle hareket halindeki

cisimlerin sinirlere çarpmasıyla uyarılan duygulardan ibaretti. Böylece alışık

olduğumuz duyusal deneyimler dünyası, tıpkı rönesans natüralizminin gizemli

güçleri gibi bir hayal oluyordu.Dünya fiziksel zorunluluklar sonucu

hareket eden, eylemsiz cisimlerden oluşmuş bir makinaydı ve düşünen nesnelerin

varlığından etkilenmezdi. İşte mekanikçi doğa felsefesinin temel önermesi

böyleydi. Descartes, La dioptrique (Diyoptri 1637), Les meteores (Meteoroloji

1637) ve Principa philosophiae (Felsefenin ilkeleri 1644) konulu makalalelerinde

mekanikçi felsefenin ayrıntılarını açıklar.Temel taşlarından birisi

eylemsizlik ilkesidir. Mekanikçi felsefe, bütün doğa olaylarının hareket

halindeki madde parçacıklarınca oluşturulduğu konusunda ısrar etmekteydi; çünkü

fiziksel gerçeklikte sadece haretli madde parçacıkları yer alıyordu. Hareketin

nedeni nedir?Madem ki madde -tanımı gereği- aktif ilkelerden arınmış,

eylemsiz bir nesnedir, kendi hareketinin nedeninin yine kendisi olamayacağı

açıktır. 17. yüzyılda hareketin nedininin Tanrı olduğunda herkes hemfikirdi.

Başlangıçta O maddeyi yaratmış ve harekete geçirmişti. Maddeyi hareket halinde

tutan neydi?Mekanikçi doğa kavramının aktif ilkeleri reddetmekteki

ısrarının nedeni, bir doğa felsefesi olarak varlığının, eylemsizlik ilkesine

bağlı olmasıdır. Maddeyi hareket halinde tutmak için hiçbirşey gerekmemektedir;

hareket bir durumdur ve maddenin içinde bulunduğu bütün öteki durumlar gibi, bir

dış etki altında kalmadığı sürece varlığını sürdürecektir. Çarpma ile hareket

bir cisimden diğerine aktarılabilir, fakat hareketin kendisi yok

edilemez.Descartes, çarpmayı toplam hareket miktarınrın korunumu ile

çözümlemeyi çalıştı. Bu ilke yüzyılın sonunda formüle edilen momentum korunumuna

yakındı. Ancak Descartes'in hareketin sadece yönündeki değişikliğin (hızın

büyüklüğünde bir değişiklik olmaksızın) öteki cismin durumunda bir değişiklik

yaratmadığını gözönüne aldığında ulaştığı sonuçlar, bizim bugün

benimsediklerimizden çok farklıydı.Yine de Descartes'in çarpma

çözümlemesi bu konuda daha sonra harcanan çabaların başlangıcı olmuştur. Öte

yandan onun çarpma kuralları bükünüyle dinamık bir etki modeli oluşturmuştur:

Aktif ilkelerden kurtulmuş mekaniksel bir Evren'de, cisimler birbirlerini sadece

çarpmalarla etkileyebilirdi.Mekanikçi doğa sisteminin kurucusu olan iki

adamın, yani Descartes ile Gassendi'nin, aynı zamanda eylemsizlik ilkesinin

formülasyonuna da dikkate değer katkılarda bulunan kişiler olması raslantı

değildir. Galileo eylemsizliği, yerin ekseni etrafındaki günlük dönüşü biçiminde

ifade etmişti. Descartes ve Gassendi eylemsizlik hareketinin düz bir hareket

olması gerektiğini, daire ya da eğriler üzerinde hareket eden cisimlerin dış bir

nedenetkisi altında bulunduğunu ısrarla öne sürdüler.Descartes böyle

cisimlerin, sürekli olarak etrafında döndükleri merkezden uzaklaşma eğiliminde

olduklarını söyledi. Her ne kadar bu eğilimi nicel olarak ifade etmeye

çalışmamışsa da merkezden dışarı doğru böyle bir kaçış eğilimin varlığını

göstermesi dairesel hareketen mekaniksel unsurlarının çözümlenmesinde ilk

adımdır.Descartes'in gözünde dairesel hareket, kusursuz hareketi temsil

özelliğini yitirmiş olsa da, doğa felsefesindeki merkezi rolünü sürdürmüştür.

Dairesel hareket doğal olmamakla birlikte, yine de zorunluydu. Uzanımlı madde

denkleminin anlamı, her bir uzanımlı uzayın, tanım gereği, madde ile dolu olması

ya da başka bir ifadeyle madde olması zorunluluğudur. Boşluk olamaz.Eğer

maddenin içine doğru hareket edebileceği dış bir uzay yoksa hareket nasıl mümkün

olacaktı? Descartes bu soruya her bir cismin eşzamanlı olarak boşalttığı uzaya

doğru hareket etmesi ile mümkün olacağı yanıtını veriyordu. Başka bir deyişle,

dolu uzayda hareket eden her parçacık, tıpkı bir tekerleğin çevresi gibi,

hareketli maddenin oluşturduğu kapalı bir devre üzerinde yer alacaktı.

Dolaysıyla, her bir hareket dairesel olmak zorundaydı.Elbette ki

buradaki dairesel sözcüğü, Öklit geometrisinin kusursuz dairesi değil,

herhangi bir kapalı yörünge anlamına gelmekteydi. Dairesel hareket, zorunlu

olmakla birlikte doğal olmadığından, dolu uzaya bir merkezkaç basıncı uygular.

Descartes, başlıca doğa olaylarını işte bu basınca bağlıyordu.Sonsuz

uzay doluluğun içine doğru olan hareketin ilk sonucu Evren'imizin sonsuz sayıda

girdaptan oluşan bir yapıda olmasıdır. Descartes' a göre, örneğin Güneş

Sistemi'mizin içinde yen aldığı girdap öylesine büyük bir madde çevrintisiydi

ki, orada Satrün'ün yörüngesi bir nokta kadar kalırdı. Girdabın büyük bir

bölümü, birbiri ile sürekli çarpışmaktan kusursuz küreler halinde gelmiş küçücük

toplarla doluydu.Descartes bunlara ikinci element diyordu. birinci

element ya da 17. yüzyılda sık sık kulanılan adıyla eter ise, ikinci element

küreleri arasındaki uzayı ve bütün öteki gözenekleri dolduran son derece ince

parçacıklardan oluşmuştu. Descartes'in Evren'inde maddenin bir üçüncü biçimi

daha vardı ki, bu daha büyük parçacıkların daha büyük cisimler haline

toplanmasıyla oluşan gezegenlerdi.Bütün girdap ekseni etrafında

çevrilirken, içinde bulunan her parçacık da merkezden uzaklaşma eğilimi içinde

olacaktı. Böylelikle merkezden herhangi bir uzaklıkta olan bir parçacığın,

uzaklaşma eğilimi ile girdabın süratle hareket etmekte olan maddesinin zıt

yöndeki eğilimi tam bir denge sağlayacaktı.Yörünge, bir gezegenin

merkezkaç eğilimi ile tam olarak dengelenecekti. Yörünge bir gezgenin merkezkaç

eğilimi ile girdabı oluşturan öteki maddelerin merkezkaç eğiliminn doğurduğu

karşı basınç arasındaki dinamik denge ile meydana geliyordu.Girdap

teorisi, kristal kürelerin yerine geçebilecek ilk akla yakın sistemi

oluşturuyordu. Gerçi Kepler'in gök mekaniği daha önce ortaya atılmıştı, ancak

Kepler'in sistemi mekanikçi felsefenin kabul edemeyeceği ilkeler üzerinei

kuruluydu. Öte yandan Descartes'ın girdabının kabul edilebilir olduğunu

söylemeye bile gerek yoktur. Bu sistem, yarım yüzyıl boyunca göklerin fiziksel

açıklamasında geçerli olmuştur.17. yy bilimsel düşüncesini anlayabilmek

için, onun neyi açıklamak istediğini görmek önemlidir. Girdap büyük göksel

olguya mekaniksel bir açıklama getirmişti. Bütün gezegenlerin neden Güneş'le

beraber gittiklerini, neden hep aynı yönde ve hep (yaklaşık) aynı düzlemde

bulunduklarını açıklıyordu.Teori, içine gizlice yerleştirilmiş rastgele

kuvvetlerle gezegenlerin Güneş'ten uzaklaştıkça neden daha yavaş hareket

ettiklerini de açıkloyordu. Girdap ın getirdiği türden mekaniksel açıklama

17.yy bilimi için önemliydi. Bundan dolayı da teorinin şükran dolu bir kabul

görüşününü nedenini anlamak zor değildir. Girdap teorisinin açıklamaya

girişmediği konu ise gezegen yörüngelerinin duyarlı ayrıntılarını incelemekti ki

bu aynı zamanda teknik astronominin de ilgi alanıydı.Descartes,

Kepler'in üç yasasına hiç değinmemiştir. Zaten bunları girdaptan nasıl elde

edilebileceğini düşünmek de çok zordur. Ancak 17.yy bilimi için Kepler

Yasalarının temsil ettiği türden matematiksel betimleme de önemliydi. Mekanikçi

felsefe fiziksel deneyselliğe verdiği önem nedeniyle, Pisagorcu matematiksel

gelenek ile bir çatışma içerisindeydi. Isaac Newton'un 17. yy'ın en üst

düzeydeki bilimsel başarısını meydana getiren çalışmaları, bu çatışmanın

çözümlenmesinden ibarettir.Descartes'in doğa felsefesinin tek konusu

Güneş Sistemi değildi. Mekanikçi felsefenen temel önermesi olarak, bütün doğa

olaylarının hareket halendeki eylemsiz madde tarafından meydana getirildiğiydi.

Peki ışık neydi? Işığı dikkate almayan hiçbir doğa felsefesi tamamlanmış

sayılamazdı ve ışık bütün olaylar içinde en az mekaniksel olan şeyler gibi

görünmekteydi.Halbuki Descartes'in sisteminde ışık, girdabın zorunlu bir

sonucuydu. Güneş, sistemimizdeki en önemli ışık kaynağıdır ve aynı zamanda da

girdabın merkezindedir. Işığın fiziksel gerçekliği de işte bu basınçtan başka

bir şey değildi. Bu basınç gözümüzün retinasına geldiğinde, optik sinirde bir

harekete neden olmakta ve bu da ışık dediğimiz duyuyu meydana getirmekteydi.

Dahası Descartes madem ki basınç harekete doğru bir eğlimdir, o halde hareket

yasalarına uyar, böylece de yansıma ve kırılma yasalarının zorunlu sonuçlar

olduğu gösterilebilir diyordu.Gravitasyonun da kaynağı (gravitas:

cisimlerin yeryüzeyi yakınındaki ağırlığı) ışığınkine göre biraz daha mekaniksel

görünmekteydi. Bunu açıklamak için, Descartes yerin çevresine yerle birlikte

dönen ve Ay'ın yüksekliğine kadar uzanan küçük bir girdap koydu. Yine dairesel

hareketten gelen merkezkaç eğilimlere başvuruldu ve uzay doluluğu yine zorunlu

oldu.Gravitasyon neydi? Bazı cisimleri merkeze, aşağı doğru

zorlayan,bazılarını da daha büyük bir merkezkaç eğilimle yükselten bir merkezkaç

eğilim bozulmasıydı. Bu açıklama, cisimlerin yeryüzüne değil, fakat eksene dik

düşmesine gerektiren Descartes teorisi için üzücü bir sonuç olarak ortaya çıktı.

Ancak her bir olayın nedeni açıklamaya uğraşan mekanikçi filozoflar böyle küçük

çelişkileri hoşgörü ile karşılamayı öğrenmek zorundaydılar.



Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel  The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Descartes'in Bilime Katkısı

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Descartes'in Bilime Katkısı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Descartes, matematikteki üstün yeteneklerini daha gençliğinde ortaya koydu ama mistik nitelikte bir deneyim yaşadı: Karşısında beliren bir ruh veya melek ona doğanın tüm sırlarının anahtarının matematikte olduğunu söyledi. Bunun üzerine çalışmaya koyulan Descartes, çok geçmeden cebirsel yöntemleri geometriye uygulayarak analitik ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:32 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.