gazi mahallesi olayları

[bluemoon24]

mart 1995'te bir grup faşistin taramalı silahlarla genellikle alevi kesimin bulunduğu kahvehaneleri taramasıyla başlayan olaylar.



olaydan ziyade,gazi mahallesi'nde yaşananlar bir isyan zinciridir.yıllardır ezilmiş,türlü türlü hakaretlere uğramış gazi halkı,bu olayı daha fazla içine sindirememiş ve isyan başlatmıştır.eh,tabi bu isyandan faydalanmak isteyen çeşitli örgütler,olayı daha da provake ederek işin içinden çıkılmaz hale getirmiştir.



olaylarda kınanması gereken tek şey,polisin tavrıdır.gözlerimin önünde gerçekleşen olaylarda polis,hiç de sağduyulu ve insancıl değil,hayvansal bir içgüdü ile halka saldırmıştır.hele hele cem evi'nde oğlunun,ağabeyinin cenazesini almak için bekleyen insanların üzerine panzer ile ateş açması,ap ayrı bir hayvanlıkdışıdır..

hem içeriden hem de dışarıdan provakatörlerce çok güzel organize edilmiştir. türkiye'de huzursuzluk olsun yeter diyen insanların hoşuna giden olaylardır.

polise silahla saldıran insanların cemevine sığınması ile sonuçlanan eylemler dizisi. çekirge bir sıçrar, iki sıçrar..

polise silahla saldırılmadığı halde polisin silahla halkı ve çocukları öldürdüğü olaylar.

bkz. biliyoruz da konuşuyoruz)

keşke gazi mahallesinde sokağa çıkma yasağına uyulsaydı, çocuklar olaylara karıştırılmasaydı şeklinde düşündüğüm olaylar.

bkz. polisin silah kullanma şartları)

12 mart cumartesi günü anma töreni yapılacak katliam.

akıllara polislerin nişan alıp kalabalığa ateş açtığı televizyon görüntüleri ile kazınmış halktan insanların polis kurşunlarıyla öldüğü ve hala davasının sürdüğü büyük olaylar zinciri.

bu olayların bir yenisi bir kaç gün evvel eklenmiştir..



olay şöyle gelişir.esat atmaca isimli bir kişi,kıbrıs caddesi'ndeki bir kahvehaneye girer.kahvehane sahibi ile tartışırlar..sonra da alevileri yaşatmayacağız ulan diyerek esat'ı öldürür,esatın yanindaki bir iki kişiyi de yaralarlar.olayı duyan gazi halkı ve ölen esat'ın yakınları kahvehaneyi yakarlar..



grup daha sonra çeteleri gazi'ye sokmayacağız sloganları atarak dağılırlar.

bir benzeri için



belki bakmak istersiniz

kaldırımda yatan cansız bendeniyle katliamın simgesi olan özlem tunç'un 13 yıl aradan sonra anf'ye anlattığı insanlık ayıbı.



12 mart 1995 günü akşam saatlerinde bir taksi, hışımla gazi mahallesi'ne girdi. takside tam donanımlı jitem elemanları vardı. jitem mensuplarının neden mahalleye hışımla girdikleri bir süre sonra anlaşıldı. taksiden alevilere ait üç kahvehane ile bir işyerine aynı anda otomatik silahlarla ateş açıldı. saldırılar sonucu halil kaya adlı bir alevi dedesi hayatını kaybetti, 5'i ağır 25 kişi yaralandı.



özlem tunç, işkence seansından sonra kahvehanenin önüne çıkarıldı. burada bir tim üyesi tabancasını çıkararak tunç'un başına bir el ateş etti.



tim üyesi başıma bir el kurşun sıktı. öleyim istedi. ikincisini sıkacaktı diğer tim üyesi müdahale etti, zaten ölmüş dedi, boş ver kurşununu diğerlerine harcarsın. vücudumda bir sıcaklık vardı, hiçbir şey hissetmiyordum. sesleri duyabiliyor ama göremiyordum. sanki bir perde gözlerimin önüne çekilmişti. o zaman saçlarım uzundu. biri saçlarımdan diğeri ayağımdan tutarak beni kaldırıma attı. bedenim kaldırımda, ayaklarım yolda kalmıştı. kaldırıma attıktan sonra birinin iki ayağıyla üzerime çıktığını hissettim. sonra onu diğerleri izledi. bu sırada omirilik diskim yerinden çıkmış. herkes öldüğümü düşünmüş.



balık istifi gibi taşınırken de hayal meyal olayları hatırlayan özlem, öldü sanılarak morgda tutulmuş ancak sonradan yaşadığı anlaşılmış. üç yıllık bir tedaviden sonra hayata dönse de, gerek polis tacizleriyle ve psikolojik yıldırmayla, gerek kendi içinde yaşadığı bunalımla pek de sağlıklı bir adaptasyon süreci yaşayamamış sıçtığımın şu düzene)

hüseyin kocadağ ' ın ateş emrini verdiği söylenen olaylardır. hani olaylarda aşık olduğu kızı kaybedip, cenazesinde örgüte katılan sabancı suikasti tetikçisi aslen hapçı psikopat mustafa duyar' a silahı temin ettiği söylenen, çatlı' yla aynı arabada ölen alevi, kürt, çirkin ve parasız bir rahmetli var ya, o işte. fehriye erdal' ıda bağlantılarıyla sabancıların yanına işe sokanın o olduğu söylenmektedir.



atlar var, filler var, şah var, vezir var, haa bir de piyonlar var en ara gazı almaya müsait olanlarından. öyle bir oyun var işte, ismi satranç.



haa bu arada bunları can dündar' a anlatan sabancı suikasti tetikçisi mustafa duyar cezaevinde ergin kardeşlerce vurulmuştur.



bence de kimse unutmamalı olanları, unutturmamalı. sonra tıkkıdı tıkkıdı oynatırlar adamı.



ateş emri verip vurdurduğu kıza aşık çocuğa silahı verip, tower' a sokup, birini vurdurtmuş. sonra da o çocuk tam konuşacakken cezaevinde mafyaca vurularak öldürülmüş.



bir de birinci mit raporu var, okuyun nette var. orada da 2. şube müdürü, örgüt il sorumlusuyla ortak klüp mü ne işletiyormuş ne? öyle bir şeyler yazıyor. aynı emniyet müdürünün bugün alışveriş merkezi sahibi ülkücü olarak bilinen bir aile ve fethullahçı futbolsever bir aileyle o yıllarda ki münasebetleri de var 32 kısım tekmili birden. mustafa duyar' a silahı verenin de kader arkadaşı bir ülkücüydü, ne kadar çabuk unutuyorsunuz, balık mısınız siz, yukarda yazılı değil mi?



hadi şimdi eller eksiye, açmazsa havaya kaldırın.



evet haklısınız bence de bu giri götümüze girebilir.



tüm bunlar olurken mit ne yapıyormuş? not alıyormuş not. bak atı alan üsküdarı geçti yeni yeni duyuyoruz her şeyi. yargıya yansıyan bir şey de yok sanırsam. olan o gariban çocuklara ve ailelerine oldu.



muhteşem bir memleket burası. tek kelimeyle muhteşem. hava, deniz, güneş. hem dört mevsimi de bir arada yaşıyoruz.



Kaynak: İtüSözlük