Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| TASRA TESKILÂTI Zamanla sinirlari genisleyip büyüyen Osmanli
Devleti'nin merkezden idare edilmesi
zorlasiyordu. Bu güçlügü gidermek ve halkinin ihtiyaçlarina cevap verebilmek
için, yabancilarin hâlâ hayran olduklari ve adina Osmanli Düzeni dedikleri
devlet nizami gelistirildi. Iste bu nizam sayesinde Osmanlilar, alti asirdan
daha fazla bir süre idarede kalmayi basardilar.
Osmanli Devleti'nde tasra idaresi, asagidan
yukariya köy, kaza, sancak ve beylerbeyilik olmak üzere idarî ve askerî
taksimata tabi tutulmustu. Reâya denilen köy halki da dirlik, vakif ve mülk
reâyasi olmak üzere üç sinifa ayrilmisti. Köylerin birlesmesiyle kazalar,
kazalarin birlesmesinden sancaklar, sancaklarin birlesmesinden de eyaletler
ortaya çikmisti. Bununla beraber Osmanli Devleti'nin ilk dönemlerinde eyâlet,
vilayet, liva, kaza ve nahiye gibi tabirlerin, birbirlerinin yerine kullanildigi
da olmustur. Nitekim Eyâlet-i Rûm (Sivas-Amasya) yerine Nahiye-i Rûm tabiri
kullanildigi gibi eyalet tabiri de o zamanlar için pek açik ve belli bir mânâyi
ifade etmiyordu. XV. asir ortalarinda eyâlet kelimesi, beylerbeyilikten ziyade,
küçük mintikalari gösteriyordu. Idarî teskilatta en fazla öneme sahip birimler,
kaza ve sancaklardi. Kazalarda yönetici sinif olarak kadi, alaybeyi ve subasilar
bulunurdu. Bunlardan kadilar, askerî olmayan ser'î ve hukukî hususlardan sorumlu
olduklari gibi kazanin iasesinin temini, belediye, adliye, devlet tarafindan
merkezden istenilen seylerin temin ve tedariki ile de sorumlu idiler. Subasilar,
kazanin genel güvenligini (asayisini) saglamakla vazifeliydiler. Askerî
meseleler de alaybeyinin yetkisinde idi. Beylerbeyine bagli kazalarda ise
inzibat ve askerî idare, timar subasisina aitti. Osmanli tasra teskilâti, uzun
ve çesitli merhalelerden geçtikten sonra XVI. asirda Rumeli, Anadolu, Arabistan
ve Kuzey Afrika'da en gelismis sekline ulasmisti. Osmanli eyâlet idaresi,
kendinden önceki Türk ve Müslüman devletlerine ait idarelerden bir çok temel
unsuru almis olmakla birlikte bu teskilati hayli gelistirmistir. Tasra teskilâti
bakimindan yönetici olarak dikkatleri çeken iki görevli bulunmaktadir. Bunlar:
Beylerbeyi ile Sancakbeyi isimlerini tasiyan kimselerdir.
BEYLERBEYI
Osmanli Devleti'nde mîrimîran, emirülümera ve
XVIII. yüzyildan itibaren de vali gibi kelimelerle ifade edilen beylerbeyi, çok
büyük ve itibari yüksek bir görevli idi. Osmanlilarin ilk dönemlerinde sadece
bir beylerbeyi bulunur ve bütün ordu islerinden sorumlu olurdu. Hükümdardan
sonra sözü en fazla geçerli olan o idi. Bu devlette ilk beylerbeyi olarak
bilinen kimse Orhan Gazi'nin oglu Süleyman Pasa idi. Onun vefatindan sonra bu
vazife, Lala Sahin Pasa'ya verilmisti. Fakat Sultan I. Murad zamaninda Çandarli
Halil Hayreddin Pasa'nin ordu komutanligini da eline almasi üzerine
beylerbeyilerin önemleri bir dereceye kadar azalmis gibi görünse de nüfuzlari
yine de devam ediyordu. XIV. asir boyunca beylerbeyi, tasra kuvvetlerin komutani
ve çesitli sancaklara dagilmis beylerin âmiri durumunda idi. Bu dönemde
beylerbeyiler, belli bir bölgenin idarecisi olmak yerine bütün ordu islerinden
sorumlu idiler.
Rumeli'de fetihlerin devam ettigi ve
hükümdarin da Anadolu'da bulundugu siralarda Rumeli'deki beylerin amiri olan
kisi, Rumeli Beylerbeyi haline gelmisti. Nitekim Orhan Bey'in ordu komutani olan
oglu Süleyman Pasa'nin beylerbeyi olmasi bu sekilde olmustu. Rumeli'de
fetihlerin artmasi ile Anadolu ve Rumeli'nin tek komutan ile idaresi mahzurlu
görülerek beylerbeyilik Rumeli ve Anadolu olmak üzere ikiye ayrildi. XV.
yüzyilda bu iki beylerbeyilige Rum (Sivas-Amasya) ve Karaman beylerbeyilikleri
de ilave edildi. Böylece beylerbeyilik sayisi dörde yükseldi. Yavuz devrinde
Diyarbekir, Haleb ve Sam eyâletleri teskil edildi. Kanunî'nin uzun süren
saltanati döneminde Dulkadir, Cezayir-i Bahr-i Sefid, Cezayir-i Garb, Erzurum,
Musul, Bagdad, Yemen, Budin, Basra, Van, Timasvar, Lahsa, Trablusgarb ve Habes
olmak üzere on dört yeni eyâletin teskil edildigi, II. Selim devrinde Kefe,
K.ibns, Tunus ve Trablussam olmak üzere dört eyâletin daha kuruldugu, böylece
III. Murad devrine gelindiginde 25 eyâletin teskil edilmis oldugu görülmektedir.
Daha sonraki tarihlerde beylerbeyilerin sayilari artmakla birlikte selâhiyetleri
tahdid edildi. Nitekim bölgelerindeki sancakbeylerinin tayinlerinin dogrudan
dogruya merkezden yapilmasi ve sancakbeylerinin hem yönetimde hem de seferlerde
sultanin emri ile ayri olarak görevlendirilebilmeleri, beylerbeyilerin
otoritelerini smirlandinyordu.
Beylerbeyiler, kendi bölgelerinde bütün
umur-i siyasette sultanin temsilcisi olmak, beylerbeyi divaninda askerî
hususlara dair meseleleri halletmek, güvenligi saglamak, timar tevcihi ve
terakkilerini yürütmek gibi vazifelerle yükümlü idiler. Beylerbeyiler, kendi
bölgelerindeki sancakbeyleri ile timarli sipahileri maiyetine alarak emr edilen
yerde orduya katilmak zorunda idiler. Beylerbeyi seferle görevlendirildigi zaman
yerine vekil olarak mütesellim denilen birisini birakirdi. XVI. yüzyildaki
yetkileri her ne kadar bütün sancakbeyleri, kadilar ve diger görevlilerle halk
nazarinda hakim ve vali olarak tayin edilmisse de özellikle sancakbeyleri
üzerinde sadece bir teftisten öteye gitmemistir. Eyâlet içinde sadece kendi
sancagi (merkez sancak)nin idaresinden sorumlu tutulmustu.
Iki tug ve haslari bulunan beylerbeyiler,
vilayet merkezinde otururlardi. Anadolu beylerbeyiligin merkezi Kütahya, Rumeli
beylerbeyilerinki ise Manastir sehri idi. Bunlarin kalabalik bir maiyetleri
bulunurdu. Merkezdeki adlî ve hukukî isler, kadi tarafindan görülürdü. Bölgesi
ile ilgili isler, kendi baskanliginda toplanan bir divanda görüsülürdü. Hazineye
ait isler mal defterdarinca, zeamet isleri timar kethüdasi, timar isleri ise
timar defterdarinca yerine getirilirdi.
Derece itibariyle en büyük beylerbeyi Rumeli
beylerbeyi idi. Ondan sonra Anadolu beylerbeyi gelirdi. Kanunnâmelerde
belirtildigine göre beylerbeyi olabilmek için Mal defterdari, beylik ile nisanci
olanlar, besyüz akçalik kadilar ve dörtyüz bin akça hassi olan sancakbeyleri
beylerbeyi olabilirlerdi. Rumeli beylerbeyi terfi ettigi zaman Küçük vezir
yani Divan-i Hümâyun'da sonuncu vezir olurdu. Anadolu beylerbeyi terfi ettigi
zaman da Rumeli Beylerbeyi olurdu. XVI. yüzyil ortalarina dogru istikrarli bir
sekil alan Osmanli eyâletleri, sâlyâneli (= yillikli) ve sâlyânesiz (=
yilliksiz) olmak üzere iki kisma ayrilmisti. Sâlyânesiz eyaletler daha çoktu.
Bunlar: Rumeli, Budin, Anadolu, Karaman, Dulkadir, Sivas, Erzurum, Diyarbekir,
Haleb, Sam ve Trablussam eyaletleri idi. Bunlarin mahsulati, has, zeamet ve
timara ayrilmis olup, hazine ve defterhaneden idare edilmekteydiler. Sâlyâneli
eyâletler ise Misir, Habes, Bagdad, Basra, Yemen ve Kaptanpasa eyâletlerindeki
bazi sancaklar ile Trablusgarb, Tunus ve Cezayir eyâletleri idi. Bunlarin
mahsulati has, zeamet ve timara ayrilmayarak dogrudan dogruya hazine tarafindan
yillik olarak beylerbeyi, sancakbeyi, asker vesairenin maaslari ayrildiktan
sonra kalani devlet hazinesine gönderilirdi.
Osmanli Devleti'nde eyâletler, 40-50 senelik
uzun bir arastirma ve tekemmül döneminden sonra askerî, siyasî ve idarî
gelismeler ile zaruretler sonucunda kuruluyorlardi. Nitekim Cezayir-i Bahr-i
Sefid, Kibns, Budin, Özi gibi eyaletlerin kurulusu, bu ifadelerin musahhas
örnekleridir.
SANCAKBEYI
Kelime olarak birçok mânâya gelen Sancak,
Osmanli tasra teskilatinda kazalarin birlesmesiyle tesekkül eden ve sancakbeyi
denilen görevli tarafindan yönetilen idarî birimin adidir. XV. yüzyilda yaygin
bir sekilde kullanilan sancak terimi, özellikle XVI. asirda idarî bir birim
olarak Osmanli kanunnâmelerinde yer aldigi ve hazirlanan Tahrir Defterlerinde
her birinin, kendine has ayri ayri kanunnâmelerinin bulundugu
görülmektedir.
Bir tug sahibi olan sancakbeylerinin haslari
vardi. Bunlar, bir harp vukuunda sancagi dahilindeki timarli sipahilerin
toplanma mahalli olan yerlerde (Rumeli'de Isakçi ovasi) toplanmasini saglayip
beylerbeyinin komutasi altinda harbe götürmekle mükelleftiler. Ayrica bunlar,
mintikalarindaki serbest timar yerlerinden baska, idareleri altindaki
sancaklarin hem idarî, hem askerî, hem de asayis islerinden sorumlu idiler. Keza
bunlar, kalpazanlikla mücadele etmek, özel görev için gelen devlet memurlarina
yardimci olmak ve görevlerinde kendilerine kolaylik saglamak gibi vazifelerle de
yükümlü idiler. Sancaktaki suçlularin cezalandirilmasi da sancakbeylerine
verilmisti. Nitekim kanunnâmede tutulan kimesneyi sancakbeyi suçuna göre
hakkindan gele denilmektedir. Buna karsilik sancakbeyleri idarelerinde bulunan
sancakta islenen cürümlerin vergilerinin tamamini veya bir kismini alirlardi.
Bazi sancaklarda da Çift resmi ve Resm-i arûsâne gibi vergilerden paylari
vardi.
Sancakbeylerinin dereceleri, sahip olduklan
has gelirine göre tayin edilirdi. Kanunnâmelerde belirtildigi gibi bunlara
dörtyüz bin akçaya kadar has verilmekteydi. Ogullarina ise otuz bin akçalik
zeamet baglanirdi. Sancakbeyleri protokolda bütün agalarin üstünde bir yere
sahiptiler. Devlet merkezindeki yeniçeri agasi, nisanci, mir-i alem gibi hizmet
sahipleri, sancak beyi olurlarsa besyüz veya dörtyüz bin ile tayin
edilirlerdi.
Kaynak: Osmanli tarihi Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |