![]() |
mizah sadece güldürmeyen,aynı zamanda düşündüren sanattır.malzemesi espridir. insan toplum içerisinde doğup,büyüyüp,gelişen bir varlıktır.bunun doğal sonucunda çevre şartlarından etkilenerek gelişimini sürdürür.gelişimi sürecinde etkilenmelerden dolayı takdir gören,beğenilen,benimsenen davranışları olacağı gibi dalga geçilen,beğenilmeyen v.s davranışları olucaktır.toplumun farklı bir kesimi de diğer kesimin beğendiği davranışları alaya alabilir.dolayısıyla iki kesimde de mutlak suretle hatalı tarif edilen,beğenilmeyen,alaya alınan davranışlar vardır.mizah bunları konu alır ve biçimlendirir,süsler ve sunar.ağızdan ya da kalemden çıkar ve genelde kişileri baz almaz,ifade edilen zaten dokunacağı ya da sarsacağı bünyeyi bulur. kimi insanlar şanslıdır.mizahın içinde büyümüşlerdir ve mizahın kendilerini şekillendirmesini memnuniyetle kabul ederler ve de bunu kavuk misali çağdaşlarına ya da nesillere aktarırlar.bunları sindiren,özümseyen,uygulayanlar olacağı gibi içlerinde bir sırça kavanoz yaratan ve ona sımsıkı sarılan kişiler de vardır ki bunların korunma iç güdüleri uzmanlaşmıştır ve bu kişiler savunma sanatı olarak bu yanlarını sergilerler.mizahın dokunması gereken ve çoğunlukla da dokundukları bu güzel insanlardırama onlar kavanozun üzerine kapanmışlardır ve kimseye elletmek istemezler.oysa üzerlerine kapandıkları bu cam kavanoz kullanılmaya kullanılmaya kırılganlaşır ve kırıldığında da cam kırıkları insanın canını fena yakar.bu yüzden hayatı mizahi yönden yakalamaları onlar için şarttır.kavanoz gene olsun ama ihtiyacın olduğunda sığınabileceğin bir yer olsun. mizah karşıtlıkları ile yeşerir ruh ve zihin sağlığımız için en gerekli öğelerden biridir. öyle kolay kolay herkese nasip olmaz mizah yetisi. zeka, bilgi, empati, çeviklik, zariflik, gülümsetme ve düşündürme özellikleriyle donanmak ister. zekice bir ifade ile öfkeler tebessüme dönüşür. yaşamın trajik ve komik yönlerine göndermeler yapılır. eski tuluat ustalarımızdan kel hamdi bey sahnedeyken bir izleyici sahneye bir salatalık/hıyar fırlatır. kel hamdi bey, eğilip salatalığı yerden alır ve birisi kartvizitini attı diyerek cebine koyar. imparator augustus zamanında yunanistan'dan roma'ya giden bir genç, imparatora inanılmaz benzemekteymiş. olay duyulmuş. augustus, genci huzuruna çağırmış, benzerliği görünce hayret içinde gence annen gençliğinde hiç atina'dan roma'ya geldi mi? diye sormuş. genç ise hayır imparatorum, annem hiç gelmedi ama babam sık gelirdi diye cevaplamış. bilgelik sanatıdır. dar bir yolda bektaşi ile bir kabadayı karşılaşır. kabadayı iri cüssesiyle yolu kapatıp ben ciğeri beş para etmez adamlara yol vermem der. bektaşi ise ben veririm diyerek kenara çekilir. krallar, imparatorlar ve çarlar, tüm evrenin hükümdarları, buyrukları altında bulundurmuşlar orduları ama becerememişler hiç mizahı. ezop, yayan yürüyüp yolları uğradığında ünlü kişilerin her gün rahatlık içinde yüzen saraylarına, onları dilenciden daha üstün görmemişti. iki yüzlülerin ayak izlerini damga gibi bastığı evlerde, toplantılarda nasreddin hoca, iğneli şakalarıyla, altüst etti kafalarını kahkahalarıyla bir dizi paytak gibi! kimileri ısmarlama mizah istedi- ama mizah parayla satın alınmaz ki! kimileri tuttu mizahı katletti ama mizah ölmedi, kaatillerine keskin dişlerini gösterdi! çünkü durup ahmak ahmak güçtür mizahla savaşmak. tekrar tekrar idam ettiler mizahı ama o, koltuğa alıp gövdeden ayrılmış kafayı alay etti, savaştı. mumyacıların kavalları çalmaya başlar başlamaz alaylı bir havayı, mizah da şaştı, ve bir meydan okuyuşla haykırdı: işte geldim geri, buradayım gene keyifle, görseniz, hem de nasıl oynardı. tuttular tekrar hapsettiler mizahı şimdi o, lime-lime olmuş eski bir palto içinde, sarkık bir suratla ve bir yapmacık pişman maskesiyle siyasal bir suçlu hem de tutuklu yürür ama özgür idam sehpasına. dış görünüşüyle içine çekilmiş, biraz da pişman, sanki de hayattan öte hayat olduğuna inanmış, ama apansız kayıverir giydiği paltonun içinden, ve el sallayarak yağlayıverir tabanı. mizah şimdi taş duvarlardan, demir parmaklıklardan dalmış içeri onlar gösteredursun dar hücreleri, ve zindanı o bayağı bir insan gibi öksürüp yürür cesurca öne doğru dudağında bir türkü, elde tabanca, kış sarayının üstünden. alışıktır o kaş çatmalara, çünkü bilir ki bir zarar getirmez onlar ve zaman olur mizaha kaş çatar mizah. ölümsüzdür o, hafif ve çabuktur. içinden geçemiyeceği eşya ve insan yoktur. öyleyse- mizaha hem şeref dileyelim, hem şan çünkü- odur en cesur insan. yevgeni yevtuşenko beceremeyen insanın yapmaması, hatta yapmayı denememesi bile gereken.. mizah öncelikli olarak zeka ister, gözlem yeteneği ister.. gençliğin ateşiyle her duyduğu kelimede, kişi aklı sıra cinlik yapmaya çalışırsa olmaz bu iş.. ne olur bitsin artık.. acelemiz yok, yavaş yavaş da olur.. Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:51 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.