metro duvarındaki siemens reklamı

[bluemoon24]

göz yanılması taktiği ile yapılmış hem görsel açıdan hem de güzellik açısından şimdiden reklam oskarlarını alabilecek bir reklamdır..dünyanın değişik metrolarında yapılan bir uygulamadır ve çoğu büyük dünya kentinden sonra 5. kez güzel istanbulumuzun güzel metrosunda yapılmıştır..



nasıl göreceğiz??



efendim, şişliden gayrettepeye giderken metro istasyonu olmayan tarafta, yani düz bir şekilde * * levente doğru oturmuşsak sağımızda kalan, ve gayrettepe istasyonuna yaklaşırken, tren yavaşlamaya başlarken görülen reklam..güzel bir kızımız, elinde bir telefon ve bir kaç karton kağıt ile koştururken görülmektedir..sonunda kağıda birşeyler yazar ve size öpücük bile gönderir..



iç içe geçmiş bir kaç tam olmayan görüntünün, hızla arka arkaya görülmesi kısacası çizgi film mantığı ile oluşturulmuş hoş bir çalışmadır..



dediğim gibi dünya metrolarında çok da rastlanılmayan bir çalışma olmasına rağmen, kısa ama yeniliklere açık metromuz için baya güzel olmuş o kesin..

metrodaki yaşlı amcaların adeta küçük dillerini yutmuşcasına baktığı reklam. takdir ettim.



bir adet de karşı yöne yapılmaktadır şu aralar.



açı değiştirince değişen tasolar gibi bir mantığı olduğunu düşündüğüm reklam, frame rate iki katına çıkartılmaktadır böylece

benim metro yapılmadan önce aklıma gelmiş reklam. hatta metro aklımda yokken bu reklam fikri vardı zihnimde.. frame frame görüntülerin kornish'in de söylediği gibi taso mantığıyla yani sadece karşıdan bakınca doğru düzgün görülecek şekilde arka arkaya konmasıyla oluşan reklam. ben biraz farklı düşünmüştüm ama olsun bu da idare eder..



görüldüğü anda metro içerisinde insanların, farketmeden düşündüklerini sese döküp, ohaa ne güzel lan diye bağırmalarına sebebiyet veren reklamdır . güzel bir reklam olmuş, oldukça dikkat çekici bir boyutta tasarlanmış, amacına fazlasıyla ulaşmıştır.

ankara adlı güzide köyümüzde bu tür şeyler bulunmadığından dolayı ilk gördüğüm anda asktir noluyo lan tepkisi verip mal gibi ağız açık biçimde izlemeye koyulmuşumdur, assassin şahittir. oldukça güzel düşünülmüş, etkili bir reklam yöntemidir bence.

gece gece insanı felç edebilen reklam.



sene 2005'te saat gece 11 gibi alkol duvarını aşmış olan ben, metro ile taksim'den 4. levent'e doğru olan seyahatimde ayakta durarak, biraz da inşaatçı olmamın verdiği bir merakla kafamı kapının camına yaslayıp metro tünellerini izlemekteydim . birden metronun yanında bir kız koşmaya başladı. bana durdur şu metroyu binecek var gibilerinden el sallamaktaydı. biraz alkolün biraz da mallığın* verdiği etkiyle kaptan ağır ol gelen var diye bağırmak için kafamı öne doğru uzattım.



o an a beautiful mind filmindeki john nash* karakteri gibi rasyonel bir yaklaşımla düşünerek hiçbir insan evladının tünellerde metronun yanında hele de metronun seyir hızıyla koşamayacağına kanaat getirdim. bu ya bir sanrıydı, ya da başka bir şeydi.



her ne kadar bu düşüncelerimi bir saniyeden kısa bir zaman içinde toparlayabilmiş olsam da, bu başarım beni metronun ortasında gurk tavuğu gibi kafam vatmanın olduğu kısıma doğru önde ve ağzım açık bir bir şekilde kalmaktan geri koymadı. insanların garip bakışları altında kafamı geri tünellere doğru çevirdim ama düzgün bir beton yüzeyinden başka bir şey göremedim.



ertesi gün aynı mevkide bunun bir cep telefonu reklamı olduğunu gördüğümde artık her şey için çok geçti. rezil olduğumla kalmıştım.



yani:

1. bu reklam başarılı bir reklam idi. gerçi sonradan kaldırıldı ama şu an aynı mantıkla reklam veren başka firmaların kuşları aynı mevkide hoplayıp zıplamakta. şirin...

2. metroya sarhoş binerseniz tünellere bakmayın. paşa paşa önünüze bakın karşınızda oturan hatuna bakın yaşlı amcaya bakın ama ne olursa olsun camdan dışarı bakmayın. insan kötü oluyor.

güzeldi, güzeldi ama bir bok okunmuyordu kızın elindeki kağıtlardan

reklamın senaryosu şu şekildedir:



genç kızımız sevgilisini metroya bindirip uğurlamaktadır. ancak çocuk metroya bindiği andan itibaren yüreğine bir hasret düşer.. çocuğa bişeyler anlatmaya çalışır ama anlatamaz.. sonunda kartonları çıkartarak sevgilisine gösterir.. bir yandan da koşmaktadır.. kartlarda sırayla, seni özledim, gitme, hoşçakal tadında şeyler yazmaktadır. sonlara doğru beni ara diye bir kart gösterdikten sonra son hamleyi de kartı çıkartıp cebine bak diyerek yapar.. işte orada siemens vurgulanmaktadır..



ha nerden bildiğimi merak eden olursa diye deneme çekimlerine gittim o koşan kız olmak için. sıramı beklerken bir oda dolusu selvi boylu rusla oturmak zorunda kalıp asabımı yeterince bozdum.. sigara içen ve kalp hastası haline gelmiş bir kişi olarak sıra bana geldiğinde küçücük koşu bandında koşturdular beni... kalbim çarptı, nefessiz kaldım, dengemi kaybedip arkamdaki adamın üzerine çıktım. hem koş, hem karton çıkar, hem gülümse, hem el salla... içeride taş gibi hatunlar... ben koşarken yer sallandı be!!!



eh sonuç olarak o koşan kız ben değilim. yaklaşık 2 ay kadar da metroya binemedim. *



Kaynak: İtüSözlük