Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Sözlük (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/)
-   -   HAEMOPHİLUS İNFLUENZAE sizce ne demek, HAEMOPHİLUS İNFLUENZAE size neyi çağrıştırıyor? (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/142039-haemophilus-influenzae-sizce-ne-demek-haemophilus-influenzae-size-neyi-cagristiriyor.html)

bluemoon24 07-01-2009 02:35 PM

HAEMOPHİLUS İNFLUENZAE sizce ne demek, HAEMOPHİLUS İNFLUENZAE size neyi çağrıştırıyor?
 
*



gribin etkeni olan virüs







Dejavu...[img]/images/smilies/biggrin.gif[/img]







HAEMOPHİLUS İNFLUENZAE sizce ne demek, HAEMOPHİLUS İNFLUENZAE size neyi çağrıştırıyor?







Peeh aslında kasmaya hiç mi hiç gerek yok(yeni çaktım yalnız) [img]/images/smilies/smile.gif[/img]







- Haemophilus influenzae?



- Buyrun benim..







))







RİSK FAKTÖRLERİ:







Özellikle Hib enfeksiyonlarında konağa ait ve çevreye ait hastalığa zemin hazırlayan faktörler vardır.







Konağa ait faktörler







Yaş: Yenidoğanlarda anneden transplasental yolla geçen antikorlar nedeniyle Hib seroprevalansı ile antikorların ortalama serum titreleri yüksektir.Term yenidoğanlar annelerindekine benzer antikor düzeyine sahiptirler. Buna bağlı olarak, yaşamın ilk 3-6 ayında Hib hastalıkları insidansı düşüktür. Ancak preterm yenidoğanlarda anneden muhtemel daha az antikor düzeyi geçişi nedeniyle enfeksiyon riski daha fazladır.



Süt çocuğu 3-6 aylık olduğunda antikor titreleri en düşük düzeye ulaşır ve sonra Hib ya da çapraz reaksiyon veren antijenleri olan başka mikroorganizmalarla doğal yollardan maruz kalındığında artışa geçer. Hib hastalığı insidansı bebeklik döneminin ortalarında ve erken çocukluk çağında doruktadır. Hib hastalıkları primer olarak 3 ay ile 5 yaş arasındaki çocukların hastalığıdır. İnvazif hastalık için en büyük risk taşıyan dönem 6-23 aylar arasıdır. Hastalık görülme sıklığı epiglottit hariç antikor titreleri arttıkça hastalık azalan bir seyir izler. Epiglottit dışındaki hastalık tablolarının çoğu daha küçük yaş çocuklarda yoğunlaşmıştır. Epiglottit farklı populasyonlarda farklı insidanslar göstermekle birlikte hastalığın ortalama görüldüğü ortalama yaş 2 ile 3 arasıdır. Diğer hastalık tabloları ise 12-18 aylar arasında sık görülür. Hastalıkların görüldüğü yaş aralıklarındaki farkın sebebi bilinmemektedir.







Cinsiyet: Bir çok araştırmada Hib hastalığı hızının erkek ve kız çocuklarda eşit olduğu bildirilmişse de, birkaç araştırmada erkek çocuklarda insidansın %20-50 daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Genelde Hib hastalık görünümleri için cinsiyet dağılımı pnömoni ve epiglottit dışında eşittir. Bütün çalışmalar göz önüne alındığında erkeklerin hafif bir baskınlık gösterdiği düşünülebilir ancak fark çok küçüktür. Epiglottit için cinsiyet dağılımında erkeklerin baskın olduğu görülmektedir. Çoğu çalışma 1.5-2/1 erkek/kız oranı gösterir. Hib pnömonisi çalışmalarında da erkeklerin 2/1 baskınlığı vardır.







Genetik: Bazı bilinmeyen genetik faktörler Hib hastalığı riskini artırabilir. Yerliler, Eskimolar ve Amerikan kızılderilileri özellikle yüksek Hib hastalığı insidansına sahiptir. Ancak bu durumun kalabalık ortamlarda kötü hijyenik koşullarda yaşamaya ve bağlı olması olasıdır. Siyah Amerikalılarda Km1 immunglobulin allotip eksikliği vardır ve bu grupta Hib hastalıkları insidansı yüksektir.







İrlanda'da 0-4 yaş arasında Down sendromu olan çocuklarda Hib hastalığının yıllık insidansı (100.000'de 453) bütün İrlanda'lı çocuklarda görülen insidanstan 18 kat daha fazla bulunmuştur. Ancak bu sonuca küçük bir seriye dayalı hesaplama ile ulaşılmıştır ve doğrulanması gereklidir.







Hematolojik ve immün sistem hastalıkları: Orak hücreli anemi, aspleni, antikor eksikliği sendromları, kompleman eksikliği ve kanser(özellikle kemoterapi esnasında) gibi hastalıklarda invazif Hib hastalığı riski artar. HIV enfeksiyonu olan Amerika'lı erişkinlerde invazif H. İnfluenza (tiplendirilebilen ve tiplendirilemeyen) hastalığına yakalanma hızı biraz daha fazladır, ancak HIV enfeksiyonunun Hib'e bağlı hastalık hızı üzerindeki etkisinin ne olduğu henüz tam olarak açık değildir.







Astım ve kronik akciğer hastalıkları: Solunum yolu sekresyonları artışı ve inflamasyon Hib hastalığına zemin hazırlar. İsviçre'de astım ve allerjik hastalık öyküsü ile Hib'e bağlı epiglottit arasında ilişki saptanırken, Hib menenjiti için riskin artmadığı görülmüştür.







Çevresel Faktörler







Kalabalık faktörü: Hib enfeksiyonu asemptomatik Hib taşıyıcılığı ya da invazif Hib hastalığı olan hastayla yakın temas sonucu bulaşır. İnvazif Hib hastalığı olan kişilere kıyasla çok daha fazla sayıda taşıyıcı olduğu için, bulaşma çoğunlukla taşıyıcı ile yakın temas sonucu olur. Çevrede hasta olmasa bile taşıyıcılık oldukça yaygındır.Yapılan çalışmalarda çocuklrda %50-60, erişkinlerde %30 dolaylarında taşıyıcılığa rastlanmıştır. A.B.D.'den iki çalışma kalabalıklık faktörünün Hib hastalığı insidansını artırdığını göstermiştir. Kalabalıklık faktörü ailede yaşayan kişi sayısı fazlalığın (özellikle çok sayıda kardeş olmasına) ve evdeki odaların küçük ve sayısının az olmasına bağlıdır. Günlük bakım merkezlerine, kreşe, anaokuluna devam eden çocuklarda Hib hastalığı riski artmaktadır. Hib enfeksiyonlu çocukların başka çocukları enfekte etmesi bu gibi ortamlarda daha olasıdır. Özellikle ilkokula giden kardeşleri olan çocuklarda riskin arttığı görülmüştür.







Viral üst solunum yolu enfeksiyonları: Solunum sekresyonlarının yapımını ve yayılımını artırarak Hib gelişimine zemin hazırlar.







Anne sütü: Anne sütü ile besleme, 6 aylıktan küçük süt çocuklarında invazif Hib hastalığın karşı %90'ın üzerinde koruma sağlar olasılıkla bu,anne sütünde bulunan antikorların, Hib'in nazofarinkste kolonizasyonunu önleyici etkisine bağlıdır.







Sigara:Sigara dumanı ve solunum yolunu tahriş eden diğer maddelere maruz kalmak, solunum yolunda Hib'in koloniler oluşturmasını kolaylaştırarak invazif Hib hastalığı riskini artırır.







Sosyoekonomik düzey







Anne/baba eğitim düzeyi







KOMPLİKASYONLAR







Komplikasyonların çoğu en küçük yaşlardaki menenjitli hastalarda görülür. Bu durum genellikle umulmadık bir şekilde ortaya çıkar. Çok küçük yaştaki çocuklar en fulminan hastalıklara yakalanırlar ve en az lokal semptomlara sahiptirler. Beyne olan etkileri nedeniyle, hastalık ilerlemeden hem ebeveynler, hem de klinisyenler menenjite karşı uyanık olmalıdır.







Subdural Sıvı Birikimi: Subdural effüzyon sıklıkla Hib menenjiti ile birliktedir. Bu effüzyonlardan bazıları ampiyemi temsil eder ve cerrahi direnaj gerektirir. Antibiyotik tedavisi yanısıra seri halinde CT veya diğer görüntüleme yöntemleri uygulanmalıdır. Subdural birikimi olan çocuklarda, dirençli Hib antijeni mevcudiyeti ve düşmeyen ateş görülür. Subdural sıvı antijen testleri bazı hastalarda, subdural sıvı kültürü negatif olsa dahi aylarca pozitif kalabilir.







İşitme Kaybı: Hib menenjitinin en yaygın sekelidir. Vakaların yaklaşık %15'inde görülür. Çoğunlukla ataksi de eşlik eder. Çocuğun tanıdan önce aldığı oral antibiyotikler işitme kaybı insidansını artırır. Baktereminin ve semptomların azalması içten içe devam eden santral sinir sistemi semptomlarını baskılar. Menenjitin steroidlerle erken tedavisinin bazı hastalarda işitme kaybı insidansını azalttığına dair kanıtlar vardır. Şayet bu bulgular doğrulanırsa, bu çocuklarda morbiditeyi anlamlı düzeyde azaltmada oldukça faydalı olacaktır.







Entellektüel Fonksiyonlarda Bozulma: Hib menenjiti sonrası, çocukların %5-20'sinde entellektüel bozukluk oluşur. IQ'da 16 puana kadar azalmalar olabilir. A.B.D.'de diğer gelişmiş ülkelere oranla Hib hastalığı sonrası daha fazla sekel görülmüştür. A.B.D.'de menenjitin daha küçük yaşlarda görülmesi ve bu yaş grubu çocukların daha fazla komplikasyonlara açık olması ile izah edilmiştir. Hastaların %40'ında hafif entellektüel problemler rapor edilmiştir. Yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında bu çocuklar, öğrenme güçlükleri ve konsantrasyon eksikliği göstermişlerdir(Sell, 1987) . İmmünizasyonun başlamasından sonra sekellerin tamamının insidansı azaltılmıştır.

Nörolojik kayıplar: %2-8



Görsel kayıplar: %2-4



Eklem deformiteleri: Septik artrit geçiren hastaların %50'ye yakınında eklem deformiteleri oluşabilir. Hipoksik beyin zedelenmesi: Hib epiglottiti sonrası beyin hipoksisine







TEDAVİ:







1974'e kadar Hib dünya çapında ampisiline duyarlıydı. 1974'ün başlarında sporadik olarak ampisilin rezistansı görülmeye başladı. Kloramfenikol, ampisiline karşı allerjik olan çocuklar dışında rutin kullanılmazken, yaygın kullanılmaya başlandı. İzleyen yıllarda ikinci kuşak sefalosporinler (ör: sefuroksim) Hib hastalığında bir diğer tedavi seçeneği olarak ortaya çıktı. Ancak santral sinir sistemine penetrasyonlarının değişkenliği ve tedavi başarısızlıkları bunların dışlanmasına neden oldu.



Şimdilerde Hib farklı bölgelerde %15-50 oranlarında ß-laktamaz üretimine bağlı direnç gösterir. Tercih edilen antibiyotikler üçüncü kuşak sefalosporinler ve yeni kuşak makrolidlerdir.



Kloramfenikol ciddi yan etkilerinden dolayı, son zamanlarda sık kullanılmamasına rağmen, bazı Hib organizmalarının direnç geliştirdiğini unutmamak gerekir.







Antibiyotiklere direnç mekanizmaları:







1970'lerde ampisilin'e direncin plazmid aracılı ß-laktamaz üretimine bağlı olduğu gösterilmiştir. 1980'lerde penisilin bağlayıcı protein değişimine bağlı direnç mekanizmaları bulundu. İlk olarak 1984'de bildirilen kloramfenikol direnci ise kloramfenikol asetil transferaz üretimi ile olmaktadır.







Kapsülsüz H. İnfluenzaların önemli bir patojen olduğu kronik akciğer hastalıklı ve kistik fibrozisli hastalarda kinolonlar özellikle siprofloksasin, bu hastalardaki bronkopulmoner enfeksiyonların tedavisinde büyük ilerleme sağlamıştır. Ancak ilk olarak 1993'de çoğu kronik akciğer hastalıklı erişkinlerde siprofloksasin direncine rastlanmıştır. İzolatların MIC değeri Kaynak:Antropoloji


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:03 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.