![]() |
KALEM sizce ne demek, KALEM size neyi çağrıştırıyor? * 'Avucumun içinde hapis kalemim, karşısında tamamen özgür ellerim' kaleme yazacağım şey... karanık gecede...evet simsiyah bir karıncanın bıraktığı ayak izinden daha belirsiz...yokluğun kalemiyle, varlığın gözüne çekilen sürme işte o gece kadar karanlık... Şiirbazın tuttuğu en iyi gönül dostu... 0.7 KA-LEM KALBDİR KALEM İÇİNE HAK GİRER OTURUR kalem bence gelecekte parlaklığı,doğruluğu çağrıştıran bi nesne kalem bulunduğumuz çağın en büyük silahıdır ve bu silahı kullanmayı bilmeyenler bu çağda ve gelecek çağlarda bu dünyayı temsil edemeyecektir yani kalem hayattır hayat kalem iyi ki varsın! .. kalem her lisanda farklı ses terkibleri ile telaffuz ediliyor ve yazılıyor olsa da...bir kurşun kalemi bir insan gösterdiğinizde...yahût bir körün eline verdiğinizde...onu tanıyacaktır...o kalemdir... yumuşak uçlu bir kurşun kalemi bir şairin eline verdiğinizde ucunu şiir kırıntıarı ile öğütecektir...bir ressama verecek olsanız o karanlık ve siyah uçtan ışık ve gölgeler gösterecektir...bir köre verecek olsanız gözüne sürme diye çekecektir...kime verecek olsanız size kalemin hep ayrı bir vechesini gösterektir... evet...kalem öyle bir 'şey' ki...ilk defa kendine 'yaz' denilen odur...ilk defa yazan...misilsiz yazan...ama kendine yazdırılmış olan odur... sonra...yazmak ile mevsuf olan...yazmağa vasıta olan...yazıyı yazılabilir kılan...ister bir murç olsun..ister daktiloda bir tuş, ister bir kuş tüyü...ister mürekkeb emzirilmiş olsun, ister pişmiş tablet üzerinde, yahût pamukan mamül bir papirüsün üzerinde...yazıya vesile olan ne varsa kalemdir...zira yazmak her vakit kalem iledir... diyorum ki efendim...bir bardağın kenarında bıraktığım dudak izim de yazımdır benim...gözlerimle onun gözlerinden geçerken gösterdiğim istifham, gizlediğim hararetim ve heyecanım...bir muhabbet kesiğinde hâlâ kanıyan yanım...kulaklarına fısıldadığım sitemim, göğe bakarkenki sûi-zânnım... diyorum ki...suya batmış kalemler...suya batırılmış kalemler...suya yazan kalemler...sudan çıkmış kalemler...mürekkebi su olan kalemler...kısaca su ile muttasıf kalemler...madem su olmadan hayat olmuyor...madem hayat olmadan kalem...ve madem 'bu dünyada su diğer dünyada ateş paklıyor insanı ve insanî olanı'...o halde ateşi içimize almalıyız...ve kalemimizi su ile yıkamalıyız... ahirin...içimizde ateş ve ruhumuzda kıyam eden temiz bir kalemle yazmağa başlamalıyız... defaatle...ister iptiaen...ister son bir niyyetle...yahût kaçıncı sefer olduğunu bilmeden...ve bilmediğimizi en saf bir kabul ile itiraf ederek... saymadım kalemi bırakıp tekrar alan niyyet parmaklarımı...sükût hıçkırıklarımı...haykırmak sancılarımı...kaçmak heveslerimi...önce toplanan sonra saçılan kırık seslerimi...musikiye saklanan düşlerimi...hiçbir zaman dişlerimle göstermeğe teşebbüs etmediğim gülüşlerimi... ve daha nice...kaleme şimdi söyletmediğim 'şey'lerimi...kalem artığı kalem kırığı olmasınlar diye...onlar kaleme sadıktırlar...ama ki hurufat en büyük somut ordu...aşılması en zor muhkem surlar...ben cevaz vermedikçe...kalbimdeki müftüden fetva çıkmadıkça oradalar...ya tekrar yıkıyacağız kalemi...yahût sükûtun odunda küle verceğiz... Kaynak:Antropoloji |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:25 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.