Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: içinizdeki öküze oha deyin.!!! Sözü geçen kitabı okumadım ancak anladığım kadarıyla çelişkili ifadeler mevcut. Hiçbir şey anlamadım dersem çok doğru olacaktır.
Bir kere kişisel gelişim kişiseldir. Secret cı bir yapım yoktur benim genel olarak. Elbette istediklerimizi yaşamımıza çekeriz. Düşüncelerimiz yaşam kalitemizin artmasında etkilidir. Ancak akıl da bizlere Allah'ın bahşettiği bir lütuftur. Kullanmak lazım.
Onun dışında gözümüzle göremediğimiz her şeye yoktur mantığıyla bakmıyorum. Çünkü kainatta bizim algılayamadığımız binlerce şey var. En basitinden gözümüzle melek, şeytan göremiyoruz ancak varlıklarına kuşkusuz inanıyoruz. Görmediğimize yok demek Allah'la kendimizi bir tutmaya benzer ve küçümsemek olur. Dolayısıyla bir takım enerjilere de inanıyorum ben ve bize bu olanakları sunduğu için Allah'a şükrediyorum. Belki kişisel gelişimi günah olarak görenlerin atladığı nokta budur.
Ben ilgili kitabı okumak isterim açıkçası. Çünkü anlamak için okumak gerekir. Onun dışında Muhammed Bozdağ'ın kitaplarını tavsiye ederim. İnançlı bir insan olarak günaha girmekten ben de bir kul olarak elbette korkarım ve uzak dururum. Onun kitapları bana hep rahatlatıcı olmuştur.
Ben de bu yazardan bir alıntı yapmak istiyorum.
Sevgilerimle.
Evrende yansıyan her sıfat, Evrenin Sahibi'nin bir ismine dayanır. Güzellik, estetik, merhamet, kudret ve her şey... İnsanın emin olması, kendini Yaratıcının "eminlik" vasfına açmasıdır. İnanç, insanı ruhsal enerjiyle buluşturan tek alandır. Şüphe, ruhsal enerjinin fizik evrene akıştığı kapıyı kapatır.
Mutluluğun bir büyüklüğü olduğu gibi, inanmanın da bir büyüklüğü vardır. İmanı anlamak için, imanla inanç arasındaki farkı kavramalıyız: İnanıyoruz ki "Ateş yakar." Ama, bir çocuğun ateşin yakıcılığı hakkındaki inancı, ateşte yanan kadar güçlü olamaz. Evrensel kurallar, evrensel inançlardır. Tüm evrenin, Yaratıcımızdan kaynaklanan bir inanç bütünlüğü olduğunu söyleyebiliriz.
"Ben ölmeye karar verdim ve şimdi zihinsel bir emirle öleceğim" diyerek ölemezsiniz. Ama, kesin inanmış Afrikalı bir büyücü, buna inanır; oturduğu yerde gerçekten de ölür. Bu, onun inancının, vücudunu yöneten yasalardan güçlü hale geldiğini gösterir. Evrenin Sahibi, insanın inandığını yaşamasına izin vermiştir.
Başaracaklarına inananların başarmalarının nedeni, sadece, inançlarının onlara verdiği enerjiyle çok çalışmaları değildir. İnançlarının tüm evreni, onlara destek olacak şekilde harekete geçirmesidir. Mutluluğun bir büyüklüğü olduğu gibi, inanmanın da bir büyüklüğü vardır.
"İnanırsanız başarırsınız!" sözündeki inancı, sönük ve sıradan inançla karıştırmayın. Birisi dal budak salmış bir ağaç, diğeri sadece bir çekirdektir. Evrenin bir yaratıcısı olduğuna inanıyor musunuz? Emin misiniz? Gerçekten emin misiniz?
Eğer içimizdeki çekirdek inanç, "gerçek" inanca dönüşebilseydi, Yaratıcımızı hatırlamanın kalbimize yaşatacağı duygu patlaması, göğüs kafesimizi çatlatırdı. İslam peygamberinin(asm), sahabelerinin(ra), namazda Kur'an ayetleri okunurken, dayanamayarak, bayılıp döküldüklerini hatırlayın. İman şiddetinin potansiyel sonuçlarını şu cümlede görebilirsiniz: "Eğer Allah'ı hakkıyla tanısaydınız, duanızla dağlar yerinden oynardı."
...
İman, Evrenin Sahibi'nin sınırsızlığına ayna olmak için başvurabileceğimiz tek kaynaktır. İnsan alan, Yaratıcı verendir. İnsan sınırlı; ama Yaratıcısı sınırsızdır.
Bedeninizde ve ruhunuzda yansıyan, hayat, güzellik, zeka, zenginlik gibi tüm değerlerin kaynağı, evrenin Yaratıcıdır. Bu değerleri ne kadar gelişmiş düzeyde elde etmişseniz, Yaratıcı'dan o kadar almışsınız demektir. Diğer deyişle, Sınırsız Kudret'in sıfatları üzerinizde ne kadar parlamışsa, size o kadar destek sunulmuştur.
Yaratıcımız mutlak bir eminlik düzeyindedir. Bu yüzden, "bir şeyi dilediği zaman, onun buyruğu sadece o şeye ol demektir ve hemen olur." Bize nasıl davranacağını, "Ben kulumun zannı üzereyim; zannı iyi ise iyi muamele ederim, kötü ise kötü muamele ederim" sözüyle açıklamıştır. Yani, Yaratıcının zekanızı daraltacağını sanıyorsanız, zekanız daraltılıyor. "Ben üzüntülüyüm" demekten, çoğu zaman "üzülmek istiyorum" duası çıkıyor.
Yapabileceğinize inanmak, "Sınırsız Kudret'in sizin ellerinizle perdeleyerek yaratacağına" inanmaktır. Yaratıcının gücü, Ona inandığınız ölçekte desteğiniz de olacaktır. Bir askerin gücünü, arkasındaki ordunun gücü belirler. Askercilik oynayan çocuk, bir orduyu esir alamaz. Dolayısıyla "yapabilirim" derken, askercilik oynamayalım. Başarı yolculuğunda bizim gücümüze değil, bizimle olan güce dayanacağız.
İslam Peygamberi(asm) bizi emin olmaya davet eder: "Allah'a, kabul edileceğine kesin şekilde inanmış olarak dua edin. Şunu da bilin ki, Allah kendisinden gafil ve başka işlerle meşgul bir kalbin duasını kabul etmez." İstemekle, kabul edileceğine inanmak arasındaki ilişkiyi vurgulayan bu söz, başarının heyecan verici bir boyutunu asırlar önce dile getirmiştir. |