Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| earendill dördüncü nesil yazar.*
dördüncü nesil ve sanırsam inşaat mühendisi yazar. @1966408 numaralı girisinde olayı çok güzel özetlemiş. hoşgelmiş, ellerine sağlık.
ahmet altan olduğuna inandığım nesildaş yazardır.
@2203552
@2203553
@2227655
@2292779
@2203556
ülkücülükle liberallik arasında gidip geliyor. karar verememiş henüz. bunalım döneminde olduğu aşikar.
deniz gezmiş'i hem militarist, hem darbeci, hem cuntacı, hem ulusalcı, hem milliyetçi, hem herbirşey ilan etmiş bir yazarmış kendisi ilgiyle izliyoruz...
bunalımı sürüyor. taraf'da liberal riyakarlık departmanında boş pozisyon varmış. ahmet altan'la görüşeceğim kendisi için. üstün hitabet yeteneği ile buralarda harcanmasın garibim.
bu ve benzeri birçok girinin sahibi arkadaştır .
arkadaşımız deniz gezmiş hakkında kadar uğraşıp paragraflarca saçmalamış, yolda bir çuval bok bulmuşçasına üzerine atmış*. bu hazımsızlığın nedenini anlayamıyorum. her seferinde deniz gezmiş hakkında son girim olsun diyorum ama her gün yeni bir laf salatası çıkıyor karşıma. ama madem o kadar uğraşılıp paragraflarca saçmalanmış, haketmediği cevapları verelim bir kez daha. umarım bu son olur. gelin arkadaşımızın derdine ortak olalım.
öncelikle, bir davaya inanmayı mallık saymak bir davaya inanabilecek yapıda olunmadığını, rüzgar nerden eserse o yönden çıkar kapmaya çalışıldığını gösterir. ayrıca eski solcuların bugünü için ertuğrul kürkçü ya da doğu perinçek'i, özellikle de doğu perinçek'i örnek göstermek ya onları tanımamaktır, ya da çok iyi tanıyıp en zayıf halkayı, en alakasız olanı seçmektir. bir de murat belge ortaya atılmaktadır ki evlerden ırak. o da solcu ise ben neo naziyim.
bundan sonra emek sermaye çelişkisinin reddini içeren bir kısım geliyor. zaten artık sermaye kalktı, emek kalktı da biz kendi kendimize çalıp oynuyoruz. siyasetin odağı her zaman sömürenle sömürülen olmuştur, farklı zamanlarda üzerine farklı kılıflar geçirilebilir.
araya birkaç doğru tespit saçıldıktan sonra kapitalizm-kapitalist bağlamında bir oksimoronla laf salatamız tekrar hortluyor. deniz gezmişe terörist yakıştırması yapılıp, ki her fırsatta bir laf etme gayreti var ki bu yazının asıl amacını oluşturuyor, birkaç madde sıralanıyor. bakalım ne denmiş:
1
liberalliğe bok kondurmayan ama mc carthy'nin abd'sine e olmuş öyle, ülke yanlış uygulamış ama sistemde hata yok asla diyebilen ütopik şahsiyettir. no man's land olarak liberalizm, vay anasını. kim daha ütopik acaba?
açıkçası kendisi nefret ettiğim görüşleri dillendiriyor. kâh deniz gezmiş hakkındaki yazdıkları, kâh taraf gazetesinin manşetlerini sözlüğe taşıması gerçekten hoşuma gitmeyen girilerinden birkaçı. ne var ki kendisini sevmeyen insanların bir kısmı gibi nickaltında kendisine bir şeyler yazmaktansa, yazdıklarını okumaktan yanayım. bunun temel sebebi ise bir görüşe karşı çıkmak isteyen bir insanın, öncelikle o görüş hakkında bilgili olması gerekmektedir. dolayısıyla savunduğu düşünceyi eleştirmek için sadece bu düşünceyi zamanında güzel bir şekilde savunmuş üstadların yanında, earendill gibi oldukça kötü savunan arkadaşların da okunması gerektiğini düşünüyorum ve kendisini severek okuyorum son günlerde.
kafamı karıştıran ise, en son popüler deniz gezmiş girisiyle alevlenen mevzuda bulletproof'a yazdığı nickaltında yaptığı çılgın kategorizasyon idi. insanları mal, kapasitesiz ve kapasiteli olarak ayırırken ve en tepeye liberalleşenleri yerleştirirken neye dayandığını merak ediyorum. yok eğer sıfırdan bir teori yaratıp, 70 solcularını buna göre kategorize ettiyse deniz gezmiş girisinden biraz daha hallice açıklamasını rica ediyorum dayanaklarını.
insanları mal, kapasiteli ve kapasitesiz şeklinde ayırdıktan sonra kapasitesizleri tanımlama biçimi son derece orjinaldi doğrusu, kendisinden alalım
kapasitesizler: 1970'te solcu olup 2008'de hala türkiyedeki davayı kapitalizm-işçi sınıfı davası sanan kendi kendine her gün yeni sollar kuran artık marjinlize olmuş, olayın dışında kalmış yeteneksizler
diyor bu pek liberal laf erbabı lakin liberallerin political correctness özelliğini unutuyor olmalı ki pek vurucu laflar söylüyor,olsun, böylesi daha iyi. dünyadaki dava hala işçi sınıfıyla-kapitalistler arasındaki davadır, bunun böyle olmadığını söylemek için adamın gözüne kağıt paraların yapışmış olması gerekir veya para fetişisti olması gerekir ki vardır böyleleri. türkiye'de ki davanın da hiç farklı olmadığını kaç zamandır yaşanan tersane ölümleri gösterir niteliktedir, tabi bakmak gerekir biraz
akıllarının sadece para kazanma olgusuna kilitlendiği patronların, gaz tüpleriyle kaynak yapılan yerleri ayırmaya bile ihtiyaç duymayacak ölçüde akıl tutulması yaşadığı çalışma şartlarında ki patron-işçi ilişkisi çatışma mıdır, değil midir? yoksa mccarthizm gibi bu da mı bir istisnadır?
lafı uzatmaya gerek yok, earendill kafasına göre bir liberteryanizm tanımı kurmuştur ve bunun dışında kalan herşey istisnadır ona göre ve bu tanımı sallamayanlara da mal herifler diyebilmektedir profesör wallerstein ya da sözlük yazanı olmanız hiç farketmez, malsınız ona göre.
yazısını okuyun bence, bi de o kamerunlu futbolcu ismine benzer yazar kılıklının yazdığı saçmalıkları okuyun, aynı şeydir nihayetinde.
ilgili girimde 1970 solcularını 3'e ayırdım, bu akademik bir ayırım falan değil, benim kendi şahsi ayırımım, fonksiyonel olduğu için öyle kullandım, mal ve kapasitesiz olmak gibi tabirler de geçebilir, burası sözlük neticede, mala mal diyemedikten sonra ne anladım ben bu işten.
burada temel bir kriterim var elbette, sadece 1970 solcuları için değil, genel olarak da geçerli bu. hayatı anlamlı bir bütün olarak gören, onu anlamaya ve gereğini yapmaya çalışan insanlara ben saygı duyarım, kimileri vardır, yanlış bir şey görür ve kafalarındaki ideallere o şey oturmadığı için müdahae etmeye ve o gerçeği düzeltmeye çalışırlar. bu bir soyluluktur. bunu yapmayan ve böyle gelmiş böyle gider zihniyetinde olan insanlarsa eyyamcıdır. bu bir, eyyamcı mallar diğerlerinden böyle ayrılır. onlar dışlarındaki gerçekliğe uyum sağlarlar. diğerleri ise masaldaki o tebdil kıyafet gezen soylu prensesin 15 kat minderin altındaki fındık tanesini hissedip uyuyamaması gibi rahatsız olurlar, tutarlılık ve anlamlılık ararlar. bunlar mallardan üstündür. bu sizin saflığınız ve soyluluğunuzla ilgili bir şeydir.
mal olmayanlar gerçeği arama, hayatı anlamlandırma konusunda ortaktırlar, ama kimileri bir yere kadar anlayıp onu yeterli kabul ederler, ben anladım aştım der, olayı bitirdik daha yanılmayız artık bu model her şeyi açıklıyor derler. bunlar kapasitesizdir. çünkü hayatta trilyonlarca olgu vardır ve hiç bir şey 160 yıl önce üretilmiş hiç bir teoriye birebir uymaz. ama onlar için uyar, onlar o teoriyi anlamış ve bunun iç tutarlılığını çözmüş ve bunu yeterli bulmuşlardır. oysa 160 yıl öncesinin gözlemlerinden hareketle üretilmiş bir teori yeni olguları açıklayamayabilir, bu durumda bir şekilde modifikasyon yapmak, icabında bazı bölümleri terk etmek de gerekir. buna cesaretinizin olması da gerekir. ben geçmişte hayatımı buna adadıydım, ama yanlışmışım arkadaş. diyebilmek gerekir, herkesten önce kendine. bütün ömrümü boşa harcadım, diyebilmek gerekir, eğer böyle bir durum varsa kullanıldım. diyebilmek gerekir. kimse diyemez bunu, öyle kolay değildir. samimi inanan dürüst kapasitesizleri kast etmiyorum, onlar da var, ama niceleri artık her savunduğuyla düpedüz liberal olmasına rağmen sıkışınca, okur kitlesi şusu busu ya da yeni solcular sıkıştırınca sapına kadar solcuyum ben arkadaş yazıları attırmıyor mu? yiyen var mı bunları hala?işte bunlar kendilerinden ve kariyerinden, kendisine bütün ününü sağlayan geçmişlerinden vazgeçemeyen, buna cesaret edemeyen kapasitesizlerdir. mal değil, ama kapasitesiz.
yani işte burada devreye iç hesaplaşabilme yeteneği giriyor. gördükleriniz sizin kendinizi adadığınız şeyi artık doğrulamıyorsa bunu cesaretlice söyleyebilmelisiniz. tabii bunun için de önce görme yeteneğiniz olmalı. işte bunların her ikisini de kapasite olarak yazdım. bu varsa vardır, bu anlamda türkiye'deki problemin sağ sol, işçi işveren problemini aştığını, daha farklı bir şey olduğunu, onların belki ancak birer semptom olduğunu bazı insanlar anladı, ve kendisini semptomla değil sorunun kaynağıyla savaşmaya adadı. işte bu daha büyük problemi görmek lazım. içinde olduğun basit düzlemin dışına çıkıp. yoksa bir ömrü perinçek ve şürekası gibi herşeyi açıklayan diyalektik yasalarla, tunç kanunlarıyla falan geçirirsiniz. hiç bir sosyal gerçekliğe tekabül etmediği halde siz bunu anlamadığınız için kendinizi haklı sanırsınız. peşinizden gelen olmaz, o bile sizi uyandırmaz. ve bir kapasitesiz olursunuz. perinçek gene dürüst bir kapasitesiz, bir de dediğim gibi kendine karşı dürüst olmayan kapasitesizler var onlar ayrı.
yani böyle bir şeyler. mal, kapasitesiz ve kapasiteli gayet şahsi ve spontane ayırımlar diğer bir deyişle.
bu kadar bilgi birikimine rağmen hala solculuk ile komünizm arasındaki farkı anlayamamış olan yazar kişisi...
istisna kelimesini kullanmaktan hoşlanmayan ve kendisine yok yere izafe edilmesinden de tiksinen bir yazardır. ben hiç mccarthism'e istisna demiş değilim. kafadan uydurmayalım lütfen. kime ne dediysem benim ağzımdan konuşmasın da dediğimi buraya yazsın. sözlük içi yazışmaları deşifre etmeye zorlanmasın insanlar uçurulma pahasına, neye istisna demişmişim?
liberal demokrasi insanların devlet üzerinde daha fazla söz sahibi olmaları gerektiği idealidir, yöneticileri vatandaşların seçmesine liberal demokrasi deriz. vatandaşların çoğunluğu malın tekini senatör seçiyorsa bunun liberal demokrasiyle bir ilgisi yok. bu bir sistem sorunu değil, bu bir halk sorunu, çünkü sistem işi halka bırakan bir sistem. mccarthy gibi bir senatör seçilebiliyorsa ne yapmalıdır o zaman liberal demokrasi çözüm olarak. burada bir kara delik vardır, bu bir kusursa evet liberal demokrasiler bu anlamda kusurlu rejimlerdir, çünkü halk mallardan oluşsa da seçimi halka bırakırlar, peki genel seçimleri mi yasaklamalıdır, o zaman mı iyi rejim olacaktır liberal demokrasi? afferim, çok zekice.
dahası ben kafama göre bir liberteryenizm tanımı yapmıyorum, bilen ne dediğimi gayet iyi anlayıp robert nozick diye sevdiğim yazarlardan birini direk yapıştırabiliyor. wallerstein gibi global düşünen, dünya uluslararası sistemlerinden falan bahseden koca koca adamlarla işim olmaz benim, beyaz yalan var mıdır sorusuna cevap arıyorum ben, ancak buradan başlayana, bu konu hakkında cevabı olana, diğer konulara ancak o cevaptan sonra ve ona dayanarak geçene saygı duyarım, bunları önemsiz bulup da amerika sscb çekişmesinden, jeopolitikten falan başlayanı ise dinleyemem, çünkü vakit kaybı.
ha evet, bir de tuzla. tuzla'da insanlar öldü evet. ama burada sorunların en büyük sorun olması olmaması bizim onu öyle tanımlamamızla olmuyor, insanların öyle tanımlamasıyla oluyor. 19. yy avrupa'sında işçi-kapitalist sorunu en önemli sorundu ve demokrasinin de taşıyıcısı oldu. genel oy hakkı bu sayede ortaya çıktı. ama bugün türkiyede böyle bir şey yok. insanlar en önemli sorun olarak başka şeyleri görüyorlar, ve o liberalleşen kapasiteli eski solcular bunu gördüler. 1970'lerde chp'yi, inönü zihniyetini yere sererek statüko olmaktan çıkaran ve halkın siyasete akma kanalı haline getiren bir ecevit'in oy patlaması yaptığını gördüler. bu, devlet ideolojisine muhalif büyük bir kitle var demekti. 1983'te turgut sunalp'a karşı müthiş bir oy alan turgut özal'ı gördüler. sırf sivil olduğu için oylar ona aktı. 2002'de, 2007'de akp'ye oy veren bir halk gördüler, devlet ideolojisinin mağduru. ve bu yüzden durmadan büyüyen. insanlar bugün ve muhtemelen son 58 yıldır en büyük sorun olarak bu devlet ideolojisinden kurtulamamayı görüyorlar. ondan kendilerini kurtaracak partilere oy veriyorlar. demek ki en büyük sorun tuzla olayı değil, bu. tabii bilemiyorum, tuzla olayı dsip'e falan patlama yaptırır mı? dsip %34, ip %19, shp %26, akp %3, dtp %2 olacak mı acaba böyle bir şey?
Kaynak: İtüSözlük Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |